Türkiye`de ‘ben ne istersem yaparım` şeklinde özetlenen; baskıcı, otoriter, tek adam yönetimine karşı isyan hareketi olan Gezi Direnişi ve bu direnişte yaşamını yitirenler eylemlerin üçüncü yılında çeşitli etkinlik ve basın açıklamalarıyla anıldı. Heykel`de biraraya gelen Bursa Emek ve Demokrasi Güçleri 2013 yılının Haziran ayında yaşananların toplumun ortak bir muhalefet hareketi ve iktidara uyarısı olduğunu belirterek, baskı ve zulme boyun eğmeyeceklerini ifade ettiler. Açıklamada diktatörlüğe karşı Gezi ruhunun yeniden harekete geçirilmesi gerektiği dile getirildi. Gezi Direnişi`ne ilişkin basın açıklamasını okuyan TMMOB Bursa İl Koordinasyon Sekreteri Fikri Düşünceli, üç yıl önce parkların sadece park olarak kalmasını isteyenlerle başlayan sürecin, bütün bir halkın aynı perdeden seslendirdiği bir direniş türküsüne evrildiğini söyledi. Yaşamın her alanında siyasal iktidarın rant odaklı, neoliberal, keyfi dayatma ve yaptırımlarını hisseden milyonların meydanlara çıkarak, "bu daha başlangıç" dediğini ifade eden Düşünceli, Gezi Parkı`nın gökkuşağının her rengini barındıran bir yer haline geldiğini hatırlattı. "Herkes elindeki kadarını getirdi, ihtiyacı kadarını aldı" diyen Düşünceli, "Yağmaya, talana, kâr hırsına yaşayan bir cevap bir alternatif oldu. Nasıl bir kent, park, yönetim, yaşam istemediğinden ziyade nasıl bir dünya kurulabileceğini anlatan bir örnekti" ifadelerini kullandı. İktidarın Gezi Parkı`nda başlayan sürece biber gazı, plastik mermi ve keyfi gözaltılar olduğunu kaydeden Fikri Düşünceli, "Sokak sokak uygulanan polis terörü iktidarın bir direnişi yok edebilmek adına neler yapabileceklerini ortaya koydu. Yaşanan dönemde 8 insanımızı katledenler, yaşananlarda hiç bir sorumlulukları yokmuşçasına kendi ‘mağduriyetlerinden` tanımlamaya çalıştılar süreci. Evlatlarını yitirmiş anaları yuhalatan, çocukları terörist katilleri kahraman ilan eden bir hırstan da farklı beklenti içinde olmak hayalperestlikten de öte bir şeydi" dedi. ‘DARBE DÖNEMLERİNİ ARATMAYAN UYGULAMALAR YAPILDI` Bursa Demokrasi Güçleri`nin basın açıklaması şöyle devam etti: En temel demokratik haklarını kullanan kitlelere ise iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin yaklaşımı; kendi sınıfsal konumunu ve temsilcisi olduğu çevrelerin halka bakışını bir kez daha gözler önüne serdi. Bütün bir ülke kolluk kuvvetleri tarafından savaş alanına dönüştürüldü. Her yer kuşatıldı ve insanların bir araya gelebildiği her nokta plastik mermilerin, gaz fişeklerinin boy hedefi haline getirildi. İnsan hayatını hiçe sayan bir şekilde tüm bir toplum uygulanan polis terörünün yarattığı sonuçları gördü. Yüzlerce yurttaşımız gözaltına alındı, yaralandı ve darp edildi. Darbe dönemlerini aratmayacak uygulamalara imza atılan bu süreçte ülkenin her yerinde keyfi gözaltılar ve sistemli darp olayları yaşandı. Haziran 2013` te yaşadıklarımız tüm bir toplumun ortak muhalefeti ve iktidara bir uyarısı olmuştur. Bu gün bu uyarıyı dillendirmek için alanlarda olanlar; baskı ve zulme boyun eğmeyecek, Ethem‘ini, Ali‘sini, Hasan‘ını, Ahmet‘ini, Abdocan‘ını, Mehmet‘ini, Medeni‘sini ve Berkin‘ini sonuna kadar sahiplenmeyi sürdürecek ve anmaktan vazgeçmeyecektir. ‘BAŞKANLIK VE DİKTA HEVESİ KATLİAMLAR ÜLKESİNE DÖNÜŞTÜRDÜ` Haziran 2013` ten bu yana özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra ülkemiz, başkanlık ve dikta özlemcileri tarafından katliamlar ülkesine dönüştürüldü. 5 Haziran 2015 Diyarbakır 20 Temmuz 2015 Suruç 10 Ekim 2015 Ankara Gar önü 28 Kasım 2015 Diyarbakır Dört Ayaklı Minare önü 12 Ocak 2016 İstanbul Sultanahmet 17 Şubat 2016 Ankara Merasim Sokak 13 Mart 2016 Ankara Kızılay 19 Mart 2016 İstanbul İstiklal Caddesi 27 Nisan 2016 Bursa Ulu cami Hep Söyledik, bir kez daha söylüyoruz: Biz bu katliamlar zincirine ve ölümlere alışmayacağız, normal karşılamayacağız. Biz bu karanlığa teslim olmayacağız. Tesadüfen yaşayanlar olarak emperyalizme, faşizme ve gericiliğe teslim olmayacağız. Biz bu katliamları ve hayatını kaybeden kardeşlerimizi unutmayacağız. Eşit, özgür, demokratik bir Türkiye mücadelesinde bu katliamları yapanlardan da, yaptıranlardan da, bu katliamların yapılmasına göz yumanlardan da, ülkemizde bu zemini hazırlayanlardan da hesabını soracağız. Gelecek güzel günler için, Eşitlik ve özgürlük için, Bir arada kardeşçe yaşamak için, Gericiliğe ve karanlığa karşı aydınlığın yaratılması için, Emperyalizme ve neoliberal politikalara karşı insanca bir yaşam için, Demokratik, bağımsız, eşit ve gerçekten laik bir Türkiye için, Şimdi hepimize düşen görev; diktatörlüğe karşı birlikte ve dayanışma içinde bir mücadele hattını örmek, Gezi ruhunu yeniden ve güçlü bir şekilde yaşama geçirmektir." |