ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

03 Mayıs 2024 Cuma    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 TABİAT VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ KORUMA KANUNU TASARISI

    Yayına Giriş Tarihi: 14.01.2011  Güncellenme Zamanı: 14.02.2011 13:41:14  Yayınlayan Birim: BURSA ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 14.01.2011 14:52:30

Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı hakkında TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Basın Açıklaması gerçekleştirdi.

TABİATI VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ KORUMA KANUNU TASARISI

BU HALİYLE KABUL EDİLEMEZ

  

TBMM gündemine taşınmış olan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, doğayı koruma açısından sistematik bir gerilemeye karşılık gelmektedir.

TMMOB konuya ilişkin değerlendirmelerini bugün (11 Ocak 2010) TBMM Çevre Komisyonu‘na sunmuştur.

Kanun Tasarısı, var olan bir eksikliği gidermekten çok, koruma çabalarının "yatırım" adı altında sürdürülen "talan" anlayışına terk edilmesinden başka bir şey değildir.

Söz konusu tasarıyla, kanunlarda yaratılan istisnalar, sağlanan imtiyazlar, görmezden gelinen işgallerle yetinilmeyip ülke yüzölçümünün %2‘si bile olmayan "doğal korunan alanlar" özel kanun kapsamından çıkarılmaktadır.

Yasa tasarısı ile bilimsel çalışmayı zorunlu kılan, ulusal ve uluslararası nitelikte değer taşıyan alanlara ilişkin karar alma yetkisi 14‘ü bürokratlardan oluşan 20 kişilik kurula verilmekte, ülkemizin en önemli doğal değerleri, görevleri koruma kararlarıyla çoğunlukla çelişen "yönetici bürokratlara" emanet edilmektedir. Yasalaşması halinde böylesi bir düzenleme, 87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti‘nde alınmış en koruma karşıtı karar olarak tarihe geçecektir.

"Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı", Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) de dahil olmak üzere Türkiye‘nin de taraf çok sayıda uluslararası anlaşmanın yanı sıra Anayasa‘nın "Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması" başlığı altında yer verilen 63. maddesindeki; "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır" ilkesine de açıkça aykırıdır.

Kanun Tasarısı, amaç maddesinden başlayarak "yatırım" adı altında bu alanlara göz dikmiş olan "talan" örgütleyicilerine karşı teslim bayrağını çekmektedir. Gerekçesinde mevcut mevzuatı ve uygulamaları "Kuralcı ve yasakçı mantık" olarak nitelendirerek, "katılım" ve "danışma" organları dışlanmakta, Çevre ve Orman Bakanlığı her durumda tek başına "son sözü" söyleyebilecek bir konuma getirilmektedir. "Koruma-kullanma dengesi" ifadesi kisvesi altında "kullanmayı" amaç içine sokan düzenlemeler, ülkemizin en önemli doğal değerlerinin gözden çıkarıldığının kanıtıdır.

Bu alanlar sürdürülebilirlik içerisinde ekonomik faaliyete açılacak demektir. Tasarı ile mevcut ÇED süreçleri sayesinde korunan alanlarda gerçekleşen tahribat bu sefer Ekolojik Etki Değerlendirmesi (EED) adı altında hazırlanacak raporlarla yürütülecektir. ÇED raporları benzeri bir süreçle korunan alanlar yatırımlara açılmış olacaktır.

Tasarının; tesis edilecek izinler, intifa ve irtifak hakları ile ilgili bölümünde ülkemizin neredeyse tüm korunan alanları özel kişi ve şirketlere tahsis edilebilir hale getirilmekte, "üstün kamu yararı ve stratejik kullanım" tarifi ile izin, intifa ve irtifak hakkı verme yetkisi Bakanlar Kurulu‘na verilmektedir.

Bunun meali şudur: Munzur, İkizdere, Ilısu vadisi vb.‘de yapılmak istenen HES‘ler; Kuşadası, Küre Milli Parkı vb.‘ne yapılmak istenen otoyollar, sanayi tesisleri, maden işletmeleri "üstün kamu yararı ve stratejik kullanım" olarak tarif edilebilir ve Bakanlar Kurulu bu yatırımlara izin verebilir.

Kanun tasarısıyla, "Milli Parklar Kanunu" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu" gibi "özel kanun" niteliğine sahip yasalar tarafından korunan alanlar, "genel kanun" niteliğindeki bir düzenleme içine sokularak, "Maden Kanunu", "Turizmi Teşvik Kanunu", "Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu" gibi "özel kanun" niteliğini koruyan yasalar karşısında koruma kararları üstünlüğünü yitirmektedir.

Tasarının dayandırıldığı doğa koruma stratejisi yanlıştır, gerçekçi değildir. Doğa korumanın temel araçlarından biri olan planlama, siyasal iktidarların her türlü keyfi uygulamasına açık bırakılmıştır. Tasarıdaki kavramsal boşluklar, belirsizlikler ve anlam kaymaları, uygulamaları kargaşaya dönüştürebilecek, ilgili kuruluşlar arasında çatışmalara yol açabilecek, doğa koruma alanında şimdiye kadar elde edilebilen kazanımları da geçersizleştirebilecektir! Tasarıyla, siyasal iktidarlara daha önce çeşitli koruma yapılarına kavuşturulmuş alanları bu yapılarından çıkarma olanağı getirilmektedir.

Tasarıda tanımlanan Mahalli Biyolojik Çeşitlilik Kurulu, halkın çok zayıf bir şekilde temsil edildiği, il bazında yapılan bir örgütlenmeyi tanımlamaktadır. Bu değerlendirme, Anayasa‘nın katılımcılık ilkesine zıt olmasının yanı sıra, 1996 yılında taraf olduğumuz Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi‘nin "ekosistem yaklaşımı prensibine" aykırıdır.

Doğaya ve biyolojik çeşitliliğe karşı işlenen fiillerin kabahat kapsamından çıkıp, suç kapsamına girmesi beklenirken, tasarıyla bu beklenti boşa çıkmıştır. Tasarıda, "Mutlak koruma bölgesinin habitat kaybına yol açacak ölçüde" ciddi tahribatlar bile komik denebilecek bir üst sınırdan cezalandırılmaktadır. Tüm dünyada önemli gündem maddelerinden birini oluşturan yabancı ve yayılımcı tür girişinin önlenmesi konusu muğlâk bir biçimde geçiştirilerek, doğa ve biyolojik çeşitlilik bakımından çok sakıncalı bir durum meydana getirilmektedir.

Sonuç olarak, "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı", içerdiği yanlışlıklar ve yaptırımların eksikliği/yanlışlığı nedeniyle ülkemizin doğal zenginliklerinin ve doğa koruma alanındaki kazanımlarının onarılamayacak biçimde zarar görmesine yol açabilecektir.

Bu nedenle Tasarı; bu içeriği ve düzeniyle TBMM‘ye sunulmamalıdır. Hazırlık sürecinde dile getirilen ve katılımcılar tarafından da benimsenen görüş ve öneriler dikkate alınarak yukarıda örneklenen eksiklik ve yanlışlıkları giderecek biçimde yeniden düzenlenmelidir. Yeniden düzenlenen Tasarının, TBMM‘deki ilgili komisyonlarda görüşülmesi sürecine "taraf" konumundakiler öncelikli olmak üzere ilgili demokratik kitle örgütlerinin dengeli katılımları sağlanmalıdır.

Korunan alanları istisna-özel kanun kapsamından çıkaran,

İç içe geçen doğal ve kültürel değerleri birbirinden ayrıştıran,

Sürdürülebilirlik adı altında kullanımı amaç edinen,

Ulusal değerleri yerel çıkarlara devreden,

Doğal değerleri piyasa malına dönüştüren,

Korunan alanlarda imar mevzuatı ile yapılaşma yolu açan,

Bu tasarıya "HAYIR" diyoruz.

Meslek örgütlerini, bilim insanlarını görmezden gelerek hazırlanan bu tasarı bir an evvel geri çekilmelidir. Tasarı bu haliyle kesinlikle kabul edilemez.

  

Fikri DÜŞÜNCELİ
TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri

Bursa Şube Kaynaklı Basın Açıklamaları »

14.01.2011 tarihinden itibaren 2079 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ
BAOB YERLEŞKESİ ODUNLUK MAH. AKADEMİ CAD. NO:8 A1 BLOK KAT:2-3 16130 NİLÜFER - BURSA
TEL: (+90) 224 4536200   FAKS: (+90) 224 4536212
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri