Bugün yürürlükte olan ve bugüne kadar 16 kez değişikliğe uğramış olan 12 Eylül Anayasasının yeterli olmadığı ve halkımızın yeni bir Anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Anayasa halkımızın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa olmalıdır. Böyle bir Anayasada ancak toplumsal mutabakatla ve demokratik katılıma açık bir şekilde yapılabilir. Toplumun önüne konulan Anayasa Değişikliği Paketi 12 Eylül Anayasası‘nın temel niteliğini değiştirmemektedir. Bu Anayasa paketi ile denildiği gibi 12 Eylül‘den hesap sorulması mümkün değildir. 12 Eylül 1980‘den bu yana ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynakları küresel güçler tarafından yağmalanmış, kamunun malları tekelci sermayeye peşkeş ekilmiş, ülke tarımı çökertilmiş, çevre dengesi bozulmuş, YÖK‘lü üniversitelerin özerkliği kalmamış, sendikalar kapatılmış, grev ve toplu sözleşme hakları kısıtlanmış, güvencesiz çalıştırma ve taşeronlaştırma uygulamaları ise yaygınlaşmıştır. Parasız eğitim ve sağlık hakkı, insanca yaşam hakkı dönüşüm adı altında gasp edilmiş, kamusal hizmetler piyasalaştırılmış, yoksullaşan halk açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Emperyalizm, her on yılda bir girdiği krizleri daha sık yaşar olmuş ve içinde bulunduğu açmazdan krizlerini bizim gibi az gelişmiş ülkelere ihraç ederek çözmeye çalışmıştır. Türkiye‘de 12 Eylül 1980 darbesine benzer bir senaryo güncelleştirilerek sahneye konmaktadır. Yargı, yürütme ve yasaması tekelinde toplayan, toplumsal muhalefete tahammülü olmayan, kamu denetiminden uzak bir Anayasa, topluma demokratikleşme adı altında dayatılmaktadır. Bu bir dayatma anayasasıdır. Anayasalar toplumsal mutabakat metinleri olması gerekirken, hükümet siyasi partileri, üniversiteleri, hukukçuları ve emek ve meslek örgütlerini devre dışı bırakarak kendi rejimini şekillendirmeye yönelik bir Anayasa değişikliği paketi hazırlamıştır. 12 Eylül‘de oylanacak olan bu Anayasa değişikliği paketi küresel kapitalizmin vahşi sömürüsünün önündeki tüm engelleri kaldırmaya yöneliktir. Yapılmak istenen, halkımızın sahibi olduğu hastaneleri, okulları, limanları, doğal kaynakları daha rahat satabilmek, doğayı, çevreyi, suyu, tarım topraklarını küresel sermaye peşkeş çekmek, güvencesiz çalıştırmayı, taşeronlaştırmayı ve sendikasızlaştırmayı kolaylaştırmaktır. Anayasa değişikliği paketindeki kadın, engelli ve çocuklar yönelik pozitif ayrımcılık maddeleri kandırmacadır. Yine memura sendikal haklar verildiği de bir yanılmacadır. Memura grev hakkı yine verilmemiştir. Bunlar halkımızı yanıltmaya yönelik göstermelik maddelerdir İktidar "Milli İrade" adı altında demokratik bütün kanalların kapatıldığı tekelci bir yapı kurgulamaktadır, Anayasa değişikliği de bunun bir parçasıdır. Bu nedenle değişiklikler, halkın, emekçilerin ihtiyacını değil, AKP‘nin ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Özetle, Anayasa değişiklikleri AKP iktidarının mutlaklaştırılması ve kamu varlıkları ve ülke kaynaklarının pazarlanması ve satışının önündeki hukuki engellerin kaldırılmasını amaçlamaktadır. Öncelikli olarak biz, "12 Eylül Anayasasına hayır" derken, tuzağa düşmeksizin "Siyasal iktidarın çıkar ve hedefleri doğrultusunda hazırlanan anayasa değişikliklerine de hayır" diyoruz. Eşitlikçi, özgürlükçü ve hazırlanışı itibarı ile de demokratik katılımdan uzak olan, Seçim barajını düşürmeyen, siyasi partiler ve seçim yasaları başta olmak üzere toplumun siyaset yapma olanaklarını engelleyen, sınırlayan, baskıcı tüm yasaları muhafaza eden, halkımızın, insanımızın, mesleğimizin ve meslektaşımızın derdine deva olmayan 12 Eylül Anayasasına da, onun bir devamı olan AKP anayasasına da "hayır" diyoruz. |