Yayına Giriş Tarihi: 09.04.2017  Güncellenme Zamanı: 09.04.2017 18:23:08  Yayınlayan Birim: DİYARBAKIR ŞUBE  
 

Panele, Şube yöneticilerimiz, üyelerimiz, şube çalışanlarımız, danışma kurulu üyelerimiz, Öğrenci üyelerimiz, TMMOB Diyarbakır İKK bileşenleri yöneticileri, üyeleri, DBP İl eş başkanları, DTK Eşbaşkanları, Milletvekilleri, STK temsilcileri ve diğer konuklar yoğun ilgi gösterdi.

Açış konuşmasında TMMOB Diyarbakır İKK Sekreteri Mehmet Orak şunları ifade etti;

Değerli meslektaşlarım, çok kıymetli Panel katılımcılarımız, misafirlerimiz, saygı değer siyasi parti ve STK`larımızın yöneticileri ve temsilcileri, genç TMMOB üyeleri hepinizi Amed İl Koordinasyon Kurulu adına dostlukla selamlıyorum.

Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. TMMOB‘nin, 2016 Aralık itibari ile oda sayısı 24, üye sayısı ise 511.000 civarındadır.
Hepimizin bildiği gibi 7 Haziran seçimlerinden sonra, seçim sonuçlarını hazmedemeyen mevcut siyasi iktidar ülkeyi bir savaş alanına çevirmeyi başardı. Her şeyi baskı, şiddet ile bastırmayı ve diyalog yollarını kapatarak çözmeyi düşünen iktidar şuanda ülkeyi uçurumun eşiğine getirmiş durumda. Kentlerimiz yakıp yıkıldı, yerle bir edildi ve yıkıntılar bile ortadan kaldırdı. Sivil insanlarımızın da içinde olduğu Kentlerimiz şuanda hayalet kentler haline getirildi. Vahşet Bodrumlarında canlı canlı insanlarımız katledildi. 15 Temmuz darbesini Allah`ın bir lütfu olarak gören siyasi iktidar bunu bir fırsata çevirerek önce OHAL`i ilan etti ve sonrasında sayısını bile artık bilemediğimiz KHK`larla ne kadar muhalif ve demokratik kurum-kuruluşlar var ise kapattı. Siyasi parti eş başkanları dâhil birçok milletvekilleri tutuklandı. Belediyelere kayyum atandı. Halkına hizmet için çalışan Belediyeler kışlaya dönüştürüldü. Söz konusu KHK`larla meslektaşlarımız hiçbir gerekçe gösterilmeden işlerinden atıldılar. Hakeza sendikalardan, özellikle Eğitim-senli öğretmenlerimiz ve diğer STK`lardan emekçiler de hiçbir gerekçe gösterilmeden işlerinden atıldılar. Hukuksuz bir şekilde gerek belediyelerde çalışanlar gerekse de diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar halen görevlerine dönmemeleri için ayrı formüller tartışılıyor. Buda süreci bu şekilde değerlendiren hükümetin kendisinden olmayana bu ülkede yaşam hakkı tanımayacağını ve bundan böyle bu şekil hareket edeceği malumunuzdur.

Hepimizin bildiği gibi, Anayasa, sadece devletin örgütlenme biçimini, ya da bir Parti için değil aynı zamanda bütün yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan temel belgedir.
Bu nedenle, Anayasaların hazırlanışı ve değiştirilmesinde izlenen yöntem açık, şeffaf olmayı, toplumun tüm katmanlarında sağlıklı bir şekilde tartışılmasının sağlanmasını ve nihayetinde toplumsal mutabakatı gerektirir.

Ancak, söz konusu Anayasa değişiklik teklifi Olağanüstü Hal ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin gölgesinde, demokrasinin temel ilkelerinin dahi ihlal edildiği bir süreçte önümüze getirildi. Hazırlık aşamasında emek ve meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, siyasi partiler gibi kurum ve kuruluşlardan görüş alınmadı ve toplumun büyük bir kesimi dışlandı. Tamda bu noktada ihtiyacımız olan demokratik çoğulcu ve her kesimde insanların fikir ve düşüncelerini söyleyebileceği bir anayasanın nasıl olması gerektiği, panelimizde tartışılacaktır. İfadelerinde bulundu.

Panele konuk olarak katılan DTK Eş Başkanı Leyla Güven;

Evet çıksa da hayır çıksa da mücadelemiz devam edecek" dedi. Kürt halkının Newroz‘da ve 8 Mart‘ta iradesini ortaya koyduğunu söyleyen Güven, referanduma sayılı günler kala daha aktif çalışmak gerektiğini söyledi.

Moderatörlüğünü üyemiz Arin Zümrüt`ün yaptığı Hak, Hukuk, Adalet ve Özgürlük Bağlamında Topluma Dayatılan Yeni Anayasa Gerçekliği Panelinde sırasıyla panelistlerin yaptığı değerlendirmeler şöyle;

Avukat Hülya Gülbahar, Anayasanın kadınlara hiçbir şey sunmadığını ifade ederek hayır çağrısı yaptı.

HDP Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, Anayasanın temelinin 8 Haziran`da atıldığını ifade ederek, şöyle konuştu: "AKP ilk defa bir yenilgi almıştı. Bu bir panik yarattı. Çünkü yolsuzluk iddiaları ortaya döküldü. Suriye iç savaşında son derece karanlık iddialar var. Yargılanma korkusu yaşadılar. İkinci olarak da Rojava`da yaşanan gelişmeler ile 7 Haziran`da HDP‘nin kazandığı zafer sadece AKPyi değil, ırkçı, milliyetçi, Ergenekoncu grupları da harekete geçirdi. Çünkü eğer Suriye‘deki Kürtlerin kazanımı ile Türkiye‘ de HDP‘nin kazanımı devam etseydi beka sorunu ortaya çıkacaktı. Bundan korktular. Bu nedenle ittifak kuruldu. Ardından da 1 Kasım seçimlerine gidildi. Şimdi de cumhurbaşkanlığı sistemi icin referandum yapılacak. Getirilmek istenen sistem gerçekten ucube bir sistem. Verilen yetkilere bakıldığında denetleme mekanizmasının olmadığı görebiliyoruz. Bu anayasa değişikliği refandumu Kürtler için basit bir referandum değil. Çünkü bu referandum ile öncesinden oluşturulmuş kirli ittifaka kabul oyu verilmiş demek olur. Bu kirli ittifakın yaptığı operasyonları da oylayacağız. Yapılan operasyonlara ‘hayır` dememiz gerekiyor" şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

ŞUBE İÇERİĞİ