4 Ekim tarihinde Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesinde gerçekleşen açıklama şöyle; BASINA VE KAMUOYUNA Bölgede yürütülen savaş ve her türlü yıkım politikaları korkunç boyutlarıyla devam ederken, baskıcı ve asimilasyoncu uygulamaları da her geçen gün şiddetini arttırarak farklı boyutlar kazanmaktadır. Toplumun demokratik bir nitelik kazanabilmesinde en önemli unsurlardan düşünce ve ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olan basın özgürlüğü, prangalanmış, bölgede yaşanan hak ihlallerini gün ışığına çıkaran halka gerçekleri anlatan özgür basın kuruluşlarının tamamı yasaklı hale getirilerek basın özgürlüğüne darbe vurulmuştur. Sadece halkı bilgilendirme görevini yerine getiren yerel basını kapatma kararını, sosyal bir hak olarak kabul edilen basın özgürlüğünün ve halkın bilgi edinme hakkının gaspı olarak değerlendirilmekteyiz. 15 Temmuz`u kendi hukuksuz uygulamalarının meşru zemin aracına dönüştürmekle kalmayıp, OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile cadı avına dönüştürülen on binlerce kamu emekçisinin ihracı, OHAL`in uzatılması, halkın iradesiyle seçilmiş belediyeleri güvenlik güçleriyle adeta işgal ederek atanan kayyımlar, keyfi gözaltı uygulamaları ve son olarak da demokratik bir toplumun temeli, demokrasinin bekçisi olan özgür basının kapatılmasıyla savaş çığırtkanlığı had safhaya çıkmıştır. Bugüne kadar emekten, barıştan ve halktan yana yaptıkları yayınlarla gurur duyduğumuz İMC TV,Özgür Gün, Hayatın Sesi, Jiyan TV, Azadî TV, Zarok TV, Van TV, TV10, Gün TV ve Denge TV gibi televizyon kanalları ve radyolar son çıkarılan 668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yaşananlar emek ve demokrasi boyutuyla bizi kaygılandırmaktadır. Bu kanallar içinde yer alan Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV`nin "milli güvenliği tehdit edici" olarak nitelendirilmesini; hükümetin kültürel soykırımını çocuklarımıza kadar ulaştırmış olmasını ibretle ve endişe ile izliyor ve bunları Kürt halkına karşı her türlü kültürel soykırım faaliyetlerini meşru görerek demokratik hakların tümünü gasp etme politikası olarak değerlendiriyoruz. Bölgede denetimsiz bir güç haline gelen uygulamaların ve emekçiler, yerel yönetimler, STK`lar ve basın üzerindeki baskıların hiçbir hukuki yasal dayanağı yoktur. Hükümetin politikalarını gözden geçirmesini, özgür basın üzerindeki baskılara son vermesini, TV ve Radyoların kapatma kararını geri alıp, özgür basının toplum ile buluşmasını sağlamalıdır. Darbe zeminini ortadan kaldırmanın tek yolu gerçek anlamda demokrasiyi işletmekle mümkün olabilir. Bu tip uygulamaların hiçbir çözüme katkısı olamayacağı gibi aksine toplumdaki kutuplaşmaları da derinleştirecektir. Böylesi hassas dönemlerin ancak muhataplar ile yeniden müzakere sürecine dönüşle aşılabileceği inancındayız. 04.10.2015 AMED EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU |
Hakkımızda
ÖZGÜR BASIN ÜZERİNDEKİ HUKUKSUZ BASKILARA SON VERİN!
