Divan Başkanlığına R.Erhan KUTLU, Başkan Vekilliğine Özer KÜRÜMOĞLU, Yazmanlıklara M. Elçin ŞENAYDIN ve Gülçin MUTLU seçildi. Atatürk ve şehitlerimiz anısına saygı duruşunda bulunulduktan sonra İstiklal Marşı`mız okundu. Sonarasında Şube Yönetim Kurulu adına Yönetim Kurulu Başkanı Hakan ÜNAL bir konuşma yaptı. Konuk konuşmaları gündeminde Eskişehir Tabip Odası Başkanı Bülent Nazım YILMAZ, Eğitim –Sen Eskişehir Şube Başkanı Serkan DEMİR, İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Bülent ERKUL, Elektrik Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Hakan TUNA ve Sağlık ve Emekçiler Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Yalçın MUTLU, Türk-İş Bölge Temsilcisi Nejat KILIÇ, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Eskişehir Şube Başkanı Sevgi AKMEN, DİSK Eskişehir adına Fuat KUMAŞ Genel Kurulun iyi geçmesine yönelik temennilerini dile getirmişlerdir. Çalışma raporunun okunması, incelenmesi ve değerlendirilmesi gündeminde Şube Sekreteri Atila TOMSUK 2014-2016 çalışma dönemi raporunu sundu. Şube faaliyetleri hakkında Sebahattin Tayfun KILIÇ ve Mehmet Zeki ADER söz alarak görüşlerini belirttiler. Oda Genel Kuruluna sunulacak öneri ve dilekler konusunda Nurettin BEKİŞ, Mehmet Yener AKDOĞAN, Atila TOMSUK,Bülent ATAKve Metin UÇKUN tarafından divana önergelerini yazılı olarak sunmuşlardır. Öneri ve Dileklerin ardından Divana sunulan dilekçeler doğrultusunda 2014-2016 çalışma dönemi için Yönetim Kurulu ve Oda Genel Kurulu Delege Adayları aşağıdaki şekilde belirlendi. KATILIMCI DEMOKRAT MÜHENDİSLER ŞUBE YÖNETİM KURULU ADAYLARI ASIL | YEDEK | Hakan ÜNAL | Nezih TOK | Metin UÇKUN | Sebahattin Tayfun KILIÇ | Atila TOMSUK | Nezihe HANECİOĞLU | Neşet AYKANAT | Esra TURAN | Deniz Özcan DEMİRBAŞ | Süleyman Serkan VAROĞLU | Hakan ÖZTÜRK | Güneş TÜRKMEN | Bülent ATAK | Hüseyin YÜKSEL | ODA GENEL KURULU DELEGE ADAYLARI ASIL | | YEDEK | NO | ADI-SOYADI | SİCİL NO | | NO | ADI-SOYADI | SİCİL NO | 1 | Hakan ÜNAL | 40592 | | 1 | Nezih TOK | 58777 | 2 | Metin UÇKUN | 33851 | | 2 | Sebahattin Tayfun KILIÇ | 85770 | 3 | Atila TOMSUK | 44112 | | 3 | Nezihe HANECİOĞLU | 32767 | 4 | Neşet AYKANAT | 43488 | | 4 | Esra TURAN | 39766 | 5 | Deniz ÖZCAN DEMİRBAŞ | 74636 | | 5 | Süleyman Serkan VAROĞLU | 43952 | 6 | Hakan ÖZTÜRK | 42663 | | 6 | Hüseyin YÜKSEL | 43956 | 7 | Bülent ATAK | 66194 | | 7 | Güneş TÜRKMEN | 60016 | 8 | Ali İhsan KARAMANLI | 14503 | | 8 | Cevat ARSLAN | 7370 | 9 | Oğuz KEPEZ | 11921 | | 9 | Ali Rıza MUSLU | 19712 | 10 | Mehmet Zeki ADER | 13891 | | 10 | Nadir SARGIN | 24539 | 11 | Latife Berrin ERBAY | 32768 | | 11 | Musa ÇALIŞKAN | 25350 | 12 | Melih Cemal KUŞHAN | 31537 | | 12 | İbrahim ÖZÇAKIR | 27600 | 13 | Ümit ER | 40415 | | 13 | Özer KÜRÜMOĞLU | 32483 | 14 | Ramazan YAZGAN | 6325 | | 14 | Özer YILMAZ | 32560 | 15 | Özcan TÜRKBAY | 7397 | | 15 | Gürol BULUT | 34091 | 16 | Hasan ATAK | 50593 | | 16 | Ramazan TOKGÖZ | 34824 | 17 | İsmail SAÇKESEN | 47690 | | 17 | Kemal Levent GÜLER | 37517 | 18 | Ahmet SARAL | 45966 | | 18 | Erhan İNAN | 40952 | 19 | Nergis UYGUN BAŞ | 51321 | | 19 | Münir ÜSTÜNDAĞ | 42747 | 20 | Cihan ALTUN | 46845 | | 20 | Gökşin SAYER | 42975 | 21 | Ramazan Mahir ELDEM | 13085 | | 21 | Nihal KARA | 43661 | 22 | Fatih TEMİZSOY | 28240 | | 22 | Korhan EKMEKÇİ | 44036 | 23 | Mehmet Ali KARASU | 65923 | | 23 | Ferhat GÜL | 44111 | 24 | Nazif Tuncer UZ | 31098 | | 24 | Haluk SEVİNÇLİ | 47485 | 25 | Yıldırım GÖBEL | 20604 | | 25 | Ayten AKTAŞ | 48860 | 26 | Mehmet Alper DEMİRAL | 83449 | | 26 | Belga Zeynep ULUTAN | 48930 | 27 | Sinem ŞEN | 47487 | | 27 | Gürbüz GÜDÜCÜ | 50594 | 28 | Yüksel Mahir BURHAN | 51721 | | 28 | Fatih KARABACAK | 55924 | 29 | Ahmet Murat ÇAMKORU | 45628 | | 29 | Sinan ÇETİNKÖPRÜLÜ | 59816 | 30 | Ali BORUCU | 26484 | | 30 | Akın EKİNCİ | 66195 | 31 | Gülçin MUTLU | 93276 | | 31 | Sertan DOĞAN | 68850 | 32 | Yusuf ŞAHİN | 41112 | | 32 | Burcu ÖNER | 78603 | 33 | Uğur Evrensel YILMAZ | 44727 | | 33 | Koray KILIÇAY | 81700 | 34 | Nabi ÖZÇELİK | 44725 | | 34 | Bekir ÖZKIR | 82792 | 35 | Eralp Mustafa AŞIK | 41456 | | 35 | Bülent BAŞAK | 82793 | 36 | Şükrü KOYUNCU | 45018 | | 36 | Onurcan ATILGAN | 84664 | 37 | Emrah YİĞİT | 82071 | | 37 | Özgecan YILDIZ | 86106 | | | | | | | | Şube Başkanımız Hakan ÜNAL`ın 11. Olağan Genel Kurulunda açılış konuşması; Sevgili Meslektaşlarım, Değerli Misafirlerimiz, Sevgili basın emekçileri, Sanayi bir devrimdir. Sanayi büyük bir iddia, yapısal bir dönüşüm ve uzun vadeli bir kalkınma hedefidir. Endüstriyel demokrasi, kısaca çalışanların yönetime katılımları ise sanayi devriminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Sanayileşmeden vazgeçmek bağımsızlıktan vazgeçmek demektir. Özelleştirme ve serbestleşmelerle yok edilen kamu kuruluşları, KİT`ler bağımsızlıktan vazgeçmek demektir. Kamu yatırımları geriletilerek sanayi küçültülmüş, sıcak paraya ve ithalata bağımlı hale getirilirken, düşük teknolojili, fason-taşeron üretim ihracata bağımlı kılınmıştır. Yeni sermaye gruplarına ve ranta dayalı çıkarlar doğrultusunda gerçekleşen dönüşümlerle birlikte, sanayi üretimi ithalata bağımlı fason yapıya dönüştürülerek KOBİ`leştirilmiş güvencesiz çalışma koşulları yaygınlaştırılmıştır. Bu politikalar aynı zamanda mühendislik hizmetlerini de etkilemiş, mühendisliğin sanayi, tarım, kent ve toplum yaşamına yönelik bilimsel ve teknik temellerdeki kamusal, toplumsal hizmet niteliğini aşındırmıştır. Özellikle TMMOB gibi meslek örgütlerinin kamusal ve mesleki alandan tasfiye sürecinin arka planı budur. Türkiye`de özelleştirmeler 1985 yılında başlamıştır. Başta KİT`ler olmak üzere, çok sayıda kamu arsası, varlığı, lisans hakkı satıldı. 1985 yılında KİT`lerde 653.000 kişi çalışıyordu, 2014 sonunda bu sayı 122.000 oldu. 6 dan 1 e düştü. Özelleştirme uygulamalarının % 87,5 i AKP döneminde oldu. 1970`lerde imalat sanayi yatırımlarının yüzde 30 ü KİT`ler tarafından gerçekleştirilirdi. Bu sayı 2014 de yüzde 1 in altına indi. Bu büyük tasfiyenin ardından KİT`lere sanayide ve enerjide yatırım kapıları kapatıldı. Ancak onlardan doğan açık, özel sektör yatırımlarıyla kapatılamadığı için Türkiye, hem "sanayisizleşme" sorunu yaşamaya başladı, hem de enerji arzı güvensizliği sorunu ile karşı karşıya kaldı. 25 Milyar Doları aşan EÜAŞ, TÜPRAŞ, ERDEMİR, TEKEL VE PETKİM gibi büyük KİT satışlarının yanı sıra, sayıları 100 ü aşan irili ufaklı ve Anadolu`nun özellikle az gelişmiş illerine dağılmış kamu işletmesi de kapatılarak tasfiye sürdürüldü. Son 12 yılda imalat sanayi geri plana atılırken, döviz üretme kapasitesi zayıf rant odaklı inşaat-emlak sektörü, perakendecilik, hizmet sektörleri özendirilmiştir. Döviz kazanma kapasitesi ve yeteneğini zayıflatan bu durum, sanayinin de hızla rekabet gücünü kaybetmesine yol açmıştır. Banka kredilerinin en büyük payı tüketici kredilerine gitmiştir. Bu pay 2013 de Yüzde 10 luk düzeyden tam Yüzde 26 ya ulaştı. Konut kredilerinin payı 2013 de yüzde 8,3 iken 2014 de yüzde 11,5 e ulaştı. İmalat sanayi ise 2013 de yüzde 42,5 iken 2014 de yüzde 21 e düştü. Üretimi, tarımı ve özellikle imalat sanayini gerileten bu büyüme paradigmasının yerine, İstanbul rantına odaklanmaktan alıkoyan, rekabet gücüne sahip, yüksek teknolojili imalat sanayine yönelişi içeren bir paradigmaya geçiş yapmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Son 30 yılda İmalat sanayinin GSYH ya oranı yüzde 14 e gerilemiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1929 da yüzde 8,4 olan bu oran 10 yıl içinde 1939 yılında yüzde 14,7 ye yükselmiştir. Bunun arkasında yatan sihirli formül şudur: Demiryolları +Sanayi=Devletçilik olmuştur. Türkiye`nin son 5 yılında sanayinin ithalatının ihracatından daha hızlı arttığı ve bu anlamda dışa bağımlılığının daha da hızlandığı görülüyor. 5 yıllık ortalamalar göstermiştir ki, ihracat artışı yüzde 9 da kalırken, ithalattaki artış yüzde 12 ye ulaşmıştır. Yani ihracat 3 kat artarken ithalat 4 kat artmaktadır. Sonuç olarak dış ticaret açığındaki artış da 5 yılda yüzde 22 olmuştur. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 61 olmuştur. Sanayinin ithalata teslim edilmesinde izlenen kur politikası önemli bir yere sahip. Düşük kur, dövizle borçlanan ve ister iç pazara, ister ihracata dönük üretim yapan firmaların ithal girdi maliyetlerini de düşürürken ithal girdi oranının sürekli yükselmesine de zemin hazırladı. Aşırı değerli kur siyaseti, üretimi, özellikle sanayi üretimini ve tarımı, hatta hizmet üretimini bile olumsuz etkiledi. Ucuz ithalatla temin edilen ürün karşısında yerli ürün tutunamadı, o ürünü üretenler çalışanlarına yol vermek zorunda kaldı. İnşaat sektörü ve dış rekabete kapalı hizmet sektörleri sanayiden uzaklaşanların tercihi oldu. Üretimin yerini alan ithalat, işsizliği arttırdı. 2015 yılının genel seçim yılı olması, birçok yerli yabancı yatırımcıyı bekle-gör pozisyonuna geçirmişti. AKP iktidarının son 3 yılda yaşanan durgunluğa bir çözüm üretememesi, ‘Yeni bir büyüme hikâyesine ihtiyaç var` söylemini hızla yaygınlaştırmakta, ancak bu beklentiye bir karşılık henüz üretilememektedir. Hükümet sadece İşsizlik Fonu kaynaklarını kullanarak seçmen tercihini lehine çevirecek geçici tedbirlere yönelmiş görünmektedir. Bu bir vakit kaybıdır ve büyümeye bir katkısı olmadığı açıktır. Sadece topluma çıkarılacak faturayı kabartacaktır. Sanayi ve Tarım üretiminin emek eksenli bir üretkenlik ve adil bir vergilendirme sistemi ile desteklenmesi, yerli üretimin ithalata karşı korunması ve enerjide arz güvenliği sorunlarının ortadan kaldırılması için yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla kaynak ayrılmalı, hem finansal hem de alt yapı desteği arttırılmalıdır. Yeni bir Mühendislik-Emek-Teknoloji-Sanayi ve kalkınma paradigması ile yüksek istihdam, daha kısa çalışma saatleri, adaletli bir gelir dağılımı hedeflenmelidir. Ancak bunlar bir hayaldir artık Türkiyede. Artık her resmi bilgi, her yandaş gazete haberi bir manipülasyon olmuştur ülkemizde. Çocukların bile her gün faili meçhul cinayetlere kurban gittiği, cansız bedenlerinin kıyılarımıza vurduğu, canlı bomba saldırılarının kanıksanmaya başladığı, barıştan, kardeşlikten, haktan, adaletten bahsedenler, din, dil, ırk, mezhep farklılıklarına dayalı ayrımcılığa karşı çıkanlar terörist ilan edilirken, gerçek teröristlerin cirit attığı, üzerlerinde bombalarla, silahlarla rahatlıkla sınırlarımızı geçebildiği ve her gün gelen şehit haberlerinin sıradanlaştığı bir ortamda umutlu olabilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ancak mücadele sadece mezarda biter, ve her birimiz mezara girmeden birliğimiz ölmez.. Bizler 10 Ekimde şanslıydık, Ankara da hayatta kalabildik. Bir çok insanımızı arkadaşımızı yanı başımızda kaybettik. Ama vazgeçmedik, kararlıyız, ayaktayız, dayanışmaya devam ediyoruz, aday olmaya devam ediyoruz. Siz de böyle düşünüyorsanız eğer, birlikte daha yapacak çok şeyimiz var demektir. Umut bu, adından belli, kimi zaman kaybedersiniz. Ama hep biri çıkar size hatırlatır bir umut olduğunu. Öyle bir an gelir ki karanlık bir çukurdaki bir karınca bile hatırlatır insana umudu. Tohumların kabuğu çok serttir, yüz yıllar sonra, dünya her türlü felaketi atlattıktan sonra, güneşe, havaya ve suya kavuştuğunda kabuğunu kırar ve yeniden filizlenir. Yeryüzü bir cennette dönüverir. Çocuklarımız, bizlerin geleceğe uzanan tohumlarımızdır. Yaşattığımız umutlar onların sert kabukları olsun. Umudunuzu yitirmeyin. Güneşi takip edin. Biz yapamadık, belki çocuklarımız yeryüzünü cennete çevirirler. Bizim tarihsel misyonumuz kaybetsek de umut üretmektir. Çünkü hiçbir kayıp mutlak değildir. Saygılar, Sevgiler... |