ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

19 Mayıs 2024 Pazar    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 VIII. ULUSAL UÇAK, HAVACILIK VE UZAY MÜHENDİSLİĞİ KURULTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

    Yayına Giriş Tarihi: 25.05.2015  Güncellenme Zamanı: 01.06.2015 13:32:51  Yayınlayan Birim: ESKİŞEHİR ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:31:39


VIII. Ulusal, Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı, TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına Şubemiz Sekretaryalığında 22-23 Mayıs 2015 tarihlerinde uçak, havacılık ve uzay mühendislerinin, Oda üyelerimizin, öğrencilerimiz ve ilgili kurum ve kuruluşlardan temsilcilerin katılımıyla Eskişehir’de ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

 Kurultayın açılışı Şube Başkanımız Hakan ÜNAL`ın konuşmasıyla başladı. Daha sonra sırasıyla Odamız adına Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş ÖZAYDEMİR birer konuşma yaptı.

 Kurultayın açılış töreninin ardından TMMOB Makina Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğince "Eskişehir ve Havacılık" konulu, orta öğretim öğrencilerinin katılımına yönelik resim, lise öğrencilerinin katılımına yönelik olarak afiş yarışmalarında dereceye giren öğrencilerin ödül töreni gerçekleştirildi.

 Birinci gün sonunda şehir dışından gelen konuklarımıza, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sabancı Uzay Evi Gezisi düzenlendi. Ziyaretçilere Karadelik konulu sunum yapıldı.  Sunumun ardından Evi ile ilgili faaliyet bilgilendirmeleri kokteyl eşliğinde devam etti.

 Türk Hava Kurumu İnönü Havacılık Eğitim Merkezi amatör, sportif havacılık hakkında birer stand açarak faaliyetlerini tanıttılar.  28 kamu kurum ve kuruluşu, üniversite ve firma tarafından desteklenen ve iki gün süren kurultayımızı 200 kişi izledi.  İlk günün sonunda "Havacılık Endüstrisinin İktisadi Değerlendirilmesi" konulu panel, ikinci günün sonunda "Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin Geleceği:Eğitim-İstihdam-Yaşam" konulu forum, iki gün boyunca "Sayısal Uçuş, "Yönetim" Bilgisayarı:Gereken Ulusal Yetenekler", "Özgün Hava Aracı ve Hava sistemi Geliştirme Çalışmaları", "Hava Aracı Bakım Onarım Yenileştirme (BOY) Faaliyetleri" konu başlıkları altında 7 oturumda 19 bildiri , poster olarak da 2 adet olmak üzere toplam  21 bildiri sunuldu.

 

Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Hakan ÜNAL  açılışta şöyle konuştu:

       

 12-13 Mayıs 2001 tarihinde ilkini gerçekleştirdiğimiz Ulusal Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı`mızın sekizincisine hoş geldiniz.

 

            Bugüne kadar gerçekleştirilen  kurultaylarda eğitimden istihdama, savunma   sanayinden sivil havacılığa, uydu ve uzay teknolojilerinden özgün hava aracı tasarımlarına kadar yüzlerce konu  ele alınmış ve elde edilen sonuçlar, sonuç bildirgeleriyle kamuoyuna, konuyla ilgili kurum ve kuruluşların bilgilerine sunulmuştur.

  

   Uçak, havacılık ve uzay mühendisliği eğitiminde önemli sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Yakın geçmişte ülke ve toplum ihtiyaçlarını ve istihdam imkanlarını gözetmeden, altyapı ve öğretim görevlisi eksikliklerine rağmen açılan bölümler bugün oluşan istihdam sorunlarının en büyük sebebidir. Havacılık sektörünün cazibesi nedeniyle şu an bütün boyutlarıyla görülemeyen bu sorun gelecekte daha da belirgin hale gelecektir.

  

             Yükseköğretim Kurulu (YÖK), havacılık alanında eğitim veren yüksekokulların teknisyen ve tekniker formasyonuna dönük programlarından mezun olanları dahi mühendislik unvanı kapsamına almaya çalışmaktadır. Böyle bir işlem ve düzenleme, yasa ve hukuka aykırı olmasının yanında, mühendislik tanımına ve mühendislik formasyonuna ilişkin bilimsel gerekliliklere de uygun düşmemekte ve mühendislik hizmetlerini risk altına sokmaktadır.

 

             Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisi yetiştiren üniversitelerimizde eğitim; planlamacı bir anlayışla, toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan bir anlayışla yaşama geçirilmelidir. Mühendislik eğitiminin planlanmasında ve yapılandırılmasında Makine Mühendisleri Odası mutlaka yer almalı ve sektördeki kurumların görüşü alınmalıdır.



             Uçak, havacılık ve uzay mühendisliği unvanına sahip olmayanların kurduğu, ama adlarında "mühendis" unvanının kullanıldığı bazı dernek benzeri yapılanmaların uçak-havacılık-uzay mühendisliği bağlamında sorgulanması gerekmektedir.

Pek çok mühendislik alanını birleştiren, çok disiplinli bir teknoloji gerektiren havacılık ve uzay sanayi için Ar-Ge zorunludur. Bu alanda yürütülen çalışmalar ayrıca birçok sanayi dalına veri teşkil etmekte ve o dallarda itici güç yaratmaktadır. Sektörün gelişmesi Ar-Ge çalışmalarına verilen önemle birebir bağlantılıdır. Bunun yanı sıra ülkemizdeki Sanayi ve Teknoloji ortamında adını çok fazla anmadığımız, çok fazla sorgulamadığımız bir başka önemli  konu da Uygulama Geliştirme Merkezleri ve Uygulama Geliştirme Çalışmalarıdır. Bu konu dünyanın en önemli Uzay araştırma merkezlerinde tecrübe kazanmış uzmanlarımız tarafından da yine bu kurultaylarda dile getirilmiştir. Uygulama Geliştirme Merkezlerimiz olmadan Havacılık ve Uzay teknolojilerinde somut adımlar atılması mümkün değildir.

           

           

Ayrıca sektördeki rekabet ve ülkeler arası güç mücadelesi; araştırma projelerinin desteklenmesinden daha stratejik bir işbirliği ortamının oluşturulmasını gerektirmektedir. Üniversitelerin rolü de, ekonomik büyümenin bir faktörü olarak değişmektedir. Teknolojik altyapı kurma sürecinde olan ülkelerde ise üniversite ve sanayi işbirliğinin önemi ve gereği daha da belirgin hale gelmektedir.

 

             Havacılık ve Uzay sanayiinin gelişmesi için ayrılan ülkemiz kaynakları ister askeri, ister sivil amaçlı olsun verimli kullanılmalı, kurumlar arası eşgüdüm sağlanmalı, değişik kurumların benzer alanlarda gereksiz yatırımlar yapması ve faaliyet göstermesi engellenmelidir. Havacılık ve uzay sanayiimiz ulusal ölçekli kapsamlı bir strateji ile geliştirilmelidir.

             Havacılık Sektörünün kısa yoldan rant getirebilecek, yolcu taşımacılığına indirgenmiş bir bakış açısıyla gelişimi mümkün değildir.  Teknoloji ve Sanayinin kalbinde temel bilimler, mühendislik, Araştırma Geliştirme ve Uygulama Geliştirme bulunmaktadır. Bu noktaları birer birer planlamadan, stratejik hedefler ve işbirlikleri inşa etmeden yapacağınız devasa hava alanları sadece dev bir inşaat projesi olacak, bilinçsizce katlettiğiniz ormanlarınız, dereleriniz ve gölleriniz sadece birilerinin yanına rant kapısı olarak kalacaktır.


             VIII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayında; ulusal havacılık ve uzay sanayinin gelişimi için izlenecek yol haritasının ülkemiz ihtiyaçları göz önünde bulundurularak belirlenmesi ve bu konuda yapılacak yatırımların neler olması gerektiği ile oluşturulacak sanayi ve eğitim politikalarının planlanması ve yönlendirilmesi konularının tartışılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, havacılık endüstrisindeki yatırımların maliyet etkinlik değerlendirmeleri, özgün hava aracı ve hava sistemi geliştirme çalışmaları, uçak, havacılık ve uzay mühendisliği eğitimi, hava aracı bakım onarın yenileştirme (BOY) faaliyetleri ve havacılık sektöründe çalışma yaşamı konuları ele alınacaktır.

 

            İki gün boyunca birlikte olacağımız Kurultayımızda belirlediğimiz konu başlıkları altında 21 adet sunumlu ve 3 adet poster olmak üzere toplam 24 adet bildiri sunulacaktır. Ayrıca "Havacılık Endüstrisinin İktisadi Değerlendirmesi" konulu bir panel ve "Uçak Havacılık ve Uzay Mühendislerinin Geleceği: Eğitim-İstihdam-Yaşam" konularını tartışacağımız bir forum,"Havacılık Sektöründe Kullanılan Yaygın Tahribatsız Muayene(NDT) Yöntemleri ve 1`nci Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı Uygulamaları" konulu bir ateleye çalışması gerçekleştirilecektir.

 

 

Kurultayımızın düzenlenmesinde emeği geçen Kurultay Düzenleme, Danışmanlar, Yürütme Kurulu üyelerine, bildiri sunan konuşmacılara, destek veren kişi kurum ve kuruluşlara,  Şube Yönetim Kurulu üyelerimize ve çalışanlarımıza  teşekkür ederiz.

 

 

MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR`ın açılış konuşması:

 

Sayın Konuklar, Sayın Hocalarım,

Sayın Delegeler, Sevgili Öğrenciler,

Sevgili Basın Mensupları,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi sevgi ve dostlukla selamlıyorum. VIII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayına hoş geldiniz.

Uçak, havacılık ve uzay mühendisliği ile ilgili süreç, gelişmeler ve sorunlar ile sektör sorunlarının değerlendirme ve tartışmaya açılacağı etkinliğimizin verimli geçmesini diliyorum.

1954 yılında kurulan Odamızın üye sayısı bugün 94 bin 754`e ulaşmıştır. Odamıza kayıtlı Uçak Havacılık Uzay Mühendislerinin sayısı ise 893`tür.

Odamız, kapsadığı bütün meslek ve uzmanlık alanlarında olduğu gibi, Uçak Havacılık Uzay Mühendisliği alanındaki çalışmalara da birinci dereceden önem vermektedir. Kurultayımızın bu kapsamda 14 yıldır kesintisiz olarak sürmesini önemsiyor ve mutluluk duyuyoruz.

Değerli Meslektaşlarım,

Başlıca Oda çalışmalarımız, Oda merkezinde Meslek Dalı Ana Komisyonları, Şubelerimizde ise Meslek Dalı Komisyonları aracılığı ile yürütülmekte ve bu komisyonlarda görev alan üyelerimiz seçimle belirlenmektedir.

Özel olarak Uçak Havacılık Uzay Mühendisleri Meslek Dalı Ana Komisyonunun yürüttüğü çalışmaların yaygınlaştırılması ve başarıya ulaşması, Uçak Havacılık Uzay Mühendislerinin vereceği destekle mümkündür.

Mesleğin geliştirilmesi, mesleki bilgi ve deneyimin artırılması, mesleki çıkarların korunması, örgütsel yapımızın güçlendirilmesi kolektif çalışmadan geçmektedir. Bu nedenle Uçak Havacılık Uzay Mühendislerini, birikimlerini Odamızla paylaşmaya, çalışma grupları ve komisyonlarda görev almaya, henüz üye olmamış meslektaşlarımızı üye olmaya, "birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme" anlayışımızı hep birlikte hayata geçirmeye çağırıyorum.

Değerli Konuklar,

Birçok mühendislik alanını içeren ve çok disiplinli bir teknoloji gerektiren uzay–havacılık sanayinde nitelikli işgücü planlamasının göz ardı edilmesi nedeniyle uçak havacılık uzay mühendisliği alanında çalışan meslektaşlarımızın sorunları her geçen yıl artmaktadır.

Uçak-Havacılık-Uzay Mühendisliği eğitiminde de önemli sorunlar oluşmaktadır. Bu alanda eğitim, geçtiğimiz birkaç yıla kadar yalnızca ODTÜ ve İTÜ`de verilmekteydi. Son yıllarda açılan ve ülkenin ihtiyaçlarını gözeten bir istihdam planlamasının sonucu olmayan, altyapı ve öğretim görevlisi eksiklikleriyle göze çarpan bölümlerdeki artış, geleceğe yönelik istihdam sorunlarının habercisi durumundadır. Havacılık sektörünün cazibesi nedeniyle şu an bütün boyutlarıyla görülmeyen bu sorun gelecekte daha da önem kazanacaktır.

YÖK, havacılık alanında eğitim veren yüksekokulların teknisyen ve tekniker formasyonuna dönük programlarından mezun olanları dahi mühendislik unvanı kapsamına almaya çalışmaktadır. Böyle bir işlem ve düzenlemenin yasa ve hukuka aykırı olmasının yanında, mühendislik tanımına ve mühendislik formasyonuna ilişkin bilimsel gerekliliklere uygun olmadığını belirtmek isterim.

Havacılık ve uzay sektörüne yönelik sağlıklı, gerçekçi planlamalar yapılması durumunda, sektörün mal ve hizmet üretme potansiyelinin artacağı ve ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalan uçak havacılık uzay mühendislerinin ülkemiz için daha verimli hizmet sunmalarının önünün açılacağı açıktır.

Değerli Katılımcılar,

İstihdam ve üretimin artırılmasına yönelik politikaların ulusal sanayileşme politikalarıyla ilişkilendirilmesi ve diğer sektörlere olumlu katkılarda bulunması için, ülkemizin havacılık ve uzay sanayi tarihinden gerekli dersleri çıkarmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Havacılık ve uzay sektöründe bugün karşılaştığımız sorunların altında yatan ana neden, ülkemizin 2. Dünya Savaşı sonrası emperyalizme bağımlı hale getirilmesidir. Bu bağımlılık, sanayileşme ve demokratikleşme çabalarının önündeki engelleri anlamamızı da sağlamaktadır.

Ülkemiz 1950`lerde kapattığı uçak fabrikalarını, ancak savunma alanında karşılaştığı zorluklar nedeni ile 1980`li yıllarda yeniden, ama sadece montaj sanayisi olarak ve tamamen ABD`ye bağımlı bir biçimde kurabilmiştir.

Değerli Katılımcılar,

Havacılık ve uzay sanayi yüksek ve ileri teknolojilere ve Ar-Ge çalışmalarına dayanmaktadır. Pek çok mühendislik alanını birleştiren, çok disiplinli bir teknoloji gerektiren havacılık ve uzay sanayi için Ar-Ge zorunludur. Bu alanda yürütülen çalışmalar ayrıca birçok sanayi dalına veri teşkil etmekte ve o dallarda itici güç yaratmaktadır. Kısaca, sektörün gelişmesi Ar-Ge çalışmalarına verilen önemle bire bir bağlantılıdır.

Bu nedenle gelişmiş ülkelerin ulusal bilim, teknoloji ve sanayileşme politikalarında havacılık ve uzay sektörüne özel bir önem verilir. Bu alandaki eğitim ve Ar-Ge çalışmalarına doğrudan devlet eli ile büyük kaynaklar ayrılır. Tüm faaliyet bir devlet politikası olarak planlanır ve uygulanır.

Örneğin AB üyesi ülkeler havacılık ve uzay sektöründe elde edilen toplam gelirin yüzde 12 kadarını Ar-Ge çalışmalarına ayırmakta; bu payın yarısı devletler tarafından karşılanmaktadır. Ülkemizde ise Ar-Ge çalışmalarına bu sektörde elde edilen toplam gelirin sadece yüzde 5`i ayrılmaktadır.

Ülkemizde her alanda olduğu gibi bu alanda da tam bir plansızlık ve dağınıklık yaşanmaktadır. Dünya çapında ulusal gelirlerin en az % 3`ünün Ar-Ge çalışmalarına ayrılmasının sanayileşme için olmazsa olmaz kuralı, ülkemizde % 1 olarak hayata geçmektedir. Bu olgunun yanı sıra Ar-Ge için ayrılan kaynakların plansız bir şekilde kullanılması havacılık ve uzay sanayisinin gelişmesini engellemekte, dışa bağımlı kılmaktadır.

Değerli Katılımcılar,

Bugün gelinen noktada ülkemizdeki havacılık ve uzay sektörünü esas olarak altı bölümde inceleyebiliriz.

Birincisi havayolu taşımacılığı alanıdır. Ülkemizde 2014 yılında 422 uçakla 1,15 milyon uçuş, 166 milyon seyahat gerçekleştirilmiştir. Son 10 yıl içinde yıllık ortalama büyüme; uçak trafiği için % 15, yolcu trafiği için % 25`tir. Ayrıca 2014 yılı başı itibarı ile 54 hava taksi, 51 genel havacılık, 22 balon, 21 zirai mücadele işletmesinde 855 hava aracı bulunmaktadır. Sivil havacılık sektörünün 2014 yılı cirosu 24 milyar dolar, çalışan sayısı ise 180 bin olmuştur.

Ulusal havacılık şirketimiz Türk Hava Yolları, 2014 yılsonu itibarı ile 261 uçakla 55 milyon iç ve dış hat yolcu taşımacılığı gerçekleştirmiştir. Uçaklarda doluluk oranı yüzde 79, yıllık ciro 11,7 milyar dolar, yıllık kâr 700 milyon dolar, çalışan sayısı 20 bindir.

THY`nin hisselerinin yüzde ellisinden fazlası borsada ağırlıklı olarak yabancılara satılmış ve THY özelleştirilmiştir ama "altın hisse" formülü ile hâlâ siyasetin üzerinden elini çekmediği bir kurum olarak yönetilmektedir. Özel şirket statüsünde olduğu için kamu denetimi yapılamayan THY, denetimsiz bir kamu şirketi haline gelmiştir. THY, Sayıştay ve TBMM denetimi olmaksızın her türlü harcamayı yapabilmektedir. 2020 yılına kadar 253 uçak alımı için sipariş veren THY, leasing yöntemi ile aldığı bu uçaklar nedeniyle bugün itibarı ile 40 milyar dolar civarında borçlanmış bulunmakta ama bu borç bilançolarında görünmemektedir. Ülkemizin dış borcunun yüzde 10`u seviyesindeki bu borcun, turizm gibi kırılgan bir sektörün yolcu taşımacılığına endeksli olması önemli bir sorun alanı yaratmaktadır.

Her geçen gün büyüyerek gelişen havayolu taşımacılığı pazarı uluslararası sermayenin iştahını kabartmaktadır. Zamanında uçak fabrikalarımızı kapattıran uluslararası sermaye, şimdi zaten çoğunluk hissesi özelleştirilmiş olan THY`nin işine ve kendisine göz dikmiş, ele geçirmek için fırsat kollamaktadır.

THY ulusal havacılık sektörümüzün çıkarlarını gözeten, bakım ve mühendislik yatırımlarını planlayan bir kamu kuruluşu olma kimliğinden çıkarılarak, kısa dönemli kâr peşinde koşan bir firmaya dönüştürülmüştür. Plansız uçak alımları ile büyüyen THY kamu kaynaklarını hesapsızca harcamaktadır.

İç pazara dönük havacılığın dışa bağımlı bir sektör olduğu ve cari açığa katkısının bulunduğu bilinmelidir. Düşen fiyatlara rağmen yakıtın toplam maliyet içindeki payı yüzde 30 dolayındadır. İthal yakıta 2008`de 1,4 milyar dolar ödeyen THY, büyüme ile birlikte tüketim artınca 2011`de 2,4 milyar dolar, 2014`te 3,5 milyar dolar harcamıştır. Uçaklar ve ekipman, döviz borçlanması yoluyla kiralanmakta veya satın alınmaktadır. Kur yükselişi olasılıkları sektörün kırılganlık potansiyelini artırmaktadır. Sektör genel olarak taşeronlaşmıştır, ucuz işgücü revaçtadır. Nitelikli ve orta düzeyde nitelikli elemanlar ağır iş yükü yanı sıra esnek çalışma yöntemleri ile sömürülmektedir. Dünyada 58 milyon çalışanın olduğu sektörde 2,4 trilyon dolarlık ciro söz konusudur. Ülkemizde ise cironun yüzde biri olan 24 milyar dolarlık iş hacmi, çalışanların binde 3`ü olan 180 bin kişi ile yapılmaktadır. Yani sivil havacılık alanında olması gerekenin üçte biri personel çalıştırılmakta, yoğun sömürü altında yüksek kâr oranlarına ulaşılmaktadır.

THY son dönemde çok sayıda yabancı pilot çalıştırmaktadır. 3.500 pilotun yaklaşık 500`ü yabancıdır ve son açıklamalara göre 2015 sonuna kadar yabancı pilot sayısı 1.000`e çıkarılacaktır. Bu durum, istihdam sorunu yaşayan ülkemiz için yanlış bir politikadır. Öte yandan, THY, 2013 yılında havacılık işkolundaki grev yasağını bahane ederek, haklarını arayan 305 çalışanını kanunsuz bir şekilde işten çıkartmış, sonrasında Hava-iş sendikasının genel kuruluna müdahale ederek işveren yanlısı bir yönetimin kazanmasını sağlamıştır. THY yönetimi sendikayı tasfiye ve etkisizleştirmeye dönük sistemli bir politika izlemiştir. THY ortaklığı HABOM işyerinde, yetkili sendika sorunu hala çözülememiştir.

Bu noktada önemle belirmek isteriz ki, havayolu taşımacılığımızda ve bakım hizmetlerinde kamunun etkinliğinin artırılması, havayolu ulaşımının ucuzlatılması, yabancı pilot çalıştırılmasına son verilmesi, THY`nin tekrar ulusal havayolu şirketimiz haline getirilmesi, özelleştirmeci anlayışlarla yönetilmesine son verilmesi, sendikal örgütlenmelere düşmanlık yapılmaması gerçek çözüm alanıdır.

Bir diğer önemli konu hava alanlarıdır. Bugün ülkemizde sivil havacılıkta 52 hava alanı aktif olarak kullanılmaktadır. 2014 yılında Bingöl, Şırnak Şerafettin Elçi ve Kastamonu hava alanları yapılmıştır. Bu yıl içerisinde de Hakkâri ve Ordu-Giresun hava alanları kullanıma açılacaktır. Ancak seçimlerin de verdiği telaşla gerekli güvenlik tedbirleri alınmadan açılacak bu hava alanlarında kazalarla karşılaşma riskleri gündemdedir.

İstanbul`da yapılmakta olan yeni hava alanı, yeterli araştırmalar yapılmadan, çevresel izinler ve onaylar alınmadan başlatılmıştır. Kuzey ormanlarını büyük ölçüde tahrip etmekte olan hava alanının, yapımında ortaya çıkan zorluklar nedeniyle 2017 yılına kadar bitirilemeyeceği, bu nedenle olması gerekenden daha pahalıya mal olacağı anlaşılmaktadır.

Henüz deniz üstüne yapılan bir havaalanı ile ilgili yeterli deneyim elde edilmeden yine deniz üstüne yapılacak Rize hava alanı için yapım süreci başlatılmıştır. Bütün bu uygulamalar kamu kaynaklarının siyasi rant için hesapsızca kullanılmasıdır.

Hava trafik güvenliği için en önemli sistemlerden olan ILS (Uzaktan Yaklaşma Cihazı) sistemi 2003`te Diyarbakır ve 2007`de Isparta hava alanlarında meydana gelen uçak kazalarından sonra tüm hava alanlarına yerleştirilmişti. Ancak bu sistemlerin periyodik kontrollerinin zamanında yapılmadığı, test için DHMİ`nin aldığı 2 uçağın siyasetçilerin ve bürokratların özel uçuşlarında kullanıldığı, pek çok uçuşun arızalı ILS sistemleri nedeniyle aksamakta olduğu bilinmektedir.

Uçuş olmayan hava alanlarına personel istihdamı verimsizliktir, örneğin Uşak ve Gökçeada hava meydanlarına uçuş yapılmadığı halde personel çalıştırılmakta, buna karşın trafiği yoğun havaalanlarında az sayıda personelle iş yapılmaya çalışılmaktadır. Bütün bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki, sivil havacılık alanında hava alanları, bir problem alanına dönüşmektedir, tedbir alınmalı, yeni bir Soma faciası yaşatılmamalıdır.

Havacılık ve uzay sektörünün bir diğer alanı Bakım Onarım Yenileme Merkezleridir. Her aktif uçağın yıllık ortalama 2,5 milyon dolar tutarında bakım, onarım, yenileme hizmeti alması gerekir. Bu alandaki çalışmalar, şu anda bizde hat boyu ve hangar seviyesinde yapılmaktadır. Oysa daha ileri seviyede bakımların da yapılabilir olması gerekir.

Uzun yıllar THY tarafından yürütülen bakım onarım yenileme hizmetleri, serbest dolaşım konusunda 2001 yılında yapılan antlaşma nedeniyle yerli ve yabancı özel sektör firmalarına açılmıştır. Başlangıçta yerli olarak kurulan özel sektöre ait bakım onarım yenileme firmaları, yakın zamanda yabancı firmalara satılmaya başlanmıştır. Sözde "maliyetleri düşürme" bahanesiyle uçuş operasyonları, uçak bakımı ve yer bakım hizmetleri, kurumsal bünyeden çıkarılıp üçüncü firmalara devredilerek deneyimli ve eğitimli personel tasfiye edilmekte, uçuş güvenliği riske sokulmaktadır.

Bölgemizde havacılık bakım onarım yenileme sektörünün en önemli kuruluşu olan THY Teknik; elindeki yetişmiş teknik elemanları, sürdürdüğü yanlış personel politikaları sonucu diğer yerli ve yabancı özel sektör firmalarına kaptırmaktadır. Yeterli planlama, eğitim ve sertifikalandırma işlemleri yapılmaz ise, yakın zamanda pilot konusunda olduğu gibi, bu sektörü sertifikalı yabancı teknik elemanların doldurması kaçınılmaz olacaktır.

Aynı şekilde kısa adı HABOM olan Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Merkezi de Sabiha Gökçen Havaalanında ucuz işçiliğe ve esnek çalışmaya dayalı, Ortadoğu ve Balkanlara yönelik bir bakım merkezi olarak benzer sorun potansiyellerine sahiptir. HABOM projesinin öncelikli amacı, işgücü maliyetini azaltmaktır. Bu nedenle HABOM`da sendikalaşma istenmemekte; esnek çalışma ve bakım işlerinin sertifikasız personelle yürütülmesi amaçlanmaktadır. Oysa sendikalaşma, işçi hakları açısından öneminin yanı sıra, sivil havacılık sektöründe "uçuş emniyeti" problemi ile de bağıntılı önemli bir gerekliliktir. Buna karşın uçak bakım sektöründe sendikasızlaştırma ve her türlü esnek çalışma modelinin yaygınlaşması, bilgi ve deneyim gerektiren işlerin güvencesiz ve eğitimsiz personel aracılığıyla yürütülmesi demektir.

Bu gelişmelerin bir sonucu olarak ve özetle THY, ulusal havacılık sektörünün çıkarlarını gözeten, bakım ve bu bağlamda mühendislik yatırımlarını planlayan bir kamu kuruluşu olma özelliğini yitirmiş bulunmaktadır.

Bir diğer önemli konu havacılık sektöründe uçuş emniyetidir. Ülkemizde havacılık sektöründe uçuş emniyetinin sağlanması hususu, bir kamu kurumu olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü`nün görevidir. Son yıllarda özellikle balon işletmeciliği alanında üç kaza yaşanmış, bu kazalarda beş kişi ölmüştür. Yukarıda bahsettiğimiz hava alanı işletmeciliğindeki aksaklıklar, Bakım Onarım hizmetleri alanındaki teknik eleman sıkıntıları, sertifikasız eleman çalıştırılması ve havayolu işletmelerinde az sayıda personelle çok iş yapma çabaları kaza risklerini artırmaktadır.

Bu konuda gerekli kuralları koyup uyulmasını sağlamakla görevli Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yeterli denetim elemanına sahip değildir. Pek çok denetim tamamen kâğıt üstünde yapılmakta, fiilen uçması mümkün olmayan uçaklara yeterlilik raporları verilebilmektedir. Uçuş emniyetinin sağlanması için en başta taşeron işçi çalıştırılmasına son verilmeli, sendikalar tasfiye edilmemelidir. Teknik personele yeterli ücret düzeyi sağlanmalı, lisanssız teknik eleman çalıştırılmamalı, hava alanları gerekli emniyet tedbirleri alınmadan uçuşlara açılmamalı, tüm bu hususlarda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü gerekli denetimleri yapmalıdır.

Havacılık ve uzay sektörünün bir diğer alanı hava taşıtı tasarım ve üretimidir. Ülkemizde bu alanda ağırlıklı olarak savunma sanayisinin ihtiyaçları doğrultusunda üretim yapılmaktadır. Yakın zamanda uydu üretimi için de girişimler başlamıştır. Ancak "imalat yapılıyor" adı altında aslında sürekli ithalat ağırlıklı bir faaliyet yürütülmektedir.

Türkiye 18,2 milyar dolarlık savunma harcaması ile dünyada 15. sıradadır. Savunma ve havacılık sanayinin ihtiyaçları karşılama oranı son 10 yılda yüzde 25`ten yüzde 54`e yükselmiştir. Ama bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 85–95 dolayındadır. Türkiye savunma ve havacılık teçhizatı temininde hala önemli ölçüde dışa bağımlıdır. Savunma harcamalarının yaklaşık yarısını yani 8 milyar dolarlık bölümünü ithalat yolu ile karşılamaktadır.

2014 yılı itibariyle "Savunma ve Havacılık" sektörünün yıllık ciro büyüklüğü 5,5 milyar dolara, çalışan sayısı 35 bine ulaşmıştır. Sektörün ihracat büyüklüğü, yine 2014 yılı verilerine göre 1,7 milyar dolar, Ar-Ge harcamaları 1 milyar dolardır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı`nın imzaladığı projeler, 2014 yılı rakamlarıyla 59 milyar TL seviyesine ulaşmıştır.

Bu sektöre aktarılan kamu kaynağının büyüklüğü, kamuoyunun beklentilerini artırmaktadır. Ancak savunma ve havacılık sektöründen beklediğimiz, bütçe büyüklükleriyle orantılı "özgün ürün" ve "mühendislik başarıları"na henüz ulaşamamış durumdayız. Kamuoyuna başarı olarak sunulan projelerin ilgili çevreler tarafından, teknolojik bağımlılık nedeniyle tartışma konusu yapıldığı görülmektedir.

Havacılık sanayi yerli üretim projelerinde asıl amaç, yerli sanayimizin gelişmesi için çalışmalarda bulunmak, yerlileştirme oranlarını artırmak olmalıdır. Ülkemiz kaynakları ister askeri, ister sivil amaçlı olsun verimli kullanılmalı, kurumlar arası eşgüdüm sağlanmalı, değişik kurumların benzer alanlarda gereksiz yatırımlar yapması ve faaliyet göstermesi engellenmelidir. Havacılık ve uzay sanayimiz sadece savunma sanayii ile sınırlı tutulmamalı, ulusal ölçekli kapsamlı bir strateji ile geliştirilmelidir.

Bir diğer alan uydu tasarım ve üretimi çalışmalarıdır. Yerli tasarım ve imalat olan Göktürk–2 gözlem uydusunun 2012 yılında yörüngeye yerleştirilmesi kuşkusuz ülkemiz için önemli bir adımdır. Uydu Montaj Entegrasyon ve Test Merkezinin 2016 yılında hizmete açılacak olması da önemlidir.

Tümüyle yabancı üretimi Türksat 4a ve 4b haberleşme uydularından sonra yüzde 25 yerli katkılı Türksat 5a`nın 2016`da, tümüyle yerli Türksat 6a`nın da 2019`da hizmete girmesi öngörülmekte olup, proje çalışmaları başlamış durumdadır. Ama ülkemizin henüz yerli uydu tasarım ve imalatı konusunda yeterli düzeye geldiğini söyleyemeyiz.

Değerli Katılımcılar,

Konuşmamı tamamlarken, ülkemizin küresel güçlerin baskısından kurtarılması, kaynakların bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi; bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge inovasyon ve mühendisliğe ağırlık veren, devletin ekonomideki yönlendiriciliğini benimseyen, dış girdilere bağımlılığı en aza indirilmiş, sosyal devlet anlayışı temelinde, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören politikalar gerektiğini belirtmek istiyorum. Havacılık ve uzay sanayimiz yalnızca savunma sanayii ile sınırlı tutulmadan ulusal ölçekte belirlenecek bir stratejiyle planlı olarak geliştirilmeli, ülkemiz lehine köktenci adımlar atılmalıdır.

Son olarak, Oda Yönetim Kurulu adına, kurultaya destek sunan tüm kurum, kuruluş, belediye, üniversite ve firmalara, bildiri sunacak, panele katılacak tüm konuşmacılara, delegeler ve tüm katılımcılara, Odamız adına Kurultayın gerçekleştirilmesini sağlayan UHUM MEDAK üyelerine, danışma, düzenleme, yürütme kurullarına, kurultay sekreterlerine, Eskişehir Şube Başkanımıza, Şube Yönetim Kurulu ve çalışanlarına içtenlikle teşekkür ediyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, saygılar sunuyorum. 

 

 

 

Resim  Yarışmasında Ödül Alan Öğrenciler

1.      Suat ÇİFTÇİ  - Fahri Günay Ortaokulu

2.      Mehmet AKTEPEAli Fuat Cebesoy Ortaokulu

3.      Desen HASRA – Murat Atılgan Ortaokulu

 

 

Afiş Yarışmasında Ödül Alan Öğrenciler

1.      Sıla SERT  - Atatürk Güzel Sanatlar Lisesi

2.      Gamze ZORLU - Atatürk Güzel Sanatlar Lisesi

3.      Zülal BAKIR – Cumhuriyet Anadolu Lisesi

 

 

Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:45:58
Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:32:22
Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:46:15
Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:32:02
Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:32:43
Güncellenme Zamanı: 25.05.2015 14:52:24

Eskişehir Şube Kaynaklı Haberler »

25.05.2015 tarihinden itibaren 2003 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI ESKİŞEHİR ŞUBE
KIZILCIKLI MAHMUT PEHLİVAN CAD. ALTIN SK. NO:1KÜPELİ APT. KAT: 3 26130 - ESKİŞEHİR
TEL: (+90) 222 2309360   FAKS: (+90) 222 2313854
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri