41. Genel Kurul Sonuç Bildirgesinde "Dünyada eşi ve benzeri olmayan en az 12.000 yıllık tarihi olan antik Hasankeyf‘in ekolojik, kültürel-tarihi zenginliği ve baraj gölü alanında kalacak 300 civarında höyük, 2.000 civarında mağarayı korumak ve baraj yapımından dolayı zarar görecek resmi rakamlara göre 55.000‘den fazla insanın kültürel, sosyal ve ekonomik hakları dikkate alınmamaktadır. Geçmişte ve bugün ülkemizde kısa ömürlü barajlar için Zeugma‘da, Allianoi‘de yapılan kültür katliamlarının benzeri Hasankeyf‘te; çevre ve doğa katliamları da Munzur‘da, Fırtına Vadisi‘nde yapılmak istenmektedir. Unutmamak gerekir ki enerj i üretiminde alternatifler geliştirilebilir, ancak tarihi-kültürel ve doğal değerlerimizin alternatifi yoktur." cümleleriyle Hasankeyfe sahip çıkacağını bildiren Birliğimizin bu ilkesi gereği bundan sonra da Odamız Hasankeyfe ve Ülkemizin diğer tarihi değerlerine sahip çıkacaktır. Basın Açıklaması 05/08/2010 Hasankeyf‘te meydana gelen kaya düşmesi ve olası riskler üzerine yapılan araştırma raporu 13 Temmuz 2010 Tarihinde Hasankeyf‘te meydana gelen kaya düşmesi sonucu Hasankeyf‘i Yaşatma Girişimi öncülüğünde TMOBB mühendisleri, bir arkeolog ve Hasankeyfliler Birliği üyeleriyle olayın meydana geldiği Hasankeyf ören yerinde gözleme dayalı bir inceleme yapılmıştır. Bu incelemeler neticesinde yazılan raporu basın aracılığıyla kamuoyu ile paylaşıyoruz. Teknik konuda uzman olan arkadaşlarımızın tespit ve gözlemlerinde görüldüğü gibi Hasankeyf‘te alınan güvenlik tedbirleri, var olan tehlikeye denk gelmemekte ve bu tedbirler çerçevesinde Hasankeyf‘te turizm sektörü adeta yok edilmek istenilmektedir. Olayın yaşandığı günden beri ilçe halkına yetkililerce net bir bilgi verilmemiş, söz konusu afetle birlikte mağdur olan vatandaşlar, zararlarının tazmini konusunda herhangi yardım alamamışlardır. Mevcut durumda alınmış olan tedbirler can güvenliğini sağlamakla birlikte Hasankeyf‘in insanlardan izole edilerek, başka hiçbir önlem almadan kaderine terk edilmesini beraberinde getirmektedir. Bu durum yegâne gelirleri turizm olan Hasankeyf halkının da ekonomik sıkıntılarla boğuşmasına neden olmuştur. Hasankeyf‘te turizmin olumsuz bir şekilde etkilenmemesi için acilen farklı önlemler alınmalıdır. Hasankeyf tarihini korumak, tanıtmak ve turizme kazandırmakla görevli kamu kurumları, TMMOB bileşenleri ve ilgili sivil toplum kurumlarının Hasankeyf‘in içerisinde bulunduğu belirsizliğine son verilmesi için bir araya gelerek güç birliği yapması ve bir kiriz masası oluşturarak bir an önce çalışmalara başlanılmasını önermekteyiz. Saygılarımızla Hasankeyfi Yaşatma Girişimi Hasankeyf‘te meydana gelen kaya düşmesi ve olası riskler üzerine yapılan araştırma raporu 05 Ağustos 2010 Hasankeyf‘i Yaşatma Girişimi 13 Temmuz 2010 Tarihinde Hasankeyf‘te Küçük sarayın yaklaşık 100 m doğusunda ana kayadan büyük bir kaya kütlesinin kopması neticesinde bir vatandaş hayatını kaybetmiştir. Olay sonrasında Valilik, Kaymakamlık ve Emniyet müdürlüğünün aldığı ortak karar ile, Eski çarşının kaleye giden ve çardakların bulunduğu nehir kenarına giden yollar araç ve insan trafiğine kapatılmış, ve Hasankeyf ören yeri insanlardan izole edilmiştir. Hasankeyf‘i Yaşatma Girişimin öncülüğünde TMOBB‘dan İnşaat Mühendisi ve İnşaat Mühendisleri Odası Batman Temsilcisi Murat EKİNCİ, Jeoloji Mühendisi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Batman temsilcisi Nevaf TAŞ, Mimar Mühendis Abdulkahhar ONUR, Arkeolog Ercan Alpay, Hasankeyfliler Birliği‘nden Murat Tekin, Hasankeyf‘i Yaşatma Girişiminden İpek TAŞLI ve Barış EVİZ‘in de aralarında bulunduğu teknik bir heyetle olay yerine gidilmiş ve bir tutanak tutulmuştur. Bu çalışmanın amacı, Batman İli Hasankeyf ilçesi antik yerleşim alanı ve kale yolunun mühendislik ve arkeolojik açıdan gözlemsel olarak incelenmesi ve söz konusu alanda doğabilecek afet durumlarının önlenebilmesi için yapılacaklar ve alınması gereken tedbirlerin gözlemlenmesini amaçlamaktadır. Olay yerinde hiçbir şeye dokunmadan, yalnızca gözlemleme ve fotoğraf çekmek suretiyle inceleme yapılmasına izin verilmiştir. Gözlemlere dayanarak mühendisler ve bir arkeolog tarafından yazılan tutanaklara göre insan hayatını tehdit edecek bir takım riskler bulunmaktadır fakat, günümüz mühendislik şartları ile olanaklarının doğru biçimde kullanılması halinde insansızlaştırmak dışında farklı tedbirleri içeren çözümler de bulunabilmektedir. Arkeolog Ercan Alpay yazdığı tutanakta, alanda yapılan gözlem sonucu ana kayada meydana gelen kopma sonucu Hasankeyf mağaraları diye tabir edilen, İ.Ö 800‘lü yılardan başlayıp yakın döneme kadar konut olarak kullanılan, mağara evlerden bir kısmının tahrip olduğunu kopan kütle üzerinde yer alan mağara evlerin ise kopma sonucu tamamen tahrip olduğunu vurgulamaktadır. Bu durum, Hasankeyf‘teki kültürel değerlerinin bir parçasının telafisi mümkün olmayacak biçimde tahrip olduğu anlamına gelmektedir Hasankeyf sakinlerince heyet üyelerine verilen CD‘de iş makineleriyle kazı yapıldığına dair kamera kayıtları ve fotoğraflar da görülmüştür. Tarihi öneme haiz bir yerde iş makineleriyle kazı yapılmasının bilimsel bir çalışmayla hiçbir ilgisi olmadığı gibi bu tarz bir çalışma tarihi eserler üzerinde büyük tahribata neden olmaktadır ve Hasankeyf gibi kaya yapısı çok hassas olan yerlerde söz konusu felaketlere meydana gelebilmektedir. Hukuki açıdan değerlendirilecek olursa, 1. derece sit alanı olan bir yerde kazıların ağır iş makineleriyle yapılması suç teşkil etmektedir. Bunun dışında alanda yapılan gözlemlerde, arkeolojik bir kazı için çalışma esnasında olması gereken güvenlik tedbirlerine rastlanılmamıştır. Kopan kayada önceden bir çatlak oluğu halde alınması gereken tedbirlerin hiç biri alınmamış ve ören yeri içinde kazı çalışmaları son güne kadar devam etmiştir. Şans eseri kaya kopması saat 04:00 sıralarında meydana gelmiş ve can kaybı en düşük seviyede yaşanmıştır. Bahsi geçen felaketin gündüz saatlerinde olması halinde çok daha fazla can kaybı söz konusu olabilirdi. Bu da "geliyorum diyen kaza" için tedbir alınmadığının yani yetkililerin zafiyetinin göstergesidir. Önceden önlem alınmadığı için yaşanan bu afet sonrasında radikal güvenlik tedbirleri alınarak ören yeri girişinin tamamen kapatılması hem Hasankeyf halkını hem de Hasankeyf‘i ziyaret etmek isteyen tarih severleri mağdur etmiştir. Binlerce turistin gezip gördüğü, tarihi ve turistik değerlere sahip bu tip ören yerlerinde öncelikli olarak ziyaretçilerin ören yerine zarar vermemeleri ve kendilerinin de güvende olmalarını sağlanmalıdır. Hasankeyf ören yerini ziyaretçilere yasaklamak yerine ziyaretçiler için güvenlikli gezi güzergâhları ve dinlenme noktaları tespit edilmelidir. İvedi olarak bu çalışmaların yapılıp tarihi-kültürel ve ekonomik değere sahip Hasankeyf‘in tekrar ziyaretçilere açılması gerekmektedir. İnşaat Mühendisi Murak EKİNCİ‘nin yaptığı tespite göre kaya parçaları bölgenin çeşitli yerlerinde ana kayalarda oluşan çatlaklar sebebi ile düşmeye devam edecektir. Bu gerçek karşında yapılması gerekenler şunlardır: Öncelikle bölgemizin en değerli kültür ve tarih mirası olan Hasankeyf‘e ivedilikle donanımlı bir teknik heyet gönderilmeli ve çalışmaları izlenmelidir. Düşme riski bulunan kaya parçaları gerekli teknik müdahaleler ile düşürülmelidir. Düşme riski bulunan, ancak tarihi dokuya zarar verebilecek bölgelerde teknik müdahaleler ile iyileştirme çalışmaları yapılmalı ve risk minimize edilmelidir. Müdahalenin teknik açıdan zor ve çok maliyetli olduğu bölgeler belirlenmeli ve bu bölgelere alternatif geçişler verilmelidir. İyileştirme yapılmış olsa bile kaya parçalarının düşme riskinin olduğu bölgelerde dinlenme yerleri oluşturulmasına izin verilmemelidir. Jeoloji Mühendisi Nevaf Taş ise Hasankeyfteki kültürel mirasın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki tescilli taşınmaz kültür varlıkları olması nedeni ile öncrelikle Kültür ve Turizm Bakanlığınca bilimsel bir araştırma yapması gerektiğine, kendilerinin yaptığı çalışmanın sadece gözleme dayalı olduğuna vurgu yapmakta ve benzer bir çalışmanın daha katılımcı ve bilimsel olanaklarla konuşlandırılmış, teferruatlı bir şekilde yapılması görüşünü savunmaktadır. TAŞ yazdığı tutanakta, mühendislik ve arkeolojik açıdan tespit edilmiş bulgular ve yine bu bulgular neticesinde alınması gereken önlemlerin acilen yürürlüğe konulmasının kamunun yararına olacağını belirtmektedir. Hasankeyf‘te meydana gelen kaya ( kütle ) düşmesi olayında da görüleceği ve anlaşılacağı üzere söz konusu alanda bu tür vakaların sürekli olabileceği gerçeği kabul edilmelidir. Ancak, ilçenin en önemli gelir kaynağı olan turizme zarar vermeden, bir dünya mirası olan yerleşim alanının yarınlara ve insanlığa aktarılabilmesi ve turizm hareketinin devam ettirilmesi ile birlikte insanların can güvenliğinin de temin edilmesi gerekmektedir. Bunu başarmak çok zor değildir. Yapılan gezi ve gözlemler neticesinde birkaç yerde kaya düşmesinin tekrarlanma ihtimali söz konusudur. Fakat, inceleme yapılan yerlerde tespit edilen risklerin "bertaraf edilmez" olmadığı, alınacak mühendislik tedbirleri ile güvenilir bir alan haline getirebileceğini kanaati oluşmuştur. Özelikle birkaç noktada çok basit önemler ile insan yaşamını tehdit edecek durumdan riskler ortadan kaldırılabilecektir. Bu durumun net bir şekilde ortaya koyulabilmesi için teknik açıdan yeterli bir ekibin teferruatlı bir gözlem ve inceleme yaparak mevcut alanın haritalandırılması ve bu çalışmanın neticesinde güvenli olmayan bölgelerdeki risklerin belirlenmesi ve bu risklerin gerekli önlemler ile ortadan kaldırılarak kamuya açık bir alan haline getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu alanda gerekli incelmelerin yapılması ve yine bunun için gerekli önlemler alınıncaya dek geçecek zamanda güvenlik tedbirlerine hassasiyet ile devam edilmesi gerekmektedir. Ancak güvenlik kaygıları nedeniyle, ören yerinin tamamen insansızlaştırılarak hiçbir tedbir alınmadan kaderine terk edilmesi 21. yüzyıl Türkiye‘sinde ve mühendislik biliminin çözemeyeceği ve çaresiz kalınacağı bir durum değildir. Yapılan ilk incelmelerde yürütülecek çalışmalarda mevcut alanın tarihi dokusuna ve taşıdığı değere zarar vermeden gerekli çalışmaların yapılması şarttır. Bunun için oluşturulacak teknik heyetin içinde mühendislerin ve teknik elemanların yanı sıra arkeologlar ve sanat tarihi bilimciler de yer almalıdır. Söz konusu alan için yapılması öngörülen çalışma aşağıda belirtilen adımlarda gerçekleştirilmelidir. 1 ) Tarafsız bilimsel gerçekler ışığında çalışacak bir teknik heyetin hemen oluşturulması, bu heyetin inceleme alanında haritalama gözlem ve deneyler ile gerekli çalışmaları yapması gerekmektedir. Mevcut durumun ortaya net olarak koyulması bunun neticesinde alınması gereken yüksek öncellikli tedbirlerin bir an önce belirlenerek hayata geçirilmesi orta ve uzun vadede yapılacak ve alınacak önlemlerin tespit edilmesi 2 ) Zaman kaybına yol açmayacak şekilde mevcut alanda yapılacak çalışmalar için gerekli izinlerin alınarak ve yüksek öncelikli tedbirlerin hemen hayata geçirilmesi 3 ) gerekli bilimsel çalışmalar yapılarak tarihi dokuya zarar vermeden orta ve uzun vadede alınması gereken tedbirlerin ve tadilatların yapılması için gerekli projelerin hazırlanması uygulanacak yöntemlerin ve tedbirlerin belirlenmesi, maliyetlerin çıkarılması ve bu tedbirlerin zamana bırakılmadan hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın yapılması halinde mevcut alanın tarihi dokusuna zarar vermeden yada en az zarar ile halledileceği ve yine bu alanın bilimsel bir çalışma ile insanlardan ve yaşamdan izole edilerek değil tamamen insanlığın ve kültürün hizmetine sunularak bu sorunun çözülebilecektir. Yapılan ilk gözlemlerde tektonik bir hareket olmaksızın mevcut durumu ile büyük tehlikeler oluşturan alan sayısın fazla olmadığı ve alınacak ilk ve basit tedbirler ile çok kısa bir surede tehlike oluşturmayacak bir duruma getirilebileceğini gözlemlenmiştir. Ancak bu ilk tedbirler sonrasında, uzun vadede tehlike oluşturabilecek ya da tektonik bir faaliyet ile tehlike oluşturabilecek konumda olan alanlar için bilimsel ve mühendislik alanında gerekli çalışmanın noksansız yapılması ve tamamen tehlike oluşturmayacak bir alan haline getirilmesi gerekmektedir. Bu tür bir çalışmada batmanda bulunan bütün mühendis odalarının üzerine düşeni kamu adına yerine getireceğinden hiç kimsenin ve hiçbir kurumun kuşkusu olmamalıdır. |