ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

03 Mayıs 2024 Cuma    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 V. ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ BAHAR KONFERANSLARI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

    Yayına Giriş Tarihi: 18.05.2009  Güncellenme Zamanı: 21.05.2009 10:01:39  Yayınlayan Birim: İZMİR ŞUBE  
 

V. Endüstri Mühendisliği Bahar Konferansları Ergonomi teması ile 10-11 Nisan 2009 tarihinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirildi.

Konferansların açılışında konuşan Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, ekonomik krizin doğru politikalarla yönetilmediğini, sanayi sektöründeki daralmanın % 35‘lere ulaştığını ve bu durumdan mühendislerin ağır şekilde etkilendiklerini söyledi.

MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu  Başkanı Mehmet Özsakarya ise, krizde işsiz kalan üyeler için ücretsiz eğitimler düzenlediklerini belirterek "üyelerimize, iş arama süreçlerinde bilgi ve becerilerini geliştirerek yeni iş olanakları ve moral kazandırmayı amaçlıyoruz" dedi.

 Makina Mühendisleri Odası‘nın İzmir‘de düzenlediği V. Endüstri Mühendisliği Bahar Konferansları "ERGONOMİ"  temasıyla 10- 11 Nisan 2009 tarihlerinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirildi.

İlk gün düzenlenen ve her biri 30 kişiyle sınırlı olan 5 atölye çalışmalarına katılım %100 doluluk oranıyla gerçekleşti. Atölye çalışmalarında "Ofis Ergonomisi", "İşyerlerinden Kaynaklanan Stresle Başa Çıkma Yolları", "Hayat Dengesi; İş, Aile ve Özel Hayat Dengeleme Sanatı", "Revize NIOSH Kaldırma Denklemi" ve "İşletmelerde Verimlilik Artışı İçin Ergonominin Rolü" konuları ele alındı. İkinci gün ise konferansları 470 kayıtlı delege katıldı. Konferansların açılış oturumunda, Türkiye‘yi 1968 yılında "ergonomi" kavramıyla tanıştıran Prof. Dr. Ahmet Fahri Özok ve  bu alanda önemli çalışmalar gerçekleştiren Prof. Dr. Çağatay Güler‘in sunumları büyük ilgi gördü. Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz açılışta yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi; "Odamız bünyesinde,  Makina mühendislerinin yanı sıra Endüstri, İşletme, Uçak, Uçak Makinaları, Havacılık, Uzay, İmalat Sistem, Kağıt, Makina Teknik Metot, Matbaa, Sanayi, Sistem, Üretim Tekniği ve Mekatronik Mühendisliği disiplinleri de yer almaktadır.

70 bini aşan üye sayımız içinde endüstri-işletme mühendislerinin sayısı 4.818‘e ulaşmıştır. Endüstri İşletme Mühendisliği alanındaki çalışmalar Endüstri İşletme Mühendisi Meslek Dalı Ana Komisyonu (EİM MEDAK) ve şube meslek dalı komisyonları aracılığıyla yürütülmektedir.

Endüstri İşletme Mühendisi Yetki ve Sorumlulukları alanında yapılan çalışmalar geçen yıl sonuçlandırılmış ve Yatırım Hizmetleri Yönetimi ile Stratejik Planlama Mühendis Yetkilendirme Yönetmelikleri Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Endüstri Mühendisliği Sözlüğü kitaplaştırılmış yeni yayın çalışmalarımız ise sürmektedir ve

9-11 Mayıs 2008 tarihlerinde İzmir Şube yürütücülüğünde "6 Sigma-Yalın Konferansları" düzenlenmiştir. Endüstri Mühendisliği Dergisi TÜBİTAK Mühendislik ve Temel Bilimler Veri Tabanına kabul edilmiş olup, çeşitli üniversitelerce "A Grubu" yayın kategorisinde yer almaktadır.

Türkiye‘de ergonomi alanındaki ilk bilimsel sunuş, 21 Şubat 1968 tarihinde, ergonominin Türkiye‘deki öncüsü ve Türk Ergonomi Derneği Kurucu Başkanı olan Prof. Dr. Sayın Ahmet Fahri ÖZOK tarafından Ankara‘da Odamızda düzenlenen konferansta yapılmıştır.

Ergonominin müfredata girmesi yine Sayın ÖZOK‘un 1969 yılında İTÜ Makina Fakültesindeki "Fabrika Organizasyonu" dersi ile gerçekleşmiştir.

"Ergonomi; insanın yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla işin ve işyerinin daha insanca olmasını sağlayarak çalışanın sağlığının korunması ve iş veriminin artırılmasına yönelik olarak günlük hayatta ve çalışma hayatında kullanılan her türlü araç ve gerecin insana uydurulmasına yönelik faaliyetler bütünüdür."

Dolayısıyla ergonomi, insancıllık, insan ilişkisinde insanın temel alınması, psiko ve sosyal süreçler, ekonomiklik, sağlık, işin sosyal uygunluğu, teknik-ekonomik rasyonalite v.b. parametrelerle birlikte tanımlanmaktadır.

Çalışma ortamının insanca koşullarla donatılması ve giderek her alanda yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin sağlanması, ergonominin "olmazsa olmazı"dır. Bu noktada ergonomi; insanı ezen, üretici potansiyel ve yeteneklerinden uzaklaştıran, ikincilleştiren ve yalnızca piyasanın bir unsuru olarak gören yaklaşımlara karşı temel bir bilimsel direnç oluşturmalıdır.

Ergonomi, İş Yasalarından, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatlarına kadar çalışma ve sosyal yaşamımızın bütününde etkin kılınmak durumundadır.

Etkinliğimiz bir ekonomik kriz ortamında toplanmaktadır. Dünya ticareti son 80 yılın en düşük düzeyine inmiştir. Ekonomideki genel daralmanın imalat sanayine, vergi gelirlerine, istihdama, tüketim ve yatırım harcamalarına yansıması devasa boyutlardadır.

Türkiye krizle birlikte, son altı ayda ekonominin küçülme/daralmasında dünya ikinciliği sırasına yerleşmiştir. İmalat sanayi toplam üretiminde %30‘lara varan bir düşüş söz konusudur. Toplam sanayi üretiminde ise bu rakam %35‘lere çıkmaktadır. Sanayide işsizlik oranı %20‘lere ulaşmış olup bu durum üyelerimizi çok olumsuz etkilemektedir.

Ülkemizde son 30 yıldır uygulanan neo liberal politikalarla kaynaklarımız ağırlıklı olarak hizmet ve finans sektörlerine aktarılmıştır. Özelleştirmeler ve yatırımsızlık ile sanayi alt yapımız dağıtılmıştır. Sanayide üretimin teşvik edilmemesi sonucunda özellikle ara malı ve yatırım malı üreten sektörler taşeronlaşmaya yönelmiş, ülke sanayisi ithalata bağımlı fason bir yapıya büründürülmüştür.

Öncelikle uluslararası finans kuruluşlarının güdümünde uygulanan; üretimi, yatırımı, sanayiyi, teknolojiyi, mühendisi ve toplumu dışlayan ekonomik sosyal politikalar derhal terk edilmelidir."

Makina Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Mehmet Özsakarya ise konuşmasında şunları dile getirdi; "Sanayimiz yalnızca Şubat ayında toplamda %23.7 küçülmüş ve tarihi bir düşüşe imza atmıştır. Reel sektörümüzde Ağustos ayından bu yana hızlanarak devam eden daralma, hiçbir parlak demecin kapatamayacağı kadar açık olumsuz sonuçlarıyla yaşamımıza yansımaya başlamıştır. Odamız bu kriz sürecinin, üretime dayalı doğru ekonomik politikalarla yönetilmesini talep etmektedir.  Yıllardır söylediğimiz, raporlarla ortaya koyduğumuz "Rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçme" zorunluluğuna ve bu yöndeki tüm taleplerimize siyasi iktidar kulaklarını tıkamıştır. Geldiğimiz noktada ise, hala konunun ciddiyetinin kavranamadığını ve köklü, uzun vadeli önlemlerin alınmadığını görmekteyiz. Odamız, bir yandan uyarılarını yapmaya devam ederken, diğer yandan üretim sektörlerine uzmanlık alanından yapabileceği her türlü katkıyı ve desteği  sağlamaya çalışmaktadır.

Şubemiz bu süreçte, krizden etkilenerek işlerini kaybeden üyelerimizin yararlanabileceği ücretsiz eğitimler düzenlemektedir. Üyelerimize; iş arama süreçlerinde mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmelerini sağlayarak hem yeni iş olanakları hem de moral kazandırmayı istiyoruz.

Endüstri Mühendisliği Bahar Konferansları, Şubemiz Endüstri Mühendisliği Meslek Dalı Komisyonu tarafından ilk kez 2001 yılında "REKABET ÜSTÜNLÜĞÜ YARATMADA MALİYETLER" başlığıyla İzmir‘de düzenlenmiştir.

Sonraki yıllarda dört kez İzmir ölçeğinde başarıyla gerçekleştirilen konferanslarımızda sırasıyla "Endüstri Mühendisliğinde Yeni Ufuklar; Hizmet Sektörünün Farklı Alanlarındaki Uygulamaları" , "Kurumsal Verimlilik ve Sistem yaklaşımı" ve "Proje yönetimi -Süreç İyileştirme" ana konuları ele alınmıştır.

Odamızın aldığı karar doğrultusunda konferanslarımızı bu yıl ilk kez ulusal ölçekte düzenlemekteyiz. Organizasyonun yürütücülüğünü yine şubemiz üstlenmiştir. Oldukça yoğun geçen hazırlık dönemi boyunca sekreteryamız ve Yürütme Kurulumuz tüm  Türkiye‘de konuyla ilgili çok sayıda kişi, kurum ve kuruluşa etkin şekilde ulaşmıştır. Organizasyonun duyurusu sağlanmış, katılım ve destek istenmiştir. Dün atölye çalışmalarımız %100 dolulukla gerçekleşmiştir. Bu yoğun ilgide seçilen "Ergonomi" konusunun etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Endüstri Mühendisliği uzmanlık alanının ana çalışma konularından biri olan ergonomi‘de henüz endüstri mühendisliği uzmanlığından yeterince yararlanılmamaktadır. İşletmelerde yaşanan ve üretilen her alanda ERGONOMİ konusunda Endüstri Mühendislerinin yapabilecekleri çok kapsamlı çalışmalar vardır. Ancak bunlar henüz uygulama alanı bulamamaktadır.

Genel tanımı ile "Ergonomi; "iş" ile "insan" arasındaki uyumun sağlanması üzerine çalışan disiplinlerarası bir bilimdir. İnsanın değişken koşullar altında hangi zorlamalara maruz kaldığını ve özel yeteneklerini en iyi nasıl kullanabileceğini bulmak ve araştırmak ergonominin görevidir. Günümüzde giderek karmaşıklaşan üretim biçimlerinde insan-iş ilişkisini sadece fiziksel uyum boyutunda değerlendirmenin yeterli olmadığı fark edilmiştir. Bu yüzden ergonominin amaç ve kapsamı için yapılan tanımlamalarda güvenlik, sağlık, konfor, performans, motivasyon, verimlilik terimleri yanında "insan yaşam kalitesini ve refahını artırmayı amaçlama" gibi insan odağını öne çıkaran yeni ifadeler yer almaya başlamıştır.

Bu bağlamda, konferanslarımızın amaçlarını buradan bir kez daha vurgulamak istiyorum;

Öncelikle sanayileşen ve üreten bir toplum olma yolunda çalışanların çalışma koşullarını geliştirmeye yönelik ERGONOMİ‘nin önemine dikkat çekmeyi hedeflemekteyiz.

ERGONOMİ‘nin disiplinler arası bir alan olduğunun altını çizerek; endüstri mühendisliği meslek dalının bu alandaki uzmanlığından sanayi ve hizmet sektörlerinin etkin şekilde yararlanması bilincini uyandırmayı istiyoruz. Ayrıca bu çalışmayı; önümüzdeki süreçte "ergonomi" alanında yapılabilecek yasal düzenlemelere sağlıklı görüş oluşturacak bilgi ve deneyimi  Odamız çatısı altında biriktirmenin de önemli bir adımı olarak görüyoruz.

Etkinliğimizde, akademik bildiriler, atölye çalışmaları ve firma deneyim paylaşımları ve bir söyleşi yer almaktadır. Ayrıca sosyal etkinlikler kapsamında bir film gösterimi,      "ergo-risk tüneli" ve bir Tan Oral‘ın çizgileriyle ergonomi konulu  karikatür sergisi düzenlenmiştir. Üreten, sanayileşen ve aydınlık bir Türkiye‘nin  yaratılmasında bilgi ve samimiyetle ortaya konulan her emeğin değerli olduğuna yürekten inanıyor; etkinliğimize katkıda bulunan tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyorum."

Açılış oturumu Türkiye‘de "ergonominin durumuna" ayna tuttu

Konferansların açılış oturumuna Kültür Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Fahri Özok ve Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı A.B.D. Öğretim Üyesi ve Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Çağatay Güler konuşmacı olarak katıldılar.

Oturumu, MMO Endüstri Mühendisliği Komisyonlarında görev yapan ve bahar konferanslarının ilk düzenleyicilerinden Seçkin Şişmanoğlu yönetti.İlk kez 1968 yılında İTÜ‘de "Fabrika organizasyonu" dersi konulmasını sağlayarak ülkemizi  "ergonomi" kavramıyla  tanıştıran Prof. Dr. Ahmet Fahri Özok, konuşmasında, geçen 40 yılda ülkemizin ergonomi alanında kat ettiği yolu özetledi.

Özok konuşmasında özetle şunları dile getirdi;

 "Ergonomi, yapılan işteki bedeli en aza indiren bilim dalıdır. İnsanca yaşamın temel koşullardan bir tanesidir. Ergonomi kapı kolunda, oturduğumuz masada, aydınlatma-mızda her alanda ve her anımızda vardır. Ergonomi meslek etiği açısından da çok önemlidir. Her insan, insanca çalışma onuruna layıktır. Ergonomi verimlilik için vazgeçilmez bir öğedir. Türkiye, 1980‘lerde üniver-sitelerde yapılan bilimsel yayın düzeyi açısından dünyada 40. sıralardaydı. Bugün bilimsel yayın sayısı bakımından 19. sıraya yükselmiştir, ancak rekabet düzeyi açısından 80‘lere gerilemiştir. Demek ki üniversitelerde yaptığımız bilimsel çalışmalar sanayi ve hizmet sektörümüzün küresel rekabet gücüne yansımamaktadır. Bu bağlam-da ergonominin doğrudan etkisi vardır. Ergonomi olmadan kalite olamaz. Türkiye büyük firmaları aracılığıyla benim görüşüme göre kalite konusunu yakalamıştır. KALDER bu konuda yoğun çalışmalar yapıyor. Fakat KALDER bugüne kadar ergonomi konusunda bir alt grup kurmamıştır. Makina Mühendisleri Odasını bu konuda somut bir çalışma yaptığı için kutluyorum.

Bir başka önemli konu ergonominin iş sağlığı ve güvenliğiyle olan sıkı ilişkisidir. Performans düşüklüğü işten çıkarma nedenidir. Peki performansı hangi koşullarda ve kim ölçüyor? Bunun bilimsel bir temeli var mı? Ne yazık ki böyle kriterlerimiz yok. Bunları uygulayacak olanlar öncelikle endüstri mühendisleridir.

Yalın üretimde verilen örneklerin %90‘ı ergonomik örneklerdir. "Üretimde değer yaratmayan hiçbir eylemde bulunma" diyor. Bu ancak ergonomi sayesinde mümkündür. Ergonomiyi bir tasnifsel ayrımla, fiziksel, bilişsel ve yönetsel  organizasyonel ergonomi dallarına ayırırsak, bu üç temel alanda da insan, onun kullandığı araç gereç ve sosyal ortam olarak yapılabilecek çok şey olduğunu düşünüyorum. 

İnsanı anatomik, fizyolojik, psikolojik açıdan incelemeden, antropometrik açıdan değerlendirmeden hatta son zamanlarda gündeme gelen makro ekonomi açısından, organizasyon ve yönetim  ergonomisi açısından  değerlendirmeden bir çalışma yapmak mümkün değildir. Türk İnsanının antropometrik ölçülerine uygun bir oturma yeri bile olmadan o insanın çalışırken, kalite kontrol yaparken hatalar yapmasına engel olamayız.

Ancak yaparken de "mış" gibi yapmamalıyız.

Ülkemizde herhangi bir konu ele alındığında genellikle "ne" yapılması gerektiği anlatılır. Kimse "nasıl" yapılacağının üzerinde durmaz. Oysa nasıl yapılacağı çok önemlidir. Ergonomi konusunda da bu yanlışı yapıyoruz. Bir işletmede ergonomi çalışması yapılmak isteniyorsa, önce mavi ve beyaz yakalıların hepsi genel çerçevede bilgilendirilmelidir. Daha sonra ara kademe, ustabaşı ve posta başları daha detaylı bilgiyle donatılmalıdır. Ardından en problemli iş istasyonlarından biri pilot uygulama bölgesi seçilip bu bölgenin ergonomik düzenleme çalışması yapılmalıdır. Pilot istasyondaki uygulamaların yararlı sonuçları yaşanmaya başlanınca işletmenin diğer birimlerinde ve giderek tamamında bu felsefe uygulamaya konulmalıdır. Daha sonra da somut çıktılarını alıp doğruluğunu test edersiniz. Bu toplantıdan da somut sonuçlar çıkmasını, katılanların "nasıl yapmalının" yanıtlarını da bulabilecekleri bir toplantı olmasını diliyorum."

Prof. Dr. Çağatay Güler ise "ergonominin ateşinden ısınamadık ama, hakikaten dumanından gözümüz kör oldu" diyerek başladığı konuşmasında özetle şunları dile getirdi;

"Ergonomiyle uğraştığım bu 35 yıl içinde Ahmet Fahri Özok hocamla ilk kez bu yıl bir araya geldik. Hepimiz kendi alanımızda feryat ederken, sanki bizleri bir araya getirmemek için negatif bir ergonomi, negatif işleyen bir sistem var. Ergonomist olmak çok zor; değişik disiplinlerde çalışan kişiler olarak ergonomi ekibinin üyeleri olabiliriz. Ancak, Dünyada iki "uç disiplin" var. Birisi ekoloji, diğer uç ise ergonomidir. Ekolojist, son solucanı öldüren insanı öldürür. Ergonomi, dört köşe bir dünya daha iyi olur derseniz onu yapmaya çalışır. Oysa bu iki ucun dengeleri var. Ama daha biz ergonomiye gerçek anlamda başlayabildiğimizi söylemek çok zor.

"İnsanı işe uydurmak" anlayışı çok korkunç bir anlayıştır. İnsan hiçbir şeye uydurulmaz. Ancak çevre insanca bir yaşama uydurulur. Daha ülkemizde kaç solak olduğunu bile araştırmış değiliz. Ben bir solağım fakat ‘sağ‘lakların dünyasında yaşıyorum. Bir insanın solak olduğunu anlamak için yazı yazmasını beklemeyin, sağ elinin işaret parmağına bakın. Oradaki kesik, çizik ve tahrişten onun solak olduğunu anlayabilirsiniz. Çünkü sağ ellerini kullananlar için üretilmiş aletlerle iş yapmaya çalışmaktadır. Solakların dünyasını bırakın, sizleri de görenler yok. Ergonomide sağ elini kullananları da hesaba katan pek olmadı.

Ergonomide bütün disiplinlerin sentezini yapmak için güçlü bir lise kültürü gerekiyor. Ve lisede yetişenler çok kolay bu ekibin üyesi olabiliyorlar. Uzmanlık değil, lise genel kültür bilgisi gerekiyor ve bu ortadan kalktı. Artık liseden gelenler bu temel ayrımı yapacak durumda değiller. İlkokul öğretmenleri için temel ergonomi eğitimi vermek ve temel ergonomi kitabı hazırlanması gerekiyor. Eski öğretmen raporlarını okursanız; öğretmenler çocukların sıralarda kamburunu çıkararak oturduklarını yazıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı bunu değerlendirmiş. Niye çocuklar kambur oturuyorlar diye. Ve sıradaki mekanizma hatasını bulmuşlar. Halk sağlığına başlamamız gereken nokta ilkokuldur.

Çoğunuz bugün kambur değilseniz ya da göz bozukluklarınıza zamanında müdahale edilmişse Köy Enstitülerinde yetişen Cumhuriyet öğretmenleri sayesinde olmuştur. O "dik otur" uyarıları, çocuğun her durumuyla ilgilenen öğretmen bakışları çok önemliydi. O gençlere enstitü öğrenimleri boyunca"sen bir öğretmen olacaksın" diyerek  öğretmen olmanın bütün gereklerini ve bilincini veriyorlardı. Şimdi hızlandırılmış formasyonlarla öğretmen yapılıyor insanlar.  O zaman öğretmen olamıyorlar. Bugün öğretmenler çocuklara dik otur, dik yürü uyarısı yapıyor mu? Oysa duruş, sağlığın ve ergonominin temelidir.

Ankara‘da her iki yılda gürültü haritasını bir İngiliz firmasına yaptırırlar. Her seferinde Meclisin köşedeki kavşak gürültülü çıkar. Her seferinde de beni çağırıp gösterirler. Sonuçta, biz de ev kadınlarına gittik sorduk; çocuğuna aldığını ilk hediye ne? Davul. Gürültü nedir? Benim asla yapmadığım, komşumun yaptığı bir şey.  Aynı fiyata cadde üzerinde trafik gürültüsü olan bir evimi yoksa arka sokaktaki evi mi tercih edersiniz?  Cadde üzerindeki evi. Sabahın beşinde simit satıp seni uyandıran adama ceza verelim?  Hayır vermeyin, ekmeğini kazanıyor. Aldığımız yanıtlar bunlar. Bir gürültüsüzlük talebi yok demek ki. Talep yoksa, her iki senede bir avuç dolusu para verip gürültü tespit ettirmenin alemi nedir? Önce ülkemizde ergonomi alanında ciddi bir bilinç ve bir talep yaratılmalıdır. Bunun için de Odalarımızın işbirliği yapmaları gerekir. Tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi; fakir bir öğretmen çocuğuyken sınıfla birlikte kıra gittiğimizde götürdüğümüz azık torbalarımızı bir yaygının üzerinde birleştirirdik. O zaman benim diyen zenginin kuramayacağı mükellef bir sofra ortaya çıkardı. Bugün de fakir görünen çıkınlarımızı birleştirip çok güzel bir sofra kurabiliriz. Yeter ki bizleri bir araya getirmeyen mekanizmayı aşıp bir araya gelebilirim."

İzmir Şube Kaynaklı »

18.05.2009 tarihinden itibaren 5170 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBE
MMO TEPEKULE KONGRE SERGİ VE İŞ MERKEZİ ANADOLU CAD. NO: 40 KAT:M2 BAYRAKLI - İZMİR
TEL: (+90) 232 4623333   FAKS: (+90) 232 4862060
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri