ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

27 Nisan 2024 Cumartesi    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ 28. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI

    Yayına Giriş Tarihi: 13.05.2009  Güncellenme Zamanı: 13.05.2009 17:17:17  Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE  
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

  

28. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI  

( 2008-2009)

 İÇİNDEKİLER

SUNUŞ

1. GİRİŞ

2. GÖRÜŞLERİMİZ

2.1 NASIL BİR DÜNYADA VE TÜRKİYE‘DE YAŞIYORUZ

2.2 KENT ve ÇEVRE SORUNLARI

2.3 EĞİTİM ve ÜNİVERSİTELER

3. MESLEKİ ÇALIŞMALARIMIZ

3.1 KONGRE SEMPOZYUMLAR

3.2 TEKNİK VE MESLEKİ DENETİMLER

3.3 MÜHENDİS YETKİLENDİRME, BELGELENDİRME, ENSTİTÜLEŞME

3.4 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

3.5 BASIN -YAYIN VE İLETİŞİM ÇALIŞMALARI

4. KURUMSAL İLİŞKİLER

5. ODA ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI

5.1 ÖRGÜTSEL BAĞIMSIZLIK

5.2 ULUSLAR ARASI FONLAR, AB FONLARI

5.3 DEMOKRAT DANIŞMA KURULU

5.4 İLÇE TEMSİLCİLİKLERİ, MESLEKİ DENETİM BÜROLARI

5.5 İŞYERİ TEMSİLCİLİKLERİ

5.6 KOMİSYONLAR

5.7 BİLİM KURULU

6. ÜYELERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

6.1 HUKUK BÜROSU, HUKUKİ DESTEK

6.2 EMEKLİ ÜYELERİMİZ

6.3 KADIN ÜYELERİMİZ

6.4 ÜCRETLİ MÜHENDİS ÜYELERİMİZ - MÜHENDİS ASGARİ ÜCRETİ

6.5 İŞSİZ ÜYELERİMİZ

6.6 ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ ÜYELERİMİZ

6.7 AKADEMİSYEN ÜYELERİMİZ

6.8 SMM ÜYELERİMİZ

6.9 KOBİ ÜYELERİMİZ

6.10 ŞUBE ÇALIŞANI ÜYELERİMİZ

6.11 ÖĞRENCİ ÜYELERİMİZ

7. SONUÇ

  

SUNUŞ:

Odalarda hayata geçirdiğimiz emekten ve bilimden yana politikalarımızla, demokrasi düşmanı, dinci/şeriatçı, emek karşıtı tüm güçlere karşı devrimci, demokrat, yurtsever ve laik kimliklerimizle hayat verdiğimiz mesleki demokratik kitle örgütümüzde, bağımsız, özgür, demokratik ve laik bir Türkiye için mücadele eden demokrat geleneğin devamıyız.

Çalışmalarımıza; TMMOB ve MMO ve şubenin demokrat geleneğinin yol göstericiliğinde devam edeceğiz. Geçmiş dönemlerde ve bu çalışma döneminde TMMOB, Oda ve Şube çalışmalarımıza katkı koyan herkesin emeği önünde saygıyla eğiliyoruz. 

Bizler dün olduğu gibi bugün de; birlikte üretme, karar süreçlerinde yer alma ve birlikte yönetme anlayışı ile şubemizde katılımcı, demokratik bir işleyişi çalışmalarımızın temel ekseni yapmayı son derece önemsiyor; mesleğimizin, üyelerimizin ve odamızın birikimlerini hayatımızın ve çalışmalarımızın içine katmayı ve aynı zamanda üyenin olduğu her yere Oda ve Şube çalışmalarını ulaştırmayı hedefliyoruz.

Ülkemizin karşı karşıya olduğu, emperyalist saldırı, neo liberal talan ve gericilik ortamında, bu saldırılara, talana ve gericiliğe karşı çıkan -başta emek ve meslek örgütleri olmak üzere - tüm örgütlerle bir arada olmaya, birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.

1. GİRİŞ

TMMOB, MMO ve İstanbul Şubesi Mesleki demokratik kitle örgütüdür, Demokrat ve yurtsever karakterdedir, Emekten ve halktan yanadır, Anti-emperyalisttir, Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder.

Politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. TMMOB‘ne bağlı Odalar ile birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir.

Odalarımız,

•        Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis ve mimarların örgütü değildir, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir parçası olarak toplumla etkileşim içinde bulunan bir kurumdur.

•        Temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar yerine, birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelir.

•        Rant gruplarının otoriter, sınanamayan, hesap vermeyen yönetimlerinin aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş, seçim dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren bir yönetim anlayışına sahiptir.

•        Profesyonellerin ve uzmanların örgütü anlayışını reddeder; kitle örgütü niteliği ile organlarına dayalı çalışmayı yürütür,

•        Üye ile ilişkilerini, devlet ve egemen kesimlerle olan ilişkilerinin önüne koyar, resmi otorite ile her türlü diyaloga ve işbirliğine açıktır, ama işbirlikçi yaklaşımların dışında kalır.

•        Örgüt işleyişinin deforme edilmesi anlamındaki hizmet üretimini reddeder, üyelerinin hizmetlerinin niteliğini yükseltecek düzenlemeler yapar, norm ve standartları oluşturur ve denetler.

•        Egemen kesim ve egemen kesim söylemleri ile ters düşmeme anlayışlarını reddeder; aksine, üyesinin söz ve kararlarda yetki sahibi olmasını sağlar,

•        Kamu hiyerarşisi içinde yer edinme ve örgüt etkinliklerini buna bağlama anlayışlarının yerine, örgütün kamuoyu önünde saygın yerini korumayı ve geliştirmeyi hedefler, örgüt etkinliklerini kendi iç dinamikleri ve kendi kararları ile belirler.

•        Mesleki-demokratik kitle örgütü anlayışını yaşama geçirir.

•        Her türlü yapılanma ve örgütlerle olan ilişkisinde, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, bu yapıların toplum içindeki işlevselliklerini ölçü olarak alır.

•        Hiçbir üyesinin sorununu dışlamaz, ancak üyesinin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis ve mimarların konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleri ile ilişkilerini güçlü hale getirir.

•        Örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendirir.

•        Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren,
bir çalışma anlayışı içerisindedir.

2. GÖRÜŞLERİMİZ

2.1 NASIL BİR DÜNYADA VE TÜRKİYE‘DE YAŞIYORUZ

TMMOB‘nin ve Makina Mühendisleri Odası‘nın yaptığı onlarca etkinlikte vurgulandığı gibi; ülkemiz bugün:

•       Neo-liberalizm ya da küreselleşme olarak adlandırılan küresel kapitalizmin ekonomik, siyasal, sosyal politikalarının hiçbir kısıt ya da koşul olmaksızın uygulanmaya çalışıldığı bir talan alanı,

•       Emperyalizmin Ortadoğu politikalarının bir sonucu olarak bir yangın yeri

•       Ve kendisine bu politikaları uygulama görevi yüklenmiş, kendisi de bu görevi seve seve üstlenmiş bir siyasal iktidar aracılığıyla yürütülen siyasal İslam esaslı gericilik programının uygulama alanıdır.

Kapitalizm‘in 1970‘li yıllarda petrol fiyatlarının yükselmesiyle girdiği krizin ardından ABD ve İngiltere‘de yeni iktidarlar neoliberal bir stratejiyi tüm dünya ölçeğinde devreye soktular. ABD‘nin yönlendirmesiyle uluslar arası ticaret ve sermaye hareketlerinin önündeki engeller kaldırılmaya, piyasa süreçlerine daha fazla ağırlık verilmeye başlandı.

Küreselleşme döneminin azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yol açtığı sonuçlar ise birkaç görece başarılı örnek dışında, büyümenin yavaşlaması, kişi başına milli gelirlerde gerileme, gelişmiş ülkeler ile azgelişmiş ülkeler arasındaki farkın daha da açılması oldu.

Yaratılan gelirin ülke içindeki bölüşümü ve sosyal haklar açısından ise hemen hemen tüm ülkelerde uçurum daha da derinleşti, emekçi sınıf ve tabakaların kazanılan hakları yok edildi ya da tırpanlandı.

Türkiye‘nin kapitalizmin bu yeni küreselleşme dönemine entegrasyonu projesi 24 Ocak 1980 kararları ile ilan edildi. 24 Ocak 1980 kararlarının uygulanması, dönemin Türkiye‘sinin kendine özgü koşullarında ancak ve ancak emekçi sınıf ve tabakaları zapt u rapt altına almak, tüm örgütlenmelerini dağıtmak ile olanaklı idi.

12 Eylül 1980 müdahalesi bu görevi yerine getirdi: Ülkede emek adına davranmak, emeğin haklarını savunmak ve geliştirmek iddiası taşıyan tüm örgütler ezildi, sendikalar dağıtıldı. Emekçi sınıf ve tabakaların süreç içinde kazandıkları tüm siyasal hakları ellerinden alan, sosyal haklarını gerileten, örgütlenme, birlikte davranma ve siyaset yapma haklarını yok eden bir Anayasa topluma kabul ettirildi.

Siyasal alandaki bu baskılara, sosyal alanda atomizasyon ve yabancılaştırma stratejileri eşlik etti. Tüm araç ve yöntemlerle toplumun tüm dokularına politikadan uzaklaşma, bireycilik, tek başınacılık, köşe dönmecilik yaklaşımları pompalandı.

Ülke içinde; politikanın, maddi hayatın üretimi ve yeniden üretiminin sorunlarından, ekonomiden koparıldığı koşullarda, politikanın ilgi alanında etnik ve dinsel kimlik sorunları kaldı. Politika, farklı kimliklerin ilişkileri, demokrasi ise bu kimliklerin arasındaki ilişkilerin tanınması ya da geliştirilmesi problemine dönüştü. Parçalayıcı ve doğası gereği bölücü olan bu politik alanda, yine doğası gereği bütünleyici ve birleştirici olan dinci ideolojiler ve akımlar, ülkenin tarihsel koşullarından gelen birikimleri ve önlerinin açılması sonrasında, yürütülen ekonomik/sosyal politikalardan da güç olarak giderek büyüdüler ve siyasal yaşamda bir iktidar odağı haline geldiler.

1980‘ler ile birlikte Türkiye bu toplumsal ve siyasal koşullarda ithal ikameci bir ekonomi politikasından ihracata dayalı bir ekonomi politikasına yöneldi. İhracatta önceki dönemlere göre artışlar gerçekleşmesine ve sanayileşme sürecinin Anadolu‘daki belirli kent merkezlerine de yayılıp, dönemsel atılım yapan Gaziantep, Denizli, Kayseri v.b. kent merkezleri ortaya çıkmasına karşın 1980‘lerin ikinci yarısından itibaren ülkedeki iktidarlar, uyguladıkları ekonomi politikaları sonucu, giderek büyüyen bir borç yükünü ve yolsuzluk ekonomisini yarattılar. Ekonominin liberalizasyonu adı altında uyguladıkları bu politikalarla, hiçbir önlem almaksızın sermaye hareketlerinin önündeki tüm engelleri kaldırdılar.

Aynı dönemde, Avrupa Birliği için 1987 yılında yaptığı tam üyelik başvurusu sonrasında, 1996 yılında uygulamaya giren Gümrük Birliği Kararları ile ülkede, tüm sektörlerde korumacılık asgariye indirildi, Avrupa Birliği ülkeleri ile eşitsiz koşullarda ticareti esas alan politikalar uygulanmaya başlandı.

1989 yılında olduğu gibi istisnalar bir yana bırakılacak olursa, emekten yana ciddi bir karşı çıkışın olamadığı bu koşullarda ülkede (iç ve dış kaynaklı) dört büyük kriz (1994, 1999, 2000, 2001) yaşandı. Ülke ekonomisi, başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere küresel kapitalizmin küresel kuruluşlarının talimatlarına göre yönetilmeye başlandı. Bu talimatlar doğrultusunda başta tarım sektörü olmak üzere sübvansiyonlar büyük ölçüde kaldırıldı, kamu (KİT) yatırımları durduruldu.

Özellikle AKP‘nin iktidara gelmesi ile birlikte, 1980‘lerden beri programın bir parçası olan kamu kuruluşlarının Özelleştirilmesi gerçekleştirildi. Ülkenin 1923‘lerden bu yana kurmayı ve işletmeyi başardığı, büyük ölçekli sanayi kuruluşları, stratejik kuruluşlar özelleştirildi.

2001 krizinin hemen ardından yaşanan 15 günde 15 yasa dayatmaları ile başlayan günlerden bugüne, çıkarılan ya da çıkarılma hazırlıkları sürdürülen Petrol, Doğalgaz, Enerji Piyasaları, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Serbest Bölgeler, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası, İhale, Maden, Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler ile Personel Rejimi Yasası v.b. yasalarla, ülke ekonomisi, varlıkları ve kaynakları küresel kapitalizmin emperyalist iştihasına sunuldular.

Tüm bu süreç sonrasında gelinen noktada ülke ekonomisini niteleyen sıfatlar rant, yolsuzluk, üretimsizlik oldu. Sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşandı. Üretimin yapıldığı ve ihracatın gerçekleştirildiği sektörler ve genel olarak sanayi ise, öz kaynaklardan çok, ithalata dayalı girdilere dayanan, küresel pazarlarda taşeronlaştırılmış bir yola girdi. Böylece üretse bile, ürettiği ölçüde dış ticaret açığını, borcunu ve dolayısıyla küresel bağımlılığını arttıran bir sanayileşme modeli kurulmuş oldu.

Bugün ülke ekonomisinde yaygınlık ve nicelik açısından çok büyük bir paya sahip olan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ‘ler), ağırlıklı olarak aile işletmeleridir. Düşük ücretli, önemli bir bölümü sosyal güvenlik kapsamı dışında kalan iş güçlerine dayanmaları sayesinde tekstil, gıda ve diğer emek yoğun dallarda ihracatta önemli pay sahibi olmalarına karşın, ülkemizde yaşanan kriz dönemlerinde birçoğu faaliyetini askıya almak zorunda kalmakta, geri teknoloji ile çalışan,  ana şirkete veya ihracat yapılan dış firmaya bağımlı, taşeronlaştırılmış ve fason üretime ağırlık veren firma olma özelliklerinden kurtulamamaktadırlar. Özellikle Çin ve Hindistan gibi ülkelerin küresel rekabete entegre olmaları ile bu firmaların ayakta kalmaları daha da zorlaşmaktadır.

Küresel - emperyalist kapitalizmin talep ve dayatmalarıyla gerçekleşen bu ekonomik yapının, yaşamlarını sürdürmek için işgücünü satmaktan başka hiçbir olanağı olmayan emekçi sınıf ve tabakalara getirdiği ise en başta işsizlik, giderek aşağı çekilen ücretler ve artan çalışma süreleri oldu. Resmi rakamlarla yüzde 10 mertebesinde olan, özellikle genç kent nüfusu içinde yüzde 20‘yi geçen, mühendisler için ise, toplam mühendis nüfusumuzun yüzde 25 mertebesindeki bir sayıyı, başka bir deyişle her dördümüzden birini, "boş" gezmeye ya da başka bir işte çalışmaya mahkûm eden işsizlik; çalışmak zorunda olan kesimler ve aynı zamanda özellikle genç mühendislerimiz için bir kâbusa dönüştü. Giderek, ne olursa olsun bir iş sahibi olmak, ayrıcalıklı bir durum olarak görülmeye başlandı. İşsizliğin yarattığı bu baskı, iş saatlerinin uzatılması ve ücretlerin düşürülmesi için ortamı daha da uygun kıldı.

Avrupa Birliği‘ne uyum programlarınca dayatılan tarım politikaları sonucunda, tarımdan kopan fakat sanayi tarafından da emilemeyen milyonlarca köylü nüfusun kentlere akması sonrasında, işsizlik ve kent sorunlarının derinleşmesinin yanı sıra, artan yoksulluk ve sefalet, AKP iktidarınca seçimlerde bir oy aracına dönüştürüldü. Yoksul kesimlere, devlet organları üzerinden fakat AKP adına yapılan kömür yardımları, yiyecek paketleri hediyeleri, seçimlerden sonra çoğunluğu iptal edilse de yeşil kart uygulamaları ile yoksulluk ve sefalet aynı zamanda seçim kazanmanın bir güvencesi olarak görüldü. Böylece ülke ekonomisini niteleyen sözcüklere bir yenisi daha eklendi: Sadaka Ekonomisi.

TMMOB, MMO ve MMO İstanbul şubesi olarak karşı çıktığımız, küresel kapitalizme eklemlenmiş bir avuç işbirlikçinin çıkarları dışında ülkenin, emeğin ve halkın çıkarlarına yönelik hiçbir amacı taşımadığını söylediğimiz, Rant, Yolsuzluk, Sadaka Ekonomisi olarak adlandırılan, Türkiye‘yi İthalat ve ucuz işgücü cennetine dönüştüren işte bu ekonomi politikalarıdır.

Küresel rekabetin dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında tüm hızıyla yaşandığı bu süreçte, dünyanın paylaşılması daha da kızıştı.II. Dünya savaşı sonrasında, savaştan ekonomisi tahrip olmadan, tersine büyüyerek çıkan ABD dünya ekonomik üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştiriyordu ve açık farkla dünyanın en önemli ekonomik gücü idi. Soğuk savaş dönemi boyunca kapitalist dünyanın tartışmasız liderliğini yapan ABD 1990‘lara gelindiğinde bu tartışmasız ve açık ara üstünlüğünü, ekonomik belirleyiciliğini yitirmişti.

Clinton yönetimi sırasında NATO, Doğu Avrupa ülkelerini de içine alacak biçimde genişletildi. Füze savunma sistemi araştırmaları başlatıldı. Balkanlar geniş çaplı bir savaşın ilk alanlarından biri oldu. Bosna Hersek‘e askeri müdahalede bulunuldu, Sırbistan‘a savaş açıldı.

1997 yılında açıklanan Yeni Amerikan Yüzyılı projesi, Roma İmparatorluğu düşünü bir hedefe dönüştürdü. ABD askeri harcamalarını arttırdı, teknolojik olarak en gelişmiş silah sistemlerine yatırım yaptı ve böylece istediği her yere hızla ve az kayıp vererek müdahale etmeye başladı.

11 Eylül 2001‘de yapılan saldırılar, Yeni Amerikan Yüzyılı projesinin tüm hedefleriyle devreye alınmasının yolunu açtı. Bush ve ekibi, ABD Kongresinin 1957‘de kabul ettiği Ortadoğu‘da Barış ve İstikrarı Koruma başlığını taşıyan ve Eisenhower Doktrini olarak anılan kararın günümüz ortamına uyarlanması olarak nitelendirilebilecek olan Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) geliştirdi.

Afganistan, Irak işgalleri, İsrail - Filistin çatışmaları, İsrail‘in Lübnan‘a saldırısı başta olmak üzere, Ortadoğu‘da oluşan kan gölünde 3 milyon kişi öldü. Tüm coğrafya bir savaş, terör, karmaşa ve belirsizlik ortamına sürüklendi.

Dünyada yaşanan bu sürece paralel olarak Türkiye‘de ise aşağıdaki gelişmeler oldu:

2002 seçimleri sonrasında büyük bir milletvekili sayısıyla iktidara gelen AKP, gerek kuruluş döneminde, iktidarda olduğu tüm dönem boyunca, kendi geleceğini ve politikalarını ABD‘nin geleceği ve politikaları ile birleştirdi. Gündem ne ise masada o gündemle ABD‘nin yanı başında olmak ve masanın üzerindekilerden pay kapmak, temel politik argümanları olarak sunuldu.

Irak işgali sonrasında yaşananlar, Yeni Amerikan Yüzyılı projesini de, bu projeyi üreten ekibi de darmadağın etti. Fakat ABD emperyalizmi, Ortadoğu‘yu ve tüm dünyayı yangın yerine çevirmeye devam ediyor. ABD‘nin işgalci emperyalist politikalarına karşı tüm Savaş Karşıtı Güçlerle birlikte mücadelemize devam edeceğiz.

TMMOB, MMO ve MMO İstanbul şubesi olarak karşı çıktığımız, emperyalizmin ve geleceğini emperyalizm ile birleştiren AKP iktidarının siyasal İslamcı politikaları ve hedefleridir.

Bu nedenle dün olduğu gibi önümüzdeki dönemde de

•       Irak işgaline,

•       ABD‘nin ve tüm emperyalistlerin halkları birbirine kırdırma politikalarına,

•       ABD‘nin BOP kapsamındaki tüm uygulamalarına,

•       ABD‘nin Suriye, İran başta olmak üzere bölge ülkeleri ve halkları üzerinde uyguladığı tüm baskılara ve savurduğu tehditlere

•       İsrail‘in Filistin ve Lübnan‘a yönelik saldırılarına karşı çıkacağız.

•       1919‘da Kurtuluş Savaşı ile başlayan ve Cumhuriyetimizin kurulması ile sonuçlanan, 68‘lerde yeniden alevlenen, 78‘lerde devam eden Emperyalizme karşı Bağımsız Demokratik Türkiye mücadelesine meslek alanlarımızdan yola çıkarak ülke gerçeklerini sorgulayan tavrımızla, katkı ve destek vereceğiz.

•       Ülkemizde Kürt sorununun barışçı ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için diğer Emek; meslek örgütleri ve demokrasi güçleri ile birlikte ortak çaba harcayacağız

•       Gerek Türkiye‘de gerekse diğer ülkelerde, ABD‘nin ve tüm emperyalistlerin politikalarının bir parçası, bileşeni, uygulayıcısı olan girişimlere karşı çıkacak; yurtta barışı dünyada barışı, dünya halklarının kardeşliğini savunacağız.

Bu projenin uygulayıcısı olan AKP hükümeti, iktidarda olduğu tüm dönem boyunca, ülkede din esaslı bir siyasal, sosyal sistemin kurulabilmesi için gerilimli bir stratejiyi esas aldı. Bireysel hak ve özgürlükler kapsamında masumane bir talep olarak formüle ettiği türban ve yüksek eğitim hakları elinden alınan İmam Hatip Liseleri‘nin sorunlarını çözmek olarak sunduğu sorunlardan başlayarak din esaslı bir siyasal, sosyal sistem tartışmalarını her zaman gündemde tuttu. Bu tartışmalar ya yasa ve yönetmeliklerle uygulamaya geçirilme ya da tartışmayı daha sonra tekrar canlandırmak üzere geri çekme biçiminde yürütüldü. Kamu kurumlarında yoğun bir kadrolaşma yaşandı.

2007 yılında gündeme gelen Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında, AKP, Türkiye Cumhuriyeti‘nin ilk üç sırasını; Cumhurbaşkanlığı, T.B.M.M Başkanlığı, Başbakanlık makamlarını, hiçbir uzlaşma aramaksızın, partisinin İslamcı geçmişten gelen üç lideri arasında paylaştırma planı, toplumun çağdaşlık, modernizm ve laiklik ilkelerine göre bir yaşam sürmeyi hedefleyen kentli / aydın kesimleri arasında büyük bir tepki yarattı. Bu tepki, çağrıcılarının amaç ve kapsamlarını da aşarak, ülkenin en büyük şehirlerinde çağdaşlık, laiklik yanlısı kitlesel Cumhuriyet mitinglerinin gerçekleştirilmesini sağladı.

AKP tüm bu sancılı süreçte ve seçimler sırasında, hakkı yenmiş "mazlum" iktidar tavrını takındı. Dinci tarikat ve örgütleri ile medyanın desteğinde, tüm hükümet, devlet ve yerel yönetim olanaklarını kullanarak sadaka ekonomisi uyguladı.

İçinde yaşadığımız bu süreçte ülke gündemimizin birinci sırasını yeni Anayasa tartışmaları alıyor. AKP, hazırlattığı ve bütünlüklü olarak henüz açıklamadığı Anayasa metninde; laiklik tanımını değiştirmenin, türban sorunu gibi sorunları Anayasa üzerinden çözerek, günlük toplumsal yaşamı İslami esaslara göre düzenlemenin yolunu açmaya çalışıyor. Aynı zamanda, neo liberalizmin istemleri doğrultusunda şimdiye dek kazanılmış, 12 Eylül Anayasasının dahi yok saymaya cesaret edemediği tüm sosyal hakları tasfiye etmenin hazırlıklarını yapıyor.

TMMOB, MMO ve MMO İstanbul şubesi olarak, AKP‘nin hazırlıklarını sürdürdüğü İslamcı - neo liberal anayasaya karşı, meslek odaları, sendikalar, siyasi partiler, aydınlar ve gönüllü kuruluşların işbirliği ile şekillendirilecek Eşitlikçi, Özgür, Demokratik, Laik bir Anayasayı savunduk, önümüzdeki dönemde de savunmaya devam edeceğiz.

Anayasaya ek olarak önümüzdeki günlerde, yine neo liberal içerikli birçok yasa emperyalizm tarafından ülkemize dayatılacaktır. Sosyal Güvenlik Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu bunlardan biridir. Meslek odaları, sendikalar, partiler, gönüllü kuruluşların tepkisini çeken ve bu kuruluşlarca Sosyal Güven(siz)lik Ve Genel Sağlık(sız)lık yasası olarak adlandırılan bu yasaya karşı oluşturulan Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformuna aktif destek vererek bu tasarının yasalaşma sürecine ve yasalaşırsa uygulamalarına karşı mücadele edeceğiz.

Nükleer santral yapılmasının önünü açan nükleer yasasının uygulanmasına karşı da bir üyesi olduğumuz Nükleer Karşıtı Platform üzerinden mücadele etmeye devam edeceğiz. Neoliberal yaklaşımların ürünü olan Kamu Yönetimi Temel Yasası, Yerel Yönetimler yasası da karşısında örgütlü gücümüzü bulacaktır.

Tüm bu gelişmeler ülkemizde;

•       Bağımsızlıktan yana,

•       Emekten yana,

•       Toplumsal ve siyasal olarak eşit,  özgür ve dayanışma içinde,

•       Çağdaş ve laik,

•       Sanayileşmiş ve üretken,

•       Tarımsal potansiyelini kullanan ve tarımını geliştiren,

•       Dünya ülkeleri arasında onurlu yerini almış

Bir ülkede yaşamak isteyenlerin, bu sürece karşı birleşmesini, tavır almasını, bunun için aralarındaki farklılıkları değil, birlik noktalarını ön plana çıkarmasını gerektirmektedir. Biz bu bilinçle ve bu amaç doğrultusunda hareket edeceğiz.

Son olarak belirtmek istiyoruz: ülkemizin sorunları içinde kapitalizmin, neo-liberalizmin, İslamcı yükselişin ve emperyalist saldırganlığın paylarını saptamak doğrudur ama yeterli değildir. Bu ülkenin var olan temel sorunlarından biri de demokrasi sorunudur.

TMMOB, MMO ve MMO İstanbul Şubesi olarak, ülkemizde:

•       Ekonomi ile siyasetin bağını koparmayan,

•       Ülkedeki farklı sınıf, katman ve tabakaların toplumsal yaşamdaki örgütlü mücadelesinin yolunu açan,

•       Sadece seçimlerde bir oy verme düzeyine indirgenmemiş,

•       Katılımcı,

•       Saydam,

Bir demokrasin geliştirilmesi için mücadele edeceğiz.

Sonuç olarak:

BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK, ÇAĞDAŞ ve LAİK bir Türkiye‘de Eşit ve Özgür, Eğitim, Sağlık, İş ve Emeklilik haklarına sahip yurttaş-bireyler olarak yaşamak istiyor ve aynı talepleri yükselten kesim ve örgütlerle dayanışma içinde mücadele edeceğimizi belirtiyoruz.

2.2 KENT ve ÇEVRE SORUNLARI

İnsanlık mücadelesinin tarihi, aynı zamanda doğaya uyum çabalarının bir tarihidir. Binlerce yıllık bu çabalar sırasında, doğayı inceleyerek, gözlemleyerek, doğanın yasalarını hayata uygulamanın yol ve yöntemlerini sürekli geliştirdi. Süreç içinde doğanın yasalarını incelemenin gözlemlemenin ve anlamanın adına BİLİM, bilimin sonuçlarını günlük yaşama uygulamaya ise TEKNOLOJİ dendi.

Yaklaşık 500 yıl önce gelişmeye başlayan ve bugün egemen üretim tarzı olan kapitalizm, maddi üretimi doğanın kendi yöntemlerine göre çok daha hızlı ve çok daha fazla üretmenin yollarını buldu.  Bu hızı ve miktarı sağlayan en temel etken makina idi. Bilim ve teknoloji bu hızı ve yeteneği arttırmak için elinden geleni yapıyor ve her geçen gün arttırıyordu.

Egemen üretim tarzı olarak kapitalizm kâr güdüsü ve hırsı ile insanların doğa ile ilişkisinde hiçbir sınır tanımadı. Doğanın en temel bileşenleri olarak toprak, su ve hava, sömürgeci bir tavırla sınırsız kullanıldı, hoyratça tüketildi.

Doğal kaynakların bu hoyratça kullanımı, tüm ekolojik dengeleri bozmaktadır. Doğanın kaldırabileceği kirlilik yüklerinin sınırına gelindiği her geçen gün daha fazla açığa çıkmaktadır.

Eko sistemin uzun dönemli dengesini hedefleyen, insan ve doğanın birlikte var oluşuna dayalı bir yaklaşımla çevre, doğa ve toplumsal ilerleme - gelişme ve refah arasında uyumu temel alan bir sanayileşme, büyüme, kalkınma politikası geliştirmek olanaklıdır. Böyle bir politika, gelecek kuşaklar açısından da zorunludur.

Bu politikanın temel araçlarından biri tarım, mera, orman, sanayi ve konut alanlarının; ekolojik denge - kalkınma - refah ilke ve hedeflerine göre kullanım planlamasının yapılmasıdır.

Türkiye‘deki sanayileşmenin son 50 yıllık geçmişi göz önüne alındığında, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere sermayenin yoğunlaştığı, toplandığı merkezlerin, aynı zamanda sanayinin yoğunlaştığı merkezler olduğu, sanayinin hiçbir kısıt ve kural tanımaksızın yer seçtiği saptanabilmektedir.

Ülke düzeyindeki bir kalkınma planının parçası olarak şekillenmiş, bölge planları ile uyumlu havza bazlı çevre planlarının yapılması, katılımcı bir çevre örgütlenmesine yaslanan çevre yönetimi ve tüm bu sürecin uygulanmasını güvence altına alacak çevre mevzuatı ile olanaklıdır.

Küresel ısınma ile mücadelenin en doğal aracı olarak bilinen ormanların korunması ve arttırılması yerine 2B ve 2A olarak bilinen, orman alanlarının tahribi yönündeki yasaların ve "resmi girişimler"in karşısında olunacaktır.

Ek olarak, İstanbul‘un artık katlanılmaz olan ulaşım / trafik sorununa bir "çözüm" olarak ileri sürülen ama çözüm olmayacağı istatiksel verilerle sabit olan, İstanbul‘un kalan son orman alanlarını da yok ederek, tüm bölgeyi imara açacağı bilinen 3. Boğaz Köprüsü projesine karşı çıkılacaktır. Toplu ulaşım sistemlerinin bir an önce hayata geçirilmesi savunulacaktır.

Sanayi ve ürünlerinin girdi olarak en temel ihtiyacı madenler ve enerjidir. Enerji olarak kullanılan fosil yakıtların yol açtığı küresel ısınma olgusu artık bir projeksiyon değil, yaşanmaya başlayan bir tehdittir. Küresel ısınmanın sonuçları bugün ilköğretim ders kitaplarına dahi girmiş durumdadır: Dünyayı iklim değişikliği, bir bölüm toprakların sular altında kalması, başka bir bölümü ise çölleşme olgusu beklemektedir.

Enerji üretiminde verimliliği arttıran, tasarrufu teşvik eden dolayısıyla fosil yakıt tüketimini azaltan teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına (güneş, rüzgar, jeotermal v.b) yönelinmesi kaçınılmazdır. Ülke ve kamu çıkarlarını koruyan ve ön plana çıkaran, dışa bağımlılığı azaltan, enerji üretiminde ülke kaynaklarına yaslanan, yaşamın tüm alanlarında enerji tasarrufunu ve verimliliğini gözeten bir enerji politikası için mücadele etmenin yanı sıra:

Sanayide, konutlarda ve taşıtlarda kullanılan yakıtların yol açtığı kirletici gaz emisyonlarını azaltan teknolojileri teşvik etmenin ve geliştirmenin yanı sıra, bu kirlilikleri ölçen ve denetleyen mekanizmaların kurulması ve çalıştırılması son derece önemlidir. Bugün İstanbul‘da egzoz gazı ölçümü dışında herhangi bir emisyon ölçümünün göstermelik olarak bile yapıldığını söylemek çok zordur. Egzoz gazı emisyon ölçümü de özel firmalar tarafından tamamen ticari olarak yapılmaktadır.

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, bu alanda üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmek için sistemli, kalıcı bir çalışma programını uygulayacağız.

Dün Bergama‘da bugün Kaz dağları‘nda oluşan tepki, halkın yaşam alanlarının, doğanın ve tarihlerinin yok edilmesine duyulan tepkidir. Bu biçimiyle madencilik çalışmaları, ormanları yok eden, yer üstü ve yeraltı sularını kirleten, tüm bölgeyi sürekli bir hafriyat alanına ve kimyasal çöplüğe dönüştüren bir çalışmaya dönüşmektedir. Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, bu açıdan da toplumsal muhalefetin bir bileşeni olacaktır.

Sanayinin sıvı, katı atıklarındaki ve gaz emisyonlarındaki kirleticilerin azaltılması ve kabul edilebilir seviyelere indirilmesi için arıtma tesisleri, filtreler v.b. çözümlerin geliştirilmesi ve uygulanması, ölçüm ve denetimlerinin yapılması gerekir. Evsel atıkların toplanması, arıtılması ve deşarjı da aynı sorunun bir parçasıdır ve ilgi alanımızda olacaktır.

Doğadaki canlıları öldüren, toprağın vasfını bozan, içme sularına karışarak sağlık sorunları oluşturan genetiği değiştirilmiş tohum ve gıdalar, aşırı kâr amacıyla bilinçsiz kullanımı teşvik edilen sentetik gübrelerin çevre sorunlarının temel kaynaklarından olduğunun bilincinde olarak;

Toprağı, suyu ve havayı kâr ya da rant uğruna sınırsızca kirleten, yaşamın tüm kaynaklarını metaya dönüştüren yaklaşım ve uygulamalara karşı çıkacağız. Her bir odamızın birikiminden güç alarak ve tam bir dayanışma içinde tüm meslek odaları, emek örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı için mücadele edeceğiz.

2.3 EĞİTİM ve ÜNİVERSİTELER

Eğitim sistemimizin ve üniversitelerimizin birçok sorun yaşadığı tüm kesimlerce saptanmış bir gerçektir. Ülkemiz insanlarının toplam eğitim yılı ortalaması 4 yılı bulmamaktadır. Eğitime ayırdığımız kaynakların düşüklüğü bu durumun temel nedenlerinden biridir. Yaşadığımız dönemin "Bilgi Çağı" olarak nitelendirildiği göz önüne alındığında, bu durumun aynı zamanda geleceğimizin yok edilmesi anlamına geldiği açıktır.

Eğitim bir hak olmaktan çıkarılmış, parayla alınan bir hizmete, eğitim kurumları ise bir ticarethaneye dönüştürülmüştür.

Çağın evrensel bilgisi ile donanmamış eğitimsiz kesimlerin, işsizliğin ve yoksulluğun hızla yaygınlaştığı bu ortamda hem din esaslı bir yaşama yönelmeleri hem de sadaka ekonomisinin cazibesine kapılmaları ülkenin bugünkü sosyo - ekonomik ortamında neredeyse kaçınılmazdır.

Sağlanan eğitim olanaklarının kısıtlılığı, eğitim sürecini tam bir rekabet/yarış sürecine dönüştürmüştür. Çocuklarımız ilköğretim yıllarından başlayarak, tam bir yarışın içine sokulmaktadır, çocuklarının iyi bir okulda (ilköğretim ve lise) eğitim almasını sağlamak, ailelerin temel problemlerinden biridir.

Herhangi bir üniversiteyi kazanmak ve herhangi bir üniversiteye kayıt yaptırmak ise gençliğin en büyük amaç ve hayallerinden biri olarak görülmektedir.

Diğer yandan, herhangi bir yüksek öğrenim kurumundan mezun olmak iş güvencesine sahip olmak anlamına gelmemektedir. Öğrenciler mezuniyetlerinin ardından işsizlikle karşı karşıya kalmakta, iş bulabilenler ise kuralsız esnek çalışma koşullarında düşük ücretlerle çalışmaktadırlar.

Bu ortamda, ne, nasıl, niçin gibi bilginin gerçek yaşamla ilişkilerini kurmayı sağlayacak sorularla hiçbir biçimde ilgilenmeyen, sadece ve sadece girilen yarışta diğer öğrencilerin önüne geçmeyi sağlamayı amaçlayan devasa bir özel ders kurumları ve sektörü doğmuştur.

Yüksek Öğrenim Kurulu Yasası ile devletin ideolojik kurumlarına dönüştürülen, süreç içerisinde, bir yandan uluslar arası düzeydeki eğilimlere bağlı olarak serbest pazar ekonomisine eklemlenirken, diğer yandan bir bilgi fabrikasına dönüşmeleri teşvik edilen üniversitelerimiz ise aynı zamanda bilimin taşıyıcısı ve üreticisi merkezler olarak dinci ideolojilerin saldırısı altındadır.

Ayrıca, kaliteli öğretim elemanı sayısının azlığı, eğitimin kalitesini düşürmekte ve ekonomik koşullar öğretim elemanlarının ek işlerle uğraşmasına neden olmaktadır.

Toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı, yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji altyapısının güçlendirilmesini temel alan ulusal eğitim politikalarının yaşama geçirilmesini istemeye devam edeceğiz.

Bu tespitlerimiz çerçevesinde;

•       Eğitim her kademede eşit ve parasız olmalıdır. Harç, ikinci öğretim, yaz okulu gibi paralı uygulamalar kaldırılmalıdır.

•       Üniversite eğitimi bilimsel, özerk ve demokratik ortamlarda sürdürülmelidir.

•       Öğrenmek, araştırma yeteneğini geliştirmek, teknik eğitim yanında sosyal ve kültürel eğitimleri de tamamlamak, sorgulayan, düşünen, dayanışma duygusuna sahip, bilimsel kriterleri önemseyen, aydınlanmış öğrencilerin yetişmesi amaç olmalıdır.

•       Uygun nitelik ve sayıda öğretim üyesi istihdam edilmelidir.

•       Öğretim üyelerinin eğitim dışında ticari faaliyette bulunmaması için, eğitim hizmetini üreten öğretim üyelerinin ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözülmelidir.

•       Öğretim üyelerinin düşüncelerinden, sendikal eylemlerinden ve demokratik taleplerinden dolayı karşılaştıkları her türlü ceza ve sürgün uygulamalarına son verilmelidir.

•       YÖK tüm kurumlarıyla kaldırılmalı, Üniversitelerarası Kurul ve üniversiteler, özerk ve demokratik bir anlayış temelinde yeniden düzenlenmeli, üniversitenin bütün bileşenlerinin yönetim ve karar sürecine katılmaları güvenceye alınmalıdır.

•       Üniversitenin üç temel bileşeni olan öğretim üyeleri, öğrenciler ve üniversite çalışanlarının üniversite yönetimine katılmaları sağlanmalıdır.

•       Çok sayıda donanımsız üniversite ve bölüm açmak yerine, ülke ihtiyaçlarını gözeten yeterli eğitim kadrosu ve kütüphane, derslik, laboratuar, yurt vb. altyapısı tamamlanmış kuruluşlar oluşturulmalı; şimdiye kadar açılmış bulunan üniversitelerin eğitim düzeyi arttırılmalı, alt yapıları tamamlanmalıdır.

•       Mühendislik ile ilgili yüksek öğrenimin planlanmasında yeni fakülte ve bölümlerin açılmasında, eğitim programlarının oluşturulmasında TMMOB ve bağlı Odaların öneri ve onayı alınmalıdır.

•       Eğitimde kalite standartları oluşturulmalı mühendislik bölümlerinin kalitesi bu kriterlere göre denetlenmelidir.

•       Genel bütçeden eğitime aktarılan pay yeterli seviyeye getirilmeli ve üniversite bütçelerinde bilimsel araştırmalara ayrılan pay artırılmalıdır.

•       Meslek Odalarının denetimi ve üniversitelerin yürütücülüğünde öğrencilere staj imkânları sağlanmalıdır.

•       Öğrenciler için sağlık sigortası uygulamasına geçilmelidir.

3. MESLEKİ ÇALIŞMALARIMIZ:

Odamızın örgütsel birikimi, üyelerimizin mesleki birikimlerine dayanmakta ve bu birikimlerin üzerinde yükselmektedir. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi 28.dönemde de yaptığımız tüm çalışmalarda üyelerimizin mesleki birikimlerini genç meslektaşlarımızın ve halkın yararına sunmaya devam edeceğiz.

Meslektaşlarımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin kamu yararına uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak temel amaçlarımızdandır.

Bu amaçlarımıza bağlı olarak:

•        Meslek alanlarımızın düzenlenmesi ile ilintili tüm yasal süreçlere bilimsel ilkeler, mesleki birikimlerimiz ve kamu çıkarları temelinde müdahil olacağız ve kamuoyu yaratmak için uğraş vereceğiz.

•        Meslek alanlarımızda standartların yerleştirilmesi amacıyla çalışmalar yürüteceğiz.

•        Sektörel çalışmalara aktif katılım sağlayacak ve Oda görüşlerinin bu alanlarda etkinliğini sürdüreceğiz. Meslek alanlarımızla ilgili olan sektörlerdeki dernek, vakıf vb. kurum ve kuruluşlarla kalıcı ilişkiler sağlamaya devam edeceğiz.

•        Mühendislik faaliyetinin doğru ve nitelikli bir tarzda uygulanmasını savunurken, meslek alanlarımızdaki her türlü sahtecilikle mücadele etmeye devam edeceğiz.

•        İleri düzeyde tecrübe ve bilgi sahibi olan üyelerimizle sürekli ilişki kurarak, bu birikimlerinden Oda çalışmalarında etkin bir şekilde yararlanacağız.

•        Kongre ve sempozyumlarımızın niteliklerinin artırılması için çaba göstereceğiz.  Üyelerimizin mesleki ihtiyaçlarını göz önüne alarak yeni sempozyum konuları belirleyeceğiz. Sempozyumlarda oluşturduğumuz Oda görüşlerini üyelerimizin ve kamuoyunun bilgisine sunacağız.

•        Yeni mezun üyelerimizin mesleki gelişimlerine katkı sağlayacak çalışmalar yürüteceğiz, iş bulmaları konusunda aktif destek vereceğiz.

•        Ücretli çalışan üyelerimizin mesleklerini uygulamada yaşadıkları zorluklara karşı etkin mücadele yürüteceğiz.

3.1 KONGRE SEMPOZYUMLAR

Ülkemizin ve üyemizin gündeminde bulunan teknik konularda üyemize ve kamuoyuna katkı sunacak çalışmalarımızı, sempozyum, konferans, kongre ve söyleşilerimizi, geçmiş dönemlerde Oda ve şubenin yapmış olduğu diğer etkinlikleri geliştirerek sürdüreceğiz.

Şube olarak 28. dönemde yapacağımız kongre-sempozyum faaliyetlerimize güncel konuları içeren alanlarda devam edeceğiz. Kongre ve sempozyumlarımızı uluslararası düzeylere çıkaracak, diğer ülkelerin Mühendislik örgütleri ile işbirliğine gidecek, mesleki bilgi alışverişi için konuşmacılar davet edecek veya göndereceğiz.

3.2 TEKNİK VE MESLEKİ DENETİMLER

Teknik ve mesleki denetimlerimizin daha ileri düzeyde yapılabilmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Yeni kamusal denetim alanları oluşturacağız.

Teknik ve mesleki denetimlerimizin yerine getirilmesinde; proje, uygulama ve üretim konularında üyelerimizin denetlenmesi ve kontrolünü sağlayacağız, kamu yararı ilkesi ana politikamız olacak.

Kamu sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren konularda; üyemizin eğitilmesini, kamuoyunun bilgilendirilmesini, kamu kuruluşları ile ortak çalışmaların yürütülmesini sağlayacağız.

3.3 MÜHENDİS YETKİLENDİRME, BELGELENDİRME, ENSTİTÜLEŞME

Odamız mühendislerin bilgi birikimlerinin artırılması, gelişen teknolojiye uyum sağlanması için meslek içi eğitimi savunmakta ve uygulamaktadır. Belgelendirme ise, bu çalışmanın kurumsal hale getirilerek, sahteciliğin ve mühendis olmayanların hizmet sunmasının engellemesi çabasıdır. Ayrıca belgelendirme çalışmalarımız sonucunda Kamu güvenliği ve sağlığını yakından ilgilendiren pek çok alanda (Doğal gaz, Araçlarda LPG dönüşümü, Asansör, Mekanik tesisat, LPG istasyonları, Gıda güvenliği vb.) meslektaşlarımızın kaliteli hizmet vermesi ve mühendislik hizmetinin yaygınlaşması sağlanmıştır.

Sürdürülmekte olan Mühendis Yetkilendirme Kursları kamu sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren alanlarda çalışan mühendislerin meslek içi eğitim ihtiyaçlarını giderme süreci olarak devam ettirilecektir. Yapılan eğitim ve seminerler mühendislerin bilgilerinin tazelenmesini, yeni teknolojilerden haberdar edilmesini, toplumsal duyarlılıklarının artırılmasını hedefleyecektir.

Eğitim ücretleri üyelerimizin maddi olanakları göz önünde bulundurularak tespit edilecektir. Öğrenci üyelerimize ve işsiz üyelerimize ücretsiz eğitim sağlanacaktır.

Odamızın bu noktada önünde duran görev, öncelikle yeni mezun üyelerimizin bilgi birikimlerini artırmak ve ‘Sürekli Eğitim‘ kavramını hayata geçirmektir. Kısa vadede seminerlerin açılması, bunların paket programlara dönüştürülmesi, uzun vadede ise Enstitüleşmek hedefimizdir. Bu kapsamda geçmiş dönemlerde başlatılan Enstitüleşme çalışmasının 28. dönemde hayata geçirilmesi sağlanacaktır. Enstitü taslak yönetmeliği, Enstitü kuruluşu için gerekli dokümanlar ve taslak bütçe Oda Genel Kurulu‘na sunulacaktır.

Enstitü aracılığı ile mühendislik eğitimi veren kurumların yeterlilikleri konusunda görüş bildirilmesi, yararlı yeni teknolojilerin ülkeye kazandırılması, eğitim alanında kamusal denetim hedeflenmektedir.

MİEM kapsamında yürütülen kurslar ve belgelendirmeler, daha etkin ve yaygın olarak sürdürülecek; bilginin, teknolojik değişimlerin bağımsız, tarafsız ve kaliteli verilmesi sağlanacaktır.

Yapılması planlanan faaliyetler:

•        MİEM kapsamında yürütülen kurslar ve belgelendirme çalışmaları etkin ve yaygın olarak sürdürülecek,

•        MİEM seminer ve yetkilendirme kursları temsilciliklerde daha yaygın yapılacak,

•        Eğitim konularının belirlenmesinde Üye talepleri dikkate alınacak, seminerlerde güncel mesleki bilgiler verilecek.

•        Üyelerin mesleki alanda belgelendirme süreci daha etkin bir şekilde yürütülecek, mesleki bilgi (teori) ve deneyimlerin (pratik) güncel ve sürekliliği sağlanacak, kurumsallaşma çalışmaları daha aktif olarak yürütülecek,

•        Eğitim çalışmalarının uzun vadede Enstitüleşmesi için alt yapı oluşturması sağlanacak,

•        Ara teknik elemanlara yönelik eğitimler çeşitlendirilerek sürdürülecek.

TMMOB düzleminde tartışılan bir konu olan Yetkin Mühendislik ile ilgili görüşlerimizi de kısaca özetleyelim. Yetkin Mühendislik bir unvandır. Yetkin mühendislik uygulaması, mühendislerin hiyerarşik bir ilişkiye sokulmasına ve özellikle genç mühendislerimiz arasında tedirginliğe yol açmaktadır. Odamız yetkin mühendisliği savunmamakta ve uygulamamaktadır.

3.4 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

Dünyada her yıl yaklaşık 270 milyon iş kazası meydana gelmektedir. Bu kazalar sonucunda her yıl 22 bini çocuk olmak üzere, 1 milyon 800 bin kişi iş kazalarında yaşamını yitirmekte, 160 milyon kişi meslek hastalığı geçirmektedir.

Ülkemizin iş kazalarında Avrupa şampiyonu ve dünya üçüncüsü olduğu göz önüne alındığında, devletin sosyal boyutundan arındırılması sürecindeki bu gelişmelerle iş kazalarının ve kayıpların azalması mümkün değildir.

Riskin yüksek olduğu üretim ve hizmet alanlarında, çalışan sayısına bakılmaksızın iş güvenliğinden sorumlu mühendis çalıştırılması zorunlu olmalıdır. Sorumlu iş güvenliği mühendislerinin ilgili meslek odalarına kayıtlı olmaları ve odalarca mesleki denetim ve meslek içi eğitime tabi olmaları zorunlu tutulmalıdır.

Tüm çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği konusunda sürekli eğitim verilerek bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Meslek Hastalıkları Hastaneleri işlevine uygun olarak yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. İş güvenliği ile ilgili yasa ve mevzuatları, sosyal hukuk devleti gereklerine uygun olarak yeniden oluşturulmalıdır.

İş kazalarının ve ölümlerin yoğun olarak yaşandığı tersanelerde ve tüm işyerlerinde iş güvenliği önlemlerinin alınması, işçi sağlığının korunması, taşeronlaşmanın önüne geçilmesi için diğer emek örgütleriyle birlikte mücadele yürüteceğiz.

3.5 BASIN -YAYIN VE İLETİŞİM ÇALIŞMALARI

Üye, kent ve ülke sorunları konusundaki görüşlerimizin, üye ve toplumla paylaşılması için medya ve kitle iletişim araçlarını etkin olarak kullanacağız.

Mesleki uzmanlık alanları ile ilgili her türlü araştırma, inceleme, demeç verme, bilgilendirme, kamuoyu oluşturma çalışmalarını yürüteceğiz. Bu sayede şube faaliyetlerimizi ve gündeme ilişkin şube görüşümüzü üye ile paylaşarak güncel konularda yürüttüğümüz politikanın ortaklaştırılmasını sağlayacağız.

Oda adına yayınladığımız Tesisat Mühendisliği Dergisi ile Şube Bültenini üyenin ilgi ile takip ettiği yayınlar olarak geliştireceğiz. Faks Bülten ve Elektronik Bülteni; şube etkinlik ve duyurularının üyeye iki haftalık periyotlarla duyurulması amacı ile ulaştırmaya devam edeceğiz.

Teknik Kitaplar; Mesleki uzmanlık alanlarımız ile ilgili kitap çalışmalarımızı daha etkin ve içerik olarak bilginin güncel hale getirildiği bir tarzda sürdüreceğiz. Üyenin mesleki gelişmesine katkı koyacak, sürekli yenilenen ve gelişen teknolojik bilgilerin üyeye en hızlı, en ucuz ve sürekli sağlanması yönündeki çalışmalarımız daha etkin bir şekilde sürecektir.

Kongre, Sempozyum, Panel Kitapları; Kongre- sempozyum faaliyetlerini güncel konuları içeren alanlarda, bilimsel araştırmalara dayalı, yeni bilimsel verileri ve incelemeleri içeren bir biçimde sürdürecek, bu faaliyetlerde sunulan bildirileri ve yapılan panelleri kitap olarak üyemizin ve toplumun hizmetine sunacağız.

4. KURUMSAL İLİŞKİLER

Odamız bütün siyasal yapılara eşit mesafededir. Halktan ve emekten yana örgütlere pozitif ayrımcılık uygulamaktadır.

Üyelerinin çıkarlarını korumak amacıyla kurulan emek örgütleri; sermayeden, devletten ve siyasi partilerden bağımsız olmalıdırlar. Üyelerinin hak ve çıkarları için mücadele ederken bu hak ve çıkarların toplumun genelinden bağımsız olmadığını, toplumsal değişim ve gelişme ile doğrudan ilişkili olduğunu gözden çıkarmamalıdırlar.

Emek örgütleri, emeğin politikalarından yana olan siyasi parti ve siyasi yapılardan etkilenecek, mücadele birlikteliği içinde olacak, karşılıklı olarak diğer emek örgütleri ve bu siyasi partilerle ideolojik-politik etkileşim içinde olabileceklerdir. Emek örgütünün, herhangi bir partinin kontrolünde olması onun kitleselleşmesinin önündeki en büyük engellerdendir.
Siyasi partilerden bağımsızlığı; onların, ülkenin ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasal sorunlarıyla mücadelede ve çözüm önerileri üretmede birlikte olamayacağı anlamına gelmez. Emeğin çıkarlarını savunmak amacıyla kurulan örgütler, kuruluş amaçları gereği emekten yana tavır almak ve karşıtı sınıftan bağımsız olmak durumundadır.

Kurum ve kuruluşlarla ilişkilerimizde ana eksenimiz örgütsel bağımsızlık, iş temelinde ilkeli birliktelik anlayışı olacaktır. Mesleğimizle ilgili kurum ve kuruluşlarla mesleğin ve meslektaşın gelişimi konusunda işbirliği yapılacaktır.

Özellikle mühendislik eğitiminin niteliğinin yükseltilmesinde ve mühendis adaylarının nitelikli yetiştirilmesinde temel unsur olan üniversitelerin ilgili bölümleri ile kurumsal ilişkiler geliştirilerek sürdürülecektir. Diğer ülkelerin benzeri meslek örgütleri ile ilişkiye geçilerek mühendislik mesleğinin geliştirilmesi için bilgi transferi ve ortaklaşa eğitim programlarının düzenlenmesi sağlanacaktır.

Emperyalist işgallere ve savaşlara karşı ülke genelinde ve kentimizde yürütülen eylemlere Oda Genel Kurulu Kararları ve Oda ilkelerimiz ışığında destek olunacaktır.

İMOK ( İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu )

Ülke ve kent sorunlarının toplum çıkarları doğrultusunda çözümünde, insan hakları ve demokratikleşme mücadelesinde katkıda bulunması amacı ile oluşturulan meslek odaları koordinasyonu sürdürülecek, ortak düşünceler kamuoyuna duyurulacaktır.

İMOK‘un ülke ve kent sorunlarının çözümü ile ilgili görevlerini daha etkin ve örgütlü olarak sürdürmesi için katkı sunulacaktır.

TMMOB İKK  (TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu )

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu; şubelerin ortak faaliyetlerinin sürdürülmesinin ve birlikte üretim yapılabilmesinin olanaklarının yaratıldığı bir kuruldur. Bu kurul aracılığı ile bugüne kadar yürütülen faaliyetler, halk yararına çalışmalar ve mühendislik mimarlık alanlarında ortak çalışmalar yürütmek için sonuna kadar kullanılacaktır.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu‘nun çalışmalarına toplumun çıkarları doğrultusunda katkı sunulacak ve yaşanılan sorunlar için kamuoyu oluşturulmasında aktif görev alınacaktır.

TSF (Türkiye Sosyal Forumu)

TMMOB‘nin sözcülüğünü yaptığı, emekten, halktan yana örgütlerin bir araya geldiği Türkiye Sosyal Forumu‘nun çalışmalarına aktif katkı sağlayacağız.

NKP (Nükleer Karşıtı Platform)

TMMOB‘nin sözcülüğünü yaptığı, nükleer çetelere karşı yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını savunan NKP (Nükleer Karşıtı Platform) çalışmalarına aktif katkı sağlayacağız.

Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu

TMMOB İKK‘nın sekretaryasında bulunduğu Sosyal Güven(siz)lik Ve Genel Sağlık(sız)lık yasası olarak adlandırılan yasaya karşı oluşturulan Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformuna aktif katkı sağlayacağız.

Sektör Dernekleri ile ilişkiler

İstanbul şubesi etkinlik alanında örgütlü bulunan sektör dernekleri ile oda ihtisas alanları kapsamında ortak çalışmalara girilecektir. Dönem başında toplantıya çağrılacak Sektör temsilcileri ile ortak çalışmalar programlanıp dönem içinde hayata geçirilecektir.

Üniversite İlişkileri

Odamızın her yıl gerçekleştirdiği, Makina Mühendisliği eğitimi veren Üniversitelerin dekanları ve Bölüm başkanları toplantısında çıkan sonuçlar doğrultusunda Şube etkinlik alanı içinde bulunan Üniversiteler ile var olan ilişkiler daha da geliştirilerek kurumsallaştırılacaktır.

Kent Konseyleri

İlçelerde kurulmakta olan Kent Konseylerine Şubemizi temsilen katılım sağlayacak, yerel yönetimlerin halk yararına çalışması için kamusal denetim ve yönlendirme işlevini yerine getireceğiz.

5. ODA ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı odalar "MESLEKİ DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜDÜR". Makina Mühendisleri Odası (MMO) örgütlenmesi merkezi bir yapılanmadır. Değişik mühendislik ve mimarlık alanlarını bir çatı altında toplayan TMMOB ve TMMOB‘ye bağlı olan MMO; şube ve temsilcilik örgütlenmeleri ile üyelerini bu merkezi yapıya bağlar. Demokratik Merkeziyetçilik, örgütsel yapılanma ve çalışma anlayışımızda önemle sahip çıktığımız bir ilkedir.

Odamız, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da; üyeleriyle; birlikte karar alma, birlikte üretme, birlikte yönetme, birlikte uygulama ilkesiyle hareket ederek ülkemizdeki ve dünyadaki emek ve demokrasi güçleriyle dayanışma içinde; bağımsızlıkçı, eşitlik ve özgürlükçü, barış ve dayanışmacı, laik bir Türkiye ve Dünya için çalışmalarını sürdürecektir.

Bilimi ve tekniği emekçi halkımızın yararına sunmayı hedefleyen mesleki demokratik kitle örgütü kimliğimizle emekçilerin yanında yer alacağız. Meslek alanlarımızdan yola çıkarak ülke gerçeklerimizi sorgulayacak ve çözümler üreteceğiz.

Yönetim Kurulu çalışmalarında, komisyonlarda ve her alanda üyelerimizin görüşlerine önem verir, hayata geçirilmesi için çaba gösteririz. Birlikte üretme anlayışımızı etkin bir şekilde devam ettireceğiz.

Üyelerimizin haklarını savunurken, ülkedeki gelişmelerle ilgili diğer emek örgütleriyle birlikte emekçilerin yanında yer almaktayız. Küreselleşme masallarıyla emekçilerin örgütlenmesinin yok edilmeye çalışıldığı bir ortamda, emekten yana duruşunu, onurlu mücadelesini geçmişten bugüne sürdüren Odamızın demokratik kitle örgütü niteliğini yaşatmak bizlerin asıl görevidir.

Karar alma süreçlerinde en küçük Oda birimi olan işyeri temsilciliğinden başlayarak mesleki denetim büroları, temsilcilikler, komisyonlar, danışma kurulu ve yönetim kurulu çalışmalarında kolektif iradenin esas alınmasını sağlamaya devam edeceğiz. Kurumsal işleyişin her alanında demokratik merkeziyetçilik ilkesini hayata geçireceğiz.

5.1 ÖRGÜTSEL BAĞIMSIZLIK

•        Oda‘nın kurumsal ilişkilerinde bağımsızlık ilkesi göz önünde bulundurulur. "Kamu çıkarlarını korumak" hedefini zedeleyecek veya Oda‘yı çalışma programlarından, çalışma ilkelerinden ödün vermeye zorlayacak hiçbir ilişkiye girilemez.

•        Siyasi yapılarla ve diğer kurumlarla ilişkilerin Oda‘nın bağımsızlık ilkesinin zedelenmesine yol açmayacak nitelikte olmasına özen gösterilir.***   ***   *** nı bilir.TIR

•        Oda organlarında yer alan herkes, bu organların herhangi bir siyasi çalışmada basamak olarak kullanılmayacağını bilir.

5.2 ULUSLAR ARASI FONLAR, AB FONLARI

Her koşulda TMMOB ve MMO‘nun örgütsel bağımsızlığını savunmaktayız. Oda olarak, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da bağımsızlığımızı zedeleyecek hiçbir kişi veya kurumla çıkar ilişkisine girilmeyecek ve bu nedenle örgüt yükümlülük altına sokulmayacaktır.

Odamız ve TMMOB, Genel Kurullarında aldığı kararlar doğrultusunda AB Fonlarından yararlanmamaktadır. TMMOB tarafından bu konuda hatalı girişimlerde bulunan Odalara yönelik uyarılar yapılmakta, varsa alınan fonların iadesi sağlanmaktadır. TMMOB‘nin ve MMO‘nun bu anlayışı desteklenecektir.

5.3 DEMOKRAT DANIŞMA KURULU

Demokrat Danışma Kurulumuzun şube çalışmalarını değerlendirebilmesi ve yönlendirebilmesi hususunda daha dinamik ve üretken bir yapıya kavuşturulması için bugüne kadar yapılan çalışmalar, yeni dönemde de sürdürülecektir.

 

•        Demokrat Danışma Kurulunun, DEMOKRAT ların birliğinin, geliştirilmesi ve genişletilmesi için öncelikli görevli olması konusunda istekli ve yoğun çaba sarf edilecektir.

•        Demokrat Danışma Kurulumuz tüm işlevselliği ve demokratik yapısı ile çalışmalarını sürdürecektir.

•        Demokrat Danışma Kurulu ile ilgili tüm görüşleri yine bu kurulun çatısı altında, demokratik bir ortamda dile getirmek her zaman mümkün olacaktır.

•        Demokrat Danışma Kurulu‘nu geliştirmek yine Kurul Üyeleri‘nin inisiyatifinde olacaktır.

•        Demokrat Danışma Kurulu‘nun, katılan tüm demokrat meslektaşlarımızın farklı görüşlerini dile getirebileceği ve anlayışlarını ortaya koyabileceği bir zemin olma özelliği her zaman korunacaktır.

5.4 İLÇE TEMSİLCİLİKLERİ, MESLEKİ DENETİM BÜROLARI

Büyük bir alana yayılan İstanbul gibi bir yerleşim biriminde üyeye ulaşmanın bir aracı olarak mesleki denetim büroları (MDB) ve  ilçe temsilcilikleri açmaya ve varolanları etkinleştirmeye devam edeceğiz.

Bu amaçla;

•        Mesleki denetim bürolarından koşulları uygun olanları temsilcilik haline getireceğiz.

•        İlçe temsilciliklerinde çalışmaları kolaylaştıracak çalışma grupları oluşturacağız.

•        İlçe temsilcilikleri kendi bölgelerindeki üniversitelerle ve öğrenci üyelerle ilişki halinde olacaktır.

•        İlçe temsilcilikleri, üyelerin sosyal, mesleki gelişimine katkı sağlayacak etkinlikler düzenlemeye devam edecektir.

•        Temsilcilikler tarafından geçmiş dönemlerde yürütülen çalışmaların sürekliliğini sağlayacağız.

•        İlçe temsilciliklerinin kurumsal temsil yetkisini güçlendireceğiz.

•        Mesleki, teknik ve eğitim çalışmalarını temsilciliklere artan oranda aktaracağız.

•        İlçe temsilcilikleri kendi sorumluluk alanlarındaki işyeri temsilcilikleri ile irtibat halinde olacak, çalışmaları koordine edecektir

5.5 İŞYERİ TEMSİLCİLİKLERİ

•        Üyenin yoğun olduğu özel ve kamu işyerlerinde işyeri temsilcilikleri oluşturmaya devam edeceğiz.

•        İşyeri temsilcilerinin Oda ile üye arasında iletişimin sağlanmasında, sorunların odaya iletilmesinde ve çözümünde etkin olmasını sağlayacağız.

•        İşyeri temsilciliklerinin işyeri ziyaretlerini örgütlemesi ve Oda faaliyetlerini üyelere aktarımında öncü olması sağlanacaktır.

5.6 KOMİSYONLAR

Şubemizin bilgi birikiminin ortaya çıkarılmasında, üyeye ulaştırılmasında komisyon çalışması esastır. Komisyonlarda gönüllü çalışma kuralı uygulanır. Kolektif üretimin ortaya çıkması için yapılacak bu çalışmalara şube organizasyonu içinde destek vereceğiz.

Yapılan çalışmaların kalıcı olmasını sağlayacak, komisyon üyelerinin üretkenliklerini destekleyecek ve yapılan üretimleri yayınlar aracılığı ile örgüte duyuracağız.

Komisyonları oluştururken; ülke gündemini, toplum yararına yönelik çalışmaların organize edilmesini ve üye taleplerini göz önüne alacağız.

Ayrıca ihtiyaç duyulan konularda; profesyonel bir kurul niteliğinde, içinde akademisyenlerin, şube çalışanlarının, aktif üyelerin yer aldığı çalışma grupları kuracağız. Merkezi düzeyde oluşturulan komisyonlara şubenin katılımı devam edecek.

5.7 BİLİM KURULU

Bilim Kurulu çalışmalarını etkin olarak sürdürecek ve hayata geçireceğiz. Gelişen mühendislik bilimi ve teknolojilerinin,  Oda çalışmalarına daha etkin katkısını sağlamak amacı ile Bilim Kurulumuzu meslekte ihtisas sahibi üyelerimizden oluşturacağız. Bu üyelerimizin katkılarının ilgili alanlarda yol gösterici olmasını sağlayacağız.

6. ÜYELERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR:

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi faaliyetlerini üyenin olduğu her yerde yaygınlaştırmaya devam edeceğiz. "Mesleki Demokratik Kitle Örgütü" olma gereğinden hareketle, birlikte üretime yönelik, kolektif, katılımcı, paylaşımcı bir anlayışı gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz.

Üyelerimiz hakkında en geniş anlamda bilgi sahibi olmak için; mesleki faaliyetleri, ekonomik ve sosyal durumları, iş alanları ve bu iş alanlarındaki konumları, odaya bakış açıları ve beklentileri gibi birçok konuda veri çalışması yapmaya ve üye ilişkilerini bu çalışma sonucu elde edilecek bilgiler üzerinden yürütmeye devam edeceğiz.

Şubemizde etkin olarak yapmakta olduğumuz kurs, seminer ve belgelendirme çalışmalarını devam ettireceğiz. Bilginin, teknolojik değişimlerin bağımsız, tarafsız ve kaliteli verilmesini sağlayacağız.

Meslek içi eğitim çalışmalarını, şubenin bu faaliyet için kullandığı maddi kaynak ve üyelerin ortalama gelir düzeylerini göz önünde bulundurarak en az ücretle gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

Hedefimiz, üyenin bulunduğu her yere oda faaliyetlerini götürmek, oda çalışmalarını aktarmaktır. 27. dönemde üyelerimizin işyerlerinde ziyareti hedeflenmiş ve bir bölümü gerçekleştirilmiştir. Üyelerin talep ve eleştirilerini doğru yorumlayıp bu talep ve eleştiriler doğrultusunda oda çalışmalarını şekillendireceğiz.

İşyeri ziyaretlerinde, üye talepleri doğrultusunda eğitimler düzenlemeye, üyelik yükümlülüklerini yerine getiren üyelerimize, bu eğitimleri ücretsiz vermeye devam edeceğiz. Üyelerin yoğun olduğu bölgelerde Mesleki Denetim Büroları (MDB) açacak ve üyelerimizle birlikte etkinlikler düzenleyeceğiz.

İşyeri ziyaretleri sonucunda, mühendis ihtiyacı olan firmaların taleplerini üye ilişkileri biriminde bulunan İş-mühendis büromuz aracılığıyla karşılayacağız.

27.dönemde üye ziyaretleri sonucunda İstanbul‘un ulaşım sorununu göz önüne aldığımızda, üyelerin, temsilcilik ve MDB‘lerde düzenlenen eğitimlere katılamaması, kalabalık işyerlerinde, yerinde eğitim modelini hayata geçirmemizi gerekli kılmıştır. Önümüzdeki dönemde yerinde eğitim çalışmasını yaygınlaştırmak hedeflerimiz arasındadır.

27.dönemde Temsilcilik ve MDB‘lerde sosyal etkinler, müze gezileri, piknikler, sinema söyleşileri, halk oyunları, tiyatro vb. bu etkinlikleri düzenledik, bu etkinliklerimizi zenginleştirerek devam ettireceğiz.

27.Dönemde başlattığımız FERDİ KAZA SİGORTASI uygulamasının kapsamını genişleterek devam ettireceğiz. Yükümlülüklerini yerine getiren üyelerimizle, işsiz ve emekli üyelerimizin yararlandığı bu uygulamanın tüm üyelerimizi kapsaması için çabalarımızı sürdüreceğiz.

6.1 HUKUK BÜROSU, HUKUKİ DESTEK

Meslektaşlarımızın sorunları; kamu ve özel sektör olarak farklı nitelikler taşımaktadır. Kamuda çalışan üyelerimizin mesleki görevlerini yerine getirme ve özlük hakları açısından önemli sorunları bulunmaktadır. Öte yandan özel sektörde ücretli çalışan meslektaşlarımızın çoğunun sendikası ve iş güvencesi bulunmamaktadır. Şubemizde meslek alanlarımızda karşılaşılan sorunların çözülmesinde üyelerimize yardımcı olmak için, mevcut hukuk danışmanı hizmetimize ek olarak hukuk bürosu oluşturacağız.

Özel sektörde ve kamuda çalışan meslektaşlarımızın haklarının korunması amacıyla şube olarak her türlü çalışmayı yürütecek ve yapılacak çalışmalara, demokratik ve hukuki girişimlere destek olmaya devam edeceğiz.

6.2 EMEKLİ ÜYELERİMİZ

Emekli olan ve çalışmayan meslektaşlarımızın oda ile bağlarını korumak ve deneyimlerinin topluma ve diğer meslektaşlarımıza aktarılmasını sağlamak hedefimizdir. Emekli üyelerimizin şube çalışmalarına daha fazla katılımı için uğraş vereceğiz. İhtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak bilgisayar kursları, sosyal etkinlikler, sağlık danışmanlığı vb. çalışmalar yürüteceğiz. Emekli üyelerimizin, ülkemizdeki emeklilerin sendikalaşma çalışmalarına katılımlarını destekleyeceğiz.

6.3 KADIN ÜYELERİMİZ

Ülkemizin tutucu yapısı, kadının ezilmesine neden olmakta, bunun sonucunda da kadının çalışma yaşamındaki konumu gelişememektedir. IMF ve Dünya Bankası‘nın yapısal uyarlama programlarının getirdiği özelleştirmeler ve yoksulluğun yaygınlaşması ve derinleşmesi sonucunda ilk önce işten atılanlar kadınlar olmaktadır.

Düşük ücretli meslek grupları, kadınların yoğun çalıştığı sektörler haline gelmektedir. Kayıt dışı çalışanların büyük çoğunluğunu yine kadınlar oluştururken, yoksulluk ve işsizlik ilk önce kadınları vurmaktadır.

Cinsiyet ayrımcılığı, aile içi ilişkilerden başlayarak toplumsal hayatın içinde her düzeyde yaşanmaya devam etmektedir. İstihdamda cins ayrımcılığı en geniş biçimde yaşanmakta, mühendis kadınlar için çalışmak önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

İşyerlerinde daha fazla kadın mühendis çalıştırılması, kreş vb. kadınların çalışmasını kolaylaştıran uygulamaların yaygınlaştırılması için çaba göstereceğiz. Her alanda kadına yönelik pozitif ayrımcılığı savunacağız.

Oda çalışmalarımızda ve Oda yönetimlerinde kadın mühendislerin daha etkin olması için hep birlikte mücadele edeceğiz.

6.4 ÜCRETLİ MÜHENDİS ÜYELERİMİZ - MÜHENDİS ASGARİ ÜCRETİ

Ücretli mühendisler diğer tüm emekçiler gibi düşük ücretler, işsizlik, güvencesiz çalışma koşulları, düzensiz ve yoğun çalışma, yasal hakların verilmemesi sorunlarını yaşamaktadırlar.

Mühendislerin bunların yanı sıra statü kaybı, haklarını koruyacak bir örgütlenmenin olmayışı mesleklerini geliştirememek, meslek alanlarının dışındaki işleri yapmak, mesleki bilgi ve etiğe ters uygulamalara zorlanmak gibi sorunları da bulunmaktadır.

Bu tespitlerimiz doğrultusunda;

•        Mesleklerini yürütürken karşılaştıkları haksız uygulamalarda, üyemizin yanında yer alacağız.

•        Üyelerimizin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli mühendislere yönelik olarak geçmişten bugüne artarak sürdürdüğümüz komisyon çalışmalarını, hukuki çalışmaları ve sempozyum çalışmalarını devam ettireceğiz.

•        Üyelerimizin işyerlerinde yürütecekleri her türlü hak arama, sendikalaşma vb. çalışmalarına destek vereceğiz. Bu konuda özellikle TMMOB, KESK ve DİSK‘in ortak çalışma yapmasını talep edeceğiz.

•        İşçi sınıfının bir parçası olan ücretli çalışan mühendislerin sendikalaşmasına ve sendikalarda aktif görev almalarına destek vereceğiz.

•        Çalışma sürelerinin düşürülmesi, işsizlik sigortasının daha kapsamlı ve işlevli hale getirilmesi için çaba göstereceğiz.

•        Esnek üretim ve esnek istihdam modellerine karşı çıkıp, iş güvenceli tam istihdama dayalı politikaların uygulanması için çaba göstereceğiz.

•        Sendikal hak ve yasalar, İş Yasası, Devlet Memurları Yasası ve diğer ilgili yasaları uluslararası sözleşmelere uygun hale getirecek düzenlemelerin yapılması için çaba göstereceğiz.

Ülkemizde mühendislik 4 yıllık lisans eğitimi ile kazanılan bir ünvandır. Aileler çocuklarını  tümüyle paralı hale gelmiş eğitim sistemi içinde büyük zorluklarla okutmaktadırlar. Genç mühendis adayları ailelerinin ve kendilerinin yaşadığı zorlukların biteceği umuduyla bir çok sıkıntıya katlanarak okullarını bitirmektedirler. Ancak sıkıntılar mezuniyet sonrası da devam etmektedirler. Üniversitelerimizin eşitsiz yapısı, ülkemizdeki işsizliğe yol açıcı politikalar sonucunda genç mezunlar uzun süre işsiz kalmakta ya mühendislik dışı işlere yönelmekte, ya da çok düşük ücretlerle işe girmeye zorlanmaktadırlar. Doğru düzgün bir yaşam umudu ileriye ertelenmektedir.  

İster kendi işini kursun, ister ücretli çalışsın onca emeğin, yaşanılan sıkıntıların sonunda ulaşılan konum bu sıkıntıları karşılamalıdır. Aksi halde bilimsel ve teknik bilgiyi üretim süreçlerine ve toplumsal yaşama taşıyan mühendisler yoğun bir sömürü altında kalmakta ve mesleklerinden soğumaktadırlar.  

Diğer yandan mühendislik bilgiye dayalı bir meslektir. Sürekli kendini yenilemeyi, bilimsel ve teknolojik alandaki yenilikleri takip etmeyi zorunlu kılar.  Bu takip yapılamadığında zarar gören, sadece giderek güncel bilgiden uzak kalan ve yaratıcılığını yitiren mühendis değil, genel olarak toplumdur.  

Bu gerçeklerden yola çıktığımızda mühendislerin kendi alanlarında bir asgari ücrete ihtiyaç duydukları görülmektedir. Mühendisler için ülkemiz koşullarındaki asgari ücret 4 yıllık eğitimi, mühendisliğin sürekliliği için gerekli harcamaları da göz önünde bulundurmalıdır. 

Halen MMO tarafından uygulanmakta olan Mühendis Asgari Ücretinin, yasallaştırılması, tüm mühendislere uygulanması ve yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması için çaba göstereceğiz.

6.5 İŞSİZ ÜYELERİMİZ

MMO‘ya bağlı üye sayısı 70.000 olmuştur. MMO üyelerinin %25‘i işsiz ya da mesleklerinin dışındaki bir alanda çalışmaktadır. Son beş yılın ortalamasına baktığımızda yılda ortalama 5.000 yeni meslektaşımız üniversitelerden mezun olarak aramıza katılıyor. Mühendislerin toplumun diğer bireyleri gibi giderek yoksullaştığı ülkemiz gerçeğidir. İşsizlik ya da meslek dışı bir işte çalışma da bunun üzerine gelmektedir.

İşsizliğin doğal olduğu, işsizliğin kader olduğu yalanlarına karşı çıkmak için, IMF‘nin, çokuluslu tekellerin ve yerli tekelci sermayenin, emek düşmanı ekonomik, sosyal ve siyasal dayatmalarına karşı çıkmak için, ülkemizin kaynaklarının yağmalanmasına, insanımızın yoksullaştırılmasına karşı çıkmak için çabalarımızı sürdüreceğiz.

•        Şubemizde işsiz üyelere yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz. Üyelerimize iş bulma çabalarımızı, Oda ile üye arasında sağlam bir örgütlülük bağı kurulması anlamında da değerlendireceğiz.

•        İşsiz üyelerimizin, kurslara ve seminerlere ücretsiz katılımları yönündeki çabalarımız devam edecek.

6.6 ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ ÜYELERİMİZ

Makina Mühendisleri Odası, çok disiplinli bir odadır. Odamıza, makina mühendisliğinin yanı sıra endüstri mühendisleri, işletme mühendisleri, uçak, havacılık ve uzay mühendisleri de üyedirler.

Şubemizde 900‘e yakın endüstri ve işletme mühendisi üyedir. Bu gerçekten hareketle; Özellikle Endüstri İşletme Mühendislerine yönelik çalışmaların daha nitelikli bir düzeye ulaştırılması için katılımcı bir perspektif izleyeceğiz.

Şubemizde kurulu olan Makina Mühendisliği Bilim Kuruluna ek olarak Endüstri Mühendisliği Bilim Kurulu‘nun kurulmasını sağlayacağız.

Endüstri-İşletme Mühendisliği disiplininin meslek alanının doğru ve gerçekçi biçimde düzenlenmesi, en önemli problem olarak karşımızda durmaktadır. Bu anlamda, meslek alanımıza ilişkin kongre ve sempozyumların düzenlenmesi için özel çaba harcayacağız. Bu çalışmalar yürütülürken ilgili disiplinlerdeki üyelerimizin aktif olmasını sağlayacak ve her türlü etkinliklerin ve taleplerin gerçekleştirilmesi için çaba harcayacağız.

Oda Merkezi tarafından gerçekleştirilecek etkinliklerde etkin katkı ve katılım sağlayacağız. Endüstri İşletme Mühendisliği Kurultayı ve Öğrenci Üye Kurultayı gibi birincil amacı örgütlenme olan etkinliklere endüstri mühendislerinin aktif katılımlarını sağlayacak, yapılacak çalışmalara destek vereceğiz.

Endüstri Mühendisliği‘ne ilişkin sanayi, üniversiteler ve sektörel kuruluşlar ile kurumsal ilişkileri süreklileştireceğiz. Endüstri mühendisliği alanlarında, meslek içi eğitimler ile meslektaşın gelişimine katkı sağlayacak alanlarda yeni eğitimler gerçekleştirilmesi için çalışma yapacağız.

Şube çalışmalarımızda Odamız bünyesindeki farklı disiplinlerden meslektaşlarımızla birlikte üretmeye özen göstereceğiz. Üye ilişkileri çalışmalarını, meslek dalları göz önünde bulundurarak şekillendireceğiz.

Oda ve şubemizin gücü oranında ve döneme ilişkin çalışmalara bağlı ihtiyaçlar doğrultusunda endüstri mühendisi istihdamını sağlayacağız.

Şube yönetim kurullarında, ilgili komisyonlarda ve tüm çalışmalarımızda meslek dalı temsiliyetine özen göstereceğiz.

6.7 AKADEMİSYEN ÜYELERİMİZ

•        Üniversitelerde görev yapan meslektaşlarımızla ilişkilerimizi geliştirecek ve süreklileştirileceğiz

•        Üniversitelerle İlişkiler Komisyonu kuracağız. Üniversitelerde çalışan üyelerimizle ortak, kalıcı bir örgütlenme ve ilişki sağlayacağız.

•        Oda olanakları çerçevesinde akademisyen üyelerimizin bilimsel çalışmalarına destek vereceğiz.

•        Asistanlar Derneği, Öğretim Elemanları Derneği vb. akademisyenlerin üyesi olduğu derneklerle sürekli ilişki sağlayacak ve ortak çalışmalar yürüteceğiz.

6.8 SMM ÜYELERİMİZ

Serbest mühendislik ve müşavirlik hizmetleri yürüten üyeler arasında haksız rekabetin önlemeye devam edeceğiz. Tüketicinin korunmasını sağlamak üzere, mesleki denetimin kamusal bir görev olarak Odamızın temel amaçlarından biri olduğu saptamasından hareketle; toplumun güvenliği, sağlığı ve gönenci bakımından gerekli olan yasal düzenlemelere ilişkin görüş ve önerilerin oluşturulması, bu görüş ve önerilerin hayata geçirilmesi için gerekli çalışmaları SMM üyelerimizle birlikte yürüteceğiz.

28.dönemde SMM üyelerimizle etkin ve sürekli ilişkiler sağlanması, ilişkilerin daha ileri noktaya taşınması hedeflerimizdendir.

6.9 KOBİ ÜYELERİMİZ

Uluslar arası sermayenin ülkemize yönelik saldırıları ve işbirlikçi tekelci sermayenin bu saldırının bir parçası olması karşısında yerli küçük işletmeler yok olmaya devam etmektedir. Odamızın işveren üyelerinin birçoğunun sahibi olduğu KOBİ‘ler ayakta durmakta zorlanmakta, acımasız bir rekabetin ortasında kalmaktadırlar.

Türkiye sanayi içinde KOBİ‘lerin önemli bir yeri bulunmaktadır. KOBİ‘ler yatırım yapmakta zorlanmakta, verimli sanayi işletmesi haline gelenler ise çok uluslu tekellerin eline geçmektedir. Türkiye‘nin sanayileşememesi mühendislerin bilgi, beceri ve teknik gelişme düzeyini önemli ölçüde etkilemekte, ekonomik olarak gücünü düşürmektedir.

Yatırımların azalması, mevcut tesislerin teknolojilerini yenileyememesi, AR-GE çalışmalarının yeterli olmaması, mühendisleri bir teknisyen durumuna düşürmektedir. Ayrıca birçok işletmede mühendis istihdamı azalmaktadır. Mühendisler meslek dışı alanlarda çalıştırılmakta veya üretiminde egemen olan teknolojinin basit kullanıcısı durumuna düşürülmektedirler. Sanayide yapısal dönüşümler gerçekleşmeden ve yapısal dönüşümlere yol açacak politikalar köklü olarak uygulanmadan, mühendislik eğitimi çağdaş düzeye getirilmeden mühendislerin bu konumlarının değiştirilmesi mümkün değildir.

Uluslararası kuruluşların dayattığı yeni liberal politikalar, Avrupa Birliği‘ne adaylık sürecinin de baskısıyla tek seçenek olarak sunulmaya devam edilmektedir. Bugüne kadar izlenen ve büyük sermaye kesimlerinin kollanıp geliştirilmesine yönelik politikaların yerine, ekonominin ve sanayinin halkımızın çıkarları doğrultusunda planlanmasını savunan, mevcut politikaların gerçek yüzünü sergilemeyi bir sorumluluk olarak kabul ediyoruz.

Ülke kaynakları emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından heba edilmeden, KOBİ‘lerin üretimdeki fonksiyonları sürdürülmeli, yeterli teşvikle küçük yerli işletmeler korunmalıdır.

6.10 ŞUBE ÇALIŞANI ÜYELERİMİZ

Şubemizin her yönden gelişmesinin asli unsurlarından birisi de çalışanlarımız yani birlikte ürettiğimiz yol arkadaşlarımızdır. Şube çalışmalarımızda, birlikte karar alma ve üretme ilkemizi hayata geçirme doğrultusunda çalışan üyelerimizin etkin katkı ve çaba koymasını sağlayacağız.

6.11 ÖĞRENCİ ÜYELERİMİZ

27.Dönemde yürüttüğümüz her Üniversitede ve bölümde bir öğrenci komisyonu oluşturulmasını öngören örgütlenme modelini sürdüreceğiz. Öğrencilere öncelikli olarak öğrenci komisyonları aracılığı ile Oda çalışmalarını tanıtacak, staj olanakları sunacak ve sorunlarına sahip çıkacağız.

27.Dönemde ziyaret ettiğimiz işyerlerinde, öğrenci üyelerimize yönelik staj olanakları sağlamıştık. Staj sağlama çalışmamız, 28. Dönemde de artarak devam edecektir. Ayrıca öğrenci üyelerimizin kalabileceği bir yurt oluşturmayı hedefliyoruz.

Öğrenci üye yapma çalışmalarımızı sürdürecek, Öğrenci Üye Komisyonumuzun Bülten, stand açma vb. çalışmalarını destekleyeceğiz. Öğrencilerin akademik, demokratik üniversite mücadelesini destekleyeceğiz.

7. SONUÇ OLARAK;

Burada sunulan program bir çerçeve niteliğindedir. Çalışma dönemi süresince gelişmelere bağlı olarak, programa yeni hedefler eklenebilecek veya bazı hedefler diğerlerine göre öne çıkabilecektir. Ayrıca bu programın yalnızca önümüzdeki iki yıllık dönemin Çalışma Programı olarak kalmaması, her dönem zenginleştirilip-geliştirilerek, ileriye taşınabilmesi dileğimizdir.

Bizler Demokrat Makina Mühendisleri;

Ülkemizin içinde bulunduğu böylesi bir süreçte TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘ne, benzeri mesleki demokratik kitle örgütlerine, onların örgütlü üyesine ve yöneticilerine önemli görevler düştüğünün bilincindeyiz.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası; bir mesleki demokratik kitle örgütü olup bağımsız, demokratik, laik bir Türkiye için demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesinde yerini almıştır, almaya devam edecektir.

Kitle örgütleri dinamik yapılardır. Yapıları gereği; kamu çıkarlarının korunması, emekten, halktan, çevreden, üretimden, tüketicinin korunmasından yana üyelerine ve halka karşı sorumluluğunu yerine getirebilmesi, mesleki gelişimini sağlayabilmesi ancak örgütsel bağımsızlığın korunmasıyla ve sürdürebilmesiyle mümkündür.

Odamız tüzüğü gereğince; ülke ve toplum yararları doğrultusunda, yurt sanayisinin ulusal çıkarlara uygun yönde gerçekleştirilmesini, yurdun doğal kaynaklarının verimli bir şekilde işletilmesini, üretimin ve kalitenin arttırılmasını, ulusal bilim ve teknoloji politikalarının oluşturulmasını, mesleğinin gelişmesini sağlamak amacıyla gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve önerilerde bulunmakla görevlidir.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu; yurtseverlik ve demokratlık temel ilkesi, demokratik merkeziyetçi çalışma anlayışıyla sadece örgütlü üyesinden aldığı güçle ve örgütümüzün kendi iç dinamikleri ve hukukuyla oluşturulan tüzük, yönetmelik, gelenek ve ilkelere sahip çıkarak çalışmalarını sürdürecektir. Bu çalışma anlayışı doğrultusunda gerçekleştirilen etkinlikler sonucu oluşturulan platformlarda; meslek-meslektaş sorunlarının tartışıldığı, ülkenin temel sorunlarına ilişkin görüşlerin oluşturulduğu, katılımcılığın sağlandığı çalışmalarını yürütmeye devam edecektir.

 

Bizler; dün olduğu gibi yarın da, geçen dönemlerde olduğu gibi gelecekte de;

•     Üyesine değer veren ve onun sorunlarına sahip çıkan, çözüm üreten çalışma tarzımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz.

•     Şubemizde oluşturulan bilgi birikimi ve deneyimin diğer Şubelerimize ve üyelerimize aktarılması için gerekli çabayı göstereceğiz.

•     Şube çalışmalarında tüm örgütü kucaklayan, katılımcılığı esas alan bir hizmet anlayışını sürdüreceğiz.

•     Şube Komisyonlarını; hedeflenen çalışmalara göre kendi konularında uzman olan kişilerden oluşan uzmanlık komisyonları olarak çalıştıracağız.

•     Meslek alanlarımızla ilgili eğitim, belgelendirme, örgütlenme, kanunlar, yönetmelikler, standartlar konusunda, çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

•     Mesleki denetimin tarafsız, bağımsız ve kamu yararına çalışan Meslek Odalarınca yapılmasını savunmaya devam edeceğiz.

•     Çalışma yaşamını olumsuz yönde etkileyen işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün günümüz koşullarına uygun olarak, TMMOB ve bağlı Odaların denetimini arttırıcı yönde yeniden düzenlenmesi için çaba göstereceğiz.

•     Akademik kadroların bilimsel görüş ve çalışmalarını geçen dönem olduğu gibi bu dönemde de yapılacak etkinliklere yansıtarak en verimli şekilde değerlendireceğiz.

•     Özelleştirmelere ve işten çıkartmalara karşı çalışmalar yürüteceğiz. "Kaynak yaratma" adı altında ülkemizin bağımsızlığı, gelişmesi ve geleceği için stratejik önemi olan savunma, ulaştırma, iletişim, enerji dağıtımı, madencilik, kentsel hizmetler, tarım vb. sektörlerdeki liberal politikalara karşı duracağız.

•     Demokratik Kitle Örgütleri, Sendikalar, Meslek Kuruluşları ve yerel yönetimlerle var olan ilişkilerin güçlendirilmesi doğrultusundaki çalışmalara devam edeceğiz.

•     TMMOB‘nin ve İstanbul İKK‘nın gerçekleştireceği projelere aktif destek vereceğiz.

•     İstanbul Şubesinin TMMOB örgütlülüğü içindeki yerinin önemini bilerek, DEMOKRAT yapısını koruma ve geliştirme konusunda yoğun çaba sarf edeceğiz.

 

SON SÖZ, HER ZAMAN ÖRGÜTLÜ ÜYENİNDİR.

***   ***   ***

 

 

 "... Mühendis mimarların, teknik bilgi ve becerilerini halkımızın yararına kullanamamaları, ülkenin içinde bulunduğu somut şartların bir sonucudur. Ülkemiz ekonomisi, siyasal yapısı ve bütün üst yapı kurumları, birbirleriyle kaynaşmış olan uluslararası emperyalist tekeller ve yerli sermayenin hâkimiyetindedir. Bu egemen çevrelerin kontrol ettiği tüm yatırımlar ve hizmetler, halkımızın sorunlarının çözümüne yönelik değil, maksimum kâr sağlayacak yeni pazarlar yaratmak yönündedir. Böyle bir sömürü düzeni içinde ülkemizin geri bırakılmışlıktan kurtulacağını ve tüm çalışanların yaptığı hizmetlerin ve yarattığı değerlerin halkımıza ulaşacağını sanmak kendimizi aldatmak olur. Emeğimizin halkın hizmetine girebilmesi, ülkemizin her alanda bağımsızlığını kazanmasına, sömürüye dayanan düzenin sona ermesine bağlıdır. Geleceğimiz, üretim güçlerinin özgürce gelişebileceği, kafa kol emeği arasında farklılaşmanın olmadığı, emeğin yabancılaşmadığı bir düzene kavuşabilmemize bağlıdır. Geleceğimiz için öngörülerde bulunabilmek, programlar oluşturabilmek ve hayata geçirebilmek; geçmişi iyi yorumlayıp, günümüzü iyi tahlil ederek dünyada ve ülkemizdeki durumun irdelenmesi ve geleceğin tasarlanması ile mümkündür. Yapılacak olan yorumlamalar, tanımlar ve tespitler ışığında oluşturulacak çalışma programı ancak bu şekilde doğru bir tarzda hayat bulabilecektir." Teoman ÖZTÜRK.

 

  

  

  

  

 

İstanbul Şube Kaynaklı Yönetim Kurulu İçeriği »

13.05.2009 tarihinden itibaren 2501 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
KATİP MUSTAFA ÇELEBİ MAH. İPEK SK. NO:9 34433 BEYOĞLU - İSTANBUL
TEL: (+90) 212 2529500 Dahili: 01   FAKS: (+90) 212 2498674
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri