AYDINLIK BİR TÜRKİYE İÇİN GÖREV ZAMANIDIR. YAŞANAN KRİZ, EMPERYALİZMİN KRİZİDİR... Bunalımlar ve krizler sistemi olan kapitalizmin bütün dünyada yaşattığı küresel krizle karşı karşıyayız .Bu küresel krizin patlak vermesinden çok önce ülkemizde artan işsizlik ve halkımızın hayatını karartan zamlar bütün emekçilerin ve dar gelirlilerin günlük yaşamını kabusa çevirmiştir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de, sermaye grupları kapitalizmin bu sistematik krizinin kayıp ve zararlarını emekçilere ödetmeye çalışmaktadır. "Hamdolsun, kriz bize teğet geçer" diyenler bu krizin faturasını bizlere, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere nasıl ödeteceğinin hesabını yapmakla meşgul. ZAMLAR DURMAK BİLMİYOR... İnsanlarının yaşamını doğrudan etkileyen tüm ürünlere başta elektriğe, doğalgaza, suya, telefona büyük zamlar yapan AKP‘nin 2008 yılında doğalgaza yaptığı zamlar yüzde 82‘ye elektrik fiyatına yaptığı zamlar ise yüzde 57‘ye ulaşmıştır. Bu zamlarla emekçiler, dar gelirliler ve yoksullar soğukta ve karanlıkta kalacak demektir. Türkiye‘de daha önceki krizlerin bedelini vergiler yoluyla halka ödeten hükümetler, bu kez de temel tüketim maddelerine yapılan yüksek zamlarla ödetmeye çalışmaktadır. IMF ve Dünya Bankası açısından karnesi "A" olan AKP, bir taraftan özelleştirme talanına devam ederek ülkedeki her şeyi sermayeye peşkeş çekmeyi ihmal etmemektedir Zamlardan önce SEDAŞ, BAŞKENT GAZ ve İZGAZ gibi tekel konumundaki şirketleri özelleştirerek halkı özel sektörün insafına terk etmiştir. Yaşanan krizin etkileri her geçen gün artmaktadır. Üretimler düşmekte, işsizlik artmakta, işçi çıkartmaların ardı arkası kesilmemektedir. Şu anda çalışan hiç kimsenin iş güvencesi kalmamıştır. Herkes her an işsiz kalma korkusuyla yaşamaktadır. Bugünkü ve geçmiş dönemdeki hükümetlerin peşkeşleriyle büyüyen sözde sanayiciler Haklarını arayan, ücretlerin düşürülmesi karşısında direnen emekçileri toplu olarak ücretsiz izine gönderme ve iş akitlerini fesh etme ile tehdit etmektedir. Son bir ayda tehdit boyutu aşılmış Kocaeli‘de çokça örneğini gördüğümüz şekilde toplu işten çıkarılmalar başlamıştır. "Yangına körükle gitmeyin" diyenler bu ülkeyi yakmakta, satmaktadırlar. AKP HALKIN, EMEKÇİNİN KARŞISINDADIR... AKP iktidarı da "Üsttekine han hamam, alttakine din iman" düzenini sürdürmekte ısrarlıdır. Emperyalizmin şekillendirmesi sonucu siyasal-İslami gericilik anlayışı, ülkeyi sermayeye pazarlamak, yoksulları daha da yoksullaştıran politikaları sürdürmek konusunda üstüne düşeni fazlasıyla yapmaktadır. Toplumun sağlık ve eğitim hakkını ortadan kaldıran AKP hükümeti, halkın sosyal güvenlik hakkını gasp etmiş, sosyal devlet anlayışını tahrip etmiştir. Yurttaş olmanın gereği olan sosyal haklarını korumak için mücadele edenleri yalan söyleyerek, yalancılıkla suçlamıştır. Yalancılığın dışında, IMF‘ye ve emperyalizme daha çok bağımlılık, baskı, şiddet, çeteler ve yolsuzluklar, bu düzenin ve bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarın daha başka marifetlerindendir. GERİCİLİK ÜLKEYİ SARMAKTADIR. Cemaat ağaları ülkeyi sarmış ve sadaka dernekleriyle halkımız aldatılmaktadır. Tarikatlara, çocuk istismarcılarına biat edenler, halkımıza karşı büyük bir bunalım, çözümsüzlük ve alacakaranlık dışında hiçbir şey sunmamıştır. Oluşturdukları yandaş, besleme medya ile kirli ilişkilerini toz pembe bir tablo ile yasal zemine oturtma çalışmaları kendilerince başarıyla yürümektedir. Bunun karşılığında nasıl pazarlıklar yapıldığı, dünün ufacık gazeteciklerinin birer medya devi haline dönüşmesiyle gayet açık bir şekilde ortadadır. IRKÇILIKTAN BESLENENLER HALA DOYMADILAR... Bu ülkede sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın, yapılan her türlü saldırı, gerçekleşen her türlü silahlı çatışma, ülkemizde barış içinde bir arada yaşama umuduna yabancı güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından vurulan bir darbedir. Sıkılan kurşunlar, atılan bombalar, patlayan mayınlar sorunu askerileştirmekten ve çözüm umudunu azaltmaktan başka sonuç vermiyor. Yıllardır devam eden silahlı çatışmaların kimseye fayda getirmediği ortada, silahların konuştuğu yerde barışın sesi duyulamıyor ne yazık ki. AB ve ABD tarafından Türkiye‘nin bölünmüş haritaları elden ele dolaşırken, yerli işbirlikçileri yaşananlara kılıf uydurma telaşı içindeler. İşkencecileri hala işlerinin başında, F tiplerinde insanlık suçları hala devam ediyor. ARTIK DAYANIŞMA, BİRLİKTE MÜCADELE ZAMANIDIR. Artık, bu ülkenin emek ve meslek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin, bu ülkenin geleceğini düşünenlerin, yüreği emekten ve halktan yana atanların, yaşananlara karşı birlikte, omuzlarını birbirine yaslayarak eylemeliklilerini ortaklaştırmaları gerekmektedir. Şİmdi , işten atılmalara karşı mücadele etme, işten atılmalar karşısında sosyal dayanışma örgütlenmelerine gitme, işyerlerini, sokakları eylem alanı haline getirme zamanıdır. Küresel krizin faturasını, sahibine iade etme zamanıdır. Sermayeye, temsilcisi AKP‘ye karşı, işçiler, emekçiler, emeği ile yaşayanlar olarak, bu ülkenin halkı olarak, kendi taleplerimiz etrafında mücadele etmek, en geniş toplumsal muhalefeti örgütleme ve harekete geçirme zamanıdır. Şimdi sesimizi birleştirme, sesimizi büyütme ve gürleştirme zamanıdır. Şimdi, demokrasiye, hukuk devleti düzenine ve özgürlüklere kulak verme zamanıdır. Şimdi bu çatışma ortamına; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır. Değerli yurdunu seven, ülke bütünlüğüne inanan, geleceğinden endişeli, demokrat-barışçı dostlar, emekten ve halktan yana olan sizler TMMOB‘nin sokaktaki sesini gürleştirdiniz. İçinden çıktığımız halkımıza karşı sorumluluğumuzla TMMOB‘ye destek veren, omuz veren herkesi selamlıyoruz. Şimdi, aydınlık bir Türkiye için görev zamanıdır. Hepimize kolay gelsin...
TMMOB KOCAELİ İL KOORDİNASYON KURULU |
Hakkımızda
AYDINLIK BİR TÜRKİYE İÇİN GÖREV ZAMANIDIR.
