İktidar, gerici emellerine ulaşabilmek için ülkenin aydınlık yüzlerine saldırısını tüm hızıyla sürdürüyor. Ülke rejimini değiştirebilmek için, ülkenin, cumhuriyetin ilerici kazanımlarıyla oluşmuş temellerini hedef almaya ve yok etmeye çalışmaya devam ediyor. Elinde başka hiçbir şey kalmadığı için baskı ve sindirme politikasını hayatın her alanına yaymış durumda. Bu alanlardan en önemlisi de eğitim-öğretim.

Eğitimde gericileşmenin örgütlenmesi yıllar içinde sistematik olarak gerçekleşti. 4+4+4`le ülkedeki eğitimsizlik seviyesi daha da düşürülmeye çalışıldı, zorunlu din dersleri ve her yere imamhatiplerin açılmasıyla orada eğitim gören öğrencilerin ve doğal olarak ülke geleceğinin gerici temelleri sağlamlaştırılması hedeflendi. Kız-erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda eğitim görmesi gündeme getirilerek ülkenin hilafet tarzı yönetimi hevesi alenen gösterildi. Üniversitelerde mescid ve cami sayıları tavan yaparak okuldaki gerici-cihatçı çetelerin örgütlenmesinin önü açıldı. Son dönemde de yüzlerce ilerici-aydın akademisyen çeşitli suçlamalar üretilerek görevlerinden alındı. Dersliklerde, bilim üretip bunu öğrencileriyle buluşturan akademisyenlerin değil de, öğrencilerin aklını hurafelerle ve sistem ezberleriyle dolduran ‘hoca`ların olması aslında yeni Türkiye`nin net bir resmini bizlere gösterdi.

Gerici ve neo-liberal politikalar el ele vererek eğitimin içi tamamen boşaltıldı. Üniversitelerdeki eğitim, bilim insanı yetiştirmek şöyle dursun, tamamen ülkedeki sermayedarların ihtiyaçlarına göre şekillenir hale geldi. Özellikle mühendislik-mimarlık meslek kollarının içeriği ve tanımı bambaşka yerlere çekildi. Bir mühendisin öncelikle ülkede bilimi ve tekniği geliştirmek ve bunu tüm dünya halklarının yararına sunmak gibi bir görevi olması gerekirken, bilerek ve istenerek mühendislerin bunun yerine maaş bordrosuna göre iş seçmesi ve meslek hayatında adeta bir robot gibi hiçbir şeyi sorgulamadan söyleneni yapması dayatıldı. Yani eğitimin niteliksizliği meslekleri de tamamen niteliksiz bir hale getirdi.

Bu gericilik sarmalının içinde en mağdur olan kadınlar, artık neredeyse insan yerine de koyulmayarak, evden dışarı çıkarılmayan, hiçbir söz hakkı olmayan ve görevi sadece çocuk doğurup, erkeğin hayatını kolaylaştıran bir olgu haline getirildi. Özellikle mühendislik-mimarlık meslek alanında da bu işler için ‘uygun olmadıkları` gerekçesiyle psikolojik ve fiziksel baskı altına alınmakta.

Bu gerici ve piyasacı sistemde bizlere düşen bilimi ve tekniği halkların yararına kullanarak mesleğimizin hakkını vermektir. İlerici, aydınlık değerleri yeniden birlikte kurmak için örgütlenerek mücadele etmektir.