ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

15 Mayıs 2024 Çarşamba    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 LİMTER-İŞ GREVİNE DESTEK AÇIKLAMASI

    Yayına Giriş Tarihi: 17.06.2008  Güncellenme Zamanı: 12.11.2008 13:25:48  Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE  
 

Oda Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR, 15–16 Haziran 1970 olaylarından hareketle çalışma yaşamı, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri ve Limter-İş'in 16 Haziran grevi üzerine bir yazılı açıklama yaptı.

Kayıt Dışı, Kuralsız, Esnek Çalışma ve İstihdam Önlenmediği, Gerekli Denetimlerin Yapılmadığı; Sanayi, Tarım, Ticaret ve Hizmet Sektörleri ile Çalışma Yaşamının Bütünü İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemlerinin Tamamına Tabi Tutulmadığı Müddetçe Acı Ölümlerin Yaşandığı Davutpaşa ve Tuzla Örnekleri Çoğalacak, Türkiye İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarında Rekorlara Koşacaktır

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, 15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişinin 38. Yılında, Limter-İş Sendikasının 16 Haziran Tuzla‘da"Yaşam ve İnsanca Çalışma Hakkı" Grevini Desteklemektedir

 

Türkiye‘de 1963‘te gündeme gelen sendika, toplu sözleşme ve grevlere ilişkin yasalar 1965 sonrası iktidarlarca gasp edilmek istenmiş ve en sonu 1970‘te 274 ve 275 sayılı Sendikalar, Toplu Sözleşme ve Grev Yasalarında değişiklikler yapılması yoluyla DİSK‘in tasfiyesi amaçlanmıştı. Yasa tasarısı TBMM‘de görüşülmeye başlanmadan önce, dönemin Çalışma Bakanının dile getirdiği "Çok yakında DİSK‘in canına ot tıkayacağız" yaklaşımı, işçilerin yasa tasarısının Anayasa‘ya aykırılığı temelinde 168 fabrika ve 150 bine yakın işçiyi kapsayan 15-16 Haziran 1970 direnişine sıkılan kurşunlar ve ardından gelen sıkıyönetim dönemi uygulamalarında kendini göstermiştir.

İşçilere uygulanan şiddet sonucunda 3 işçi yaşamını kaybetti, 200‘den fazla kişi yaralandı, 16 Haziran 1970‘te sıkıyönetim ilan edildi ve 3 ay içinde 5 bini aşkın işçi işten atıldı. DİSK yöneticileri açılan davalardan beraat ettiler. Söz konusu yasa değişikliklerini içeren hükümler, iki yıl sonra Anayasa Mahkemesi‘nce Anayasa‘ya aykırı bulunarak iptal edildi. Ancak o dönemi resmeden "sosyal uyanış iktisadi gelişmeyi aştı" gerekçesiyle gelen 12 Mart ara rejiminin yaptığı ve yapamadıkları 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile doruk noktaya ulaştı ve örgütlenme, toplu sözleşme ve grevle ilgili sendikal haklar çalışanlar aleyhine yeniden düzenlendi.

24 Ocak 1980 sonrası neo liberal ekonomik politikalar ve çalışma yaşamına ilişkin yasalar; örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme ve grev hakkını baltalamanın yanı sıra sağlık, sosyal güvenlik, gelir dağılımı, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, iş güvencesiz ve kuralsız/esnek çalışma ögeleriyle birlikte bütün çalışma yaşamını daha da kötürümleştirmiştir. 12 Eylül‘ün ilk günlerinde TİSK Başkanının "bugüne kadar işçiler güldü, bundan sonra biz güleceğiz" sözleri tam da bu bağlamdadır.

Bugün Türkiye sanayisi ve çalışma yaşamında iş sağlığı ve güvenliği önlemleri yok denecek kadar küçük ölçeklerde ve çok parçalı olarak uygulanmaktadır. 4857 sayılı İş Yasası gerekli denetimleri esnetmiştir. Bugün işyerlerinde mühendislik ve hekimlik uygulamalarına ilişkin yasal eksikler dizboyudur. 50 ve daha çok sayıda işçinin çalıştığı işyerleri için öngörülen "İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu" (İSGK) oluşumu Türkiye‘deki toplam işyerlerinin ancak % 1,5‘inde geçerlidir. Toplam işyeri sayısının % 98‘ini oluşturan ve İSGK, İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hemşiresi veya Sağlık Memuru bulundurma gibi zorunlulukların bulunmadığı küçük ve orta boy işletmeler ile Tuzla Tersaneleri gibi işletmelerde yaşanan iş kazaları ve ölümler esasen kuralsız, esnek çalışma ve taşeron/alt taşeron uygulamasının azami kâr güdüsü ile ulaştığı gündelik vahim sonuçlara ciddi bir ayna tutmaktadır.

Bu sorunların çözümü uygulanan neo liberal politikaların tamamen dışında, insanı, sağlık ve güvenliği temel alan eşitlikçi yasa ve uygulamalarla olanaklıdır. Sanayileşme, üretim ve istihdamdan yana bir çalışma yaşamının insanca, iş güvenceli, örgütlü ve iş kazalarından arındırılmış bir şekilde örgütlenmesi pekala olanaklıdır.

4857 sayılı İş Yasası tamamen işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, işçileri başka işverenlere kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan bu yasa yerine bütün tarafların katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalıdır. Çalışma yaşamı mevzuatı, ekseni "insan" olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasa, tüzük ve yönetmelikler uluslararası sözleşme, standart ve normlar dikkate alarak yenilenmelidir. İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri bütün iş yerlerini, tüm çalışanlar ve tüm toplum kesimlerini kapsamalıdır.

İş güvencesi ile iş güvenliğinin birbirini tamamladığı gerçeğinden hareketle, tüm çalışanlar insana yakışır "norm ve standartta" bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır.

Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak bu talepler eşliğinde, 15-16 Haziran direnişini 38. yıldönümünde anıyor ve Tuzla tersanelerinde "yaşam ve insanca çalışma hakkı" için greve giden işçileri selamlıyoruz.

Ali Ekber ÇAKAR

TMMOB Makina Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Sekreteri

İstanbul Şube Kaynaklı Basın Açıklamaları »

17.06.2008 tarihinden itibaren 1830 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
KATİP MUSTAFA ÇELEBİ MAH. İPEK SK. NO:9 34433 BEYOĞLU - İSTANBUL
TEL: (+90) 212 2529500 Dahili: 01   FAKS: (+90) 212 2498674
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri