ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

02 Mayıs 2024 Perşembe    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 III. DEMİR ÇELİK KONGRESİ VE SERGİSİ YAPILDI

    Yayına Giriş Tarihi: 01.09.2008  Güncellenme Zamanı: 01.09.2008 16:04:53  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 01.09.2008 16:05:40

22-24 Eylül 2005 tarihleri arasında Kdz. Ereğli/Zonguldak’ta gerçekleşen III. Demir Çelik Kongresi ve Sergisi’nin açılış konuşmaları; MMO Zonguldak Şube Yönetim Kurulu Başkanı Atıf METE, Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ, Kardemir Demir Çelik Fabrikaları TAŞ. Genel Müdürü Vekili Fatih GÖÇER, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları TAŞ. Genel Müdürü Fadıl DEMİREL, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları TAŞ.Yönetim Kurulu Başkanı Recai BERBER, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş AÇIKGÖZ, Zonguldak Valisi Yavuz ERKMAN tarafından yapıldı.

22-24 Eylül 2005 tarihleri arasında Kdz. Ereğli/Zonguldak‘ta gerçekleşen III. Demir Çelik Kongresi ve Sergisi‘nin açılış konuşmaları; MMO Zonguldak Şube Yönetim Kurulu Başkanı Atıf METE, Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ, Kardemir Demir Çelik Fabrikaları TAŞ. Genel Müdürü Vekili Fatih GÖÇER, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları TAŞ. Genel Müdürü Fadıl DEMİREL, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları TAŞ.Yönetim Kurulu Başkanı Recai BERBER, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş AÇIKGÖZ, Zonguldak Valisi Yavuz ERKMAN tarafından yapıldı.
Kongrede toplam 15 oturumda 40 sözlü, 43‘ü poster olmak üzere 83 bildiri sunuldu ve ayrıca "AB Sürecinde Demir Çelik Sektörünün Geleceği" paneli gerçekleştirildi. Kongreye 558‘i kayıtlı, 1050 katılımcı izledi.
Kongreyi 45 kurum, kuruluş ve üniversite destekledi. Kongre kapsamında, sektördeki teknolojik yenilik ve ürünlerin sunulduğu bir de sergi düzenlendi.

Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın "Demir Çelik Kongresi ve Sergisi"ni Açış Konuşması yazının devamındadır.

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın
"Demir Çelik Kongresi ve Sergisi"ni
Açış Konuşması



Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ, bugün Kdz. Ereğli‘de ERDEMİR Kültür Merkezi‘nde başlayan Demir Çelik Kongresi ve Sergisi‘ni açış konuşmasında, MMO‘nun Demir Çelik Sektörüne yönelik 3 çalışma döneminde kongreler düzenleyip, sonuç bildirgeleri, sunulan bildiriler ile bant çözümlerini kitaplaştırarak kamuoyuna ve ilgili mercilere sunduğunu ve konu ile ilgili yayınlar çıkardığını belirtti.

Oda Başkanı, "Bir ülke ekonomisi ve sanayileşmesinin en önemli bileşkesi demir çelik sektörünün mevcudiyeti ve gelişmesidir. Demir çelik sektörünün üretim ve tüketim büyüklükleri, sanayileşmenin temel göstergelerinden biri sayılmaktadır" dedi.
1926‘lardan itibaren sektörün oluşumuna yönelindiğini ve 1930‘lar ile 1960‘ların sektöre yönelik asıl hamlelerin yapıldığı, temel tesislerin kurulduğu yıllar olduğunu belirten Oda Başkanı, daha sonra atılan diğer adımlarla birlikte, Türkiye‘nin belirli bir gelişme çizgisine girebildiğini; bugün Türkiye‘nin 2004 yılı itibarıyla 20.5 milyon ton ham çelik üretimi ile dünya sıralamasında 12. sırada yer aldığını belirtti ve sözlerine devamla, sektöre ilişkin şu saptamalarda bulundu:
"Ancak 1980‘li yıllardan itibaren uygulanagelen planlamayı, yatırımı, üretimi, sanayileşmeyi ve sosyal devlet anlayışını dışlayan özelleştirmeci küresel politikaların yıkıcı sonuçları sektörümüzde de yaşanmaktadır.

Bu süreçte kamu işletmeciliğini bitirmek adına, entegre demir çelik tesislerimize bakım, yenileme ve kapasite artırma yatırımları yapılmayarak bu tesisler bilinçli bir şekilde zarar ettirilmiştir. Kalkınmada sürekliliğin sağlanması ve dışa bağımlılığın azaltılması için demir cevheri ihtiyacının öncelikle ülke kaynaklarından karşılanması gerekliliği göz ardı edilmiş, demir cevheri arama faaliyetlerinden vazgeçilmiştir. Türkiye demir cevheri rezervleri 10 yıl içinde tükenebilecek konuma getirilmiştir.

Özellikle Divriği, Hekimhan ve Attepe‘de 20 yıllık ihtiyacımızı karşılayabilecek demir rezervimiz bulunmasına rağmen yurtdışından demir cevheri ithal edilmektedir. 1980 sonrası Devlet Planlama Teşkilatı‘nın plan hedeflerine uymayan yatırım teşvikleriyle uzun ürünlerde iç tüketimin üstünde bir kapasite yaratılırken, yassı ürünlerde ise planlamanın ve dünya ölçeklerinin çok gerisinde kalınmıştır. Yassı çelik mamul üretiminin toplam üretime oranı dünyada % 47 iken Türkiye‘de % 18‘dir. Plansız yatırım ve teşvik politikaları sonucu ülkemizin uzun ürün üretimi iç tüketimin iki katına ulaşmıştır.
Demir çelik sektörü; bir taraftan ülkenin iç tüketim açığını yassı ürün ithal ederek karşılarken, diğer taraftan uzun ürünü üretebilmek için hurda demir ithal edilmektedir. Her iki durumda da sektör dışa bağımlı hale getirilmiştir. Türkiye ithal ettiği hurda demir ile dünya sıralamasında birinci sıradadır. Sektörde uzun ürün fazlalığına rağmen yurtdışından dampingli fiyatlarla uzun ürün ve kütük ithalatına izin verilmektedir."

Emin KORAMAZ, "bu yapısal çarpıklığın en önemli nedeninin IMF ve Dünya Bankası‘nın direktifleriyle uygulanan özelleştirme ve serbestleştirme politikaları" olduğunu belirterek, sektördeki bazı özelleştirmelere ilişkin olarak, "Bu politikalarla ülkemizin en büyük KİT‘lerinden olan TDÇİ işlevsiz kılınmış, KARDEMİR, İSDEMİR ve DİVHAN gibi kuruluşlar gözden çıkarılmıştır. 1995 yılında KARDEMİR özelleştirilmiş, İSDEMİR üretimin yassı ürüne dönüştürülmesi kaydıyla ERDEMİR‘e devredilmiş, DİVHAN ise özelleştirme kapsamında ERDEMİR‘e satılmıştır. Karabük, İskenderun, Divriği ve Hekimhan‘da yerleşimin ve sanayinin tamamı demir çelik sanayiine endeksli iken, bu yerleşkelerimiz zaman içinde kendi kaderlerine terk edilmiştir" dedi.

KORAMAZ, "Şimdi ise küresel güçler, yerli, yabancı sermaye grupları, dev tekeller gözlerini sektörün gözbebeği olan ERDEMİR‘e diktiler. Ülkemiz demir çelik sanayisine son darbeyi vurmaya hazırlanıyorlar" dedi ve ERDEMİR‘in stratejik konumuna ilişkin olarak, "Türkiye‘nin Avrupa ülkeleri ile ilişkileri, ERDEMİR‘in stratejik konumu ve Türkiye‘nin otomotiv, beyaz eşya ve inşaat alanlarındaki gelişmesi bu ilgiyi arttırmaktadır. ERDEMİR‘in savunma sanayiine yönelik namlu, zırhlı çelik vs. üretimi ve gemi inşa sacları üretimine yönelik yatırımları ile savunma ve gemi sanayisi için taşıdığı önem tartışılamaz. Aynı şekilde Türkiye‘nin enerji, doğalgaz ve petrol ulaşım hatları üzerinde oynamaya başladığı rol ve bu hatlara yönelik malzeme ve boru tedariki ERDEMİR‘e yine önem kazandırmaktadır" dedi.
KORAMAZ, ERDEMİR‘in ülkemizin tek yassı çelik üretim tesisi olduğunu, ERDEMİR ve yan kuruluşlarının yassı çelik, silisyumlu yassı çelik, uzun çelik, dikişsiz boru üretiminde ciddi bir kapasite yanısıra, Türkiye‘nin demir cevheri arama ruhsatının yarısına, 2 büyük ve stratejik limana, bir kok, 1 sinter, 1 kireç fabrikasına, yüksek fırına, çelikhaneye, sürekli dökümlere, sıcak ve soğuk haddehanelere, kalay ve krom kaplama hattına, galvanizleme hattına, yatırım, danışmanlık, mühendislik, projelendirme açısından önemli bir zenginlik ve birikime sahip olduğunu belirttikten sonra, "ERDEMİR‘in sürekli artan üretim kapasitesi ve toplam birikiminin satılmasıyla Türkiye otomotiv, petrokimya, savunma sanayii ve hidrolik sistemlere yönelik demir-çelik alanındaki üretici potansiyelini büyük oranda yitirecektir. Özelleştirme sonucu ERDEMİR‘e sahip olacak şirket veya konsorsiyum, ülke demir-çelik piyasasının da hakimi olacak ve bir dizi stratejik alana ekonomik ve politik açılardan girdilerde bulunabilecektir.

ERDEMİR‘e dünya demir çelik devlerinin talip olması, işte bu zenginlik, birikim ve sahip olunacak ekonomik-politik olanaklardan ötürüdür" dedi.
Oda Başkanı, "ERDEMİR‘in 1960 sonrası Türkiye‘nin sanayileşme ve kalkınma hamlelerini simgelediğini" ifade ettikten sonra, "ERDEMİR Türkiye‘deki ortalama performansın çok üzerine çıkmış bir kurum niteliği taşımaktadır. Kamuya yük olmadığı gibi, küresel düzeyde rekabet ederek ayakta kalmayı başarabilecek niteliğe sahiptir. Yarattığı gelirin önemli bir kısmını kuruluş sözleşmesi gereği yeniden yatırıma dönüştürmek zorunda oluşundan dolayı işsizliğin yaygın olduğu ülkemiz için vazgeçilmez bir konumu bulunmaktadır" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

"Kamu işletmeciliğinin çökertildiği bir ortamda ERDEMİR, büyük bir gelişme içindedir. 500 en büyük kuruluş içinde ERDEMİR, kârda, üstelik "özel sektör" kategorisindeki kârda birinci gelmektedir. 2005 yılı itibarıyla ERDEMİR‘in yatırımları 493 milyon dolar, İSDEMİR‘in 610 milyon dolar, toplam olarak da 1 milyar 103 milyon dolardır. Önümüzdeki yıllara ilişkin planlanan yatırım hedefleriyle ERDEMİR, Avrupa‘nın önde gelen kuruluşları arasında yer alacaktır. 2009‘a kadar tamamlanacak toplam 38 proje için takriben 2 milyar dolar harcanacaktır. Yani bugünkü takribi satış bedeli kadar. ERDEMİR‘in yalnızca kuruluş değeri en düşük hesaplamalarla 6-7 milyar dolardır.
Uluslararası para ve finans kuruluşları ile DTÖ ve AB‘ye verilen taahhütler sonucu böylesine verimli ve stratejik bir kuruluşun satışa çıkartılması, hem de kuruluş değerinin çok altında bir bedelle satışa çıkarılması ülkeyi satmakla eş anlamlıdır.

Bizim gibi geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelere kamu işletmeciliğinin tasfiye edilmesini ve ulusal ekonominin korunmamasını dayatan metropol ülkeler, kendi ülkelerinin sanayi sektörlerine kıskançlıkla sahip çıkmaktadır. Japonya, Rusya ve G. Kore‘den yapılan ithalatlar nedeniyle Kuzey Amerika‘da çelik fiyatları düşünce, Amerikan çelik şirketleri rahatsız olmuş ve 5 Mart 2002‘de ABD, 10 çelik ürünü ithalatında gümrük vergilerini yüzde 8‘den yüzde 30‘a yükseltme kararı almıştır. Aynı şekilde Avrupa Birliği, çelik sanayiini korumak amacıyla 28 Mart 2002 tarihi itibariyle 15 demir-çelik ürünü ithalatında Genel Tarife Kotası uygulamasına geçmiştir. Gümrük Birliği anlaşmasına rağmen Türkiye‘nin de bu uygulama kapsamında tutulması, sektörün ve ülkemizin aleyhine bir diğer hususu oluşturmaktadır.

Ülkemize "yol, yön, harita, ev ödevi" vs. sunanların kendilerinin yüksek gümrük duvarları oluşturmaları, gerçek niyetlerini açıkça gözler öne sermektedir. Küreselleşme, özelleştirme ve neo liberal iktisadın ülkemizdeki savunucuları ulus devlet çıkarlarına habire yüklenirken, nedense gelişmiş ülkelerin esasen ulus devlet eksenli emperyal politikalarını görmezden gelmektedirler."

KORAMAZ, özelleştirmelere ilişkin Oda tutumunu ise şu sözlerle dile getirdi:
"Odamız, özelleştirmeler konusunda, ‘yerliye mi gitsin-yabancıya mı‘ vb. aldatıcı ikilemlerin ötesinde, hatta ‘ucuza gitti-gitmesin‘ tartışmalarının da ötesinde, bu sürece yön veren küreselleşme, neo-liberal politikalar ve ülke çıkarlarımız dikkate alınarak tutum belirlemektedir.
Odamız, uluslararası tekellerin isteklerine cevap vermeye yönelik olarak gündeme gelen, madencilikten enerjiye, iletişimden ulaşıma, eğitimden sağlığa, yerel yönetimlerden hizmet sektörü ve mühendisliğe dek bir çok alanın sermayeye açılarak talan edilmesini, sanayileşmeden ve bağımsızlıktan tamamen vazgeçilmesi olarak saptamaktadır.
Bu nedenle Odamız, ‘ERDEMİR satılamaz, satılmamalı‘ demekte ve ERDEMİR çalışanları ile halkının yanında olduğunu belirtmekten onur duymaktadır."

Oda Başkanı, küreselleşme süreç ve politikalarının ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel vb. tüm düzlemlerde yıkım ve tahribatlarına karşı durabilmek için öncelikle, ülkemizin stratejik öngörüyle tüm alanlarda ve tüm sektörlerde kendi ulusal politikalarını oluşturması; bilim ve teknoloji alanında ulusal bir strateji belirlenmesi ve ekonomide devletin yönlendiriciliğinin artırılması gerektiğine işaretle "özelleştirme uygulamalarıyla, sanayi tesislerimizin, kamusal varlıklarımızın ormanlarımızın, tarım alanlarımızın, madenlerimizin yağmalanmasına son verilmelidir" dedi.

Oda Başkanı, konuşmasını Kongreye emeği geçenlere teşekkür ederek ve Kongrenin başarılı geçmesini dileyerek tamamladı.

Tüm »

01.09.2008 tarihinden itibaren 2103 defa okunmuştur.

 
SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri