ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

06 Mayıs 2024 Pazartesi    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 ODA YÖNETİM KURULU BAŞKANI EMİN KORAMAZ'IN ANADOLU AJANSINA YAPTIĞI AÇIKLAMA...

    Yayına Giriş Tarihi: 15.01.2008  Güncellenme Zamanı: 07.10.2008 16:13:54  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ'ın, Anadolu Ajansı'na Enerji Verimliliği konusunda yaptığı açıklama aşağıdadır.

Ülkemizde enerji sektöründe 20 yıldır uygulanan politikalarla toplumsal ihtiyaçlar ve bunların karşılanabilirliliği arasındaki açı her geçen gün daha da artmaktadır. Enerji politikaları üretimden tüketime bir bütündür, bütüncül bir yaklaşım esas olmalıdır. Ülkemiz gerçekleri de göz önüne alınmak şartıyla, enerji sektörünün gerek stratejik önemi gerekse kaynakların rasyonel kullanımı açısından düzenleme, planlama, eşgüdüm ve denetleme faaliyetlerinde, koordinasyon ve uygulama eksikliği olduğu, bugün enerji sektörünün krizlerin eşiğinde dolaşmasından anlaşılmaktadır.

Türkiye bugüne kadar enerji ihtiyacını esas olarak yeni enerji arzı ile karşılamaya çalışan bir politika izlemiştir. Dağıtımda, kaçaklarla birlikte % 18'e ulaşmış kayıplar ve nihai sektörlerde yer yer % 50'nin üzerine çıkabilen enerji tasarrufu imkanları göz ardı edilmiştir. Enerji ihtiyacını karşılamak üzere çok pahalı yatırımlar devlet eliyle ve daha sonra desteklerle özel sektör eliyle yapılırken, tasarruf için hiç bir projeye destek olunmamıştır. Böylece bu kayıplar devamı ile birlikte enerjideki dışa bağımlılık Türkiye için ciddi boyutlara ulaşmıştır.
2009 yılına doğru baş göstermesi beklenen enerji açığını karşılamak üzere, yine kapsamlı bir enerji tasarrufu planı yerine (sadece bir kaç tavsiye yapılarak), en kısası bir kaç yıl sonra devreye girebilecek rüzgardan nükleere geniş bir yelpazede yer alan yeni santrallerin ihale edilmesi için hazırlık çalışmalarının hızlandırıldığını bütün kamuoyu bilmekte, Odamız da bu konudaki eleştirilerini kamuoyu ile sık sık paylaşmaktadır. 
Oysa Türkiye'nin bundan sonra izlemesi gereken politika "önce enerji tasarrufu için yeni yatırım yapılması, bu yatırımlarla sağlanan tasarruflar yeterli olmaz ise yeni enerji üretim tesisi yatırımı" olmalıdır. Önümüzdeki yıllarda yaşanması beklenen enerji sıkıntısının aşılması için yapılması gereken en önemli uygulama, tasarrufa yatırımdır.
Ülkemizde son yıllarda, enerji sektöründe arz tarafı yönetimi politikalarının yanı sıra, talep yönetimi ve enerji verimliliğinin arz kaynağı olarak görülmesi konusunda bazı inisiyatifler harekete geçmeye başlamıştır. Türkiye 2004 yılında taraf olduğu İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Türkiye'nin önünde Kyoto sonrası zorlu süreçler olduğu Bali toplantısını takiben yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Talep taraflı önlemlerin arz politikalarıyla desteklenmesi konusundaki anlayış değişiminin en önemli göstergesinin Mayıs 2007 de yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanunu olduğu söylenebilir. Enerji Verimliliği Kanunu, enerjinin etkin kullanılması, enerji israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin artırılmasını amaçlamaktadır. Enerjinin üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarında, endüstriyel işletmelerde, binalarda, elektrik enerjisi üretim tesislerinde, iletim ve dağıtım şebekeleri ile ulaşımda enerji verimliliğinin artırılmasına ve desteklenmesine, toplum genelinde enerji bilincinin geliştirilmesine ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Ancak kanunun, enerji ve diğer sektör politikaları üzerinde nasıl bir evrimleşme yaratacağı henüz çok belli değildir. Ayrıca son yıllarda özelleştirme ve serbestleştirme sürecinde yürürlüğe konan yasal düzenlemelerde bu konuya yapılmış ciddi bir atıf yoktur. Bu da Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda da yine sadece üretime yatırım yapacağının bir işaretidir.
Enerji verimliği ve tasarrufu; "enerji tasarrufu, ihtiyaç olduğu halde enerjinin kullanılmaması veya az kullanılması değil; enerji içeriği olan atıkların değerlendirilmesi, teknik ve teknolojik önlemlerle enerji verimliliğinin arttırılması ve mevcut enerji kayıplarının önlenmesi yoluyla tüketilen enerji miktarının ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden, çevre için olumlu etki yaratarak en aza indirilmesi" olarak tanımlanmaktadır. Bu anlayış gelişmiş dünya ülkelerinde yeni enerji politikasının ana unsurunu oluşturmuştur. Enerji tasarrufu enerji temini alternatiflerinin en önemlilerinden birisidir ve tasarruf edilerek kazanılabilecek enerjiyi üretmek için, elektrik santralleri, rafineriler, boru hatları gibi çok daha büyük boyutlu yatırımlara ve uzun zamana ihtiyaç duyulmaktadır.
Tasarruf edilen enerji küçük boyutlu, ama kümülatifte oldukça önemli olarak değerlendirilebilecek oran ve miktarda birçok noktadan aynı anda hızla geri kazanılabilecek ve daha küçük boyutlu çok sayıda yatırımcıya yayılmış ve faizlerle büyük finans kuruluşlarından alınmış borçlara ihtiyaç duymayan yatırımlarla elde edilebilecek bir enerji kaynağıdır.
Enerji verimliliği ile;
• Fabrikalarda üretim kademelerindeki enerji tüketiminin azaltılması ile ürün maliyetlerindeki düşüş, sanayi kuruluşlarının iç ve dış pazardaki rekabet şansını arttırmakta,
• Binalardaki enerji tüketimi, içinde yaşayan insanları üşütmeden ve hatta konfor şartları iyileştirerek düşürülmekte ve verimli cihazlarla aile veya işletme bütçesindeki ısıtma elektrik giderleri azalmakta,
• Sokak ve caddeler daha az enerji harcanarak daha iyi aydınlatılmakta,
• Ulaşımda yakıt tüketimi düşük araçların tercih edilmesi ve hız limitlerine uyulması ile sürücülerin daha az yakıt harcaması yapması sağlanmakta,
• Mevcut verimsiz sistemi iyileştirmek için ciddi bir istihdam ve ticaret potansiyeli yaratılmakta,
• Büyük metropollerde ısıtma ve araçlardan kaynaklanan emisyonlarda azalma olduğundan halk sağlığı açısından sosyal yararlar elde edilmekte,
• Elektrik üretiminde daha verimli üretim yöntemi olan kojenerasyon ile birincil kaynağın ısı ve elektrik eldesi mümkün olmaktadır.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası; ülke kaynaklarının halkın ve ülkenin çıkarları doğrultusunda kullanımını sağlamak üzere yürüttüğü teknolojik ve meslek disiplininin bilimsel çalışmalarla desteklenmesi çerçevesinde ve ayrıca makina mühendisliğinin somutlandığı alanlardan birisinin enerji olması nedeniyle, enerji verimliliğinde kamusal taraftadır. Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında Odamıza ve üyelerimize kanunda önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Binaların daha iyi yalıtılması, yüksek verimli kazanların ve ısı tesisatının, soğutma ekipmanlarının üretilmesi ve kullanılması, açık sıcak ve soğuk yüzeylerin yalıtılması ve atık ısının geri kazanımı, kojenerasyon tekniklerinin kullanımı, bölgesel ısıtma tesislerinin kurulması, enerji verimli ve çevre uyumlu taşıtlar, enerji verimliliği anlamında önem taşıyan konulardan bazılarıdır ve mesleki faaliyetlerimiz arasında bulunmaktadır. Bu anlamda Enerji Verimliliği Yasası'nın öngördüğü faaliyetlerin pek çoğu makina mühendisliği meslek disiplini alanına girmektedir. Odamız Yasaya bağlı ikincil mevzuata yönelik çalışmalara yapacağı katkılar ile yasal çerçevenin kamu yararı esas alınarak içinin doldurulmasında aktif rol üstlenme çalışmaları içindedir.
Bu amaçla Odamız enerji verimliliğine yönelik aşağıdaki kapsamlı önerilerini kamuoyunun dikkatine sunmaktadır.  
ENERJİ VERİMLİLİĞİNE YÖNELİK ÖNERİLER
1. Ülkemizde enerji sektöründe 20 yıldır uygulanan politikalarla toplumsal ihtiyaçlar ve bunların karşılanabilirliliği arasındaki açı her geçen gün daha da artmaktadır. Enerji politikaları üretimden tüketime bir bütündür, bütüncül bir yaklaşım esas olmalıdır. Ülkemizde enerji sektörünün gerek stratejik önemi gerekse kaynakların rasyonel kullanımı, düzenleme, planlama, eşgüdüm ve denetleme faaliyetlerinin koordinasyonu açısından önemli eksiklikler mevcuttur. Mevcut yapı içinde özerk ve bilimsel kriterler çerçevesinde çalışabilen bir merkezi birime ihtiyaç vardır. Enerji sektörüne yönelik politikaların belirlenmesinde toplumun tüm kesimlerinin ve konunun tüm taraflarının görüşleri alınmalı enerji planlamasında politika ve önceliklerin tartışılıp, yeniden belirleneceği geniş katılımlı bir platform oluşturulmalıdır.
2. 2 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe giren 5627 nolu Enerji Verimliliği Kanunu ülkemizdeki enerji verimliliği politika ve çalışmalarına yeni bir anlayış ve ivme kazandırmıştır. Böylece tüm sektörleri kapsayacak hukuki bir çerçeve belirlenmiştir. Bu hukuki çerçevenin diğer sektörler tarafından da algılanması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın (ETKB) diğer Bakanlıklarla düzenli olarak işbirliği yapması gerekmektedir. Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu (EVKK) bu iş için yeterli değildir.
3. Enerji Verimliği sağlamak üzere; politikanın belirlenmesi, uygulamaların yapılması ve izleme gerekli üç ayrı fonksiyondur. Başarılı ülkelerde bu fonksiyonların değişik kurumlara dağıtıldığı görülmektedir. Bunun için makro politikalarla uyumlu olarak belirlenmiş ve EVKK tarafından onaylanmış politikalar çerçevesindeki uygulama ve izleme görevleri; ETKB tarafından projeler şeklinde (hedefi, adımları, bütçesi, zamanı belirlenmiş olarak) ilgili kuruluşlara verilmelidir.
4. İkincil mevzuatın hazırlıkları sürmektedir. Odamız sunduğu görüşler ile bu sürece katılmaktadır. Bu çalışmalarda diğer kuruluşlarca verilen önerilerin gözönüne alınması ve yönetmeliklerde yeralmasının sağlanması ve Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİEİ) dışındaki kapasitelerin kullanılması kanunun içselleştirilmesini kolaylaştıracaktır. EİEİ'nin uzmanlık alanı dışında kalan mali desteklerin yönetilmesi, istatistiksel izleme, başka kuruluşların kuruluş kanunundaki işlerin yönetilmesi gibi görevlerin EİEİ tarafından üstlenilmesi EİEİ'nin kanun uygulamalarında gereksiz bir yük altına girerek hantallaşmasına yol açabilecektir. Bu nedenle alınan her görevin getireceği yükler (insan gücü, operasyon masrafı, operasyon hacmi v.b.) konusunda bir çalışma yapılmalıdır. 
5. Bir AB destekli proje çerçevesinde hazırlanmış olan Enerji Verimliliği Stratejisi gerçekçi hedef ve politikalar göz önüne alınarak revize edilmeli, çalışmalar buna göre yönlendirilmelidir. Enerji tasarrufu ile geriye kazanılacak enerji miktarı için ETKB tarafından yıllar bazında (MTEP-Milyon Ton Eşdeğer Petrol) net miktar olarak hedeflenerek tüm sektörlerdeki (inşaat, ulaştırma, imalat sanayi, hizmetler) çalışmalar bu hedef potansiyeli geri kazanmak üzere planlanmalıdır. AB'nin Enerji Hizmetleri ve Nihai Tüketim Sektörlerinde Enerji Verimliliği Direktifinde olduğu gibi, resmi  ve bağlayıcı bir hedef 2010 ve 2020 için sayısal olarak belirlenmelidir Bu hedeflerle uyumlu enerji verimliliği göstergeleri (kwh/m2, mcal/ton sıvıçelik, lt/100 km .. gibi) hesaplanmalı, bunun için EİEİ Eşleştirme projesinde ve TÜİK EUROSTAT projesinde  başlatılmış olan çalışmalar ETKB tarafından takip edilmeli ve yönlendirilmelidir. Enerji Arz Planlarına enerji tasarrufu ile karşılanacak miktarlar açık şekilde konulmalıdır. Kyoto Protokolunun imzalanıp imzalanmaması tartışmasından bağımsız olarak; AB'nin Kyoto taahhütleri konusundaki çalışması paralelinde enerji tüketiminin ve enerji verimliliği artışlarının CO2 eşdeğeri olarak hesaplanması prosedürü tüm sektörlere yerleştirilmelidir. Gerektiğinde kullanılmak üzere; AB ve BM ile yapılacak müzakereler için ülkemizi sıkıntıya sokmayacak CO2 azaltım senaryoları şeklinde hazırlık yapılmalıdır.
6. Enerji tasarrufu çalışmalarında, bütün gelişmiş ülkelerde sağlanan başarı, devletin çok çeşitli şekillerde çalışmaları mali olarak desteklemesiyle sağlanmıştır. Bu nedenle Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan ülkemizdeki teşvik mevzuatı, Enerji Verimliliği Kanunu çerçevesinde gözden geçirilmeli, enerji verimliği proje desteği ayrı bir kalem olarak mevzuatta yer almalı, yıllık mali destek miktarı enerji planında öngörülen yıllık tasarrufun karşılığını aşmayacak şekilde veya bu miktarın bir oranı olarak belirlenmelidir. Küçük sanayici/KOBi'ler ve halk için basit bürokratik işlemlerle enerji verimliliğini destekleyecek mali teşvikler, yine arz planına konan enerji tasarrufu miktarı ile uyumlu olarak yönlendirilmelidir. Hazine Müsteşarlığı'nca verilen enerji teşvikleri enerji tüketimini körükleyici bir etki yaratacağı için kesinlikle yürürlüğe sokulmamalıdır.
7. Teşviklere ve özellikle de halka ve küçük sanayiciye tasarruf yatırımlarında kaynak sağlamak için bir fon oluşturulmalıdır. Bu fon başlangıç yılında hibelerle oluşturulmalı daha sonra enerji hizmet şirketlerinin (doğal gaz ve elektrik satış şirketleri), EPDK'nın organizasyonu altında, müşterisi başına vereceği yıllık 3 YTL gibi bir ödeme ile beslenmelidir. Bu fon çok düşük faizli kredi sistemi olarak bankacılık sektörünün de içinde olduğu şeffaf bir mekanizma ile yönetilmeli ve fon  baştan belirlenen hedefleri sağladıktan sonra, 7-10 yıl gibi bir süre sonunda kendisini yok edecek şekilde kurgulanmalıdır.
8. Elektrik enerjisinin verimli üretimi, iletimi, dağıtımı tesisin yatırım kararından itibaren başlayan bir süreçtir Bu süreçlerde yani enerji tesisine karar veren, yapan, çalıştıran olarak insan en önemli verimlilik etkenidir. Bu nedenle, özellikle sektörü yöneten kamu sektöründe çalışan insan gücü etkin ve çağın gereksinimlerine uygun bir organizasyon ile yönetilmeli, organizasyona göre ihtiyaç duyulan insan gücü, nitelik ve sayı olarak belirlenmeli, uygun ve adil yöntemle eleman temin edilmelidir. Ayrıca çalışanların bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve motivasyonu, yenilikleri takip etmesi, yeniliklere adaptasyonu için eğitime çok önem verilmeli ve tüm çalışanları motive edecek ücret ve yükselme politikası getirilmelidir.
9. Santral verimi, çeşitli teknolojik yenilikler ve teknik önlemlerle artırılabilmektedir. Bu amaçla işletmenin dışından uzmanlar tarafından enerji etütleri yürütülerek, enerji tasarruf önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanması gerekmektedir.
10.  Elektrik enerjisi kaçak oranlarının yüksek olduğu il ve ilçeler için bölgenin sosyal, ekonomik özelliklerine uygun strateji ve faaliyet planları bölgeyi tanıyan uzmanlarca hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Geçim problemi olduğu belgelenmiş olan ailelere diğer bazı ülkelerde uygulandığı gibi, aylık belirli bir seviyede (örneğin 250 kWh'e kadar, bugünkü tarifelerle yaklaşık 50 YTL) ücretsiz elektrik verilerek, eğer bu değer aşılırsa tamamı ücretlendirilecek şekilde bir sistem kurularak tahakkuk oranı arttırılmalıdır. Böylece aşırı ve verimsiz tüketimin önüne geçilebilecektir.  Ticari işletmelerin kaçak elektrik tüketimi en ağır şekilde cezalandırılmalı ve bu kuruluşlar teşhir edilmelidir.
11. Talebin yönlendirilmesi en popüler ve en maliyet etkin enerji yatırım programı olması nedeniyle diğer ülkelerdeki uygulamalar verimlilik üzerine yoğunlaşmış ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ülkemizde ise son yıllarda özelleştirme ve serbestleştirme sürecinde yürürlüğe konan yasal düzenlemelerde bu konuya yapılmış ciddi bir atıf yoktur. Sektörü düzenleyen mevzuatta arz şirketlerine bu konuda yükümlülükler getirilmesi için değişiklikler yapılmalıdır. AB'nin Enerji Hizmetleri ve Nihai Tüketim Sektörlerinde Enerji Verimliliği Direktifinin uyumlaştırılması da gerekli düzenlemelerin yapılması hususunu gündeme getirecek ve verimlilik hizmetinin elektrik ve doğal gazı tüketiciye sunan şirketlere verimlilik hizmeti de vermesi için yönlendirici olacaktır.
12. Piyasada satılan elektrikli ev aletlerinin üzerinde, enerji verimliliğini gösteren bir etiket bulunmaktadır. Halkın alım sırasında tercih yapmasını sağlamak üzere bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, hatta 20 yaş üzeri otolara yapıldığı gibi kampanya şeklinde bir vergi indirimi ile bu verimsiz cihazların stoktan çekilmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde tasarruf hedefi belirlenerek sanayinin de desteği ile bu hedefle bağıntılı olarak enerji tüketiminin azaltılması sağlanmalıdır. Verimli aydınlatma ile ilgili kapsamı milyonlarla ifade edilen büyük boyutlu demonstrasyon projeleri yürütülmeli, gerekirse devlet teşvik vermelidir.
13. Enerji Verimliliği Kanunu gereğince elektrikli ev araçları ve klimalar için minimum enerji verimliliği standartları, mevcut etiketleme yönetmelikleri ile uyumlu olarak getirilmesi planlanmaktadır. Bu amaçla, sanayicilerle işbirliği ile uygulanabilir piyasa kontrolü hedefleri belirlenmelidir.
14. Enerji Verimliliği Kanunu ile getirilen "proje destekleri" ve "gönüllü anlaşmalar" maddesinin yaratacağı olumlu ortamdan maksimum düzeyde faydalanılmalı ve sanayi ile verimliliği artırıcı, enerji yoğunluğunu ve emisyonları düşürücü ortak çalışmalar yapılmalıdır. Teşvik edilecek teknoloji ve ekipman listeleri baştan belirlenmeli ve iki yılda bir yenilenmelidir. Gönüllü anlaşmalar kapsamına verimli taşıt, verimli cihaz üretimini desteklemek üzere ilgili sanayi kuruluşları da alınmalıdır. Enerji yoğun sektörlerle veya çok büyük tesislerle pazarlıklar yaparak enerji verimliliği arttırma hedefleri belirlenmeli, bu tesislere teşvik öncelik ve kolaylıklar, sağladıkları ülke yararına orantılı şekilde verilmelidir. Bu konuda Enerji Verimliliği Kanunu ile getirilen teşviklerin kullanılması, belirli hedefler ve dönemlere göre ve fayda maliyet analizleri sonuçlarına göre yönetilmelidir.
15. Tüm sanayi tesislerinde; Enerji Verimliliği Kanunu gereğince, 1000 TEP enerji tüketimi olan sanayi kuruluşlarında tasarruf imkan ve odaklarının tespiti, enerji tüketimi hedeflerinin tespiti ve izlenmesi, mevcut durumdaki enerji tüketimi ve hedef miktarlara yaklaşım için plan ve programlar yapılarak, "Enerji Yönetim" sisteminin kurulması öngörülmüştür. Bu tesisleri izlemek için yeni teknolojilerden de yararlanarak etkin bir izleme sistemi geliştirilmelidir.
16. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca, yasaklayıcı değil ancak yönlendirici bir tavırla; sektörlerde bugün ve gelecekte beklenen kapasite ihtiyacı, sanayi dalının katma değer katkısı, istihdam katkısı, çevre kirliliği, enerji tüketim yapısı gibi kriterleri göz önüne alınarak öncelik göstergeleri belirlenmeli bu göstergelere göre sanayi tesislerinin kurulması, kapasite artırımı konusunda planlama yapılmalı ve plana uygun izin veya teşvik verilmelidir. Bu yolla sanayideki yatırımların daha iyi yönlendirilmesi mümkün olabileceği gibi enerji sektörü, beklenmeyen enerji artışlarının yarattığı sorunlardan daha az etkilenecektir.
17. Ülkemiz sanayisinin enerji yoğunluğunu sektörel yapılanma değişikliği ile azaltmak üzere çalışmaların yapılması gereklidir. Bunun için enerji verimliliğinin artırılmasının yanı sıra sanayinin enerji, emek ve kaynak yoğun üretimden ileri/yüksek teknoloji yoğunluklu ve enerji yoğunluğu düşük olan bir üretim ve sanayi yapısına geçmesi gerekmektedir. Örneğin çok yüksek girdili ithal hammadde ile çalışan, yüksek oranda enerji harcayan, çevreyi çok kirleten ve istihdam katkısı az olan bir sanayi dalı ihracat kapasitesi yüksek de olsa ülkemiz için uygun değildir. Bunun için en kısa zamanda sanayi planlaması yapılarak teşvikler ve tesis kurma izinleri buna göre verilmelidir. Böylece ülkemizin enerji yoğunluğu değerleri düşme trendine girecektir.
18. Enerji verimli üretim teknolojilerinin tespiti için sektör uzmanlarından ve bilim insanlarından oluşan gruplar oluşturulmalıdır. Bu gruplarca Türkiye'deki sanayi kuruluşlarının yakın ve orta vadede enerji verimliliği ve çevresel etkiler açısından tercih etmeleri gereken teknolojileri tespit edilmeli tesis kuracak veya yenileyecek yatırımcıya bu konuda ücretsiz danışmanlık sağlayacak bir merkez oluşturulmalıdır. TÜBİTAK tarafından Ar-Ge'ye yönelik olarak başlatılmış olan çalışmaların bu yönde de detaylandırılması sağlanmalıdır. Bu çalışma devlet ve sanayici tarafından sağlanacak ortak desteklerle yürütülmelidir. Seçilen teknolojiler de teşvik edilmelidir.
19.  Yeni binalar için yürürlükteki Isı Yalıtımı Yönetmeliği, TS 825 ve ilgili tüm diğer yönetmeliklerin AB direktifleri ve özellikle de Bina Performans Direktifi yönünde ve ülkemiz şartlarındaki uygulama güçlükleri de göz önüne alınarak revizyonu yapılırken ileriye doğru strateji hedefleri doğrultusunda mevzuatın daha da sıkılaştırılması için bir program belirlenmeli ve gerekli değişikliğin zamanı geldiğinde otomatik olarak revizyon sürecinin başlatılması için mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır. Mevcut binaların rehabilitasyonu konusunda da mevzuat düzenlemeleri teşvikler ile destekli olarak yürürlüğe konmalıdır.
20. Binaların, ilgili yönetmeliği yürürlüğe girdikten sonra Performans Sertifikası ile alınıp satılması sağlanmalı, müteahhitlerin ısı kayıpları hususunda profesyonel sorumluluk garantisi vermesi için yasal düzenlemeler getirilmelidir. Yerel yönetimlerin denetim konusundaki yetersizliği ile ilgili problemler çözülmeli, yerel yönetimlerin ve yapı denetim kadrolarının eğitimleri tamamlanmalıdır. Yapı Denetim Firmalarının doğrudan müteahhitlerle ilişkili olan bugünkü akçeli denetleme prosedürü Yapı Denetim etkinliğini düşürmektedir. Müteahhit ve Yapı Denetim firmaları arasında, hizmet bedellerinin ödenmesi ve denetim raporlarının verilmesi ve izlenmesinde görev yapmak üzere, bünyesinde TMMOB ve ilgili Odalarının da yer aldığı bağımsız bir kuruluş yer almalıdır.
21. Müteahhidi ve/veya bina sahibini bilgilendirmek üzere, bina ısı tesisatında kullanılacak malzeme ve projelendirme için ve klima seçimi ve kullanımı konusunda kriterler belirlenmelidir. Bina ısıtması ve gittikçe ısınan yaz aylarında soğutma için, merkezi üniteler planlanmalı, 8'in üzerinde bağımsız alana sahip binalarda kombi tipi bireysel ısınma sistemlerine izin vermemek üzere mevzuat değişikliği yapılmalıdır. Mevcut binalarda ise "merkezi"den bireysele dönüşüm zorlaştırılmalıdır. Uygun olduğu durumlarda bölge ısıtması da yapılarak elektrik üretimi de yapılmalıdır.
22. Devlet tarafından kullanılan hizmet binalarına ve konutlara yönelik geniş kapsamlı ve hedefi belli olan bir enerji tasarrufu programı başlatılmalıdır. İlk çalışmaların devlet sektöründe başlatılması, devletin enerji harcamalarının azaltılmasını sağladığı gibi kamuoyu için olumlu örnek teşkil edecektir. Ayrıca ihale mevzuatında, enerji verimi yüksek, taşıt, malzeme ve ekipmanın ilk satış maliyeti yüksek te olsa satın alınabilmesini sağlayacak ömür boyu maliyet analiz yönteminin kullanılması gibi esneklikler getirilmelidir.
23. Isı tesisatları, sobalar ve kazanlarla ilgili mevzuat gözden geçirilerek sonuçlar üzerinde etkili olabilecek tüm düzenlemeler bir an önce yapılmalı, teknolojik alandaki değişikliklerin bu mevzuata güncel olarak derhal yansıması için tedbir alınmalıdır. Bina tesisatına güneş enerjisi için gerekli boruların ilave edilmesi ve yağmur suyu biriktirerek binalarda ikincil ihtiyaçlar için kullanılmasını sağlayacak tesisatlar tüm binalarda zorunlu olmalıdır. Isıtma Tesisatlarının verimliklerini en yüksek düzeyde tutmak üzere Makina Mühendisleri Odası denetiminde çalışacak firmalarca periyodik kontrollerinin yapılması konusunda prosedürler belirlenerek, uygulama zorunluluğu getirilmelidir.

24. Mevcut binaların rehabilitasyonu (çatı izolasyonu, çift cam uygulaması) için sade vatandaşın yararlanabileceği finansman destekleri sağlanmalı ve enerji hizmet sektörünün (doğal gaz ve elektrik satış firmaları) katkıları ile yaratılan fonlardan tahsisat ayrılmalıdır. Büyük kapsamlı demonstrasyon projeleri uygulamaya konulmalıdır. Büyük şehir merkezlerindeki arsanın çok değerli olması nedeniyle kat durumu müsait olan binaların yıkılarak yenilenmesi dolayısı ile verimli binalar yapılabilmektedir. Bunu teşvik için binaları çok eski olan bazı merkezlere bir kat yükseltme izni Yönetmeliklerin de ötesinde çok iyi yalıtım yapma ve verimli ısıtma ve sıcak su tesisatı kullanma şartı ile verilebilir.

25. Halkın da bu konuda bilinçlendirilmesi için seminer, konferans, sokak aksiyonları, radyo, televizyon, yazılı basın ve internet yoluyla profesyonel olarak dizayn edilmiş geniş tanıtım kampanyaları yürütülmelidir. Yerel yönetimler tarafından Teknik Danışma Büroları oluşturulmalı, telefon ve yayınlar yolu ile halka ücretsiz bilgi sağlanmalıdır. Enerji verimliliği konusu ilköğretimden başlayarak yüksek öğretime kadar her kademedeki eğitim programı içinde eğitimin yapısına uygun şekilde yer almalıdır. Mühendislik ve mimarlık eğitimi sırasında okutulan müfredatın teknolojik yenilikleri ve mevzuat değişikliklerini takip edecek şekilde periyodik olarak gözden geçirilmesi sağlanmalıdır.

26. Enerji verimli mimari tasarımlar konusunda mimar, müteahhit ve mühendislerin bilgilendirilmesi için meslek odaları, mimarlık büroları, müteahhitlik şirketleri, v.b. ile kamu kuruluşlarının ortak eğitim projeleri gerçekleştirmesi ve enerji verimliğinin binanın dizayn aşamasında çeşitli disiplinlerin entegre biçimde çalışması ile sağlanması gerçekleştirilmelidir.
27. Büyük konut sitelerinde merkezi klima ve ekonomik ise buz depolamalı sistemler ile ticari tesislerde (alışveriş merkezi, hastane, otel vs.) kojenerasyon teşvik edilmelidir.
28. Ulaşımda enerji verimliği çalışmalarının, çevresel etkiler de dikkate alınarak, ilgili tüm alanlarla bir arada ve bir bütün olarak değerlendirilmesini sağlayan ulusal bir politika içinde sürdürülmesi esas alınmalıdır.

29. Oluşturulacak ulaşım hizmetleri planı, "ulaşım seçeneklerinin dışsal etkenler de dikkate alınarak canlandırılmasını, böylece bütünsel bir ulaşım sisteminin oluşturulmasını" sağlamalıdır.

30. Ulaştırma Bakanlığı'nca gerçekleştirilecek ulaştırma master planlarında, birim enerji tüketimi daha düşük olan sistemlere (demiryolu ve denizyolu) öncelik verilmesi, mevcut sistemlerin kapasitelerinin tam olarak ve verimlilikleri geliştirilerek kullanılması ve ulaşım sektöründeki petrol bağımlılığının azaltılması hedeflenmelidir. Ulaşım, taşıma ve otomotiv sektörüne ilişkin mevcut yasalar bu esaslar doğrultusunda gözden geçirilmelidir.
31. Topografik ve jeolojik yapıya ek olarak tarihi dokunun da etkisiyle sorunları çok zorlaşan kentlerdeki çözümler için de daima "yenilikçi" düşünülmeli, daha az enerji tüketen kentsel kitle taşıma sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.

32. Büyük kentlerde etkin bir toplu taşıma sistemi kurulurken, küçük taşıt kullanılmasını zorlaştıracak önlemler de alınmalıdır. Bu kapsamda, toplu taşıma sistemlerinin sadece ana yollardan değil ara caddelerden de geçerek servis yapmaları, frekansın ve hizmet düzeyinin fazla olması planlanmalıdır. Kent merkezlerinde park yasaklarının ciddiyetle uygulanması, park ücretlerinin artırılması ve ücretsiz park olanaklarının ortadan kaldırılması gereklidir.
33. Ülke şartları göz önüne alınarak yolculuk alışkanlıklarının değiştirilmesine yönelik programlar hazırlanmalı, özellikle bisiklet kullanımının şehir içi ve turizm alanlarında kullanımı için gerekli alt yapı hazırlanmalıdır.

34. Belediyelerin son yıllarda izlendiği gibi özellikle şehir içi ulaşımında yakıt tüketimini artıran savurgan yatırımlarına izin verilmemelidir. Belediyeler, özellikle sokak aydınlatması, ulaşım hizmetleri ve trafik düzenlemeleri gibi hizmetlerinde verimliliği öncelikli olarak göz önüne almalıdır. Bu konuda merkezi otoritenin yönetmelik ve kurallarına uyma, belediye sınırları içinde enerji tüketimini etkileyecek tüm hususlar için teknik onay alma zorunluluğu getirilmelidir.

35. Denizyolu ve demiryolu modlardaki atıl kapasitelerin de değerlendirilmesi için işletme iyileştirmeleri yapılmalıdır. AB'de uygulanmakta olan "hızlı deniz yolları" (sea motorways) yönteminin en kısa zamanda ülkemizde de uygulanması için gereken önlemler alınmaya başlanmalıdır.

36. Denizyolu ulaşımında, başta yaş sebze ve meyve taşımacılığının çok olduğu Antalya, Muğla ve İzmir gibi iller ile Doğu Karadeniz limanlarının İstanbul bağlantılarına Ro-Ro seferlerini özendirici çalışmalar başlatılmalıdır. İskenderun, Antalya ve İzmir deniz bağlantısının etkin kullanılmasını sağlayıcı tedbirler alınmalıdır. Deniz kenarındaki tüm kasabalar ve şehirlerarasında yük ve yolcu taşıması için seferler düzenlenmesi için teşvik ortamı yaratılmalıdır.

37. Yeteri kadar koruması olmayan çok sayıda liman ve/ veya barınak yerine, gerekli yerlere ulaşım tekniği yönünden yeterliliği olan limanlar yapılarak "hızlı deniz yolları" için elverişli ortam yaratılmalıdır. Denizlerimize uygun tekne tipleri geliştirilmelidir.
38. Nehirler ile baraj gölleri ve doğal göller en kısa zamanda etkin ulaşım amacıyla kullanılmaya başlanmalıdır.

39. Demiryoluna göre 2 misli, hızlı suyoluna göre neredeyse 3 misli daha fazla enerji tüketen karayoluna yapılmakta olan bütün yeni yatırımlar durdurulmalı, özellikle de can ve mal güvenliğini tehdit eden standart dışı "Duble Yol" yatırımları gözden geçirilmeli, ağırlık demiryollarına verilmelidir Yatırım maliyetleri, enerji tüketimi ve emisyon değerleri dikkate alındığında, geleceğe dönük artan talepleri karşılamak için demiryolu hatlarına öncelik verilmeli, bunların süratle çoğaltılması, yenilenmesi ve etkin kullanılmasına yönelik yatırım hamleleri başlatılmalıdır. Yeni bir demiryolu ağı saptanmalı ve hatlar yüksek standartlı olarak yapılmalıdır.

40. TCDD'nin araç parkı bakımından çok fakir olduğu, aktif park içinde toplam kapasitenin sadece % 69 oranında faal olarak kullanıldığı görülmektedir. Demiryollarının mevcut durumu ile bile etkinliğinin arttırılması gereklidir. Bu amaçla gerekli yeni yatırım ve iyileştirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

41. Ulaşım sektöründe yüksek yakıt tüketimine sahip taşıtlar ile eski araçların kullanımdan çekilmesi hızla planlanmalıdır. Ömrünü tamamlamış araçların dolaşımdan kaldırılması ve araç parkının yenilenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Buna da 50 000 den fazla binek taşıtı olan ve çoğu verimsiz olan kamu sektöründen başlanmalıdır. Kamu Sektörünün çok özel amaçlar dışında binek aracı olarak 1400 cc motor hacminden büyük araç satın alması yasaklanmalı, mevcut parkta olan araçlar da bir plan dahilinde değiştirilmelidir.
42. Ulaşımda enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik olarak yurt içinde üretilen araçların birim yakıt tüketimlerinin düşürülmesi ve araçlarda verimlilik standartlarının yükseltilmesi için otomotiv sektörü ile işbirliği yapılmalıdır. 

43. Taşıt emisyonlarının kontrolü, yani ayarlarının tam olmasının sağlanması gerekmekte olup, fenni muayeneler daha düzgün hale getirilmeli ve fenni muayene/vergi ilişkisi kesinlikle kesilmelidir. Araç alım ve satımında "emisyon vergileri"nin uygulanmasına geçilmelidir.
44. Daha az yakıt tüketen yeni yakıt, motor ve araç teknolojileri geliştirilmeli, teknolojilerin biyodizel, hibrid, CNG ve elektrik motoru gibi uygulamalarla iyileştirilmesi amacıyla uygun yasal düzenlemelere gidilmeli ve bu teknolojilere uygun araçların üretim ve ithal edilmesi sağlanmalıdır.

Tüm Basın Açıklamaları »

15.01.2008 tarihinden itibaren 3784 defa okunmuştur.

 

ODAMIZ

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri