ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

07 Mayıs 2024 Salı    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 TÜRKİYE'DE KOBİ GERÇEĞİ

    Yayına Giriş Tarihi: 23.03.2007  Güncellenme Zamanı: 09.10.2008 17:24:16  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

KOBİ‘ler ancak kamu yararına, planlı kalkınma ve istihdam hedefli bir sanayileşme modeli esas alındığında sanayi içinde önemli bir işleve sahip olabileceklerdir.


Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın BirGün Gazetesi‘nde yayınlanan "Türkiye‘de KOBİ Gerçeği"

başlıklı yazı dizisi için yaptığı açıklama yazının devamındadır.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın açıklaması:


TMMOB Makina Mühendisleri Odası, iki yılda bir düzenlediği Sanayi Kongreleri ile sanayileşme politikalarını, Türkiye sanayinin yapısal sorunlarını, küresel rekabet içinde ihracat odaklı sanayileşmeyi, teknoloji ve araştırma geliştirmenin sanayileşme içindeki yerini tartışmakta ve sonuç raporları ile de değerlendirmeleri ortaya koymaktadır.


Planlı kalkınmanın terk edildiği bir ülkede, ülke kaynaklarının rasyonel kullanımı mümkün olmadığı için, kamu yararına bir sanayileşme stratejisinin saptanması da mümkün değildir. Neo liberal politikalar öncelikle kâr motivasyonunu esas alan bir "pazar ekonomisini" güdüleyecek; istihdam, sağlık, beslenme, eğitim ve konut temini v.s. temel sorunlarda çözümler üretmeyecek; halktan, geniş emekçi kesimlerden yana olmayacaktır.


Neo liberalizmin yükselişi ile devlet tarafından piyasa işleyişine getirilen tahditler, sınırlamalar kaldırılmıştır. Bu sınırlamalar, toplumsal güç dengelerini korumak, çevreyi gözetmek, istihdamı sağlamak, ulusal ekonominin kalkınma gereksinimlerini karşılamak v.b. amaçlarla getirilmiştir. Bunların kaldırılması her dengenin piyasanın araçlarına bırakılması demektir. Tekelci sermaye kârın maksimize olmasının önündeki engelleri kaldırarak sanayileşmeye, yatırımlara, istihdama ve kaynakların kullanımına yalnızca bu gözlükle bakacaktır. Küresel rekabetin ulusların sınırlarını kaldırmaya yönelik, yönetimleri yalnızca finansmanın hızlı dolaşımını sağlayacak yasaları çıkaracak bir araç olarak gördüğü günümüzde "Sosyal Devlet" kavramı da tamamen rafa kaldırılmıştır.


Bu bağlamda finansal bütünleşmenin yanı sıra uluslararası yatırımların artması, çok uluslu tekellerin şirketler kurup, mevcut şirketleri satın almaları, üretim amaçlı veya pazarlamaya yönelik yatırım yapmaları, yani doğrudan yabancı sermaye varlığı da küreselleşmenin doğal sonucu olmaktadır.

Dünya ekonomisinde üretim, ticaret ve finansman akışına yönelik bu entegrasyon, özellikle Türkiye gibi ülkelerde ekonomiyi, toplumsal ve siyasi yapıyı derinden etkilemektedir. Küreselleşmenin mantığı, ulusal devlet, ulusal planlama, ulusal kalkınma ve ulusal ekonomi ile ulusal kültürün ortadan kalkması yönündedir. Böylece dünya nüfusunun % 1'ini oluşturan "tekeller" dünya gelirinin % 50'sini ele geçireceklerdir. Gerisi onlar için önemli değildir.


Sanayileşme ve KOBİ'ler de küresel rekabet içinde ele alındığında, dünya bir uçtan öteki uca bir montaj bandıdır, tekeller bilgiyi ve teknolojiyi elde bulunduran, finansmanı istediği biçimde ve kârı maksimize edecek tarzda kullanan "ana firmalar" durumundadır. KOBİ'ler ise onların direktifi altında, belirli parçaları empoze edilen fiyatlarla imal eden fason kuruluşlardır. Düşük ücretlerle emeği istediği süreler içinde kullanan, çevre faktörünü dışlayan, gerektiği kadar yatırımı ana firmaların isteği doğrultusunda yapan bu kuruluşlar, katma değer zincirinin son halkasında yer almaktadırlar. Dış girdilere bağımlı, düşük katma değerli ürün satan bir ihracat modelinin yükünü kaldıran ağır işçiler olmaktadırlar.

KOBİ'ler küresel rekabet içinde her an "ekonomik" bir tehdit altında yaşamaktadırlar. İç ve dış tekellerin taşeronlaştırdığı, fason üretim firmaları olan bu işletmeler, montaj bandının kayması ile bir başka ülkedeki KOBİ'lere siparişin verilmesini küresel rekabetin doğal sonucu olarak görebilmektedirler. AB Fonları ile (Avrupa Birliği Çerçeve Programından veya diğer şemsiye fonlardan) desteklenen bu kuruluşlardan en düşük maliyet ile üretim yapmaları, verimliliği maksimize etmeleri (düşük ücretle en fazla süreli işçi çalıştırma) istenmektedir. Bu kuruluşlarda uygulanmak istenen politikalar;

· Belirli bir kalitede, en düşük maliyette ürün,

· Maliyeti düşürecek asgari destek, kredi ve teşvikler,

· Ucuz işgücü, dışa bağımlı hammadde temin sistemi, yine tek odaklı pazarlama stratejisi,

· Diğer KOBİ'lerle minimize edilmiş bir işbirliği,

· Belirli firmalarla (ana firmalar) anlaşmalar çerçevesinde yalnızca ürünün belirli parçalarının imalatı,

· Fiyat anlaşmalarında belirli teslimat ve ödeme koşulları ile ana firmaya bağımlılık,

şeklinde olmaktadır.


KOBİ'ler ancak kamu yararına, planlı kalkınma ve istihdam hedefli bir sanayileşme modeli esas alındığında sanayi içinde önemli bir işleve sahip olabileceklerdir. Ancak böylece sektörel bir planlama ile yatırım yapabilecekler ve katma değeri yüksek, Ar-Ge yetenekleri geliştirilmiş, özgün ürün imal edebilen firmalar durumuna gelebileceklerdir.

Tüm Basın Açıklamaları »

23.03.2007 tarihinden itibaren 2444 defa okunmuştur.

 

ODAMIZ

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri