ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

05 Mayıs 2024 Pazar    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 6. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI

    Yayına Giriş Tarihi: 17.10.2011  Güncellenme Zamanı: 25.11.2011 10:11:17  Yayınlayan Birim: İZMİR ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 17.10.2011 18:16:45

12-15 Ekim tarihlerinde düzenlenen 6. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi Sonuç Bildirgesi yayınlandı.

VI. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi gelenekselleşen özelliği ile 12 - 15 Ekim 2011 tarihleri arasında Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi İzmir‘de düzenlenmiştir. Kongre ve sergi Makina Mühendisleri Odası adına İzmir ve İstanbul Şubeleri yürütücülüğünde gerçekleştirilmiştir.

Kongre 34 kurum ve kuruluş, ve sektörel basın kuruluşu tarafından desteklenmiş, kongre süresince 17 oturumda 36 adet bildiri sunulmuş, 1 konferans, 1 panel, 2 yuvarlak masa toplantısı, 2 söyleşi, 1 ödül töreni, 12 atölye çalışması, 5 kurs ve 1 forum gerçekleştirilmiştir. 594 sayfalık bildiriler kitabı ve 30 sayfalık Mevcut Durum Analiz Kitabı yayın dünyasına kazandırılmıştır.

Kongre süresince düzenlenen sergiye sektörde ürün ve hizmet üreten temsilcilikleri ile birlikte 40 kuruluş katılmıştır.

Kongre, 611 kayıtlı delege, 243 kayıtlı kurs katılımcısı, 334 kayıtlı atölye çalışması katılımcısı olmak üzere toplam 1188 mühendis, teknik eleman, üniversite ve meslek lisesi öğrencisi tarafından izlenmiş, sergi 2000‘i aşkın kişi tarafından ziyaret edilmiştir.

Kongrenin açılış konferansı, Ekonomist Mustafa Sönmez tarafından "Dünyadaki ve Ülkemizdeki Ekonomik Durumun ve Gelecek 5 Yılının Değerlendirilmesi" teması ile gerçekleştirilmiştir.

Oturumlarda hidrolik pnömatik alanında bilimsel, teknik ve AR-GE kapsamında sektörde yapılan uygulamaların aktarıldığı, sektörel yenilik, bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı özgün bildiriler sunulmuştur.

Kongre kapsamında düzenlenen panelde "Ülkemizdeki Hidrolik Pnömatik Sektörünün Bugünü ve Yarını" konusu Akışkan Gücü Derneği AKDER ve 6 sektör firmasını temsil eden konuşmacıların katılımıyla ayrıntılı olarak tartışılmış, görüş ve öneriler üretilmiş ve paylaşılmıştır. Tartışmanın tüm delegelerin aktif katılımı ile gerçekleştirilmesi amacıyla panelistlerin görüşleri Mevcut Durum Analiz Raporu olarak panel öncesi katılımcılara sunulmuştur.

Bu yıl kongrede "Sistem Tasarımı, Fonksiyon Testleri ve Yasal Zorunluluklar" ve "Kimyasal (Pickling) ve Yağ (Flushing) ile Temizleme" konularında delegelerin aktif katılımıyla iki adet yuvarlak masa toplantısı düzenlenmiş, teknik konular tüm yönleri ile ortaya konularak, deneyimler ve çözüm önerileri katılımcılarla paylaşılmıştır.

Kongre kapsamında ilk kez gerçekleştirilen sosyal içerikli söyleşilerde Yankı Yazgan tarafından "Zorla İyilik Olmaz: Değişim Yönetimi için Düşünceler" ve Gül Kırçıl tarafından da "Sözlü İletişimi Etkili Kılmak" konuları kongre katılımcılarına aktarılmıştır. 

Kongre kapsamında yine ikinci kez "Üniversite Öğrencileri için Hidrolik- Pnömatik Proje Yarışması" düzenlenmiş, dereceye giren öğrencilerin ödül töreni ve proje sunumları kongre sırasında gerçekleştirilmiştir.

Kongrede 12 farklı konuda atölye çalışması gerçekleştirilmiştir. "Otomasyonda Yeni Trendler ve CPX-MPA Yenilikçi Valf Terminalleri; Değişken Hızlı Pompa Tahrikleri ile Hidrolik Sistemlerde Enerji Verimliliği; Dört Ana Merkezi Yağlama Sisteminin Tanıtımı; Mobil Hidrolikte Elektronik Kontrol Uygulamalrı – Parker IQAN Platformu; Hidrostatik Tahrik için Tasarım Kriterleri; Hidrolik Tesisat Montaj Teknikleri, Kimyasal(Pickling) ve Yağ (Flushing) ile Yıkama Teknikleri; Hidrolik Sistemlerde Ölçme ve Raporlama Teknikleri; Hortum Patlatma, Yük Tutma ve Silindir Konum Kontrolünde Valf Seçim Kriterleri ile Emniyet Gereksinimleri; Hidrolik Sistemlerde Kirlilik ve Hijyen; Elektrik Motorlar, Sürücüler ve Hareket Kontrolü; Pnömatik Sistemlerde Enerji Verimliliği – Basınçlı Hava Kaçakları" konuları yurt içi ve yurt dışından gelen uzmanlar tarafından uygulamalı olarak atölye çalışmalarında sunulmuş ve anılan etkinlikler toplamda 334 mühendis ve teknik eleman katılımıyla yoğun ilgi görmüştür.

Yine kongre kapsamında 5 farklı konuda kurs düzenlenmiştir. " Hidrolik Sistemlerde Bağlantı Tekniği;  Temel Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri; Sızdırmazlık Elemanları Montaj Teknikleri; Kompresör Seçimi, Basınçlı Hava Tesisatı, Hava Kaçaklarının Önlenmesi ve Pnömatikte Enerji Verimliliği; Mobil Valfler – Seçim Kriterleri ve Uygulama Esasları" konuları uzmanlar tarafından sunulmuş ve bu kurslara toplamda 243 mühendis ve teknik eleman katımlımı sağlanmıştır.

Dört gün boyunca paylaşma ve dayanışma zeminlerinin geliştirildiği, sosyal, kültürel etkinliklerle de renklendirilen kongre sonucunda aşağıdaki konuların kamuoyuna sunulması karar altına alınmıştır.

Kongrede ilk gün açılış konferansında "Dünya`da ve Türkiye‘de ekonomik durum bugünü ve gelecek 5 yılı değerlendirilerek; Mevcut uluslararası sistemin finans krizi ile 2008 ve 2009 yıllarında "Birinci Dip"i yaşadığı, merkezi krizin bütün çevre ekonomileri farklı biçimde etkilediği ve daralma yaşandığı tespitinde bulunmuştur. Bunun yanı sıra işsizliğin ABD‘de 5 puan Avro Bölgesinde 3 puan yükseldiği ve kriz öncesi istihdama geri dönülemediği, kurtarma operasyonlarının kamu maliyesi sorunu yaratarak bütçe açığı, kamu borç stokunun yükselmesine neden olduğu belirlenmiştir. Türkiye özelinde ise 2008‘in dördüncü çeyreğinde başlayan küçülmenin 2009 yılında devam ettiği, 2011‘in ikinci çeyreğinden itibaren büyümenin düştüğü verileri paylaşılmıştır. Dış kaynaklı büyüyen ülke ekonomisinin, dış kaynak çekmek için döviz kurunu düşük tutma tercihi ile ithalatı dolayısıyla cari açığı patlattığı ve 2012 yılında bu sürecin devam edeceği vurgulanmıştır. Ülkemizde gerçek işsizliğin %18‘lere ulaştığı verilerinin paylaşıldığı konferansta sıcak para politikasına, kamu maliyesine, KDV, ÖTV artışlarıyla ilk yarıda olumlu yansımasına karşın kırılganlıkları gizlediği, yerli üretim ve istihdam durumunu zayıflattığı tespitinde bulunmuştur. Çözüm olarak finansmanda iç kaynakların daha çok kullanımı, sıcak para yerine doğrudan yabancı sermaye ve uzun vadeli kredi kullanılma tercihine yönelinmesi, artan işsizliği, büyüyen gelir eşitsizliğini gidermek için bölgelerde eşitsizlikleri dikkate alan demokratik merkezi bir planlamaya gidilmesi önerilmiştir.

  • Bir ülkenin gelişmişliğinin en önemli kriterlerinden birinin üretim ve sanayileşme olduğu, bu anlamda Hidrolik-Pnömatik sektörünün sorunlarını sanayinin sorunlarından ayırmamak gerektiği, küreselleşmenin çok hızlı yaşandığı, ‘`sürekli kriz`` ortamının hüküm sürdüğü bir süreçte sanayi politikası olmayan, öncelikli sektörlerini belirlemeyen, üreticisini korumayan, GSMH içinde sanayisinin payı her yıl gittikçe azalan ve üretmeyen bir ülkenin sanayisinin ve dolayısı ile de bunun bir parçası olan Hidrolik-Pnömatik sektörünün geleceğinden bahsetmek mümkün olamayacağı tespiti yapılmıştır.
  • Sektörde bugünkü temel sorunlarının: AR-GE olanak ve desteklerinin yetersizliği; Sektörle ilgili teknolojik ve endüstriyel birikim yetersizliği; Sermaye ve finansman yetersizliği; İstikrarlı ve güvenilir iç pazarın olmaması; Maliyet girdilerinin (enerji fiyatları vb.) yüksek oluşu; Standartlara uygun olmayan ithalat ve haksız rekabet olarak belirtilmiştir. Buradan hareketle; Hidrolik pnömatik sektör temsilcilerinin kendi standartlarını, kalite kriterlerini ve etik kurallarını kendileri oluşturması ve güncelleştirilmesi gerektiği; Haksız rekabetin önlenmesi için standartları oluşturulması, kullanıcıların ve makina imalatçılarının çok iyi bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiği; Sektörümüzün sivil toplum kuruluşu olan AKDER sektörümüzün üye olsun veya olmasın tamamı tarafından tam desteklenmesi, AKDER`inde etik kurallar çerçevesinde sektörün tamamını kucaklaması gerektiği; Sermaye ve/veya bilgi eksikliği sebebiyle Ar-Ge`sini geliştiremeyen sektör temsilcilerine devlet destekleri veya proje destekleri konusunda her türlü yardımın yapılması konusunda AKDER`in çalışmalar yapması gerektiği; Yerli üreticilerin sadece iç pazarda kendilerini büyütmeleri ve geliştirmeleri çok zor olduğu, bu sebeple dış satıma yönelmeleri ve bunun için gerekli teknolojik ve finansal alt yapı çalışmaları ise ilgili devlet birimleri tarafından mutlaka teşvik edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
  • Kongrenin ilk yıllarında sektörün emeklemesinden bahsederken bugün sektörün ihtiyacı olan ekipmanların önemli bir kısmını üretecek konuma gelmiş bulunduğu, 2000`li yılların başında çoğunlukla iç piyasaya yönelik üretim yapan sektör üreticilerinin ülkemizde sık yaşanan krizler ve iletişim sektörünün gelişmesi ile birlikte ihracatı keşfettiği, bugün sektörde ithalatçı firmaların yanında üretici ve ihracatçı firmaların sayısının arttığını, özellikle hidrolik pompa, silindir, valfler, hidrolik hortum ve bağlantı elemanları konusunda yerli üreticilerin önemli ölçüde söz sahibi olduğunu ve ihracat yaptıklarını görmenin özellikle Ulusal Hidrolik ve Pnömatik sektörü için sevindirici olduğu vurgusu yapılmıştır.
  • Son yıllarda gelişmiş ülkelerin katma değeri daha yüksek ürünlerin üretimine yönelmeleri, üretim maliyetlerinin yüksekliği, AB ülkelerinin çevre vb. gibi yasal düzenlemeler nedeniyle  bazı ürünlerin üretilmesini vazgeçmesi gibi sebepler birçok sanayi üretiminin gelişmekte olan ülkelere kaymasına neden olmuştur. Bu nedenle ülkemizin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler gerek üretim yaptırma ve gerekse yatırım anlamında ilgi çekiciliğini sürdürmektedir. Bu anlamda sektörümüzde bu ilgiden payını almakta ve cazibe merkezi olmaktadır. Bu sürecin bir müddet daha süreceği düşünülürse sektörün bu noktayı iyi değerlendirmesi gerektiği belirtilmiştir.
  • Hidrolik Pnömatik Sektörünün ülkemizdeki bugünkü durumunun son yıllarda gelişmeler göstermekle birlikte çok iyi olduğunu söylemek pek mümkün görünmemektedir. Sadece CETOP üyesi ülkelerin 7,5 Milyar Euro cirosu ile karşılaştırıldığında 200–250 milyon Euro`luk bir iç pazar ve tahminen 100 – 150 milyon Euro`luk bir ihracat sektörün durumunu göz önüne sermektedir. Bu rakamlar sektörün hizmet ettiği ana sanayilerin de yeterince gelişmediğini ve üretmediğini göstermektedir. Dünyada hızla gelişen ve sanayileşen ülkelere baktığımızda (Çin, Tayvan, Kore gibi) uzun vadeli sanayileşme politikalarının olduğunu ve hangi sektörlerde gelişecekleri konusunda planlarının belli olduğunu, sanayicilerin yönlendirildiği ve desteklendiği görülmektedir. Bu konuda ülkemizde son zamanlarda adımlar atılsa da bu adımların yetersiz olduğu gözlenlemektedir. Ülkemizde ise uzun vadeli bir sanayi politikası bulunmamakta, sanayimizin hangi konularda gelişeceğini dahi bilmemektedir. Makina İmalatçıları Birliği gibi sanayicilerin bir araya geldiği bazı birliklerin bu konuda attığı adımların diğer sektörler tarafından da örnek alınması ve benzeri çalışmalar hızla uygulamaya konulması belirtilmiştir. Makina, maden, inşaat, gemi, demir-çelik gibi Hidrolik-Pnömatik sektörünün ana müşterisi olan sektörlerin gelişiminin sektörümüzün de gelişimini birlikte getireceği, bu sektörlerin gelişmesi için uygulanacak destek ve politikalar doğrultusunda bunların alt sektörü olan Hidrolik ve Pnömatik sektörünün de aynı politika ve desteklerden yararlanması gerektiği vurgulanmıştır.
  • İthalatla yetkili kanallar vasıtasıyla ülkemize giren global, kendini kanıtlamış markalar dışında kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan ve haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edilmesi ve zorlaştırılması; özellikle ihracat yapan yerli üreticilerin ve doğrudan yabancı yatırımların desteklenmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet edilmesi için yatırımların, AR-GE çalışmalarının desteklenmesi ve üretim ve istihdam üzerindeki yüklerinin azaltılması gerektiği vurgulanmıştır.
  • Yerli üreticiler arasında sertifikasız, kalite belgesi olmayan, teste tabi tutulmayan, hangi koşullarda üretildiği belli olmayan ürünlerin ve ürününün arkasında durmayan, taklitçi, kayıt dışı çalışan merdiven altı üreticilerin bulunduğu, bu firmaların denetlenmediği ve bu durumunda haksız rekabete neden olduğu belirtilerek sektörün kendini geliştirebilmesi için bu tür firmalara ve onların ürünlerine rağbet etmemesi gerekliliği vurgulanmıştır.
  • Hidrolik Pnömatik sektöründeki firma sayısının çok olduğu, ihtiyaç olup olmadığına ve kişilerin yeterliliğine bakılmaksızın, benimde bir dükkânım olsun mantığıyla işletmelerin açıldığı bir sektör halinde olduğu, birçok meslek için ustalık, kalfalık belgesi aranırken bir fabrikanın hidrolik hattını kuran firmanın yeterliliğine bakılmadığı gibi yüz binlerce liralar verilip alınan makinelerin çalıştırılması ve bakımının ehliyetsiz kişilere emanet edildiği saptaması yapılarak; Piyasa Denetleme Kurulu etkinleştirilmesi ve sektör dernekleri bu denetleme kurulları içerisinde yer alması, mesleki yeterlilik ve eğitim konusuna önem verilmesi, yeterlilik sahibi olmayan kişilerin iş yapmalarına engel olunması, işletmenin kurulu olduğu bölgede hizmet eden firma sayısına ve firmanın yeterliliğine göre işletme izni verilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.
  • Sektörün sorunlarının dile getirilmesi konusunda her ne kadar işletmeler kendi çabaları ile çözümler üretmeye çalışsa da örgütlülüğün öneminin her geçen gün arttığı ve sivil toplum kuruluşlarının politika belirleme ve yönlendirmede çok daha fazla önemi olduğu belirtilmiş, sektörün bunun önemini yıllarca önce fark ederek 1996 yılında AKDER`i kurduğu, güçlerin bir araya getirilmesi ile birlikte sektörün sorunları tartışılmaya başlandığı, değişik platformlarda sektör sorunları dile getirildiği, bu platformların en önemlisinin 6.sı gerçekleştirilen Ulusal Hidrolik ve Pnömatik Kongreleri olduğu vurgulanmıştır.  Kongrenin gerek bilimsel çalışmaları, panelleri, bildirileri ile gerek atölye çalışmaları ve uygulama çalışmaları ile sektöre yön verdiği ve sektör sorunlarının çözümü için ortam oluşturduğu saptaması yapılmıştır.
  • Hidrolik Pnömatik sektörü yeterli sayıda teknik standarda sahip değildir. 2007 yılından itibaren AKDER`İn TSE ile çalışmalar yürüttüğü,  bazı konularda standartlaşmanın sağlandığı, ancak çalışmaların oldukça yavaş ilerlediği belirtilmiştir. Teknik standartların hazırlanması konusundaki sıkıntının TSE`nin standart çalışması yükünü tamamen AKDER`e yıkması ve zaten gönüllü çalışan üyelerin bu konuda zorlandığı, standardın oluşturulması ve tercümeler dışında yazılmasının da AKDER tarafından yapılmasının sekreterya görevi olduğu belirtilerek, bu konuda TSE`nin gerekli desteği vermesi ve çalışmaları hızlandırması talep edilmiştir.
  • Teknik standartlar yanı sıra sektörün mesleki ve etik standartlarının da oluşturması gerektiği vurgulanmıştır. Sektörün kalifiye eleman çalıştırılması gereken bir sektör olduğu, sektör içerisinde kalifiye eleman yeterince yetişmediği ve kalifiye elemanların firmalar arası transferler oldukça yaygın olduğu, kalitesi uygun olmayan, teste tabi bulunmayan ve sertifikasız ürünler piyasada dolaştığı ve sektöre darbe vurduğu, bu anlamda AKDER tarafından Temmuz 2010 ayında etik kurallar oluşturularak üyelere ve aday üyelere iletildiği belirtilmiş, bu etik kurallara sektör firmalarının uyması talep edilmiştir.
  • Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongrelerinin ve sektörün en önemli konularından biri ise nitelikli eleman ve eğitim konusudur. AKDER, bu konuda uzun yıllar süren çalışmalarını sonuçlandırarak İstanbul Sanayi Odası Vakfı ve AKDER İşbirliği ile İSOV` ait Akatlar/İstanbul`da bulunan bir teknik lisede üyelerinin bağışlarıyla oluşturduğu ve kurduğu Ulusal Akışkan Gücü Eğitim Merkezi (UAGEM) geçtiğimiz eğitim yılı sonlarından itibaren eğitimlerine başlamış bulunmaktadır. Benzer bir çalışma Ankara da Erkunt Sanayi Bölgesinde Erkunt Mesleki Eğitim Merkezi adında bir eğitim merkezinde Hidrolik-Pnömatik eğitimi verilmesi ile başlanmıştır. Bu çalışmaların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının sektörün gereksinim duyduğu kalifiye eleman sıkıntısına çözüm olacağı, asıl hedefin AB ülkelerinde geçerliliği olan CETOP akrediteli eğitimleri veren, sektördeki eğitimleri denetleyen ve akredite eden, sınavları yapıp sertifikaları onaylayan bir eğitim kurumunu hayata geçirmek olduğu vurgulanarak eğitim çalışmalara sektör firmalarının desteğinin sürmesi talep edilmiştir.
  • Ülkemizde Hidrolik Pnömatik sektörünün büyüklüğünün rakamsal olarak hangi boyuta ulaştığı ve ürün grupları bazında dağılımın ne olduğu halen belirsizliğini korumaktadır. Bu konunun, hem sektör firmalarının orta ve uzun vade stratejilerinin oluşturulmasında, hem de sektörümüzün genel olarak sorunlarının çözümünün önünde duran büyük bir engel olduğu belirtilmiştir. Tüm gelişmiş ülkelerde rahatlıkla ulaşılabilen pazar bilgilerini toparlamak konusunda, AKDER tarafından firmaların çekincelerini azaltacak bir yöntem bulunması ve tüm firmaların işbirliğiyle bu eksikliğimiz giderilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.
  • Hidrolik ve pnömatik sektörünün giderek elektronik ile kaynaştığını, eskiden sadece servo veya oransal valflerle sınırlı olan elektroniğin, şimdilerde eksen kontrol modülleri ve servo-motor tahrikli hidrolik pompaların kullanılmaya başlamasıyla yaygınlaştığı görülmektedir. Teknolojiler arası entegrasyonun bu şekilde giderek artacağını hesap edilerek sektörün hitap ettiğimiz pazarı yeniden tanımlaması veya revize etmeyi başlaması vurgusu yapılmıştır.
  • AB ülkelerinde güvenlik ile ilgili direktifler revize edilerek ‘kısmen tamamlanmış makineler` de güvenlik ile ilgili direktiflere dahil edilmiş ve uygulanması zorunlu hale getirilmiştir. AB`ye uyum yasaları çerçevesinde, Türkiye`de de uygulanması mecbur hale getirilen kısmen tamamlanmış makineler direktifi, sadece ihracat yapan değil yerli pazarda faaliyet gösteren firmalara yapılan teslimatlarda da, tedarikçilerin uymaları ve sevkiyatları ilgili dokümanlar ile birlikte yapmalarını şart koşmaktadır. Yakın gelecekte bu konunun çok daha yakından denetleneceğini öngörerek, AKDER`in bu konuda yönlendirici, eğitici ve zorlayıcı olması sektörümüzün faydasına olduğu belirtilmiştir.
  • Hidrolik ve Pnömatik sektöründe AR-GE çalışmaları ana sanayiden gelen geri bildirimler ile düzenli olarak sürdürülmektedir. Burada önemli nokta ana sanayi ve yan sanayi arasındaki iletişim ve güven bağının korunmasıdır. Özellikle yurtdışında her yıl düzenli olarak organize edilen uluslararası kongreler ve yürütülen akademik çalışmalar sektörün rekabetçi kalması için büyük öneme sahiptir. Türkiye`de en önemli eksiklik olarak mevcut akademik çalışmaların yeterince desteklenmemesi ve akademik çalışma yapılabilecek fiziki şartların oluşturulmasındaki başarısızlıklar görülmektedir. Gerek uzak doğudan gelen ucuz ürünlere gerekse elektro-mekanik çözümler gibi alternatiflere karşı güçlü bir şekilde ayakta durulabilmesi için sektörün üniversitelerle işbirliği yaparak düzenli AR-GE çalışmaları yürütmesi gerekmektedir. Bu çalışmaları yaparken organizasyonun güçlendirilmesi açısından, teknolojik araştırmalarda üniversitelerle birlikte çalışmanın zorunluluğu vurgulanmıştır.
  • Sektörümüzün başarması gereken bir konu da üniversitelerimizin Makine fakültelerinden birinde Akışkan Gücü Bölümü oluşturulması ve bu bölümün de sektörle işbirliği yaparak araştırma geliştirmeye yönelik makine ve ekipmanlarla donatılmasıdır. AB fonlarından sağlanacak kaynakla bu bölümde ürün geliştirme ve komponentlerin performanslarının ölçülmesi, arttırılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışma sektörde birçok firmanın AR-GE yatırımlarında önemli bir tasarruf da sağlayacaktır. Bu konunun, sektörün gelişmesi için büyük önem taşıdığı vurgulanmıştır.
  • Elektro-mekanik çözümler daha verimli, ucuz ve daha kolay temin edilebilir oldukları gerekçesiyle hidrolik ve pnömatik sistemlerin yerini almaktadır. Frost&Sullivan tarafından yapılan "Endüstriyel Uygulamalar için Avrupa Hidrolik Ekipman Pazarı" araştırması sonuçlarına göre 2010 yılında 1.4 milyar USD seviyesinde olan Pazar 2017 itibariyle 2 milyar USD`nin üzerine çıkmasına rağmen 2015 ten itibaren sektörde büyüme beklenmemektedir. Her ne kadar hidrolik pnömatik komponent üreticileri verimlilik, performans ve güvenilirliği artırmak için çalışmalar yürütse de cironun büyük bölümünü yeni kurulan sistemler değil, iyileştirilen, geliştirilen eski sistemler oluşturmaktadır. Hidrolik pnömatik komponent üreticileri hassasiyet ve verimliliği artırmak için hidrolik pnömatik sistemlere entegre elektronik kontroller kullansalar da, elektro-mekanik ürünlere yönelen bir Pazar da oluşmakta olduğunun vurgusu yapılmıştır.
  • 2011 yılında Avrupa`daki bu gelişmeler, bize karşı maliyet avantajı taşıyan Uzakdoğu firmalarının Avrupa`ya karşı lojistik dezavantajı gibi nedenler yüzünden ülkemizde hidrolik-pnömatik makina imalat sanayine ve bu sanayilere komponent üreten firmalara önemli bir şans tanımaktadır. Ancak bu şansı kullanacak firmalarımızın çok kısa sürede etkin AR-GE çalışmalarını yürütmeleri, bugüne kadar pazarda üretilen ürünleri değil pazarın gelecekte ihtiyacı olacak ürünleri tasarlamaları ve müşterilerinin beklentilerinin üzerine çıkmayı başarmaları gerektiği saptaması yapılmıştır.
  • TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kuruluşların AR-GE çalışmalarına verdikleri desteklerin başvuru prosedürleri ve raporlama şekilleri uzun olmakla birlikte bu destekler çok ciddi bir kaynak oluşturmaktadır. Sürekli Ar-Ge çalışması yapmak isteyen kuruluşların AR-GE bölümleri ve AR-GE şirketleri için konulan 50 kişilik alt limit, KOBİ statüsündeki şirketler için çok yüksektir ve çok az sayıda şirketin sağlayabileceği bir büyüklüktedir. Bu sayının 25`e düşürülmesi ve bu şirketlerin faaliyetleri ve performansları herhangi bir istismara yol açmayacak şekilde denetlenmesi talep edilmiştir.
  • Gümrük mevzuatımızdaki bazı düzenlemeler ve yoruma açık belirsizlikler ithalatta gecikmeler yaşanmasına ve firmalar üzerinde ek maliyetler oluşmasına neden olmaktadır. Bu kapsamda en çok karşılaşılan ve aşağıda problemlerin ve bazı çözüm önerilerinin devletin yetkili organları tarafından dikkate alınması talep edilmiştir:

 

----  Kurumsal firmalarda bütün standartların yerine getirilmesi rutin bir gereklilik olarak görüldüğünden tüm işlemlerin mevzuata uygun, ilgili her vergi ve harç ödenerek yapılmasına azami titizlik gösterilmektedir. İthalat işlemleri, ilgili ürünün Gümrük Tarife Pozisyon Numarasının tespiti ile başlar. GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu) tespiti, ilgili vergilerin doğru tahsil edilmesi ve gerekli izinlerin alınabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Gelişen teknolojiye bağlı olarak değişen ve birden fazla fonksiyon ihtiva eden ürünlerde tarife tespitinde ciddi sorunlar yaşanmakta, ithalatçı ve gümrük idareleri arasında ihtilaflar doğmaktadır. Ürün tarife tespitlerinde "bence" ve "bana göre" nin ortadan kaldırılması sistemin kendini geliştirebilmesi ve kayıt dışı maliyetlerin önlenmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.

 

----  İthalatçı, ürün ile ilgili GTİP belirlemesinde problem yaşıyorsa Bağlayıcı Tarife Bilgisi (BTB) uygulaması kapsamında Gümrük Müsteşarlığından tarife bilgisi talep edebilmektedir. Bu bilginin ithalatçıya erişim süresi bazı durumlarda 5 ay gibi talebin anlamını yitirdiği süreleri bulmaktadır. Bu sürenin maksimum 15 gün gibi rasyonel bir standarda bağlanması ithalatçıların hata yapma ve sonrasında cezai duruma düşme riskini azaltacaktır.

 

----  Avrupa Birliği`ne uyum süreci kapsamında, önümüzdeki yıl TARIC (AB Ortak Tarife Birliği)  sistemine geçilecektir. Ancak bu geçiş, normalde 6 yıl süresi olan BTB`lerin iptaline neden olacağı için olası bir karışıklığın ve ithalatçıların mağduriyetine yol açacak cezai durumların ortaya çıkmasının önlenmesi amacıyla, en kısa sürede ilgili GTIP-BTB ve TARIC korelasyon tablolarının yayınlanması gereklidir. 01.01.2012 itibari ile uygulanacak olan TARIC sisteminde günlük güncellemeler yapılmaktadır. Bu sisteme geçildiğinde, yeni sınıflandırmaların bugün olduğu gibi bir iki yılda bir değil, sistemin işleyişine uygun olarak günlük adapte edilmesi gereklidir.

 

----  Gümrük idareleri arasında veya aynı gümrük idaresi içinde farklı mesai uygulamaları yapılmaktadır. Günümüzde maalesef gümrükler ticaret hayatının hızına ayak uyduramamakta ve ithalat beyannamelerinin kapanma süresi giderek uzamaktadır. Mesai almak isteyen ithalatçılar farklı uygulamalar nedeniyle, özellikle bazı gümrüklerde "imalatçı firma" statüsünde olmadıkları için zorluklarla karşılaşmaktadır. İthalatçı firmaların ürünlerini sattıkları sanayicilerimizin üretiminde yaşayabileceği duruşlar ve aksaklıklar hesaba katılması gerekmektedir.

 

----  CE ve TSE uygulamalarına konu ürünlerin denetiminin gümrük işlemleri sırasında yapılması maliyet artıran ve gereksiz beklemelere neden olan bir uygulamadır. Bu yöntem yerine yüksek risk taşımayan, ara mamul statüsünde olan hidrolik ve pnömatik ürünlerde hali hazırda var olan, fakat uygulama alanının genişletilmesi gereken Piyasa Gözetim ve Denetim uygulamaları mümkün olan alanlarda yaygınlaştırılmalıdır.

 

----  TSE gibi kurumlarda, Ölçü Ayar iznine tabii ürünlerde denetimi yapan memurların hem Sanayi İl Müdürlüklerinde hem de Gümrük Muayene Birimlerinde ehil ve uzman kişiler olması gerekmektedir. TSE`de işlemlerin hızlandırılması konusunda acil önlem alınmalı, bir haftayı aşan sürelerin rutin uygulama haline gelmesinin önüne geçilmelidir.

 

----  Bilindiği üzere CE, Conformité Européenne kelimelerinin baş harflerinden oluşan ve ilgili ürünün sağlık, güvenlik, tüketicinin ve çevrenin korunması gerekliliklerine uygun olduğunu gösteren bir işarettir. CE işareti, yetkili bir kuruluş tarafından verilmeyip üretici temel gereklere uygunluğunu beyan ettiği ürününe kendisi iliştirir. CE uygulamasına konu olan ürün, ilk geldiğinde uygunluk alsa dahi, aynı tedarikçiden aynı ürün her geldiğinde tekrar CE incelemesine tabi tutulmakta ve farklı memurlar farklı görüşler beyan etmektedir. CE belgesi tamamen şekle dayalı incelenmekte, aynı ürün için memur görüşüne dayanarak her seferinde tedarikçiden farklı formatlarda CE belgesi talep edilebilmektedir. Avrupa Birliği standardını uyguladığımız düşünüldüğünde, Avrupa`ya ithalatı yapılmış ve serbest dolaşıma girmiş bir ürünün, Avrupa`dan Türkiye`ye ithalatı sırasında CE belgesi nedeniyle işlemin gümrükte takılması önlenmelidir.

İzmir Şube Kaynaklı »

17.10.2011 tarihinden itibaren 3679 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBE
MMO TEPEKULE KONGRE SERGİ VE İŞ MERKEZİ ANADOLU CAD. NO: 40 KAT:M2 BAYRAKLI - İZMİR
TEL: (+90) 232 4623333   FAKS: (+90) 232 4862060
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri