İŞ CİNAYETLERİNE SON TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube üyesi Makina Mühendisi Kemal Gökçe Bursa‘da Coca Cola fabrikasında bir iş cinayetinin kurbanı oldu. Ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bursa Barakfakih Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikanın, meyve suyu hattı için yeni kurulan buhar kazanının, ilk devreye alma işlemi sırasında, kazan içinde yoğun olarak biriken doğalgazın patlaması sonucu, Makina Mühendisi Üyemiz Kemal GÖKÇE hayatını kaybetmiş, biri makina mühendisi 8 çalışan da yaralanmıştır. Üyemizin hayatını kaybetmesine neden olan bu son "iş cinayetinde" birkaç hususu kamuoyu ile paylaşmak isteriz. MMO Bursa Şubesinin yaptığı incelemede kaza şöyle değerlendirilmiştir: Meşrubat firması, yeni kurulacak Tünel Pastör projesi kapsamındaki tüm işlerini bir firmaya taşere etmiş; bu firma da, bir buhar kazanı imalatçısı ile anlaşma yapmıştır. Buhar kazanı imalatçısı, kazan donanımları ve yardımcı donanımlarını satın aldığı firmanın takmış olduğu donanımların, ilk devreye alma işlemi sırasında hazır bulunulması için, bu firmayı davet etmiştir. Firmada görev yapan üyemiz Kemal GÖKÇE de kaza saatinde, kazan dairesinde hazır olmuştur. Buhar kazanının, kazan üretici firması tarafından ilk devreye alınma işlemi sırasında, pilot alevin yandığının görülmesinin ardından durdurulan brülör, çok kısa bir süre sonra meşrubat firması yetkililerine göstermek için tekrar deneme amaçlı çalıştırılmıştır. Çok kısa bir çalışmadan sonra, sistem kapatılma aşamasındayken, kazan içerisinde önceden yoğun olarak biriken doğalgaz, patlamıştır. Patlamanın etkisiyle buhar kazanının ön duman kapaklarından bir tanesi üyemize çarparak ölümüne neden olmuştur. İzinsiz Açılan Doğalgaz Cinayetin Sebebi Olmuştur Yeni kurulan buhar kazanına doğalgaz, fabrika girişindeki basınç düşürme istasyonunda ayrı bir hat çekilerek getirilmiştir. Bu hattın gaz tesisat projesi ise Bursa‘da yetkili bir SMM firması tarafından hazırlanmış ancak projede görülen eksikler/hatalar nedeniyle Bursagaz tarafından uygun bulunmayarak reddedilmiştir. Bu durumda yeni buhar kazanının ilk devreye alma işleminin, ilgili gaz dağıtım firmasının onayı alınmadan gazın açılarak yapıldığı belirlenmiştir. Kazanın öncelikle ilgili gaz dağıtım firmasının onayı alınmadan gazın kaçak olarak açılması ile doğalgaz hattındaki gaz yolu armatürlerinin ve/veya otomasyon sistemindeki arızaların, doğalgazın buhar kazanı içine yoğun olarak biriktiği, baca bağlantısının da kapalı olması nedeniyle, ölümlü ve yaralanmalı kazanın oluştuğu gözlenmiştir. Taşeron çalışma anlayışı ve daha fazla kar hırsı iş cinayetlerine neden oluyor Taşeronlaştırma ülkemizde meta ve hizmet üretiminde kamu ve özel sektörde istisna olmaktan çıkarak hakim hale gelmiştir. Öyle ki bu olayda fabrikada iş yapan ve üyemizin çalıştığı bu firma taşeronun taşeronu diye nitelendirilebilecek bir pozisyondadır. "Bunda ne var, bu normal bir durum" şeklindeki genel kanının aksine bizler bu tür ana işverenin bünyesinde yürütülmesi ve teknik elemanın bu ana işverene ait firmada, üretim alanında istihdam edilmesi gerektiğini, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından bunun bir "zorunluluk" olduğunu düşünüyoruz, biliyoruz. Bu nedenledir ki yasaları sermayenin kısa vadeli ve insan hayatını çalışma güvenliği ve barışını hiçe sayarak işveren lehine bu duruma getiren başta siyasiler olmak üzere, üretimin güvenli bir biçimde yapılması konusunda sorumlu olan işverenlerin bunun tersi tutum aldıklarını görüyoruz. Dahası, yıllardır yaşanan taşeron sistemin ürünü olan iş cinayetlerinin de ders olmadığını görüyoruz. Kâr hırsı, ucuz, vasıfsız emek ve ucuz, kalitesiz malzeme kullanmaya neden olmakta, dolayısı ile kârı artırmaya çalışırken kamu güvenliğini ve insan sağlığını tehdit eden bir üretim anlayışı hakim olmaktadır. Kamuda ve özel sektörde, işçi alımları azaltılarak, işin ana işveren/kurum tarafından yapılması yerine taşeron firmalara devri aracılığı ile yaptırılması pek çok acı örnekle yanlışlanmıştır, vazgeçilmelidir. Denetimler yetersiz, kadrolar yetersiz ve denetimlerin içi boş Bizce denetim işyerlerinin eksikliklerini öğrenebileceği eğitsel bir faaliyettir ve yol göstericidir. Ülkemizde denetim adı altında yapılan faaliyetler çok yetersiz ve evrak doldurma, harç yatırma vb işlemlerden öteye gidememekte, en kötüsü gelir kalemi olarak görülmektedir. İşyeri denetimleri ve dolayısıyla işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri Türkiye`deki sanayi işletmelerinin ancak yüzde 1,6`sında geçerlidir. 700-800 civarındaki İş Müfettişlerinin sayısı çok yetersizdir. Çalışma yaşamıyla ilgili mevzuat yalnızca başlıca "sanayi ve ticaret" işlerini kapsamakta, tarım sektörünün tamamı, hizmet sektörünün bir bölümü ile KOBİ`lerin çok büyük bir bölümü kapsam dışında bırakılmaktadır. Özetle, 10 milyon kişiyi bulan kayıt dışı istihdamı teşvik eder tarzda bir ‘iş sağlığı ve güvenliği` politikası söz konusudur. Ülkenin birçok yerinde meydana gelen patlamalar mevzuat ve denetim yetersizliğinin gelmiş olduğu vahim durumu gözler önüne sermektedir. Yukarıdaki sorunların yanı sıra denetimlere ilişkin mevcut mevzuatların uygulanmaması da söz konusudur. Mevzuatlarda yapılan değişiklikler yetersiz ve mevcut mevzuatları da geriye götürür niteliktedir. 15.08.2009 tarihli "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik"i mahkemeleri kazanarak yürütmesini durdurmamıza rağmen iptal edilme gerekçelerini ortadan kaldırmadan sözde değişiklikler yapılarak ve 3 ayrı parçaya bölünerek 22 Kasım 2010 tarihinde tekrar resmi gazete de yayınlanmıştır. Bu yönetmelik 50 ve üzerinde işçinin çalıştığı işyerlerinde geçerlidir, 50 nin altında işçi çalıştıran işyerlerinde yasal açıklıklar daha da büyüktür. Bunun yanı sıra TMMOB ve TTB gibi meslek örgütlerinin var olan yetkilerini kısıtlamaya yönelik yasal mevzuat değişiklikleri yapılmakta ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda yıllardır birçok tecrübe kazanmış Meslek örgütlerinin bu alanlarda söz sahibi olması engellenmeye çalışılmaktadır. İlter ÇELİK
TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı |