ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

29 Nisan 2024 Pazartesi    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 ENERJİ KURUMLARI ÖZELLEŞTİRİLEREK, KAMU DENETİMİ YOK EDİLEREK VERİMLİLİK SAĞLANAMAZ

    Yayına Giriş Tarihi: 14.01.2011  Güncellenme Zamanı: 01.02.2011 15:57:56  Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 26.01.2011 10:18:00

Enerji Verimliliği Haftası dolayısıyla 13 Ocak 2010 Perşembe günü MMO İstanbul Şube toplantı salonunda Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ve Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından ortak bir basın açıklaması yapıldı.

ENERJİ KURUMLARI ÖZELLEŞTİRİLEREK, KAMU DENETİMİ YOK EDİLEREK
VERİMLİLİK SAĞLANAMAZ

YAŞAM KALİTEMİZDEN TAVİZ VERMEDEN, DAHA VERİMLİ ENERJİ KULLANIMI MÜMKÜNDÜR!

Çağımızda enerjiye ulaşmak en doğal insan haklarından biridir. Ekonomik/sosyal kalkınma ve insanca yaşam için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı günümüzün en önemli sorunu haline gelmektedir. Dünya‘da halen 1.6 milyar insanın (yüzde 25.1) enerjiden yararlanma olanağına sahip olmadığı bilinmektedir.

Enerjinin büyük bir kısmı fosil yakıtlardan elde ediliyor. Ama yakın gelecekte fosil kaynakların tükeneceği bilinmektedir. Ekolojik dengenin alarm vermesi, tükenen enerji kaynaklarımızın yanında bir başka tehlikeyi oluşturmaktadır. Enerji talebinin her yıl artan oranda yükselmesi ve dolayısıyla maliyetlerin artması enerji açısından bizleri dönülemez noktalara getirmektedir.

Ülkemizin harcadığı enerji, 2009 yılında 105 milyon ton petrol (MTep) eşdeğerinde gerçekleşmiştir. Enerji Bakanlığın açıkladığı verilere göre; Birincil enerji arzının 30,3 milyon tep‘lik kısmı yerli üretimle karşılanmıştır. 2011 yılında Birincil Enerji Tüketiminin 114.300 bin TEP olacağı tahmin edilmektedir. 1990-2009 döneminde ülkemizde birincil enerji talebi artış hızı yüzde 3,7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artısının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin‘den sonra en fazla talep artısına sahip ikinci büyük ekonomi konumunda olmuştur.

Enerji yoğunluğu; Bir birim iş ya da hizmet üretiminde sarf edilen enerji bedelinin, ürünün toplam giderleri içindeki oranı olarak tanımlanmaktadır. Bugün Türkiye‘de enerji yoğunluğu 0,38 TEP/1000USD‘dir (TEP: Ton Eşdeğer Petrol: 1 tep = 11.626 kWh‘dir). Kişi başına tüketim ise 1,06 TEP‘e karşılık gelmektedir.

Görüleceği gibi üretilen hizmet veya ürünün maliyetlerindeki enerji oranını  (yoğunluğunu) aynı işi yaparak düşürmek enerjimizi daha verimli kılmanın en önemli yollarında biri olmaktadır. OECD ülkelerinde enerji yoğunluğu 0,19 TEP/1000USD iken, kişi başına enerji tüketimi 4,68 TEP‘dir. Dolayısıyla enerji yoğunluğumuzu daha aşağı seviyelere düşürürken, kişi başına düşen enerji tüketimimizi artırmalıyız.

Enerji Verimliliği Yasası 2007 yılında, Enerji Kaynakları ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik ise 25 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. 2008 yılı  "Enerji Verimliliği Yılı" ilan edildi. Enerji verimliliği gibi yaşamsal önemdeki bir konunun gündeme getirilmesindeki yoğun çaba toplumsal duyarlılığın gelişmesi açısından son derece önemli olmakla birlikte; enerji özelleştirmelerinin hız kazandığı döneme rastlaması ve ele alınış şekli, enerji alanındaki serbest piyasa uygulamalarıyla olan bağını da sorgulamayı gerektiriyor. Bir yandan özelleştirmelerle ülke enerji üretimi ve dağıtımını tümüyle piyasalaştırıp diğer yandan toplumsal duyarlılığı artırma girişimi hükümetin tutarsızlığını ortaya koymaktadır.

Enerji Bakanı Taner Yıldız 2011 Bütçe konuşmasında, "2009 yılı sonu itibarıyla net ithalat bağımlılığının yüzde 72 seviyesinde olduğu ülkemizde doğalgazın yaklaşık yüzde 98‘i petrolün ise yaklaşık yüzde 91‘i ithal edilmektedir" demektedir. Bugün elektrik arz güvenliğimiz tam bir bıçak sırtında gitmektedir. Her yıl % 7-8 oranında enerji talep artışıyla karşı karşıya kalan ülkemizi geçtiğimiz kış aylarındaki küresel ekonomik kriz "kurtarmıştır". Krizle birlikte talep artışı durmuş, hatta 2009 yılı içinde % 2 oranında düşüş göstermiştir.  Bu durum, enerji açığı açısından bizleri kurtarmamaktadır. Bıçak sırtı durum sürmekte, yatırımlar olması gereken düzeyde sürmemektedir. 2002 yılından bu yana kamunun yapmadığı yatırımlar şimdi yapılan özelleştirmeler aracılığıyla özel sermayeye havale edilmek istenmekte ve kar amacıyla elektrik üretim ve dağıtım kurumlarına milyarlarca dolar yatıran özel tekellerden bu alanda yatırım yapması beklenmektedir. Bu beklenti elektrik enerjisinde arz güvenliği açısından büyük bir tehlikenin kapımızda olduğu anlamına gelmektedir. Çünkü enerji tekelleri karlı olmayan alanlarda yatırım yapmaktan kaçınacaklar ya da yaptıkları her türlü yatırımlara maliyet unsuru olarak tüketici faturalarına yansıtacaklardır. Yani Enerji Bakanlığı bundan sonra yapılacak bütün enerji yatırımlarını halka, halktan alınacak faturalara yüklemektedir.

Enerji Bakanı 2011 Bütçe konuşmasında bu gerçeği şöyle aktarılmaktadır:

"2002 yılından bu yana elektrik enerjisi üretimi kurulu güç kapasitemiz 31.846 MW‘tan 48.435,7 MW düzeyine yükselmiştir. Bu dönemde devreye giren 16.589,7 MW‘lık (özel sektör, YE, YED, kamu santraları dahil) ilave kapasitenin yaklaşık 11.000 MW‘lık bölümü dönemimizde başlayan ve özel sektör tarafından lisans alan santrallardan oluşmaktadır.

2010 yılında özel sektöre ait toplam 3.674,5 MW kurulu gücünde 100 civarında yeni santral ve ünite ilavesi yapılan santralların geçici kabulleri yapılmış ve işletmeye alma izni Bakanlığımca verilmiştir.

Bu santrallardan;

2.349,9 MW‘ı termik (linyit, doğalgaz, ithal kömür, nafta ve sıvı+doğalgaz yakıtlı santrallar toplamı),

816,6 MW‘ı hidrolik,  474 MW‘ı rüzgar, 17 MW‘ı jeotermal, 17 MW‘ı çöp gazı ve biyogaz santrallarıdır."

 

TEİAŞ kanyaklarına göre Üretim-Talep Dengesi (GWh) şöyle tahmin edilmektedir.

 

2011

2015

2020

Üretim

218.716

228.608

228.857

Talep

198.000

246.320

314.370

Açık

-

17.712

85.513

Özel sektöre havale edilen arz güvenliğinin tehlikeli boyutta olduğu bir süreçte mevcut enerjimizi yaşam kalitesinden taviz vermeden verimli olarak kullanmak önem arz etmektedir.

ENERJİDE ÖZELLEŞTİRME ve OTOMATİK FİYATLANDIRMA MEKANİZMASI AÇIK BİR SOYGUNDUR

Elektrikte Soygun

2010 yılı içinde dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinin tamamlanması, 50 adet enerji üretim santralının özelleştirileceğinin ilan edilmesi, Akkuyu‘da nükleer enerji santral kurulması yönünde Rusya ile yapılan ikili anlaşmanın yürürlüğe konulması, Sinop‘ta nükleer santral kurulması için Kore‘den sonra Japonya ile görüşmelerin yapılması, doğalgaz anlaşmalarının ve dışa bağımlılığın sürdürülmesi, Enerjide otomatik fiyatlandırma ve daha birçok nedenden dolayı, elektriğin "yeterli, kaliteli, kesintisiz, ucuz ve çevreyle uyumlu bir biçimde kullanıma sunulması" savlarıyla yürürlüğe konulan Elektrik Piyasası Yasası‘nın öngördüğü piyasa sistemi giderek derinleştirilmektedir. Son 20 yıldır sürdürülen piyasalaşma sürecinin ülkemizde elektrik alanında yarattığı sonuca baktığımızda, iddialarla derin çelişkiler oluşturan bir manzara ile karşı karşıya olduğumuz ortadadır. Son iki yıldır kendini hissettiren ve giderek artış gösteren "elektrik arz güvenliği" ve "fahiş fiyat uygulaması" sorunları bu sürecin ürünüdür.

Elektrik dağıtım özelleştirmelerinin tamamlanması ve üretim santrallarının ihaleye çıkarılması ile elektrik fiyatları enerji tekellerinin maliyet hesapları ve kar dürtüleri doğrultusunda sürekli zam yapılacak bir sistem içine sokuldu. Bugün ülkemizdeki elektrik enerjisi piyasasında özellikle üretim alanındaki yatırımlar da, birincil kaynakların kullanımının planlanması da dahil olmak üzere her şey tamamen özel sektörün insafına terk edilmiş durumda.

Şimdi ülkemizde vatandaşa diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi elektrik için de daha yüksek para ödeme bilinci ve çeşitli kampanyaların da yardımıyla verimlilik ve tasarruf kavramları aşılanıyor. Böylece şaşaalı enerji verimliliği yılı etkinlikleri de muazzam zamlarla taçlandırılmıştır. Tersinden söyleyecek olursak, enerji ne kadar pahalılaşırsa, tasarruf bilincinin de o denli artmış olacağı düşünülüyor. 2009 yılı raporlarına göre dünyada sanayi ve konutta en pahalı elektrik kullanan ülke ne yazık ki Türkiye‘dir. (Ek:1- Kaynak IEA Energy Prices and Taxes 2009 Quarter)

TEDAŞ 2009 yılı rakamlarına göre 26.596.872 mesken sayısı, 39.147.505 MW/h mesken enerji kullanımı, 1.47 MW/h mesken başına yıllık tüketim, 122.65 kW/h mesken başına ortalama aylık tüketim hesaplanmaktadır. Türkiye‘de mesken başına düşen ortalama insan sayısı üçtür. Dolayısıyla üç kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarına göre kullanması gereken aylık tüketim bedeli 174 kW/h olması gerekirken bu rakamının aşağısında kullanıldığını görmekteyiz. Bu nedenle elektrik enerjisinin kullanımı teşvik edilmesi gerekirken, (Avrupa ülkelerinde kişi başına düşen elektrik tüketim miktarı 6000 kW/h iken, Türkiye‘de 2.162 kW/h‘dir). "Tasarruf" adı altında kendi yanlış politikalarına alet edilen insanlarımızın karanlıkta yaşaması istenmektedir.

Yenilenebilir Enerji kaynaklarına ve enerji verimliliğine özel önem verdiklerini her platformda tekrarlayan siyasi iktidar, İkizdere‘nin SİT alan ilan edilmesi ile yapımı planlanan HES projelerini hayata geçirilemeyeceğinin anlaşılması üzerine başlayan süreçte, alelacele gündeme getirilen Tabiat ve Biyoçeşitlilik Yasa Taslağı karşısında oluşan güçlü kamuoyu baskısı karşısında 29.12.2010 tarihinde 6094 Sayılı "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un TBMM‘de kabul edilmesini gerçekleştirdi.

İktidarın, 6094 Sayılı Kanun‘un MADDE 5/2‘ye; "Milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında,  yaban  hayatı geliştirme  sahalarında,  özel  çevre  koruma bölgelerinde ilgili Bakanlığın, doğal SİT alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir" hükmünü ilave ederek, doğal ve kültürel tüm alanlarımız üzerindeki olası tehditleri ve HES yatırımlarıyla oluşacak geriye dönüşü olmayan tahribatı yasalaştırmalarına karşı odalarımız bilimin ve aklın gereklerini yerine getirmeye doğal ve kültürel zenginliklerimizi korumaya kararlıdır.

Doğalgazda Soygun

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO); Trakya Elektrik Dağıtım AŞ; Gediz Elektrik Dağıtım AŞ; Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ; Dicle Elektrik Dağıtım AŞ‘deki yüzde 100 oranlarındaki kamu hisseleri ile Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ‘deki yüzde 80 oranındaki kamu hissesinin özelleştirilmesinin iptali için Danıştay‘da beş ayrı dava açmıştır.

BOTAŞ‘ın mülkiyetindeki Yüksek Basınç Hattı, Yüksek Planlama Kurulu Kararı‘yla özelleştirme ihalesinin hemen öncesinde Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ‘ye devredilmiştir. MMO, yasalara ve hukuka aykırı YPK kararının iptali için de Danıştayda dava açmıştır.

Yaklaşık 24 yıl önce kurulan ve Belediye İktisadi Teşebbüsü statüsünde bir kamu kuruluşu olarak hizmet veren İstanbul Gaz Dağıtım Anonim Şirketi‘nin ( İGDAŞ ) özelleştirilmesi planlanmaktadır. Başkent Doğalgaz A. Ş.‘den sonra İGDAŞ‘ı da özelleştirmeyi planlayan siyasal iktidar ve onun yerel yöneticileri temel bir insan hakkı olan enerjiye erişim hakkını gasp etmekte, bu karlı kamusal nitelikteki hizmetleri "özel" şirketlere "peşkeş" çekmekte, gelecekte büyük kamusal zarar doğmasına davetiye çıkartmaktadırlar. Özelleştirme en başta hizmet kalitesinden taviz ve temel güvenlik prensiplerinin, maliyetlerin düşürülmesi ve yüksek kar uğruna göz ardı edilmesi sonucunu doğuracaktır. Yüksek risk taşıyan bu tür hizmetlerle ilgili alınan kararlarda TMMOB‘ye bağlı Odaların ve diğer ilgili Meslek Odalarının dahil edilmesi zorunluluktur, tam tersi uygulamalar ise sorumsuzluktur, aymazlıktır, kötü niyetli basiretsiz yöneticilik örneğidir.

BİNALARDA ENERJİ PERFORMANSI

TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak son yıllarda ard arda yapılan verimlilik artışını destekleyecek düzenlemelere çok olumlu bakıyor ve destekliyoruz. Ancak uygulama ve denetimin sağlıklı olarak yapılması çok önemlidir.

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubemizde ve Anadolu Yakası Eğitim Merkezinde 20 Aralık 2010 tarihi itibari ile Enerji Kimlik Belgesi Uzman Eğitimleri başlamıştır. Şubemizde, Kadıköy ve Beylikdüzü Temsilciliğimizde açılan kurslarda enerji Yöneticileri eğitimleri başarıyla devam etmekte ve Enerji Verimliliği Kanunu ve Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ülke ekonomisi ve toplum yararı doğrultusunda hayata geçirilmektedir.

Enerji Bakanı Taner Yıldız 2011 Bütçe konuşmasında enerji verimliliği başlığı altında şunları söylemektedir: "2007 yılından itibaren Enerji Verimliliği Kanunu ve ikincil mevzuatının yürürlüğe konulması ile beraber; enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımını teşvik eden ve zorunlu kılan düzenlemeler getirilmiş ve bu alandaki uygulamaların büyük kısmı başlatılmıştır.

2008 yılında çıkarılan Başbakanlık Genelgesi ile kamuda verimsiz lamba kullanımı yasaklanmıştır. Kamuda verimli aydınlatmaya geçiş ile bu günkü fiyatlarla kamu bütçesinden aydınlatma bedeli ödemelerinde yaklaşık 50 milyon lira her yıl tasarruf edilmektedir."

Oysa, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü verileri,  sanayimizde en az % 15, binalarımızda en az % 35 ve ulaşımımızda en az % 15 tasarruf potansiyeli olduğunu ve bu oranlar tutturulduğunda toplam olarak yıllık 4 milyar TL‘nin üzerinde bir tasarruf sağlanabileceğini göstermektedir. Enerji verimliliğinde kararlı ve başarılı adımlar atabilirse, 2020 yılı talep tahmini gerçekleşme oranı en az % 20 (45 milyon TEP enerji) azaltılabilecektir. Bu miktar yerli ve temiz kaynaklarımızdan üretebileceğimiz elektrik enerjisinin 2,5 katı ve ortalama 30 milyon konutun yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecektir.

Bu yönde 5 Aralık 2009‘da çıkarılan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği doğrultusunda yapılacak Enerji Kimlik Belgesi ile ilgili düzenleme önce 1 Temmuz 2010‘a, daha sonra da gerekli altyapının hazır olmadığı gerekçesiyle 1 Ocak 2011‘e ertelenmişti. 1 Ocak 2011 tarihi itibarıyla  yeni yapılacak binalarda geçerli olacak, eski binalar için de 2017 yılına kadar tamamlanacak olan Enerji Kimlik Belgesi, konut ve binalarda elektronik sistem teknolojilerinin uygulanması ile doğan "akıllı binalar ve bina otomasyonu" kavramları ekonomik çözümleri beraberinde getirmekte, önemli ölçüde  enerji tasarrufu sağlamaktadır. Bu bağlamada EMO‘nun mevcut güncel standartlara göre hazırladığı ve beş yıldır enerji bakanlığında bekletilen "Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği" bir an önce yürürlüğe girmelidir.

Enerji Yönetimi kavramı planlama, koordinasyon ve kontrol gibi birbirinden bağımsız olduklarında etkisiz kalabilecek işlevlerin, bir araya gelerek oluşturduğu bir bütündür. Bu anlamda "Enerji Yönetimi" ürün ve hizmet kalitesinden, güvenlikten veya çevresel tüm koşullardan fedakarlık etmeksizin ve üretimi azaltmaksızın enerjinin daha verimli kullanımı doğrultusunda yapılandırılmış ve organize edilmiş disiplinli bir çalışmadır.

Enerji verimliliği çalışmalarının organizasyonunun odak noktası "Enerji Yönetimi" kavramıdır. Geniş kapsamlı Enerji Yönetimi programlarının uygulanması ile enerji verimliliği çalışmalarına süreklilik kazandırıldığı gibi enerji verimliliğindeki iyileşme oranı da %25‘i aşabilmektedir.

Sanayi tesislerinde ise; yıllık enerji tüketimi 1000 TEP‘den fazla olan işletmelerde çalışanları arasından SEY (Sanayi Enerji Yöneticisi) görevlendirilmesi gerekmektedir. Yani sadece elektrik enerjisi kullanan bir işletmenin geçen sene boyunca kullandığı enerji 11.627.907 kWh‘i geçmelidir. Büyüklük olarak 24 saat çalışan bir işletme için 1400 kW civarında bir kurulu güç anlamına gelir. Yıllık tüketimi 50.000 TEP‘den fazla olan işletmelerde ise "enerji yönetim birimi" kurulması gerekmektedir. Bu enerji yönetim birimlerinde enerji yöneticisi dışında bir elektrik veya elektrik elektronik mühendisi ile bir makina mühendisini çalıştırmalıdır.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ HAFTASI

TMMOB‘ye bağlı odaların uzmanlık alanlarında karşı çıkmadığı yasalardan biri Enerji Verimliliği Yasası‘dır. Odalarımız, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Yasası‘nı desteklerken, Yasanın Odalara verdiği sorumluluk ve görevleri yerine getirmek üzere çalışmalar yürütmektedir. Odalarımız "kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü" olma bilinciyle; Elektrik İşleri Etüt İdaresi‘nde özverili ve iyi niyetli çabalar ile hazırlanan yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında "art niyetli", "kar mantıklı",  "piyasacı" yaklaşımların egemen olmaması için çaba sarf etmektedir.

Her yıl ocak ayının ikinci haftasında kutlanan Enerji Verimliliği Haftası‘nda, verimlilik ve tasarrufun "piyasalaştırma ve pahalı enerji" uygulamalarıyla sağlanmasına yönelik politikalardan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunun tam tersine kamu hizmeti anlayışı ile ele alınması ve kamu yararı çerçevesinde toplumsal bilincin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda bu hafta içerisinde ilköğretim okullarında Enerji Verimliliği konulu söyleşiler düzenlenmektedir.

İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek için enerji yatırımları öncelikle yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere, kamu tarafından planlanarak yapılmalıdır. Enerji iletim ve dağıtım hatlarındaki % 15‘ün üzerinde olan kayıp ve kaçaklar azaltılmalıdır.

Türkiye‘de lamba üreten tek bir fabrikanın bile bulunmadığı ortamda göstermelik kampanyaların ötesinde verimliliğin gerçek ekonomik çözümlerle birlikte ele alınması da temel bir zorunluluktur.

Türkiye‘nin eski tip, çok enerji tüketen cihazlarla çöplük haline getirilmesine göz yumulmamasını, bir an önce enerji verimliliği standartlarının yerleştirilmesi ve gerekli mevzuatın yürürlüğe konulmasını, ciddi bir denetim yapısının sağlanmasını istiyor ve tasarruflu lamba kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik olarak dar gelirli yurttaşlara ücretsiz lamba dağıtımı yapılmasını ve asgari yaşam standardına uygun elektrik miktarının ücretsiz verilmesini öneriyoruz.

13 Ocak 2011.

 

Erhan Karaçay
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi

  

İlter Çelik
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi

 

 

Dosyalar

(83 KB) (26.01.2011 10:28:19)

(883 KB) (28.01.2011 10:46:50)

PDF uzantılı Makale dosyalarını veya diğer Ek Dosyaları okuyabilmeniz için
Acrobat® Reader®'ın bilgisayarınızda yüklü olması gerekmektedir.
Acrobat® Reader® yüklemek için

İstanbul Şube Kaynaklı Basın Açıklamaları »

14.01.2011 tarihinden itibaren 3351 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
KATİP MUSTAFA ÇELEBİ MAH. İPEK SK. NO:9 34433 BEYOĞLU - İSTANBUL
TEL: (+90) 212 2529500 Dahili: 01   FAKS: (+90) 212 2498674
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri