ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

09 Mayıs 2024 Perşembe    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 CELAL OKUTAN
01.06.2010 TESİSAT

    Yayına Giriş Tarihi: 12.08.2010  Güncellenme Zamanı: 12.08.2010 19:27:10  Yayınlayan Birim: İZMİR ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 12.08.2010 19:27:44

Celal OKUTAN Proje Yönetimi Yapı teknolojisinde proje yönetimi, bir yapının yatırım aşamasından başlayarak işletme aşaması ve işletmeye alma sürecine kadar uzanan dönemde yatırımcı yetkisi ile yapılan bir hizmettir. Her etabın kendine özgü bir prosedürü mevcuttur. Yönetimin başında Proje Müdürü bulunur. Proje Müdürleri yapı teknolojisinde çok deneyimli olup, uluslararası geçerli şartnamelere vakıftır. Çoğu FIDIC kurallarına göre çalışan Proje Müdürlerinin alt yapıları müşavirlik hizmetlerinden kaynaklanır. Bu nedenle kendileri tasarım bilgileri ve kuralları ile donatılmış sorumlu teknik elemanlardır.
Proje yönetimine, yatırımcı adına hizmet veren uzmanlar nedeniyle gerek duyulur. Genellikle inşaat mühendislerinden oluşan Proje Müdürleri mimari, statik, mekanik tesisat, elektrik, elektronik hizmetlerini bildiği gibi deprem, yangın, otomasyon, alt yapı, enerji, bahçe sulama, mutfak, çamaşırhane gibi özel hizmetlere de vakıf sayılırlar. Bu nedenle proje yönetiminin devreye girdiği hizmetlerde proje üretim, taahhüd, malzeme tedarik, uygulama, test-kontrol ve işletmeye alma hizmetleri de sağlıklı üretilir.
Proje yönetim ekibi, yol gösterici ve kontrol edici bir ekiptir. Dolayısıyla yönetim kontrolünde, sorunların müştereken karar altına alınıp t £ Ülkemizde proje yönetim sistemi çok sağlıklı yürümemektedir. Benzer tarzda tasarım ve uygulama ekiplerinde aynı sorunlarla karşılaşılır. Bu sorunun birinci nedeni yapı teknolojisinde Genel Teknik Şartname ile Özel Teknik Şartnamelerin olmayışı ve bunların içeriğinde temel yapı kodları, yapı standartları ve yönetmeliklerin bulunmamasıdır.
uygulanması gerekir. Çoğu kez geri kalmış ülkelerde proje yönetimi hizmeti sadece müfettiş veya kontrol olarak ele alındığında başarılı olamamıştır. Bu tür engellerin çözümü çok zordur. Şayet proje yönetimi kapsamında hizmet veren uzmanlar müelliflerle anlaşamıyorlarsa, yatırımcının görevi bunlardan birinin işine son vermek olmalıdır. Bu nedenle her işte yönetim mensuplarının, hizmet veren yüklenicilerin çok iyi seçilmesi ve kendilerine güven duyulması gerekir.
Ülkemizde proje yönetim sistemi çok sağlıklı yürümemektedir. Benzer tarzda tasarım ve uygulama ekiplerinde aynı sorunlarla karşılaşılır.
Bu sorunun birinci nedeni yapı teknolojisinde Genel Teknik Şartname ile Özel Teknik Şartnamelerin olmayışı ve bunların içeriğinde temel yapı kodları, yapı standartları ve yönetmeliklerin bulunmamasıdır. Ayrıca mevcut olanlar arasında çözülmemiş çelişkiler bulunmaktadır. Bu husus; ihtisasımız nedeniyle daha çok tesisat sektöründe görülür. Bu anlamda yapı teknolojisinde EN, DİN normlarının çok iyi bilinmesi gerekir. Son yıllarda EN standartlarına dönüşen TS Standartlarına, Yangın Yönetmeliklerine. Deprem Standartlarına rağmen standart ve yönetmelikler halen ilgililer tarafından tam manası ile benimsenip anlaşılmamıştır.
Bu pürüzlerden önce, hala proje kontrol sistemlerinde 1/50 Ölçekli bir detayı "illa 1/20 çizeceksin" diyen katı kontrol yaptırımları mevcuttur. Gerekli yerlerden kesit alınacak tabirini her noktadan isteyen sadist kontrollere ülkemizde olduğu gibi yurt dışındaki uygulamalarda da rastlanır. Bu nedenle uygulama projelerinin şantiye projeleri shop-dravving ile geliştiğini, son halini aldığını kabullenmeyen şantiye saha mühendislerinin bilgi ve deneyim noksanlıkları bir çok soruna sebep olmaktadır.
Daha önemlisi İmar Yasa ve Yönetmelikleri ile bu hizmetleri zorlaştıran eylemlerle karşılaşabiliriz. Akordiyon basılmış 50 paftalık bir uygulama projesinin bir noktasında eksik kalan süzgeç nedeniyle komple projeyi yeniden

Ülkemizde diploma yetkili amatör hizmet sonuçlarının ağır faturalarının topluma mal edilmemesini teminen, profesyonel mühendislik sisteminin tesisi ve meslek etiği kurallarının uygulanması zorunlu hale gelmektedir.
tiran denetim usullerinin insafsız uygulaması gözden kaçmamaktadır.
:¦ Etik
Etik ‘meslek ahlakı‘ demektir. Meslek ahlakında öncelikle mesleki yeterlilik, profesyonellik öne çıkar. Profesyonellik mükemmeli yakalamak için kişisel üretim kalitesini artırmak, üretimde güven sağlamak amaçlı kullanılır.
Bu nedenle profesyonel hizmette; yaratıcılık (creative) ve yenilikçilik (innovation) aranır.
Zorla eğitime, alışkanlığa ve deneyime dayalı mühendislik hizmeti yerine, aydınlanmış bilgi ve ileri teknolojiye dayalı hizmetler, profesyonel mühendisliği tanımlar.
Profesyonel mühendislikte ana kural mesleğin şeref ve itibarını korumak, bilgi ve becerisini toplum refahını yükseltmek için kullanmak olmalıdır. Profesyonel mühendis işverenine, müşterisine tarafsız ve dürüst hareket etmelidir. Bu ahlaki prensipte profesyonel mühendisin uzmanlık dalının dışına taşmaması ve yeterliliğinin teknolojik gelişime uygun düzeyde olması gerekir. Bu amaçla profesyonel mühendis hizmette toplumun mal, can, sağlık ve konforunu sağlamalıdır. Ayrıca sadece uzman olduğu konuda hizmet vermelidir. Dolayısıyla bilgilerini doğru ve objektif şekilde ortaya koymalıdır. Hiç bir şekilde teknik sorumluluk dışında ticari itilaflara taraf olmamalı, haksız rekabete girişmemelidir. Bu doğrultuda mühendislik kurallarına uymalıdır.
Yukarıda belirtilen temel mesleki ve ahlaki kurallar ileri ülkelerin çoğunda profesyonel mühendislik kuralları olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle meslek etiği iş etiğinden önce devreye girer. Dolayısıyla ISKAV tarafından gündeme gelen iş etiği, sektörel iş etik anlamındaki ilkelerin kayıt ve takip talimatı, onun ek protokolü danışma konseyi hükümlerinin uygulanmasından önce, kişilerin meslek etiği kurallarının gündeme gelmesi daha yararlı olacaktır. Nitekim bu görüşümüz 1993 yılı tesisat bültenlerinde yayımlanmış, örnek olarak Amerikan Mühendislik Konseyi‘nin 1947 yılında kabul etmiş olduğu, 1974 yılında ASME (American Society of Mechanical Engineers) onayı ile yürürlüğe konan etik kurallar ile belgelenmiştir.
Ayrıca The Association of Professional Engineers of Province of Ontario, bu kurallara güzel bir örnek olarak sunulmuştur.
Konu bu anlamda incelendiği takdirde, uluslararası standartlarda genel kuralların yanı sıra profesyonel mühendisin topluma olan görevlerini, işverenine olan görevlerini, müşterilerine karşı görevlerini, meslektaşları ile olan ilişkilerini ve kendisine karşı olan görevlerini belirleyen usul ve yöntemlerle karşılaşılır. Bu nedenlerle mühendislikte hizmet etiği, mesleki iş etiği kurallarından önce gelen uyulması zorunlu bir etiktir. Ülkemizde diploma yetkili amatör hizmet sonuçlarının ağır faturalarının topluma mal edilmemesini teminen, profesyonel mühendislik sisteminin tesisi ve meslek etiği kurallarının uygulanması zorunlu hale gelmektedir.
¦ Mekanik Tesisat Mühendisliği
Mesleki yeterlilik konusunda gün geçtikçe teknik bir gerileme söz konusudur. Bu nedenle mekanik tesisat hizmetlerinin yapı teknolojisinde ağırlığının sergilenmesi ve mesleğin saygınlığının korunması bir ihtisas derneği olan TTMD‘nin birinci görevi olmalıdır.
Mesleki saygınlık; meslekte örgütleşme ve baskı unsuru olma gibi demokratik ilke etkinliklerinden önce, mühendislik sektöründe bilimsel ve teknik yetenekler kazanılmalıdır. Bu anlamda mühendislik eğitiminde nitelik çok önemlidir. Mekanik tesisat mühendisliği eğitiminde, makina mühendisliği temel eğitimi için zorunlu bilgilerin yanı sıra, sanat tarihi, mimari güzel sanatlar, hukuk, yapısal tasarım, aydınlatma, altyapı, sağlık, hijyen, otomatik kontrol sistemlerinin derslerini almak, yapı teknolojisi mühendisi olmak, meslekte uzmanlığa yönelerek hizmette üretim ve deneyim ile profesyonelliğe erişmek amaçlanmalıdır. Dolayısıyla ülkemizde mekanik tesisata dönük mesleki eğitim değerlendirilip, yönlendirilmelidir. Bu amaçla mesleğin gelişimi, bilgi transferi, ileri teknolojiyi yangın/aştırmak üniversitelere, mesleki odalara ve ihtisas derneklerine düşen önemli bir görev sayılır.
Mühendislik hizmet sektöründe beyin gücü ile hizmet veren teknik elemanların uzmanlık alanında gelişimi iş akışı ile sağlanabilir. Bu şekilde ileri teknoloji yakalanabilir. Ayrıca bu tür hizmetin değerlendirilmesi ve bedelinin ödenmesi gerekir. Esasen yapı teknolojisinde bu doğrultuda hizmet veren yönetim, tasarım, müşavir ve kontrollük hizmetleri bedelleri yapı maliyetinin yüzde 4 ~ yüzde 5 sınırlarını geçmemektedir. Bu yönden bahsedilen konu profesyonel uzmanlara yatırım, teknoloji transferi, yardımcı ekipman temininde teşvik verilmeli, vergi indirimleri sağlanmalı, ekonomik yönden güçlendirilmelidir. Bu koşullarda hizmet sektörünün uzman profesyonelleri yurt içi ve yurt dışı sektörlerde öncülük yapabilirler. Dolayısıyla hizmet sektörünün iş ihalelerinde konu, ticari pota içinde düşünülmemeli, satış, pazarlama, taahhüt yöntemlerinden ayrıcalıklı olarak sorumlu profesyonel mühendislerin ülkeye yararlı olmaları, güçlenmeleri sağlanmalıdır. Bu değerlendirme doğrultusunda odalarımıza, birlik ve derneklere toplumun bilinçlenmesi ve mesleki hakların korunması yönünden görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Mekanik tesisat mühendisliği hizmetlerinin uygulanmasında en sorunlu kesim, tasarım mühendisleridir. Yönetmelik ve şartnameler bu hizmeti veren tasarımcıları sözleşmeler çerçevesinde hizmetin kapsadığı bütün yükümlülüklerde uzman olarak tanımlar; dolayısıyla projelendirmede hizmetleri eksiksiz ister, buna karşın sınırlanmış asgari ücret

 

Türk Tesisat Mühendisleri Derneği‘nin Makina Mühendisleri Odası şemsiyesinde sağlıklı hizmet vermesi, TTMD‘nin mühendislik sektöründe ağırlığını koyması, etkinlik kazanması gerekmektedir.
bedelleri ile değerlendirir. Bu nedenle hizmeti uzmanlık bedelleri yerine eksiltme yöntemleri ile ucuz yaptırır. Bu bağlamda hizmetin sağlıklı uygulanmasında yürürlükteki yönetmelik ve şartnameler önemli bir engeldir. Ülke çapında uygulanan, odalarımız tarafından da benimsenmiş olan ‘mimarlık mühendislik proje hizmet şartnamesi‘ incelendiği takdirde görüleceği üzere; mekanik tesisat proje hizmetleri, mimarlık hizmetinin yüzde 52‘si, statik hizmetinin 2/3‘ü, elektrik mühendisliği hizmetinin ise yüzde 12.5 fazlasıdır. Gerekçeleri bilinmeyen bu oranların takdir nedeni, 19501i yıllara dayanmakta, o dönemin inşaat mühendisleri ile mimarların ilgili hizmetlerinin tesisat işlerini içermesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca o dönemde tesisat mühendislik hizmetinin kalorifer tesisatı ile sıhhi tesisat sınırlarında olması, müteahhit yükümlülüğü içinde ihale edilmesi bu değerlendirmenin ana nedenidir.
Zaman içinde mimari hizmet, dekorasyon, peyzaj, dekoratif aydınlatma gibi eklemeler ile genişlemiş, inşaat mühendisliği hizmetinde ise deprem farkı ve alt yapı hizmetleri ile değerlendirilmesine karşın mekanik ve elektrik tesisat hizmetlerinde hiçbir gelişim görülmemiş, değişim olmamıştır. Örneklendiğinde, yönetmeliğe göre bir hangar veya depo yapısının tesisat projesi yapılması halinde tesisat mühendisi olarak basit bir emekle mükemmel kazanç sağlanabilir. Buna karşın bir hastane, otel, iş merkezi, çok amaçlı salon, üniversite yapıları veya endüstriyel yapıların tesisat proje hizmeti yüklenildiği takdirde zarar etmemeniz için uygulanacak yegane yol; uluslararası standartlardan uzak, bayındırlık proje şartnamesi doğrultusunda proje hizmeti vermek veya avan proje düzeyindeki projenizi şantiyeye uygulama projesi ‘shop-drawing‘ adı altında müteahhide yükleyip kurtulmak olmaktadır.
Daha geçerli bir yöntem; şayet konuda uzman veya profesyonel değilseniz daha kolay olup, "yaptım-oldu" metodu ile sorunu uygulamada bir uzmanın çözümüne bırakmaktır. Ancak bu uygulamalar yetersiz bir teknik hizmet olup.
sonuçta cezasını toplum kat kat ödemektedir.
Bu bağlamda hizmetin değeri gerçekçi değerlendirilmeli, sektörü temsil eden Türk Tesisat Mühendisleri Derneği, Bakanlık ve Oda karşısında bir baskı unsuru olmalıdır.
Meslek odalarının ana görevi, mesleğin gelişimini sağlamak, çıkarlarını korumak, topluma yararlı olmaktır. Bu yetki ve görev, odaların ihtisas dernekleri ile müşterek eşgüdümlü hizmetleri ile gerçekleşir. Makina Mühendisleri Odamız, Türk Tesisat Mühendisleri Derneği‘nin kuruluşundan bu yana arzulanan güç birliğine sıcak bakmamış, uzmanlık ve ihtisastan öte üyelerinin sayısal ağırlığına önem vermiştir.
Bu durum ilk nazarda demokratik ilkelere uygun, çoğunluk hakları gibi görünürse de; oda üyelerimizin yüzde 5 oranını geçmeyen tasarımcılara uygulanan kurallar eşitlik haklarına aykırı düşmektedir. Ayrıca Odaların vize, tescil, sertifika yaklaşımlarında görev ve yetkilerini aşan, mesleki gelişimi sınırlayan, teşvikten uzak yaklaşımları bulunmaktadır. Bu yönden Oda ile ihtisas dernekleri arasında sağlıklı iletişim ve eşgüdüm sağlanmalıdır. Bu nedenle Türk Tesisat Mühendisleri Derneği‘nin Makina Mühendisleri Odası şemsiyesinde sağlıklı hizmet vermesi, TTMD‘nin mühendislik sektöründe ağırlığını koyması, etkinlik kazanması gerekmektedir.
Tesisat mühendisliği hizmetinin içeriğindeki bütün uzmanlık dallarında, mühendislerin birbiri ile kendi içlerinde serbest rekabete dönük sorunları mevcuttur. Ayrıca uzmanlık dallarının birbiri arasında bilim, teknik ve hizmet anlayışı yönünden ikilemler görülmektedir. Meslek ahlakına uygun davranış içinde hizmet üretiminin kalite ve nitelik esasları üzerine kurulması halinde mesleki güç birliği doğabilir. Bu doğrultuda kalite ve nitelik uzmanlıkla sağlanabilir. Uzmanlığın başlangıcı profesyonelliktir.
Profesyonellik bilim toplumlarında sosyal talep üzerine kurulmuş meslekte ihtisaslaşmış uzmanlar tarafından koşullandırılmıştır. Ayrıca profesyonel mühendislik, hizmet sektörünün bütün disiplin dalları için geçerli bir olgudur.
Bu nedenle ihtisasa yönelik branşlarda ayrım ve öncelikli uygulama yapılmamalıdır. Öte yandan, profesyonellik sadece eğitim ve kurslarla kazanılamaz. Uzmanlık belgesi oda, üniversite ve dernekler tarafından verilmemelidir. Türk Tesisat Mühendisleri Derneği‘nin bu konuda daha özenli davranması; ülke koşullarını dikkate alması, ileri ülkelerin uygulama örneklerini yanlış kopyalamaması gerekir. Bu amaçla oda ve derneklerle iletişim içinde değerlendirip, eşgüdüm içinde ülke politikasını tespit etmesi, kendi üyelerini sınama-deneme platformuna öncelikli sürmemesi gerekir.
¦¦ Teknoloji ve Sanat Çelişkisi
Enerji konusunun gündeme gelmesi "Güzel Sanatlar" ile "Bilimsel Teknoloji"yi karşı karşıya getirmiştir. Son olarak enerji konusunda derin incelemeler, bilim adamlarının desteği ile tasarım ilkelerini güzel sanatlar ve estetik kavramından uzaklaştırmış, yapı teknolojisinde mimarların bilim adamları ve yardımcı mühendislik dalları ile dizayn zorunluluğunu ortaya koymuştur. Bu fevkalade yanlış bir yaklaşımdır. Özellikle LEED ve BREEAM sertifikalarında yapıda mimari tasarım sınırlandırması sorunlar yaratır. Bir yapının yönlendirilmesi hemen hemen her mimarın yapacağı tasarımda dikkate alacağı bir husustur. Bu kural hiçbir zaman mimara empoze edilmemelidir. Esasen uzun süredir standart, kod, yönetmelik gibi usul ve yöntemler mevcuttur ve bunları müellif mimarlar dikkate alırlar.
Tasarımda mekan zenginliği çok önemlidir. Bu anlamda estetik öne çıkar. Ayrıca bir yapının cephe ve görünüşleri de yapının değerine değer katar. Ayrıca iç mimari ile ilgili de detaylar duvar ve bölmeler, kapı ve pencereler tasarımın temel ilkeleridir. Kimse güzel bir yapıda mimara pencereleri azalt diyememelidir. Ancak ısı yalıtımı ile yangın önlemlerini öne çıkaran kurallar vardır. Tasarımda onlara uyulur. 

 

Bu anlamda mimara yardımcı disiplin dalları destek olur.
Her mimar tasarımcı sayılmaz. Ancak her mimarın yapı teknolojisini, mimari yapı malzemelerini bilmesi ve tasarım ekibinde yer alması gerekir. Tasarım ekibinin yöneticisi mimardır. Tasarımla sorumlu olan mimar teknolojiye uyarken, esas işi olan mimari tasarım ilişkilerine de sadık kalmalıdır.
Son günlerde LEED ve BREEAM yönetmelikleri akademisyenler tarafından tasarıma müdahale anlamında ele alınmıştır. Bu çok yanlıştır.
Bu anlamdaki kriterler tasarıma destek amaçlı alınmalıdır. Dolayısıyla projeleri kontrol eden, onaylayan yetkililer de konuyu bu çerçevede ele almalı, kontrol ve onay amaçlı yaklaşmamalıdır. Aksi takdirde karşımıza enerji tasarruflu evler dışında mimari nitelikli yapılar çıkamaz. Bunun sonucu hiç hoş sayılamaz.
Kanımca bilim ve teknoloji eğitimi almış olan uzmanlar, yapı teknolojisinde enerjiye dönük uygulamalardan anlar ve onları başarı ile uygulayabilirler. Ancak bu kesimler şayet kabiliyetli değilse, estetik ve sanat ilkelerinden uzaklaşır ve sanat değerlerini takdir edemez.
Bu nedenle yapının tasarımında sanat ağırlıklı mimari öne çıkmalıdır.
¦¦ Doğu - Batı Çizgisinde Yerimiz
Kim ne derse desin Türkiye coğrafi yönden doğudadır. Bu yerleşimden bakıldığında, bilim ve teknoloji yönünden de şarklı damgası yemekteyiz. Bu iyi mi, kötü mü, değerlendirmesini bir tarafa bıraktığımızda, batıdaki bir çok ülkeye nazaran geri kalmış bir ülke durumundayız.
Bu nedenle Avrupa Birliği‘ne giremiyor, ABD ile yakın ilişkimizi güçlendiremiyoruz. Eğitimimiz batıya dönük, yaşam koşullarımız da batıdan farksız. Ama örf ve adetlerimiz çok farklı, kültürümüz çok değişik. Nitekim, gözlemlere göre Dünya Futbol Şampiyonası‘ndaki organizasyonda görüldüğü üzere bizlerin o düzeyde bir şampiyona organize etmemiz hemen hemen imkansız görülmektedir.
Her konuda karşımıza çıkan bu sorunun çözümü ilkellikten öte eğitim noksanlığımızda Yaklaşık 12-15 milyon kişi hiç bir zaman geri kalan 50 milyonu temsil etmez. Başka bir deyişle İstanbul-Ankara-İzmir halkının anlayışı bütün Türkiye‘ye mal edilemez. Bu farklılık laiklik anlayışından kaynaklanmaktadır. Yaşamımızda dinimizin etkileri çok fazladır. Ayrıca dinimiz, bizlerin medeni, görgülü, bilgin olmamızı hiç bir zaman engellememiş, aksine bize doğru yolları göstermiştir.
Buna karşın eğitim sistemimizde yanlışlıklar mevcuttur. İş hayatımızda etik kurallar geçerli değildir. Kişisel olarak açık ve şeffaf sayılmayız. Aldığımız eğitimde bilim ve teknoloji yeterli değildir. Yasalarımız bizi korkak ve çekingen yapmıştır. Yönetim yaptırımları insan haklarına saygılı değildir. Bu nedenle çekingen sayılırız. İş hayatımızdaki alt üst ilişkisi sosyal yaşamımıza etkilemiştir. Anlayış ve mantalitemiz, amirimiz her zaman daha iyi bilir ve doğru yapar anlamındadır. Yaşamımızda karşılaştığımız her türlü kusurun ortaya açıkça serilmesi gerekir. Hizmette yalan, en büyük cezayı hak eden bir suç sayılmalıdır.
Bizlerde işsiz kalma korkusu yoktur. İş bulmada bilgi, deneyim ve yeterlilik ön sırada aranan bir vasıf sayılmaz. Adamını bulduğun takdirde her kapı açıktır. Bu nedenle büyüklere saygıda sorunlar yaşarız. Hiyerarşik düzen iliklerimize kadar işlemiştir. Bu nedenle gençlere önem verilmez. Ülkemizde otuz yaşlarında bir kurumun yöneticisi olmak zordur. Ancak yeni yeni bu anlamda uygulamalar ile karşılaşmaktayız.
Diğer taraftan batı ülkelerinin halkından farklı hasletlerimiz mevcuttur. Ailemizi, yakınlarımızı, komşu ve hemşehrilerimizi çok sever ve koruruz, çocuklarımıza sevgimiz çok büyüktür. Onlara yakın olmak isteriz. Onların başarılarını teşvik ederiz. Bu yaklaşım bizi milliyetçi yapar. Milletimizle gurur duyarız.
Vatanı uğruna canını feda eden insanlar en çok bizde görülür.
Sonuç olarak, güçlü bir ülke sayılmayız. Coğrafi durumumuzla öne çıkmaktayız. Ekonomik yönden batı ülkelerinin gerisindeyiz. Üretici sayılmayız. Ticari ve turizm yönünden bütün gayretlerimize rağmen çok yavaş ilerlemekteyiz. Bu nedenle uluslararası ekonomik bir güç olmamız çok zor sayılır. Ancak bazı niteliklerimiz diğer ülkelerden farklı ve üstün sayılır. Bu nedenle ülkemizin planlı bir eğitime ağırlık vermesi, sosyal yaşamımızda sağlıklı kuralların yürürlüğe girmesi gerekmektedir.
¦¦ Gelişmekte Olan Ülkelerin Gelişmişleri Yakalaması Dünya Futbol Şampiyonası‘nda, bütün kıtalardan belirli bir eliminasyon ile seçilmiş ülke takımları yarışmacı olarak temsil edilmektedir. Bu takımlardan Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Avustralya, Amerika gibi ileri ülkelerin yanı sıra ilerlemekte olan ülkeler ve ayrıca Gana, Kuzey Kore, Cezayir, Brezilya gibi ekonomik yönden geri kalmış ülkeler de mevcuttur. Bu sınıflandırmaya karşın müsabakalar genellikle berabere bitmekte, geri kalmış ülkelerin milli takımları gelişmiş ülkelere kafa tutmaktadır. Bundan çıkarılacak ders, geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerin gelişmişlere yetişme çabasıdır. Özellikle yarışma bireylere bağlı olduğundan 10-15 genç özverili çabaları ile öne çıkmakta, hatta gelişmiş ülke takımlarını bazen elemekte, çoğu kez onlarla berabere kalmaktadır.
Bu bir gelişimdir. Uluslararası yarışmalarda görüldüğü gibi medeniyetlerin düzeyinde de bu görülebilir. Daha önemlisi, bilimsel, teknolojik hatta ekonomik yönleri ile bazı geri ülkeler hızlı gelişmiş ülkeleri yakalayabilirler.
Nitekim Türkiye bilimsel ve teknolojik zorluklarına rağmen dünyada ekonomide 17. sıraya oturmuş, sağlam bir parasal güce erişmiştir.
Her ne kadar bazı sorunlarımız mevcut ise de, ekonomide değerlerimiz çok takdir edilmektedir. Özellikle inşaat sektöründe yurtdışındaki başarılarımız çok önemlidir. Rusya, Türki Devletleri, Balkan ülkeleri, İran, Irak ve Arap yarımadasındaki hizmetler ve başarılar unutulamaz.

Güncellenme Zamanı: 12.08.2010 19:28:00
Güncellenme Zamanı: 12.08.2010 19:28:15
Güncellenme Zamanı: 12.08.2010 19:28:29

İzmir Şube Kaynaklı Yazılı Basında Odamız »

12.08.2010 tarihinden itibaren 4288 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBE
MMO TEPEKULE KONGRE SERGİ VE İŞ MERKEZİ ANADOLU CAD. NO: 40 KAT:M2 BAYRAKLI - İZMİR
TEL: (+90) 232 4623333   FAKS: (+90) 232 4862060
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri