ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

27 Nisan 2024 Cumartesi    

EİM-MEDAK MİEM PBK
ŞUBE GİRİŞ SAYFASI

 29. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI

    Yayına Giriş Tarihi: 12.02.2010  Güncellenme Zamanı: 08.12.2010 10:06:24  Yayınlayan Birim: İSTANBUL ŞUBE  
 

ÇALIŞMA PROGRAMINI PDF FORMATINDA İNDİRMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi

DEMOKRAT
MAKİNA MÜHENDİSLERİ
29. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI

(2010-2012)

 

"... Mühendis mimarların, teknik bilgi ve becerilerini halkımızın

yararına kullanamamaları, ülkenin içinde bulunduğu somut şartların

bir sonucudur. Ülkemiz ekonomisi, siyasal yapısı ve bütün üst

yapı kurumları, birbirleriyle kaynaşmış olan uluslararası emperyalist

tekeller ve yerli sermayenin hâkimiyetindedir. Bu egemen

çevrelerin kontrol ettiği tüm yatırımlar ve hizmetler, halkımızın

sorunlarının çözümüne yönelik değil, maksimum kâr sağlayacak

yeni pazarlar yaratmak yönündedir. Böyle bir sömürü düzeni

içinde ülkemizin geri bırakılmışlıktan kurtulacağını ve tüm çalışanların

yaptığı hizmetlerin ve yarattığı değerlerin halkımıza ulaşacağını

sanmak kendimizi aldatmak olur. Emeğimizin halkın hizmetine

girebilmesi, ülkemizin her alanda bağımsızlığını kazanmasına,

sömürüye dayanan düzenin sona ermesine bağlıdır.

Geleceğimiz, üretim güçlerinin özgürce gelişebileceği, kafa kol

emeği arasında farklılaşmanın olmadığı, emeğin yabancılaşmadığı

bir düzene kavuşabilmemize bağlıdır. Geleceğimiz için

öngörülerde bulunabilmek, programlar oluşturabilmek ve hayata

geçirebilmek; geçmişi iyi yorumlayıp, günümüzü iyi tahlil ederek

dünyada ve ülkemizdeki durumun irdelenmesi ve geleceğin tasarlanması

ile mümkündür. Yapılacak olan yorumlamalar, tanımlar ve

tespitler ışığında oluşturulacak çalışma programı ancak bu şekilde

doğru bir tarzda hayat bulabilecektir."


Teoman ÖZTÜRK.

 

 

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ

1. GİRİŞ

2. GÖRÜŞLERİMİZ

2.1 NASIL BİR DÜNYADA VE TÜRKİYE‘DE YAŞIYORUZ

2.2 KENT ve ÇEVRE SORUNLARI

2.3 MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ, ÜNİVERSİTELER VE ODAMIZ

3. MESLEKİ ÇALIŞMALARIMIZ

3.1 KONGRE SEMPOZYUMLAR

3.2 TEKNİK VE MESLEKİ DENETİMLER

3.3 MÜHENDİS YETKİLENDİRME, BELGELENDİRME,

ENSTİTÜLEŞME

3.4 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

3.5 BASIN -YAYIN VE İLETİŞİM ÇALIŞMALARI

4. KURUMSAL İLİŞKİLER

5. ODA ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI

5.1 ÖRGÜTSEL BAĞIMSIZLIK

5.2 ULUSLAR ARASI FONLAR, AB FONLARI

5.3 DEMOKRAT DANIŞMA KURULU

5.4 İLÇE TEMSİLCİLİKLERİ, MESLEKİ DENETİM BÜROLARI

5.5 İŞYERİ TEMSİLCİLİKLERİ (ODA VE TMMOB)

5.6 KOMİSYONLAR

5.7 BİLİM KURULU

6. ÜYELERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

6.1 HUKUK BÜROSU, HUKUKİ DESTEK

6.2 EMEKLİ ÜYELERİMİZ

6.3 KADIN ÜYELERİMİZ

6.4 ÜCRETLİ MÜHENDİS ÜYELERİMİZ-MÜHENDİS ASGARİ ÜCRETİ

6.5 İŞSİZ ÜYELERİMİZ

6.6 ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ ÜYELERİMİZ

6.7 AKADEMİSYEN ÜYELERİMİZ

6.8 SMM ÜYELERİMİZ

6.9 KOBİ ÜYELERİMİZ

6.10 ŞUBE ÇALIŞANI TEKNİK GÖREVLİ ÜYELERİMİZ

6.11 ÖĞRENCİ ÜYELERİMİZ

7. SONUÇ

 

 

1. SUNUŞ

Demokrat Makina Mühendisleri olarak yıllardır mesleğimizin ve

meslektaşlarımızın sorunlarıyla ülkemizin sorunlarının birbirinden

ayrı düşünülemeyeceği bilinciyle hareket etmekteyiz.

Odalarda hayata geçirdiğimiz emekten ve bilimden yana politikalarımızla,

emek karşıtı, demokrasi düşmanı, ırkçı, dinci/şeriatçı

tüm güçlere karşı devrimci, demokrat, yurtsever ve laik kimliklerimizle

hayat verdiğimiz mesleki demokratik kitle örgütümüzde,

bağımsız, özgür, demokratik ve laik bir Türkiye için mücadele

eden demokrat geleneğin devamıyız.

Çalışmalarımıza; TMMOB, MMO ve şubemizin demokrat geleneğinin

yol göstericiliğinde devam edeceğiz. Geçmiş dönemlerde

ve bu çalışma döneminde TMMOB, Oda ve Şube çalışmalarımıza

katkı koyan herkesin emeği önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bizler dün olduğu gibi bugün de; birlikte üretme, karar süreçlerinde

yer alma ve birlikte yönetme anlayışı ile şubemizde katılımcı,

demokratik bir işleyişi çalışmalarımızın temel ekseni yapmayı

son derece önemsiyoruz. Bu doğrultuda; mesleğimizin,

üyelerimizin ve odamızın birikimlerini hayatımızın ve çalışmalarımızın

içine katmayı ve aynı zamanda üyenin olduğu her yere

Oda ve Şube çalışmalarını ulaştırmayı hedefliyoruz.

Ülkemizin karşı karşıya olduğu, emperyalist saldırı, neo liberal

talan ve gericilik ortamında, bu saldırılara, talana ve gericiliğe

karşı çıkan -başta emek ve meslek örgütleri olmak üzere - tüm

örgütlerle bir arada olmaya, birlikte mücadele etmeye devam

edeceğiz.

Dünyanın pek çok bölgesinde emperyalizme ve sömürüye karşı

mücadele sürerken, ülkemizde de mücadele sürüyor: İşçiler,

kamu çalışanları, öğrenciler, tüm ezilenler, doktorlar, eczacılar

ve mühendisler daha iyi bir yaşam mücadelesini sürdürüyorlar.

Biz de kendi meslek alanımızda ve meslek örgütümüzde bu

mücadelenin sesi olacağız.

 

 

GİRİŞ

MMO mesleki demokratik kitle örgütüdür, demokrat ve yurtsever

karakterdedir, emekten ve halktan yanadır, anti-emperyalisttir,

Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır.

Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle

ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır,

insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını

her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel

çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve

halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder.

Politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik

merkeziyetçi yöntemleri uygular. Karar alma süreçlerinde demokratik

ve katılımcıdır. TMMOB‘ne bağlı Odalar ile birlikte mühendis,

mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin

ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme

alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri

üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder.

Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer

alır. Demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve

demokratik işbirliği içerisindedir.

Odalarımız,

• Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis ve mimarların örgütü

değildir, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir parçası olarak

toplumla etkileşim içinde bulunan bir kurumdur.

• Temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar

yerine, birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme

mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelir.

• Rant gruplarının otoriter, sınanamayan, hesap vermeyen yönetimlerinin

aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş, seçim

dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren bir yönetim

anlayışına sahiptir.

• Profesyonellerin ve uzmanların örgütü anlayışını reddeder;

kitle örgütü niteliği ile organlarına dayalı çalışmayı yürütür.

5

program:Rapor 07.01.2010 14:57 Page 5

• Üye ile ilişkilerini, devlet ve egemen kesimlerle olan ilişkilerinin

önüne koyar, resmi otorite ile her türlü diyaloga ve işbirliğine

açıktır, ama işbirlikçi yaklaşımların dışında kalır.

• Örgüt işleyişinin deforme edilmesi anlamındaki hizmet üretimini

reddeder, üyelerinin hizmetlerinin niteliğini yükseltecek

düzenlemeler yapar, norm ve standartları oluşturur ve denetler.

• Egemen kesim ve egemen kesim söylemleri ile ters düşmeme

anlayışlarını reddeder; aksine, üyesinin söz ve kararlarda yetki

sahibi olmasını sağlar.

• Kamu hiyerarşisi içinde yer edinme ve örgüt etkinliklerini buna

bağlama anlayışlarının yerine, örgütün kamuoyu önünde saygın

yerini korumayı ve geliştirmeyi hedefler, örgüt etkinliklerini

kendi iç dinamikleri ve kendi kararları ile belirler.

• Mesleki-demokratik kitle örgütü anlayışını yaşama geçirir.

• Her türlü yapılanma ve örgütlerle olan ilişkisinde, anlamsız

hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, bu yapıların toplum içindeki

işlevselliklerini ölçü olarak alır.

• Hiçbir üyesinin sorununu dışlamaz, ancak üyesinin büyük

çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis ve mimarların

konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleri

ile ilişkilerini güçlü hale getirir.

• Örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendirir.

• Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar

üreterek yaşama geçiren,

bir çalışma anlayışı içerisindedir.

 

 

2. GÖRÜŞLERİMİZ

2.1 NASIL BİR DÜNYADA VE TÜRKİYE‘DE YAŞIYORUZ

TMMOB‘nin ve Makina Mühendisleri Odası‘nın yaptığı onlarca

etkinlikte vurgulandığı gibi; ülkemiz bugün:

• Neo-liberalizm ya da küreselleşme olarak adlandırılan küresel

kapitalizmin ekonomik, siyasal, sosyal politikalarının hiçbir kısıt

ya da koşul olmaksızın uygulanmaya çalışıldığı bir talan alanı,

• Emperyalizmin Ortadoğu politikalarının bir sonucu olarak bir

yangın yeri

• Ve kendisine bu politikaları uygulama görevi yüklenmiş, kendisi

de bu görevi seve seve üstlenmiş bir siyasal iktidar aracılığıyla

yürütülen siyasal İslam esaslı gericilik programının uygulama

alanıdır.

Küresel politikaların uygulanması ile emperyalizm ilişkisi dünyada

sömürüye, işgallere, katliamlara, soykırımlara , işsizlik, açlık,

yoksulluk ve yolsuzluklara yol açmaktadır.

Emperyalizmin dünya hakları üzerindeki saldırısı artarak devam

ederken, bu saldırılara karşı direnç gösteren halklar, kitlesel

hareketler, mücadeleler etkisiz hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Tüm dünyaya kapitalizmin alternatifinin olmadığı zorla kabul ettirilmeye

çalışılsa da, gerçek olan emperyalist - kapitalist sistemin

insanlığın yaşadığı sorunların kaynağı bir sömürü düzeni olduğudur.

Afganistan, Irak işgalleri, İsrail - Filistin çatışmaları, İsrail‘in

Lübnan‘a saldırısı başta olmak üzere, Ortadoğu‘da oluşan kan

gölünde 3 milyon kişi öldü. Tüm coğrafya bir savaş, terör, karmaşa

ve belirsizlik ortamına sürüklendi.

Küreselleşme döneminin azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde

yol açtığı sonuçlar ise büyümenin yavaşlaması, kişi başına

milli gelirlerde gerileme, gelişmiş ülkeler ile azgelişmiş ülkeler

arasındaki farkın daha da açılması oldu. Emperyalizmin sömürü

ve yağması sonucu içinde bulunulan borç yükü, sık sık yaşanan

krizler ve krizlerden çıkış için yeniden borçlanma ihtiyacı, geri

kalmış ve gelişmekte olan ülkeleri IMF ve Dünya Bankası‘nın

cenderesinde sıkıştırmaktadır.

 

Kapitalizm kendi büyük ekonomik krizlerini yaratarak sermaye

sahiplerinin krizlerden nemalanmasını sağlamaktadır. Kriz sermayeye

ucuz işgücü ve yeni sömürü alanları açmakta, krizin

faturalarını emperyalizme bağımlı ülkeler ve emekçiler ödemektedir.

Öte yandan dünyada emperyalizm tek belirleyici güç değildir.

Bütün olumsuz ve zor şartlara rağmen dünyanın yoksul halklarının

ve emekçilerinin mücadeleleri sürmekte ve çeşitli başarılar

kazanılmaktadır. Küba, ABD‘nin burnunun dibinde direnmektedir.

Venezüella‘da Bolivya‘da, Nepal‘de ve pek çok başka ülkede

halk hareketleri önemli mevziler kazanmıştır. Güney Kore‘den

Fransa‘ya bir çok ülkede krizin ekonomik yükünün emekçilere

yıkılmasına karşı önemli direnişler yaşanmıştır.

Ülkemiz, dünyada yaşanan tüm siyasi ve ekonomik gelişmelerden

doğrudan etkilenmektedir. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları

ve 12 Eylül darbesiyle birlikte altyapısı oluşturulmaya başlanan

neo-liberal değişim süreci, Türkiye‘nin uluslararası tekellerin

istekleri doğrultusunda Gümrük Birliği‘ne girmesi ve 30 yıldır

uygulanan ekonomik ve siyasal politikalarla birlikte işlemektedir.

12 Eylül darbesiyle ülkede emek adına davranmak, emeğin haklarını

savunmak ve geliştirmek iddiası taşıyan tüm örgütler ezildi,

sendikalar dağıtılmıştır. Emekçi sınıf ve tabakaların süreç

içinde kazandıkları tüm siyasal hakları ellerinden alan, sosyal

haklarını gerileten, örgütlenme, birlikte davranma ve siyaset

yapma haklarını yok eden, farklı kültürlerin kendisini özgürce

ifade etmesini engelleyen bir Anayasa topluma kabul ettirilmiştir.

Siyasal alandaki bu baskılara, sosyal alanda ayrıştırma ve

yabancılaştırma stratejileri eşlik etmiştir. Tüm araç ve yöntemlerle

toplumun tüm dokularına politikadan uzaklaşma, bireycilik,

köşe dönmecilik yaklaşımları hakim kılınmıştır.

Ülkemizde yıllardan beri uygulanan üretimi, yatırımı dışlayan

küreselleşmeci politikalar sonucunda krizler birbirini izlemiş,

ülkemiz iç ve dış borç batağına sürüklenmiştir. Oluşturulan bütçelerin

en az üçte biri faiz ödemelerine ayrılmakta, halkımızın en

temel ihtiyaçları olan eğitim ve sağlık harcamalarına çok az kaynak

ayrılmaktadır. Gelir dağılımındaki eşitsizlik büyümüş, refah

seviyesi düşmüş, işsizlik oranı gerçekte yüzde 20‘lere ulaşmış,

yoksulluk kronik bir sorun haline gelmiştir.

 

Ülkemizde yakın zamanda (iç ve dış kaynaklı) üç büyük ekonomik

kriz (1994, 2001, 2008) yaşandı. Ülke ekonomisi, başta IMF

ve Dünya Bankası olmak üzere küresel kapitalizmin küresel

kuruluşlarının talimatlarına göre yönetilmeye devam edildi. Bu

talimatlar doğrultusunda başta tarım sektörü olmak üzere sübvansiyonlar

büyük ölçüde kaldırıldı, kamu (KİT) yatırımları durduruldu.

Özellikle AKP‘nin iktidara gelmesi ile birlikte, 1980‘lerden beri

programın bir parçası olan kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi

gerçekleştirildi. Ülkenin 1923‘lerden bu yana kurmayı ve işletmeyi

bir ölçüde başardığı, büyük ölçekli sanayi ve hizmet kuruluşları

özelleştirildi.

2001 krizinin hemen ardından yaşanan 15 günde 15 yasa dayatmaları

ile başlayan günlerden bugüne, çıkarılan ya da çıkarılma

hazırlıkları sürdürülen Petrol, Doğalgaz, Enerji Piyasaları,

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Serbest Bölgeler, Doğrudan

Yabancı Yatırımlar Yasası, İhale, Maden, Kamu Yönetimi, Yerel

Yönetimler, yeni İş Kanunu ile Personel Rejimi Yasası v.b. yasalarla,

ülke ekonomisi, varlıkları ve kaynakları küresel kapitalizmin

emperyalist iştihasına sunuldular.

Tüm bu süreç sonrasında gelinen noktada ülke ekonomisini niteleyen

sıfatlar rant, yolsuzluk, üretimsizlik oldu. Sabit sermaye

yatırımlarında gerileme yaşandı. Üretimin yapıldığı ve ihracatın

gerçekleştirildiği sektörler ve genel olarak sanayi ise, öz kaynaklardan

çok, ithalata dayalı girdilere dayanan, küresel pazarlarda

taşeronlaştırılmış bir yola girdi. Böylece üretse bile, ürettiği ölçüde

dış ticaret açığını, borcunu ve dolayısıyla küresel bağımlılığını

arttıran bir sanayileşme modeli kurulmuş oldu.

Bugün ülke ekonomisinde yaygınlık ve nicelik açısından çok

büyük bir paya sahip olan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler

(KOBİ‘ler), ağırlıklı olarak aile işletmeleridir. Düşük ücretli ve

önemli bir bölümü sosyal güvenlik kapsamı dışında kalan iş güçlerine

dayanmaları sayesinde bazı emek yoğun dallarda ihracatta

önemli pay sahibi olmalarına karşın, yaşanan kriz dönemlerinde

birçoğu faaliyetini askıya almak zorunda kalmakta; geri teknoloji

ile çalışan, ana şirkete veya ihracat yapılan dış firmaya

bağımlı, taşeronlaştırılmış ve fason üretime ağırlık veren firma

olma özelliklerinden kurtulamamaktadırlar. Özellikle Çin ve

 

Hindistan gibi ülkelerin küresel rekabete entegre olmaları ile bu

firmaların ayakta kalmaları daha da zorlaşmaktadır.

Küresel - emperyalist kapitalizmin talep ve dayatmalarıyla gerçekleşen

bu ekonomik yapının, yaşamlarını sürdürmek için işgücünü

satmaktan başka hiçbir olanağı olmayan emekçi sınıf ve

tabakalara getirdiği ise en başta işsizlik, giderek aşağı çekilen

ücretler ve artan çalışma süreleri oldu. Resmi rakamlarla yüzde

10 mertebesinde olan, özellikle genç kent nüfusu içinde yüzde

20‘yi geçen, mühendisler için ise, toplam mühendis nüfusumuzun

yüzde 25 mertebesindeki bir sayıyı, başka bir deyişle her

dördümüzden birini, "boş" gezmeye ya da başka bir işte çalışmaya

mahkûm eden işsizlik; çalışmak zorunda olan kesimler ve

aynı zamanda özellikle genç mühendislerimiz için bir kâbusa

dönüştü. Giderek, ne olursa olsun bir iş sahibi olmak, ayrıcalıklı

bir durum olarak görülmeye başlandı. İşsizliğin yarattığı bu

baskı, iş saatlerinin uzatılması ve ücretlerin düşürülmesi için

ortamı daha da uygun kıldı.

TMMOB, MMO ve MMO İstanbul şubesi olarak karşı çıktığımız,

küresel kapitalizme eklemlenmiş bir avuç işbirlikçinin çıkarları

dışında ülkenin, emeğin ve halkın çıkarlarına yönelik hiçbir

amacı taşımadığını söylediğimiz, Rant, Yolsuzluk, Sadaka

Ekonomisi olarak adlandırılan, Türkiye‘yi ithalat ve ucuz işgücü

cennetine dönüştüren işte bu ekonomi politikalarıdır.

AKP hükümeti, iktidarda olduğu tüm dönem boyunca, ülkede din

esaslı bir siyasal, sosyal sistemin kurulabilmesi için gerilimli bir

stratejiyi esas aldı. Bireysel hak ve özgürlükler kapsamında

masumane bir talep olarak formüle ettiği türban ve yüksek eğitim

hakları elinden alınan İmam Hatip Liseleri‘nin sorunlarını çözmek

olarak sunduğu sorunlardan başlayarak din esaslı bir siyasal,

sosyal sistem tartışmalarını her zaman gündemde tuttu. Bu tartışmalar

ya yasa ve yönetmeliklerle uygulamaya geçirilme ya da

tartışmayı daha sonra tekrar canlandırmak üzere geri çekme

biçiminde yürütüldü. Kamu kurumlarında yoğun bir kadrolaşma

yaşandı.

Avrupa Birliği‘ne uyum programlarınca dayatılan tarım politikaları

sonucunda, tarımdan kopan fakat sanayi tarafından da emilemeyen

milyonlarca köylü nüfusun kentlere akması sonrasında,

işsizlik ve kent sorunlarının derinleşmesinin yanı sıra, artan yok-

 

sulluk ve sefalet, AKP iktidarınca seçimlerde bir oy aracına dönüştürüldü.

Yoksul kesimlere, devlet organları üzerinden fakat

AKP adına yapılan kömür yardımları, yiyecek paketleri hediyeleri,

seçimlerden sonra çoğunluğu iptal edilse de yeşil kart uygulamaları

ile yoksulluk ve sefalet aynı zamanda seçim kazanmanın

bir güvencesi olarak görüldü. Yoksullukla mücadele sorunu,

dinci, gerici faaliyetin odağı cemaatlere, Deniz Feneri vb. derneklere

havale edilerek yeni oy depoları yaratılmış, bu durum

AKP‘nin en önemli örgütlenme aracı haline gelmiştir.

Ülkemizin sorunları içinde kapitalizmin, neo-liberalizmin, İslamcı

yükselişin ve emperyalist saldırganlığın paylarını saptamak doğrudur

ama yeterli değildir. Bu ülkenin var olan temel sorunlarından

biri de demokrasi sorunudur.

Ülkemiz emekçileri de bu şartlar altında haklarını koruma ve

geliştirme mücadelesini sürdürmüşlerdir. Geçtiğimiz yıl 1

Mayıs‘ın yeniden tatil olması sağlanmış, bütün baskılara karşın

emek ve demokrasi güçleri Taksim alanına yeniden çıkmıştır.

IMF ve Dünya Bankası‘nın Türkiye‘de yaptığı toplantıya karşı

protestolar gerçekleştirilmiş, KESK öncülüğünde gerçekleştirilen

25 Kasım grevi güçlü bir şekilde hayata geçmiştir. İzmir belediye

işçileri, sağlık işçileri, İstanbul itfaiye işçileri, Esenyurt işçileri ve

Tekel işçilerinin uzun soluklu direnişleri sonuçta kazanımlar olsa

da olmasa da gelecek için umutları tazelemiştir. TMMOB, MMO

ve Şubemiz de emek ve demokrasi mücadelesinde yerini almıştır.

Dün olduğu gibi önümüzdeki dönemde de

• Her türlü emperyalist işgale,

• ABD‘nin ve tüm emperyalistlerin halkları birbirine kırdırma politikalarına,

• ABD‘nin genelde dünyadaki tüm emperyalist uygulamalarına ve

özelde Ortadoğu‘daki BOP( Büyük Ortadoğu Projesi ) vb. uygulamalarına,

karşı duracağız.

• 1919‘da Kurtuluş Savaşı ile başlayan ve Cumhuriyetimizin

kurulması ile sonuçlanan, 68‘lerde yeniden alevlenen, 78‘lerde

devam eden Emperyalizme karşı Bağımsız Demokratik Türkiye

 

mücadelesine meslek alanlarımızdan yola çıkarak ülke gerçeklerini

sorgulayan tavrımızla, katkı ve destek vereceğiz.

• Ülkemizde Kürt sorununun barışçı ve demokratik yöntemlerle

çözülmesi için diğer emek, meslek örgütleri ve demokrasi güçleri

ile birlikte ortak çaba harcayacağız

• Çatışma ortamına; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı,

özgürlük ve demokrasi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği

linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamı

savunacağız.

• Türkiye‘nin enerji politikalarına yön vermeye çalışan emperyalist

enerji tekellerine, çevreye ve doğaya zararlı enerji kullanımını

destekleyen nükleer çetelere karşı mücadeleye etmeye

devam edeceğiz

• Gerek Türkiye‘de gerekse diğer ülkelerde, ABD‘nin ve tüm

emperyalistlerin politikalarının bir parçası, bileşeni, uygulayıcısı

olan girişimlere karşı çıkacak; yurtta barışı dünyada barışı,

dünya halklarının kardeşliğini savunacağız.

Sonuç olarak:

TAM BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK ve LAİK bir Türkiye‘de kardeşlik,

eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam için ,

Halkın Eğitim, Sağlık, İş ve Emeklilik hakları için,

Demokratik kitle örgütleriyle dayanışma içinde mücadele edeceğimizi

belirtiyoruz.

2.2 KENT ve ÇEVRE

İnsanlık mücadelesinin tarihi, aynı zamanda doğaya uyum çabalarının

bir tarihidir. Binlerce yıllık bu çabalar sırasında, doğayı

inceleyerek, gözlemleyerek, doğanın yasalarını hayata uygulamanın

yol ve yöntemlerini sürekli geliştirmiştir.

Günümüzün egemen üretim tarzı olan kapitalizm, maddi üretimi

doğanın kendi yöntemlerine göre çok daha hızlı ve çok daha

fazla üretmenin yollarını bulmuştur. Egemen üretim tarzı olarak

kapitalizm kâr güdüsü ve hırsı ile insanların doğa ile ilişkisinde

hiçbir sınır tanımadı. Doğanın en temel bileşenleri olarak toprak,

 

su ve hava, sömürgeci bir tavırla sınırsızca kullanılmış, hoyratça

tüketilmiştir.

Doğal kaynakların bu hoyratça kullanımı, tüm ekolojik dengeleri

bozmaktadır. Doğanın kaldırabileceği kirlilik yüklerinin sınırına

gelindiği her geçen gün daha fazla açığa çıkmaktadır.

Eko sistemin uzun dönemli dengesini hedefleyen, insan ve doğanın

birlikte var oluşuna dayalı bir yaklaşımla çevre, doğa ve toplumsal

ilerleme - gelişme ve refah arasında uyumu temel alan bir

sanayileşme, büyüme, kalkınma politikası geliştirmek olanaklıdır.

Böyle bir politika, gelecek kuşaklar açısından da zorunludur.

Bu politikanın temel araçlarından biri tarım, mera, orman, sanayi

ve konut alanlarının; ekolojik denge - kalkınma - refah ilke ve

hedeflerine göre kullanım planlamasının yapılmasıdır.

Türkiye‘deki sanayileşmenin son 50 yıllık geçmişi göz önüne

alındığında, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere sermayenin

yoğunlaştığı, toplandığı merkezlerin, aynı zamanda sanayinin

yoğunlaştığı merkezler olduğu, sanayinin hiçbir kısıt ve kural

tanımaksızın yer seçtiği saptanabilmektedir.

Ülke düzeyindeki bir kalkınma planının parçası olarak şekillenmiş,

bölge planları ile uyumlu havza bazlı çevre planlarının yapılması,

katılımcı bir çevre örgütlenmesine yaslanan çevre yönetimi

ve tüm bu sürecin uygulanmasını güvence altına alacak çevre

mevzuatı ile olanaklıdır.

Küresel ısınma ile mücadelenin en doğal aracı olarak bilinen

ormanların korunması ve arttırılması yerine merkezi ve yerel iktidarın

orman alanlarının tahribi yönünde çabalarının, uygulamalarının

karşısında olacağız.

İstanbul, 2009 yılında en büyük felaketlerinden birini yaşadı.

1997 yılında dönemin belediye başkanı R.Tayyip Erdoğan tarafından

imara açılan Ayamama dere yatağı, TMMOB Mimarlar

Odası tarafından dava edilmiş, üst mahkeme kararı nihayet 2007

yılında tecelli etmiştir. Bu kararla verilen tüm ruhsatlar iptal edilmiştir.

Buna rağmen gerekli adımlar mahkeme kararına göre atılmamış

ve facia göz göre göre geliyorum demiştir. Bunun üzerine

bir de işletmelerin kar hırsı ile hiçbir ulaşım mantığına dayanmayan

kapalı kasalarda işçi taşıma sistemi, geriye yürekleri bur-

 

kan acılar bırakmıştır. Neoliberal kentin mağdurları olarak, hem

yapılan yanlış planlara hem de insanlarımızın insanca taşınabilmesi

için mücadele edeceğiz.

Tüm bunların üstüne AKP, 3. Köprü tartışmasıyla yeniden karşımızdadır.

Geçtiğimiz yıllarda İstanbul‘da nüfusun planlanmasına

dair vize gibi parlak(!) fikirlerin kaynağı olan bu anlayış bugün de

mega kentin ulaşım sorununa yine aynı yüzeysellikle bakmaya

ve sorunun kaynağındaki ulaşım planlamasının yanlışlarını görmemeye

devam ediyor. Başka şehirlerde yaşayan yurttaşlar için

İstanbul‘a gitme ihtiyacını ortadan kaldırmak yerine onu yasaklamayı

tartışan zihniyet bugün kendi yasakçı anlayışıyla bile tezat

oluşturmakta, İstanbul‘un kendisini taşımaktan çok uzak olan

kütlesini yeni bir köprü inşaatıyla daha da büyütmeye ve geleceğini

karartmaya çalışmaktadır. İstanbul‘un artık katlanılmaz olan

ulaşım / trafik sorununa bir "çözüm" olarak ileri sürülen ama

çözüm olmayacağı istatistiksel verilerle sabit olan, İstanbul‘un

kalan son orman alanlarını da yok ederek, tüm bölgeyi imara

açacağı bilinen 3. Boğaz Köprüsü projesine karşı çıkılacaktır. Bu

proje bir ulaşım projesi değil, rant projesidir. Neoliberal İstanbul

için son adım, 3. köprü olacaktır. Ulaşımın toplu çözüm yöntemleri

içinde, deniz ve demiryolu ulaşımının İstanbul‘un coğrafi

yapısı ve nüfus yoğunluğuna paralel olarak önemsenmesi ve bu

kapsamda planlanması için mücadele edilecektir.

1. Boğaz köprüsü inşa edilirken, transit yol olarak tasarlanmıştır.

Geçen zaman içinde kent içi ulaşım yoluna dönüştürülmüştür.

Metro adı, esas olarak yer altında ve demiryolu kullanılarak üretilen

çözümün adıdır. Metro mantığının meşruluğunu kullanarak

üretilen çözüm, bu kavramı kirletmekte ve anlamını bulanıklaştırmaktadır.

Bu mantığın sonucu olarak E-5 Karayolunun güvenlik

şeritlerini alarak, metrobüse tahsis edilen yol, hem motorlu

taşıtlara ayrılan yolu daralttı hem de metrobüs yolundaki kaza

olasılığını artırdı. Dar metrobüs yolu, kazalara davetiye çıkartır

oldu. Sonuçta metrobüs gibi yetersiz ve İstanbul genelinde etkin

olmayan bir ulaşım sistemi kurularak, servis yolları etkisiz hale

getirildi. Motorlu araçlar, metrobüsten artan şeritlere sıkıştırıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İETT yetkilileri, her yönüyle

plânlanmış özel araçlara alternatif ve yenilikçi bir kent içi toplu

ulaşım sistemi yerine İstanbul‘un nüfusundan az Avrupa ülkelerinin

kentimize göre minyatür ölçekteki kentlerinde kullanılan

demode bir sistemi kentimize uydurmaya çalışmışlardır. Bu yapı-

 

lırken de her zaman olduğu gibi insan güvenliğini göz ardı etmiş,

yeterli önlemleri almamışlardır.

Çözüm, akılcı yöntemlerle uzun vadeye yayılan, raya bağımlı

normal ve seri sistemlerin devreye sokulması ve bu sistemlerin

otobüs, minibüs, dolmuş ve deniz ulaşımıyla eşgüdümlü şekle

getirilmesidir. Bunun için İstanbul kent içi ulaşım sorumlularının,

başta kent plânlamacıları olmak üzere üniversiteler ve meslek

odalarıyla birlikte çalışmaları gerekmektedir. Kamusal yatırımların

karar süreçlerinde meslek odalarının, üniversitelerin ve sivil

toplumun görüşlerini değerlendirmeyen, bilimi dışlayan "rantçı"

anlayış "can almaya" devam edecektir.

İstanbul‘ da yaşanan trafik sorununun en önemli nedenlerinden

biri olan otopark sorununu çözecek adımlar atmak yerine, kendi

kurduğu İSPARK şirketi aracılığıyla ranta dönüştüren yine AKP

nin kente yağma alanı gözüyle bakan belediyeciliğinin icraatlarından

biridir.

Bu anlayış ışığında Odamızın "Ulaşım Politikası"na dair somut

çözüm önerileri şu şekildedir:

• İstanbul‘un tüm özelliklerini dikkate alan, İstanbulluların demokratik

ve bilim insanlarının katılımıyla, bilimsel "Ulaştırma Ana

Planı" yapılmalıdır. Mesleki demokratik kitle örgütlerinin geçmişte

yapılan çalışmaları bu amaçla değerlendirilmelidir. Bu

planın uzun, orta ve kısa erimli hedefleri ve stratejisi olmalıdır.

• Ana plan kapsamında, demiryolu, denizyolu ve karayolu için

Ulaştırma Planları hazırlanmalıdır. Bunların eşgüdümünün

nasıl yapılacağı belirtilmelidir.

• Başta metro olmak üzere hafif raylı sistemler ve deniz yolu taşımacılığı

yaygınlaştırılmalıdır.

• Demiryoluna göre 2 misli, hızlı suyoluna göre neredeyse 3 misli

daha fazla enerji tüketen karayoluna yapılmakta olan bütün

yeni yatırımlar durdurulmalıdır.

• Toplu taşımayı özendirici politikalar geliştirmeli, özel araç yerine

toplu taşım araçları halkımız tarafından sağlıklı ve güvenli

bir seçenek haline getirilmelidir.

• Ülkenin ve kentlerin kaderini etkileyecek büyük projeler tartış-

 

maya açılmalı, meslek odaları, bilim insanları ve üniversiteler

ile bu konularda faaliyet gösteren meslek örgütlerinin görüşleri

alınmalı ve karar süreçlerine katılmaları sağlanmalıdır. Kasıtlı

ve yanlış uygulama yapanlar hakkında verilen yargı kararları

mutlaka uygulanmalıdır.

• 1/100000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı mutlaka baştan

gözden geçirilmeli, şehrin kaderini derinden sarsacak planlamalara

son verilmelidir.

• İstanbul‘un ulaşım planlamasında TMMOB ve ilgili odaların

görüşlerine mutlaka başvurulmalı, bilimsel çevreler sürecin parçası

haline getirilmelidir.

1/100000 ölçekli planda yapılması öngörülen bir başka uygulama

da "Marmara denizi‘nde yapılacak bilimsel araştırmalar

(deniz ekosistemi, dip akıntıları v.b) sonucunda ilgili kurumların

görüşleri doğrultusunda günübirlik turizm, rekreasyon, eğlence,

festival, toplantı gibi etkinliklere yönelik ‘sosyal etkinlik adası‘

niteliğinde yapay adalar yapılabilir. Bu adaların konumu, büyüklüğü

ve yapılaşma koşulları alt ölçekli planlarda belirlenecektir."

hükmüyle ifade edilen, Marmara Denizi‘nin içinde bir takım

yapay adalar kurulması projesidir. Eğer birileri bunu gerçekten

planlıyorsa bu yetkililer İstanbul‘a, halkımıza ve tüm ülkeye nasıl

bir ihanet içinde olduklarının farkında değillerdir. Bilim adamlarının

ortak görüşü olarak ortaya çıkan; İstanbul‘da büyük bir deprem

yaşanması ihtimalinin çok yüksek olmasıdır. Olası bir depremde

deniz ortasında kurulmuş yapay adacıkların büyük bir

felakete yol açacağı mutlaktır. İstanbul deprem riskinden kaynaklanan

sorunlarının daha hiç birini çözememişken bunlara

yenileri eklemek olsa olsa bu yapay adacıkları rant merkezi haline

getirme, sermaye sahiplerine kiralama-satma anlayışına teslim

olmak anlamına gelmektedir. Dubai‘den esinlenerek üretilen

bu planlamalar İstanbul‘un doğal kaynaklarıyla da, ihtiyaçlarıyla

da, geleceğiyle de büyük bir tezat oluşturmakta, üstünde yaklaşık

18 milyon insanın yaşadığı İstanbul, Dubaileşme furyasının

sığ kentleşmesine terk edilmeye çalışılmaktadır.

Birleşmiş Milletler 1977 yılında suyun insan hakkı olduğu kararı

almış, 1992 yılında suyun alınıp satılabilen bir meta olduğuna

karar vermiştir. 1996 yılında oluşturulan Dünya Su Konseyi aracılığıyla

su bütün dünyada talana açılmıştır. Yüzey sularımızda

 

olduğu gibi yeraltı sularımız da işbirlikçi yönetim ve sermaye

tarafından küresel sermayeye peşkeş çekilmek istenmektedir.

Oysaki su kıtlığını ve su kirliliğini yaratan küresel kapitalist üretim

sisteminin kendisidir. Su piyasa değeri olan bir meta değil,

insanlığın ve doğanın ortak malıdır; özelleştirilemez ve satılamaz.

Suyun ihtiyacı olan herkese yeterince sağlanmasının

kamusal bir hizmet olarak kalması zorunludur. Dünyadaki ve

ülkemizdeki su politikalarını yakından izleyerek ve gündemde

olan özelleştirmelere tavır alacağız. Çünkü, su kaynakları halkın

malıdır. Alınıp satılamaz, ticarileştirilemez, halkın su kullanım

hakkı engellenemez.

İstanbul‘da İSKİ tarafından abonelere mektuplar gönderilerek

kullanılmakta olan mekanik su sayaçlarının "Ön ödemeli-Kartlı-

Kontörlü Su Sayaçları" ile değiştirilmesi konusu da suyun ticarileştirilmesi

ve "Paran Yoksa Su da Yok" politikasının bir parçası

olmuştur. "Ön Ödemeli Elektronik Su Sayaçları" vb. uygulamalar

sosyal devlet ilkesine aykırıdır. Ön ödemeli elektronik sayaç kullanımının

doğal sonucu, kontörü biten ve yeni kontör almak için

parası olmayan abonenin, içme, temizlenme, bulunduğu yeri

temizleme, dolayısı ile sağlık hakkından mahrum kalması

demektir. Parası olamayan insanların, çocuklarının, okulların,

kamu binalarının, hastanelerin, üniversitelerin bu uygulama ile

susuz kalması söz konusudur. İstanbul halkının temiz su kullanımı

için mücadele edeceğiz, yerel yönetimlerin suyun ticarileştirilmesine

hizmet eden uygulamalarına karşı çıkacağız. Bu konuda

açılan davaların takipçisi olacağız ve kamuoyunu bilgilendirmeye

devam edeceğiz.

Kenti yağma alanına dönüştürenler yağmuru da felakete dönüştürmüştür.

Son dönemde ard arda yaşadığımız Batman, Bartın,

Hatay, Giresun, Doğu Karadeniz Bölgesi, Trakya ve İstanbul sel

felaketlerinin tümü dere yatakları, su havzaları, düz ova ve tarımsal

alanlar ile kıyı bölgelerinde olmuştur. Oysa bu alanlar planlama

ilkeleri açısından kentsel gelişmeye açılmaması gereken yerlerdir.

İstanbul‘un anayasası olan 1/100.000 ölçekli planı bütün

bu alanlardaki yapılaşmaları engellemesi gerekirken var olanı da

meşrulaştırmış ve TOKİ eliyle de ekolojik açıdan sakıncalı bütün

alanları yapılaşmaya açmaya devam etmektedir.

Sanayi ve ürünlerinin girdi olarak en temel ihtiyacı madenler ve

enerjidir. Enerji olarak kullanılan fosil yakıtların yol açtığı küresel

 

ısınma olgusu artık bir projeksiyon değil, yaşanmaya başlayan

bir tehdittir. Küresel ısınmanın sonuçları bugün ilköğretim ders

kitaplarına dahi girmiş durumdadır: Dünyayı iklim değişikliği ile,

bir bölüm toprakların sular altında kalması, başka bir bölümü ise

çölleşme olgusu beklemektedir. Ülkemiz toprakları da çölleşme

tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Enerji açısından dışa bağımlı olan ülkemizde enerjinin verimli ve

etkin kullanımı hedefleri olan bir politika haline getirilmelidir.

Enerji politikalarının üretimden tüketime kamusal çıkarları gözeten

bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Enerji üretiminde

verimliliği arttıran, tasarrufu teşvik eden dolayısıyla fosil yakıt

tüketimini azaltan teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması,

yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş, rüzgar, jeotermal v.b)

tercih edilmesi kaçınılmazdır. Bu amaçla ülkemiz gerçekleri de

göz önüne alınarak, kaynakların rasyonel ve verimli kullanımını

sağlamak üzere planlama, düzenleme, eşgüdüm ve denetleme

faaliyetleri için ciddi ve uygulanabilir bir stratejiye ihtiyaç vardır.

Bu stratejinin hazırlık çalışmalarına üniversiteler, bilimsel araştırma

kurumları ile birlikte destek vereceğiz.

Sanayide, konutlarda ve taşıtlarda kullanılan yakıtların yol açtığı

kirletici gaz emisyonlarını azaltan teknolojileri teşvik etmenin ve

geliştirmenin yanı sıra, bu kirlilikleri ölçen ve denetleyen mekanizmaların

kurulması ve çalıştırılması son derece önemlidir.

Bugün İstanbul‘da egzoz gazı ölçümü dışında herhangi bir emisyon

ölçümünün göstermelik olarak bile yapıldığını söylemek çok

zordur. Tamamen ticari olarak özel firmalar tarafından yapılan

egzoz gazı emisyon ölçümlerinin amacına uygun şekilde yapılması

için özel ölçüm firmalarının ve ilgili bakanlıkların takipçisi ve

denetçisi olacağız.

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, bu alanlarda

üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmek için sistemli, kalıcı

bir çalışma programını uygulayacağız.

Ülkemizdeki bazı madencilik çalışmaları, ormanları yok eden, yer

üstü ve yeraltı sularını kirleten, tüm bölgeyi sürekli bir hafriyat alanına

ve kimyasal çöplüğe çeviren bir faaliyete dönüşmektedir.

Uluslararası firmaların hazırlamış olduğu baraj projeleri ile tarih

ve ekosistem yok edilmek istenmektedir. Bergama‘nın kuzey

 

doğusunda yer alan 2000 yıllık tarihe sahip Allianoi , Dünya

Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme‘de

este¬tik ve bilimsel açıdan istisnai evrensel değere sahip fiziki ve

biyolojik bir oluşum olarak tanımlanan Munzur Vadisi Doğal

Parkı, Fırtına Vadisi ve 1200 yıllık tarihi Hasankeyf, tarihin sular

altında kalma tehlikesine örnektir.Bu bölgelerde yaşayan halklar

da tarihi,çevreyi ve sosyal yaşamı yok eden bu projelerin karşısındadır.

Ekolojik ve kültürel yapıyı bozacak yatırım uygulamaları

iptal edilmelidir. Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi,

bu açıdan da toplumsal muhalefetin bir bileşeni olacaktır.

Sanayinin sıvı, katı atıklarındaki ve gaz emisyonlarındaki kirleticilerin

azaltılması ve kabul edilebilir seviyelere indirilmesi için

arıtma tesisleri, filtreler v.b. çözümlerin geliştirilmesi ve uygulanması,

ölçüm ve denetimlerinin yapılması gerekir. Evsel atıkların

toplanması, arıtılması ve deşarjı da aynı sorunun bir parçasıdır

ve ilgi alanımızda olacaktır. Atıkların ayrıştırılarak toplanması bu

konuda ilk adım olacaktır. Bu konuda bazı kentlerde yapılan

çalışmalar örnek olarak incelenmeli ve geliştirilmelidir. Doğada

insan dışında hiçbir canlı, atık üretmemektedir. İnsanca yaşamın

sağlanabilmesi ve gelecek nesillere devredilebilmesi için, çöp

diye tabir ettiğimiz her şeyin aslında dönüştürülebilir bir madde

olduğunu kabul etmeliyiz.

Doğadaki canlıları öldüren, toprağın vasfını bozan, içme sularına

karışarak sağlık sorunları oluşturan genetiği değiştirilmiş

tohum ve gıdalar, aşırı kâr amacıyla bilinçsiz kullanımı teşvik edilen

sentetik gübrelerin çevre sorunlarının temel kaynaklarından

olduğunun bilincinde olarak;

Toprağı, suyu ve havayı kâr ya da rant uğruna sınırsızca kirleten,

yaşamın tüm kaynaklarını metaya dönüştüren yaklaşım ve uygulamalara

karşı çıkacağız. Her bir odamızın birikiminden güç alarak

ve tam bir dayanışma içinde tüm meslek odaları, emek örgütleri

ve gönüllü kuruluşlarla birlikte sağlıklı ve sürdürülebilir bir

çevrede yaşama hakkı için mücadele edeceğiz.

2.3 MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ, ÜNİVERSİTELER VE ODAMIZ

Neoliberal küreselleşme ideolojisi, toplumsal ve kamusal alanları

yeniden tanımlayarak bu alanları bireysel yarar ve piyasa

 

süreçlerine bağlı kılmakta, toplumsal ilişkilerin tümüne bağlı olarak

eğitim alanını da belirlemektedir.

Ülkelerin eğitim politikaları, bilim, teknoloji ve sanayi politikalarından

ayrı düşünülemez. Türkiye‘deki eğitim ve mühendislik

eğitimi, toplum çıkarlarına göre değil, uluslararası iş bölümünün

bir sonucu olarak şekillenmiştir. Gelişmiş ülkeler ulusal çıkarları

doğrultusunda ulusal yenilenme politikalarını hayata geçirebilmek

için AR-GE çalışmalarına, bilim, teknoloji ve eğitim altyapılarına

bütçelerinden ayırdıkları kaynakları her geçen gün artırmaktadırlar.

Oysa bu süreç ülkemizde gelişmiş ülkelerde olduğu

gibi işlememektedir.

Ülkelerin eğitim politikaları, bilim, teknoloji ve sanayi politikalarından

ayrı düşünülemez. Türkiye‘deki eğitim ve mühendislik

eğitimi, toplum çıkarlarına göre değil, uluslararası iş bölümünün

bir sonucu olarak şekillenmiştir.

Küresel kapitalizmin dünyadaki entegrasyon çalışmalarının hızla

yürütüldüğü günümüzde, ülkemize biçilen roller irdelendiğinde

görülmektedir ki; IMF ve DB‘nin koyduğu şartlar doğrultusunda

eğitim ve öğretim hizmetleri piyasa ve sermayenin hizmetine

sunulmakta, eğitim metalaştırılmaktadır. Eğitim alanında dayatılanlar,

şirketleşen üniversite anlayışının gelişmesine de neden

olmaktadır. Üniversite yapısındaki değişim, "şirket" ve "müşteri

odaklı" bir tarza yönelmekte ve "müfredat" buna uygun biçimde

yeniden yapılandırılmaktadır!

Üniversitelerimizde bilimsel araştırmalara gerekli kaynaklar ayrılmayarak,

bilimsel gelişmelerin önüne geçilmektedir. Sanayi ile

ilişkiler toplumun ihtiyaçlarına göre değil, sadece sermayenin

ihtiyaçlarına göre yapılanmakta, bilim, piyasa ekonomisinin belirlediği

amaca yönelik kullanılmaktadır. Dolayısıyla sanayici ARGE

faaliyetlerine yatırım yapmamakta, ihtiyaç duyduğunda üniversitelerin

projelerini satın almaya çalışmaktadır.

Eğitim, istihdam ve üretim ilişkilerinin planlı bir şekilde ele alınmamasından

dolayı lisans eğitiminde edinilen bilgilerin önemli

bir bölümü çalışma hayatında pratik karşılığını bulamamaktadır.

Bu durum mesleğe karşı yabancılaşmanın yanı sıra mesleki

körelmeye de neden olmaktadır.

Öğretim üyelerimizin de ekonomik koşulları gün geçtikçe kötüye

 

gitmektedir. Mühendislik bölümlerindeki araştırma görevlileri ve

genç öğretim üyeleri mesleki idealleri uğruna veya daha iyi bir

iş bulamadıkları için görevde kalmaktadır. Bu alandaki meslektaşlarımızın

bir çoğu, özel sektöre geçmeye zorlanmaktadır. Bu

sürecin sonucunda yurt dışına beyin göçü de yaşanmaktadır.

Mühendislik alanındaki eğitimde gerek açılan okullar gerek artırılan

kontenjanlar açısından planlama anlayışının olmaması

özellikle belirli bölümlerden mezun mühendislerin istihdam sorununu

artırdığı gibi bu kitlenin mesleki kimliklerinde erozyon yaratmaktadır.

Üretim süreçlerinde ortaya çıkan değişim, mühendisleri

yeniden biçimlendirmekte, mesleki formasyonlarını değiştirmekte,

istihdamı daraltmaktadır. İşsizliğin artması ücret politikalarını

olumsuz yönde etkilemekte ve mühendislerin emeği ile

orantılı ücret almalarını engellemektedir.

Tüm bu olumsuz tanımlamalara rağmen; 50 yıllık deneyim ve

bilgi birikimi ışığında ve mesleki, demokratik kitle örgütü olmanın

sorumluluğu ile, üyelerinin sorunlarının toplumun sorunlarından

ayrılamayacağı bilincinde olan; çağdaş, bağımsız, demokratik ve

sanayileşen bir Türkiye özlemiyle, halktan ve emekten yana tavır

alan, bu doğrultuda politikalar üreten ve mücadele veren odamız,

ülkemizin içinde bulunduğu olumsuz tablonun değiştirilmesinin

mümkün olduğuna inanmaktadır.

Toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı, yaşam boyu eğitimi,

ülkenin bilim ve teknoloji altyapısının güçlendirilmesini temel

alan ulusal eğitim politikalarının yaşama geçirilmesini istemeye

devam edeceğiz.

Bu tespitlerimiz çerçevesinde;

• Eğitim her kademede eşit ve parasız olmalıdır. Harç, ikinci

öğretim, yaz okulu gibi paralı uygulamalar kaldırılmalıdır.

• Üniversite eğitimi bilimsel, özerk ve demokratik olmalıdır.

• Öğrenmek, araştırma yeteneğini geliştirmek, teknik eğitim yanında

sosyal ve kültürel eğitimleri de tamamlamak, sorgulayan,

düşünen, dayanışma duygusuna sahip, bilimsel kriterleri önemseyen,

aydınlanmış öğrencilerin yetişmesi amaç olmalıdır.

• Uygun nitelik ve sayıda öğretim üyesi istihdam edilmelidir.

program:Rapor 07.01.2010 14:57 Page 21

• Öğretim üyelerinin eğitim dışında ticari faaliyette bulunmaması

için, eğitim hizmetini üreten öğretim üyelerinin ekonomik, sosyal

ve mesleki sorunları çözülmelidir.

• Öğretim üyelerinin düşüncelerinden, sendikal eylemlerinden ve

demokratik taleplerinden dolayı karşılaştıkları her türlü ceza ve

sürgün uygulamalarına son verilmelidir.

• YÖK tüm kurumlarıyla kaldırılmalı, Üniversitelerarası Kurul ve

üniversiteler, özerk ve demokratik bir anlayış temelinde yeniden

düzenlenmeli, üniversitenin bütün bileşenlerinin yönetim

ve karar sürecine katılmaları güvenceye alınmalıdır.

• Üniversitenin üç temel bileşeni olan öğretim üyeleri, öğrenciler

ve üniversite çalışanlarının üniversite yönetimine katılmaları

sağlanmalıdır.

• Çok sayıda donanımsız üniversite ve bölüm açmak yerine,

ülkemizde ihtiyaç duyulacak üniversite mezunlarının sayısı

planlanarak, ülke ihtiyaçlarını gözeten yeterli eğitim kadrosu ve

kütüphane, derslik, laboratuar, yurt vb. altyapısı tamamlanmış

kuruluşlar oluşturulmalı; şimdiye kadar açılmış bulunan üniversitelerin

eğitim düzeyi arttırılmalı, alt yapıları tamamlanmalıdır.

• Mühendislik ile ilgili yüksek öğrenimin planlanmasında yeni

fakülte ve bölümlerin açılmasında, eğitim programlarının oluşturulmasında

TMMOB ve bağlı Odaların öneri ve onayı alınmalıdır.

• Genel bütçeden eğitime aktarılan pay yeterli seviyeye getirilmeli

ve üniversite bütçelerinde bilimsel araştırmalara ayrılan

pay artırılmalıdır.

• Meslek Odalarının denetimi ve üniversitelerin yürütücülüğünde

öğrencilere staj imkânları sağlanmalıdır.

• Öğrencilerin temel sorunlarından olan yurt konusunda çalışmalar

sürdürülecek, çözüm bulunmaya çalışılacaktır.

 

3. MESLEKİ ÇALIŞMALARIMIZ

Odamızın örgütsel birikimi, üyelerimizin mesleki birikimlerine

dayanmakta ve bu birikimlerin üzerinde yükselmektedir. Geçmiş

dönemlerde olduğu gibi 29.dönemde de yaptığımız tüm çalışmalarda

üyelerimizin mesleki birikimlerini genç meslektaşlarımızın

ve halkın yararına sunmaya devam edeceğiz.

Meslektaşlarımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki etkinlikleri

kolaylaştırmak, mesleğin kamu yararına uygun olarak

gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve

halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, meslek

disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının

korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının, çevre ve tarihi

değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai

üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında

gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak temel

amaçlarımızdandır.

Bu amaçlarımıza bağlı olarak:

• Mühendislik faaliyetinin doğru ve nitelikli bir tarzda uygulanmasını

savunacağız.

• Meslek alanlarımızdaki her türlü sahtecilikle mücadele etmeye

devam edeceğiz.

• Ücretli çalışan üyelerimizin mesleklerini uygulamada yaşadıkları

zorluklara karşı etkin mücadele yürüteceğiz.

• Yeni mezun üyelerimizin mesleki gelişimlerine katkı sağlayacak

çalışmalar yürüteceğiz, iş bulmaları konusunda aktif destek

vereceğiz.

• Üyelerimizin haklarını ve mesleki ihtiyaçlarını göz önüne alarak

yeni sempozyum, kongre, kurultay konuları belirleyeceğiz.

• Meslek alanlarımızın düzenlenmesi ile ilintili tüm yasal süreçlere

bilimsel ilkeler, mesleki birikimlerimiz ve kamu çıkarları

temelinde müdahil olacağız ve kamuoyu yaratmak için uğraş

vereceğiz.

• Meslek alanlarımızda standartların yerleştirilmesi amacıyla

çalışmalar yürüteceğiz.

• Mesleğimizle ilgili sektörlerdeki bilimsel çalışmalara katılarak

 

görüşlerimizin bu alanlarda etkin olması için çaba sarf edeceğiz.

• Meslek alanlarımızla ilgili olan sektörlerdeki dernek, vakıf vb.

kurum ve kuruluşlarla kalıcı ilişkiler sağlamaya devam edeceğiz.

• İleri düzeyde tecrübe ve bilgi sahibi olan üyelerimizle sürekli

ilişki kurarak, bu birikimlerinden Oda çalışmalarında etkin bir

şekilde yararlanacağız.

3.1 KONGRE VE SEMPOZYUMLAR

Ülkemizin ve üyemizin gündeminde bulunan teknik konularda

üyemize ve kamuoyuna katkı sunacak çalışmalarımızı, sempozyum,

konferans, kongre ve söyleşilerimizi, geçmiş dönemlerde

Oda ve şubenin yapmış olduğu diğer etkinlikleri geliştirerek sürdüreceğiz.

Bu doğrultuda 3. köprü ve kent içi ulaşım sempozyumu, sanayi

kongresi, işçi sağlığı ve iş güvenliği sempozyumu ile ücretli ve

işsiz mühendis, mimar ve şehir plancıları kurultayı gibi doğrudan

hedeflerimiz ile, bunların dışında ihtiyaç duyulacak olan kongre,

sempozyum ve kurultay faaliyetlerimize güncel konuları içeren

alanlarda devam edeceğiz.

3.2 TEKNİK VE MESLEKİ DENETİMLER

Mesleki denetim faaliyeti, örgütümüzün en temel faaliyetidir.

Bilindiği gibi yasalar, üretim yerlerinin ve ticari alanın denetlenmesini

ilgili yerel yönetimler, çalışma bakanlığı ve ticaret odalarına

bırakmıştır. Özellikle üretim alanlarının denetim dışında

olduğu, yılda 2000‘e yakın kurban verdiğimiz iş kazalarından ve

Davutpaşa patlaması gibi acılı örneklerden bilinmektedir. Bu

nedenle önümüzdeki dönem çalışmalarında aşağıdaki başlıklarda

özel çalışmalar yürütülecektir.

Odamıza üye olmadan mesleğini sürdürmek, yasal olarak suç

teşkil etmektedir. Bu doğrultuda üye olamayan meslektaşlarımızın

üyeliğe kazandırılması için çalışmalar yürütülecektir.

Doğrudan meslek sorumluluğumuza giren işyerleri, çalışmaları

ve istihdam yönünden denetlenecek, yetersiz durumda olanların

kamuya olumsuz sonuçlar oluşturması engellenecektir.

Meslektaşlarımızın mesleğini gerçekleştirirken yaptıkları tüm

 

faaliyetler, toplumsal ve gündelik yaşama olumlu etkileri olan ve

hayatı teknik düzenlemeler ve çözümlerle kolaylaştıran bir

süreçtir. Bu kapsamda mühendislik mesleğini yapmadığı veya

gereği gibi yapmadığı halde sadece imza sorumluluğu alan meslektaşlarımızın

durumu yakından takip edilecektir. Gerekli

durumlarda bu meslektaşlarımızla ilgili yaptırımların uygulanması

sağlanacaktır.

Teknik ve mesleki denetimlerimizin daha ileri düzeyde yapılabilmesi

için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Yeni kamusal denetim

alanları oluşturacağız.

• Proje, uygulama ve üretim konularında üyelerimizin denetlenmesi

ve kontrolünü sağlayacağız, teknik ve mesleki denetimlerimiz

kamu yararına gerçekleştirilecektir.

• Kamu sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren konularda; üyemizin

eğitilmesini ve kamuoyunun bilgilendirilmesini sağlayacağız.

• Mesleğimizdeki çalışma alanlarının dağılımı ve analizleri yapılarak

üye çalışma koşulları gerek ücretler ve gerekse etik

koşullar açısından düzenli analiz edilecek ve sonuçlarına göre

yeni politikalar oluşturulacaktır.

• Kamusal denetimlerimizi yaygınlaştırmak amacıyla kamu kuruluşları,

meslek odaları ve yerel yönetimlerle işbirliği yapacağız.

• Kamusal denetimin yasal sorumluluğunu taşıyan belediyeler

ise, üstlendikleri sorumluluklar açısından yeterlilikleri ve eksiklikleri

yönünden denetlenecektir. Özellikle belediyelerde yeterli

teknik eleman istihdamı için çalışmalar yürütülecektir.

• Başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere, Çevre Bakanlığı ve ilgili

diğer bakanlıklar çalışmalar yönünden denetlenecek ve bunlar

düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılacaktır.

3.3 MÜHENDİS YETKİLENDİRME, BELGELENDİRME,

ENSTİTÜLEŞME

Odamız mühendislerin bilgi birikimlerinin artırılması, gelişen teknolojiye

uyum sağlanması için meslek içi eğitimi savunmakta ve

uygulamaktadır. Belgelendirme ise, bu çalışmanın kurumsal hale

getirilerek, sahteciliğin ve mühendis olmayanların hizmet sunmasının

engellemesi çabasıdır. Ayrıca belgelendirme çalışmala-

 

rımız sonucunda kamu güvenliği ve sağlığını yakından ilgilendiren

pek çok alanda (Doğalgaz, Araçlarda LPG Dönüşümü,

Asansör, Mekanik Tesisat, LPG İstasyonları, Gıda Güvenliği,

Enerji Yöneticiliği vb.) meslektaşlarımızın kaliteli hizmet vermesi

ve mühendislik hizmetinin yaygınlaşması sağlanmıştır.

Sürdürülmekte olan Mühendis Yetkilendirme Kursları kamu sağlığı

ve güvenliğini ilgilendiren alanlarda çalışan mühendislerin

meslek içi eğitim ihtiyaçlarını giderme süreci olarak devam ettirilecektir.

Yapılan eğitim ve seminerler mühendislerin bilgilerinin

tazelenmesini, yeni teknolojilerden haberdar edilmesini, toplumsal

duyarlılıklarının artırılmasını hedefleyecektir. Yapılan etkinliklerin

içeriğinin odamızın bilimden ve emekten yana tutumuna

uygun olarak geliştirilmesi ve düzenlenmesi hedeflenecektir.

Demokrat Makina Mühendisleri, mesleki gelişimin sürekli olması

için meslektaşlarımızın yapılan kongre, kurultay, sempozyum,

seminer gibi etkinliklere katılımını yararlı görmektedir. Ancak bu

katılımı zorunlu hale getiren ve geçen dönemde Odamızda

uygulanmaya başlanan puanlama sisteminin yerine etkinliklere

katılımın mesleki sorumluluk doğrultusunda ve gönüllülük ve

temelinde sürmesinin sağlanması savunulacaktır.

Eğitim ücretleri üyelerimizin maddi olanakları göz önünde bulundurularak

tespit edilecektir. Öğrenci üyelerimize, işsiz üyelerimize

imkanlar dahilinde ücretsiz eğitim olanakları sağlanacaktır.

Ücretsiz seminerleri arttırmaya yönelik çalışmalar yapılacaktır.

Odamızın bu noktada önünde duran görev, öncelikle yeni mezun

üyelerimizin bilgi birikimlerini artırmak ve ‘Sürekli Eğitim‘ kavramını

hayata geçirmektir. Kısa vadede seminerlerin açılması,

bunların paket programlara dönüştürülmesi, uzun vadede ise

Enstitüleşmek hedefimizdir. Bu kapsamda geçmiş dönemlerde

başlatılan Enstitüleşme çalışmasını yeni dönemde de sürdürerek

sonuçlandırmak hedefimizdir.

Enstitü aracılığı ile mühendislik eğitimi veren kurumların yeterlilikleri

konusunda görüş bildirilmesi, yararlı yeni teknolojilerin

ülkeye kazandırılması, eğitim alanında kamusal denetim hedeflenmektedir.

MİEM kapsamında yürütülen kurslar ve belgelendirmeler, daha

etkin ve yaygın olarak sürdürülecek; bilginin, teknolojik değişim-

 

lerin bağımsız, tarafsız ve kaliteli verilmesi sağlanacaktır.

Yapılması planlanan faaliyetler:

• MİEM kapsamında yürütülen kurslar ve belgelendirme çalışmaları

etkin ve yaygın olarak sürdürülecek,

• Eğitim konularının belirlenmesinde Üye talepleri dikkate alınacak,

seminerlerde güncel mesleki bilgiler verilecek.

• Üyelerin mesleki alanda belgelendirme süreci daha etkin bir

şekilde yürütülecek, mesleki bilgi (teori) ve deneyimlerin (pratik)

güncel ve sürekliliği sağlanacak, kurumsallaşma çalışmaları

daha aktif olarak yürütülecek,

• Eğitim çalışmalarının uzun vadede Enstitüleşmesi için alt yapı

oluşturması sağlanacak,

• Ara teknik elemanlara yönelik eğitimler çeşitlendirilerek sürdürülecek.

TMMOB düzleminde tartışılan bir konu olan Yetkin Mühendislik ile

ilgili görüşlerimizi de kısaca özetleyelim. Yetkin Mühendislik bir

unvandır. Yetkin Mühendislik uygulaması, mühendislerin hiyerarşik

bir ilişkiye sokulmasına neden olacaktır. Bu durum özellikle genç

mühendislerimiz arasında tedirginliğe yol açmaktadır. Odamız yetkin

mühendisliği savunmamakta ve uygulamamaktadır.

3.4 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma

yaşamının en temel unsurlarından biridir. İşçi Sağlığı ve İş

Güvenliğine ilişkin göstergeler, temel insan hakları, calışma

yaşamı ve ülkelerin gelişmişliklerine ilişkin önemli göstergeler

sunmaktadır.

Ancak SGK ve diğer resmi istatistikler bile göstermektedir ki

ülkemizde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine gereken önem verilmemekte,

yasa, yönetmelik ve uygulamalarda yetersiz kalınmaktadır.

Gerek işveren kesimi gerekse kamu işvereni konumundaki

devlet, neo liberal ekonomik politikaların da etkisiyle konuya

gereken özeni göstermemektedir. Bu nedenle ülkemiz iş kazalarında

Avrupa birincisi, dünyada da üçüncü sırada yer almaktadır.

Son yıllar ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları yoğun ola-

 

rak gündemde kalmıştır. TMMOB Üyesi Harita ve Kadastro

Mühendisi Gülseren Yurttaş‘ın ölümü, Tuzla tersaneleri,

Davutpaşa patlaması, kot taşlama işçilerinin yakalandığı slikozis

hastalığı ve madenlerde yaşanan kazalar bunların arasındadır

ve dizginsiz kar hırsı ile insan hayatını hiçe saymanın acı sonuçlarının

yalnızca bazı örnekleridir.

Riskin yüksek olduğu üretim ve hizmet alanlarında, çalışan sayısına

bakılmaksızın iş güvenliğinden sorumlu mühendis çalıştırılması

zorunlu olmalıdır. Sorumlu iş güvenliği mühendislerinin ilgili

meslek odalarına kayıtlı olmaları ve odalarca mesleki denetime

tabi olmaları zorunlu tutulmalı ve meslek içi eğitimlerle desteklenmelidir.

İş Güvenliği mühendislerinin üstlendikleri sorumluluğa

uygun çalışmalarının maddi koşulları sağlanmalı, buna engel

teşkil edecek iş yüklemeleri yapılmamalıdır.

Tüm çalışanlara işçi sağlığı ve güvenliği konusunda sürekli eğitim

verilerek bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Meslek Hastalıkları

Hastaneleri işlevine uygun olarak yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

İş güvenliği ile ilgili yasa ve mevzuatları, sosyal hukuk

devleti gereklerine uygun olarak yeniden oluşturulmalıdır.

İş kazalarının ve ölümlerin yoğun olarak yaşandığı tersanelerde

ve tüm işyerlerinde iş güvenliği önlemlerinin alınması, işçi sağlığının

korunması, taşeronlaşmanın önüne geçilmesi için diğer

emek örgütleriyle birlikte mücadele yürüteceğiz.

Ülkemizde halen geçerli olan İş Kanunu en fazla iş kazası ve meslek

hastalığının yaşandığı 50‘nin altında işçi çalıştıran iş yerlerini

işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bir çok zorunluluğun dışında

tutarak bu alanlarda çalışan işçilerin ölüm fermanını hazırlamaktadır.

İş Kanunu‘na dayanarak hazırlanan ve 15.08.2009 tarihinde

yürürlüğe giren "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri İle Ortak Sağlık

ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik" ise bu alanda yaşanan

sorunları daha da büyütmektedir.

Söz konusu yönetmeliğe göre bir mühendislik sahası olan iş

güvenliği alanında meslek lisesi ve yüksekokul düzeyinde eğitim

görmüş tekniker ve teknisyenler iş güvenliği uzmanı olabilirken,

işyerlerinde uzun yıllar çalışmış olan mühendislerin bilgi birikimi

yok sayılmakta, alanın mühendislik bilgisi gerektirdiği gerçeğine

aykırı davranılarak büyük bir hukuksuzluğa imza atılmaktadır.

Yönetmelikle bu alanda da taşeronlaşmaya zemin hazırlanmak-

ta, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında çalışan doktor, mühendis

ve diğer iş güvenliği çalışanları için iş güvencesi sağlanmamaktadır.

Bu yönetmeliğin iptaline ilişkin TMMOB ve Odamızın açtığı

davaların takipçisi olacağız.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda TMMOB ve Odamızın

görüş ve uyarıları dikkate alınmalı, "iş güvensizliği"ni daha da

arttıracak düzenlemelere bir an önce son verilmelidir.

İşçilerin ve çalışanların ancak iş sağlığı ve güvenliği sürecinin içine

doğrudan katılımının sağlanması ile güvenli ve sağlıklı bir iş yeri

ortamının yaratılmasının mümkün olduğu unutulmamalıdır.

3.5 BASIN -YAYIN VE İLETİŞİM ÇALIŞMALARI

Üye, kent ve ülke sorunları konusundaki görüşlerimizin, üye ve

toplumla paylaşılması için medya ve kitle iletişim araçlarını etkin

olarak kullanacağız.

Mesleki uzmanlık alanları ile ilgili her türlü araştırma, inceleme,

demeç verme, bilgilendirme, kamuoyu oluşturma çalışmalarını

yürüteceğiz. Bu sayede şube faaliyetlerimizi ve gündeme ilişkin

şube görüşümüzü üye ile paylaşarak güncel konularda yürüttüğümüz

politikanın ortaklaştırılmasını sağlayacağız.

Oda adına yayınladığımız Tesisat Mühendisliği Dergisi ile Şube

Bültenini üyenin ilgi ile takip ettiği yayınlar olarak geliştireceğiz.

Faks Bülten ve Elektronik Bülteni; şube etkinlik ve duyurularının

üyeye iki haftalık periyotlarla duyurulması amacı ile ulaştırmaya

devam edeceğiz.

Teknik Kitaplar; mesleki uzmanlık alanlarımız ile ilgili kitap çalışmalarımızı

daha etkin ve içerik olarak bilginin güncel hale getirildiği

bir tarzda sürdüreceğiz. Üyenin mesleki gelişmesine katkı

koyacak, sürekli yenilenen ve gelişen teknolojik bilgilerin üyeye

en hızlı, en ucuz ve sürekli sağlanması yönündeki çalışmalarımız

daha etkin bir şekilde sürecektir.

Kongre, Sempozyum, Panel Kitapları; Kongre- sempozyum faaliyetlerini

güncel konuları içeren alanlarda, bilimsel araştırmalara

dayalı, yeni bilimsel verileri ve incelemeleri içeren bir biçimde

sürdürecek, bu faaliyetlerde sunulan bildirileri ve yapılan panelleri

kitap olarak üyemizin ve toplumun hizmetine sunacağız.

 

4. KURUMSAL İLİŞKİLER

Odamız bütün siyasal yapılara eşit mesafededir. Halktan ve

emekten yana örgütlere pozitif ayrımcılık uygulamaktadır.

Üyelerinin çıkarlarını korumak amacıyla kurulan emek örgütleri;

sermayeden, devletten ve siyasi partilerden bağımsız olmalıdırlar.

Üyelerinin hak ve çıkarları için mücadele ederken bu hak ve

çıkarların toplumun genelinden bağımsız olmadığını, toplumsal

değişim ve gelişme ile doğrudan ilişkili olduğunu gözden çıkarmamalıdırlar.

Emek örgütleri, emeğin politikalarından yana olan siyasi parti ve

siyasi yapılardan etkilenecek, mücadele birlikteliği içinde olacak,

karşılıklı olarak diğer emek örgütleri ve bu siyasi partilerle ideolojik-

politik etkileşim içinde olabileceklerdir. Emek örgütünün,

herhangi bir partinin kontrolünde olması onun kitleselleşmesinin

önündeki en büyük engellerdendir.

Siyasi partilerden bağımsızlığı; onların, ülkenin ekonomik,

demokratik, sosyal ve siyasal sorunlarıyla mücadelede ve

çözüm önerileri üretmede birlikte olamayacağı anlamına gelmez.

Emeğin çıkarlarını savunmak amacıyla kurulan örgütler, kuruluş

amaçları gereği emekten yana tavır almak ve karşıtı sınıftan

bağımsız olmak durumundadır.

Kurum ve kuruluşlarla ilişkilerimizde ana eksenimiz örgütsel

bağımsızlık, iş temelinde ilkeli birliktelik anlayışı olacaktır.

Mesleğimizle ilgili kurum ve kuruluşlarla mesleğin ve meslektaşın

gelişimi konusunda işbirliği yapılacaktır.

Özellikle mühendislik eğitiminin niteliğinin yükseltilmesinde ve

mühendis adaylarının nitelikli yetiştirilmesinde temel unsur olan

üniversitelerin ilgili bölümleri ile kurumsal ilişkiler geliştirilerek

sürdürülecektir. Diğer ülkelerin benzeri meslek örgütleri ile ilişkiye

geçilerek mühendislik mesleğinin geliştirilmesi için bilgi transferi

ve ortaklaşa eğitim programlarının düzenlenmesi sağlanacaktır.

Emperyalist işgallere ve savaşlara karşı ülke genelinde ve kentimizde

yürütülen eylemlere Oda Genel Kurulu Kararları ve Oda

ilkelerimiz ışığında destek olunacaktır.

 

İMOK (İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu)

Ülke ve kent sorunlarının toplum çıkarları doğrultusunda çözümünde,

insan hakları ve demokratikleşme mücadelesinde katkıda

bulunması amacı ile oluşturulan meslek odaları koordinasyonu

sürdürülecek, ortak düşünceler kamuoyuna duyurulacaktır.

İMOK‘un ülke ve kent sorunlarının çözümü ile ilgili görevlerini

daha etkin ve örgütlü olarak sürdürmesi için katkı sunulacaktır.

Özellikle hekimlerin ve eczacıların yürüttüğü özlük hakları mücadelesi,

toplumsal sağlık talebiyle örtüşmüş durumdadır. Halk

sağlığını tehdit eden her türlü teknik gelişme, meslek alanından

doğru mücadele yürüteceğimiz bir alan olacaktır. Kendi üyelerimizin

yaşantısını da doğrudan etkileyen bütün süreçlere müdahil

olunacak ve ortak mücadelenin geliştirilmesi için mücadele

edilecektir.

TMMOB İKK (TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu)

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu; şubelerin ortak faaliyetlerinin

sürdürülmesinin ve birlikte üretim yapılabilmesinin olanaklarının

yaratıldığı bir kuruldur. Bu kurul aracılığı ile bugüne

kadar yürütülen faaliyetler, halk yararına çalışmalar ve mühendislik

mimarlık alanlarında ortak çalışmalar yürütmek için sonuna

kadar kullanılacaktır.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu‘nun çalışmalarına toplumun

çıkarları doğrultusunda katkı sunulacak ve yaşanılan

sorunlar için kamuoyu oluşturulmasında aktif görev alınacaktır.

TMMOB İKK yapısının günün şartlarına uygun hale getirilmesi

için çalışma yürütülecek olup, özellikle sanayi sitelerinde ortak

örgütlenme, halkın sorunları ve kent sorunlarına müdahale için

ilgili yapıların kurulması sağlanacaktır. Karşımıza çıkacak yerel

ve genel seçimlerde emekten ve halktan yana bir tutumun egemen

olması için mücadele edilecektir.

TSF (Türkiye Sosyal Forumu)

DİSK‘in sözcülüğünü yaptığı, emekten, halktan yana örgütlerin

bir araya geldiği Türkiye Sosyal Forumu‘nun çalışmalarına aktif

katkı sağlayacağız.

 

NKP (Nükleer Karşıtı Platform)

TMMOB‘nin sözcülüğünü yaptığı, nükleer çetelere karşı yerli ve

yenilenebilir enerji kaynaklarını savunan NKP (Nükleer Karşıtı

Platform) çalışmalarına aktif katkı sağlayacağız.

Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu

Herkese Sağlık ve Güvenli Gelecek Platformu, emekten ve halktan

yana yürütülen mücadelelerin ortak adresi olma doğrultusunda

ilerlemektedir. Muhalefet çalışmalarının yeni merkezi

olmaya aday bu çalışma, şubemizin etkin desteğini daima arkasında

hissedecektir. TMMOB İKK ile beraber çalışmanın geliştirilmesi

ve önümüzde duran karmaşık sorunlarda yol gösterici

olması için mücadele edeceğiz.

Sektör Dernekleri ile ilişkiler

İstanbul şubesi etkinlik alanında örgütlü bulunan sektör dernekleri

ile oda ihtisas alanları kapsamında ortak çalışmalara girilecektir.

Dönem başında toplantıya çağrılacak Sektör temsilcileri

ile ortak çalışmalar programlanıp dönem içinde hayata geçirilecektir.

Üniversite İlişkileri

Odamızın her yıl gerçekleştirdiği, Makina Mühendisliği eğitimi

veren Üniversitelerin dekanları ve Bölüm başkanları toplantısında

çıkan sonuçlar doğrultusunda Şube etkinlik alanı içinde bulunan

Üniversiteler ile var olan ilişkiler daha da geliştirilerek kurumsallaştırılacaktır.

Belediyelerle İlişkiler

Kamu yararına protokoller çerçevesinde belediyelerle ilişkiye

geçilecek ve var olan ilişkiler geliştirilmeye çalışılacaktır.

Kent Konseyleri

İlçelerde kurulan Kent Konseyleri vb. oluşumların çalışmalarının

takipçisi olacağız. Yerel yönetimlerin halk yararına çalışması için

kamusal denetim ve yönlendirme işlevini yerine getireceğiz.

 

5. ODA ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ GELİŞTİRME

ÇALIŞMALARI

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı odalar

"MESLEKİ DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜDÜR". Makina

Mühendisleri Odası (MMO) örgütlenmesi merkezi bir yapılanmadır.

Değişik mühendislik ve mimarlık alanlarını bir çatı altında

toplayan TMMOB ve TMMOB‘ye bağlı olan MMO; şube ve temsilcilik

örgütlenmeleri ile üyelerini bu merkezi yapıya bağlar.

Demokratik Merkeziyetçilik, örgütsel yapılanma ve çalışma anlayışımızda

önemle sahip çıktığımız bir ilkedir.

Odamız, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da; üyeleriyle;

birlikte karar alma, birlikte üretme, birlikte yönetme, birlikte uygulama

ilkesiyle hareket ederek ülkemizdeki ve dünyadaki emek ve

demokrasi güçleriyle dayanışma içinde; bağımsızlıkçı, eşitlik ve

özgürlükçü, barış ve dayanışmacı, laik bir Türkiye ve Dünya için

çalışmalarını sürdürecektir.

Bilimi ve tekniği emekçi halkımızın yararına sunmayı hedefleyen

mesleki demokratik kitle örgütü kimliğimizle emekçilerin yanında

yer alacağız. Meslek alanlarımızdan yola çıkarak ülke gerçeklerimizi

sorgulayacak ve çözümler üreteceğiz.

Yönetim Kurulu çalışmalarında, komisyonlarda ve her alanda

üyelerimizin görüşlerine önem verir, hayata geçirilmesi için çaba

gösteririz. Birlikte üretme anlayışımızı etkin bir şekilde devam

ettireceğiz.

Üyelerimizin haklarını savunurken, ülkedeki gelişmelerle ilgili

diğer emek örgütleriyle birlikte emekçilerin yanında yer almaktayız.

Küreselleşme masallarıyla emekçilerin örgütlenmesinin yok

edilmeye çalışıldığı bir ortamda, emekten yana duruşunu, onurlu

mücadelesini geçmişten bugüne sürdüren Odamızın demokratik

kitle örgütü niteliğini yaşatmak bizlerin asıl görevidir.

Karar alma süreçlerinde en küçük Oda birimi olan işyeri temsilciliğinden

başlayarak mesleki denetim büroları, temsilcilikler,

komisyonlar, danışma kurulu ve yönetim kurulu çalışmalarında

kolektif iradenin esas alınmasını sağlamaya devam edeceğiz.

Kurumsal işleyişin her alanında demokratik merkeziyetçilik ilkesini

hayata geçireceğiz.

 

5.1 ÖRGÜTSEL BAĞIMSIZLIK

• Oda‘nın kurumsal ilişkilerinde bağımsızlık ilkesi göz önünde

bulundurulur. "Kamu çıkarlarını korumak" hedefini zedeleyecek

veya Oda‘yı çalışma programlarından, çalışma ilkelerinden

ödün vermeye zorlayacak hiçbir ilişkiye girilemez.

• Siyasi yapılarla ve diğer kurumlarla ilişkilerin Oda‘nın bağımsızlık

ilkesinin zedelenmesine yol açmayacak nitelikte olmasına

özen gösterilir.

• Oda organlarında yer alan herkes, bu organların herhangi bir

siyasi çalışmada basamak olarak kullanılmayacağını bilir.

5.2 ULUSLAR ARASI FONLAR, AB FONLARI

Her koşulda TMMOB ve MMO‘nun örgütsel bağımsızlığını

savunmaktayız. Oda olarak, geçmişte olduğu gibi bundan sonra

da bağımsızlığımızı zedeleyecek hiçbir kişi veya kurumla çıkar

ilişkisine girilmeyecek ve bu nedenle örgüt yükümlülük altına

sokulmayacaktır.

Odamız ve TMMOB, Genel Kurullarında aldığı kararlar doğrultusunda

AB Fonlarından yararlanmamaktadır. TMMOB tarafından

bu konuda hatalı girişimlerde bulunan Odalara yönelik uyarılar

yapılmakta, varsa alınan fonların iadesi sağlanmaktadır.

TMMOB‘nin ve MMO‘nun bu anlayışı desteklenecektir.

5.3 DEMOKRAT DANIŞMA KURULU

Demokrat Danışma Kurulumuzun şube çalışmalarını değerlendirebilmesi

ve yönlendirebilmesi hususunda daha dinamik ve üretken

bir yapıya kavuşturulması için bugüne kadar yapılan çalışmalar,

yeni dönemde de sürdürülecektir.

• Demokrat Danışma Kurulunun, demokrat mühendislerin birliğinin,

geliştirilmesi ve genişletilmesi için öncelikli görevli olması

konusunda istekli ve yoğun çaba sarf edilecektir.

• Demokrat Danışma Kurulumuz tüm işlevselliği ve demokratik

yapısı ile çalışmalarını sürdürecektir.

• Demokrat Danışma Kurulu ile ilgili tüm görüşleri yine bu kurulun

çatısı altında, demokratik bir ortamda dile getirmek her

zaman mümkün olacaktır.

• Demokrat Danışma Kurulu‘nu geliştirmek yine Kurul Üyeleri‘nin

inisiyatifinde olacaktır.

 

• Demokrat Danışma Kurulu‘nun, katılan tüm demokrat meslektaşlarımızın

farklı görüşlerini dile getirebileceği ve anlayışlarını ortaya

koyabileceği bir zemin olma özelliği her zaman korunacaktır.

5.4 İLÇE TEMSİLCİLİKLERİ, MESLEKİ DENETİM BÜROLARI

• Üyeye ulaşmanın en önemli aracı olan temsilciliklerimizi etkinleştirmek,

gerektiğinde sayısını arttırmak ve özellikle üyeye

yönelik şube faaliyetlerini temsilciliklerimize yaymak temel

hedefimizdir.

• İlçe temsilciliklerinde çalışmaları kolaylaştıracak çalışma grupları

oluşturulacaktır.

• İlçe temsilcilikleri kendi bölgelerindeki üniversitelerle ve öğrenci

üyelerle ilişki halinde olacaktır.

• İlçe temsilcilikleri, üyelerin sosyal, mesleki gelişimine katkı sağlayacak

etkinlikler düzenlemeye devam edecektir.

• Temsilcilikler tarafından geçmiş dönemlerde yürütülen çalışmaların

sürekliliği sağlanacaktır..

• İlçe temsilciliklerinin kurumsal temsil yetkisi güçlendirilecektir.

• Mesleki, teknik ve eğitim çalışmaları temsilciliklere artan oranda

aktarılacaktır.

• İlçe temsilcilikleri kendi sorumluluk alanlarındaki işyeri temsilcilikleri

ile irtibat halinde olacak, çalışmaları koordine edecektir.

• İlçe temsilcilikleri kendi sorumluluk alanlarında gerek yerel

yönetimler ve gerekse diğer demokratik kitle örgütleri ve meslek

örgütleri ile etkili iletişim içine girmeleri sağlanacak, oluşturulacak

yerel platformlarda aktif görev almaları sağlanacaktır.

5.5 İŞYERİ TEMSİLCİLİKLERİ (ODA VE TMMOB)

• Üyenin yoğun olduğu özel ve kamu işyerlerinde işyeri temsilcilikleri

oluşturmaya devam edeceğiz.

• İşyeri temsilciliklerinin şube örgütlenme faaliyetinin önemli bir

parçası haline gelmesi için çalışma yürüteceğiz. İşyeri temsilcileri

ile periyodik toplantılar gerçekleştireceğiz.

• İşyeri temsilcilerinin belirlenmesinde, öncelikli olarak demokratik

işleyişin yerleşmesi için çalışma yürüteceğiz.

• İşyeri temsilcilerinin Oda ile üye arasında iletişimin sağlanmasında,

sorunların odaya iletilmesinde ve çözümünde etkin

olmasını sağlayacağız.

 

• İşyeri temsilciliklerinin işyeri ziyaretlerini örgütlemesi ve Oda

faaliyetlerini üyelere aktarımında öncü olması sağlanacaktır.

• Farklı mesleki disiplinlerden TMMOB üyelerinin bulunduğu iş

yerlerinde ve çalışma bölgelerinde (sanayi siteleri vb.) TMMOB

işyeri temsilciliği kurulması hedeflenecektir. Bu doğrultuda

diğer şubeler ve İKK nezdinde çaba sürdürülecektir.

5.6 KOMİSYONLAR

Şubemizin bilgi birikiminin ortaya çıkarılmasında, üyeye ulaştırılmasında

komisyon çalışması esastır. Komisyonlarda tüm üyeler

için gönüllü çalışma kuralı uygulanır. Kolektif üretimin ortaya çıkması

için yapılacak bu çalışmalara şube organizasyonu içinde

destek vereceğiz.

Yapılan çalışmaların kalıcı olmasını sağlayacak, komisyon üyelerinin

üretkenliklerini destekleyecek ve yapılan üretimleri yayınlar

aracılığı ile örgüte duyuracağız.

Komisyonları oluştururken; ülke gündemini, toplum yararına

yönelik çalışmaların organize edilmesini ve üye taleplerini göz

önüne alacağız.

Ayrıca ihtiyaç duyulan konularda; profesyonel bir kurul niteliğinde,

içinde akademisyenlerin, şube çalışanlarının, aktif üyelerin

yer aldığı çalışma grupları kuracağız. Merkezi düzeyde oluşturulan

komisyonlara şubenin katılımı devam edecek olup, merkez

çalışmasını geliştirmek için şubede aynı konu üzerine komisyonlar

kurulacaktır.

5.7 BİLİM KURULU

Bilim Kurulu çalışmalarını etkin olarak sürdürecek ve hayata

geçireceğiz. Gelişen mühendislik bilimi ve teknolojilerinin, Oda

çalışmalarına daha etkin katkısını sağlamak amacı ile Bilim

Kurulumuzu meslekte ihtisas sahibi üyelerimizden oluşturacağız.

Bu üyelerimizin katkılarının ilgili alanlarda yol gösterici olmasını

sağlayacağız.

 

6. ÜYELERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi faaliyetlerini

üyenin olduğu her yerde yaygınlaştırmaya devam edeceğiz.

"Mesleki Demokratik Kitle Örgütü" olma gereğinden hareketle,

birlikte üretime yönelik, kolektif, katılımcı, paylaşımcı bir anlayışı

gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz.

Üyelerimiz hakkında en geniş anlamda bilgi sahibi olmak için;

mesleki faaliyetleri, ekonomik ve sosyal durumları, iş alanları ve

bu iş alanlarındaki konumları, odaya bakış açıları ve beklentileri

gibi birçok konuda veri çalışması yapmaya ve üye ilişkilerini bu

çalışma sonucu elde edilecek bilgiler üzerinden yürütmeye

devam edeceğiz.

Şubemizde etkin olarak yapmakta olduğumuz kurs, seminer ve

belgelendirme çalışmalarını devam ettireceğiz. Bilginin, teknolojik

değişimlerin bağımsız, tarafsız ve kaliteli verilmesini sağlayacağız.

Meslek içi eğitim çalışmalarını, şubenin bu faaliyet için kullandığı

maddi kaynak ve üyelerin ortalama gelir düzeylerini göz önünde

bulundurarak en az ücretle gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

Hedefimiz, üyenin bulunduğu her yere oda faaliyetlerini götürmek,

oda çalışmalarını aktarmaktır. 28. dönemde üyelerimizin

işyerlerinde ziyareti hedeflenmiş ve gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda

üyelerin talep ve eleştirilerini doğru yorumlayıp şube

çalışmalarını şekillendireceğiz.

İşyeri ziyaretlerinde, üye talepleri doğrultusunda eğitimler düzenlemeye,

üyelik yükümlülüklerini yerine getiren üyelerimize, bu

eğitimleri ücretsiz vermeye devam edeceğiz. Üyelerin yoğun

olduğu bölgelerde Mesleki Denetim Büroları (MDB) açacak ve

üyelerimizle birlikte etkinlikler düzenleyeceğiz.

İşyeri ziyaretleri sonucunda, mühendis ihtiyacı olan firmaların

taleplerini üye ilişkileri biriminde bulunan İş-mühendis büromuz

aracılığıyla karşılayacağız.

28. Dönemde Temsilciliklerimizde sosyal etkinler, müze gezileri,

piknikler, sinema söyleşileri, halk oyunları, tiyatro vb. bu etkinlikleri

düzenledik, bu etkinliklerimizi zenginleştirerek devam ettireceğiz.

FERDİ KAZA SİGORTASI uygulamasına kapsamını genişleterek

devam ettireceğiz. Yükümlülüklerini yerine getiren üyelerimizle,

işsiz ve emekli üyelerimizin yararlandığı bu uygulamanın tüm

üyelerimizi kapsaması için çabalarımızı sürdüreceğiz.

 

6.1 HUKUK BÜROSU, HUKUKİ DESTEK

Meslektaşlarımızın sorunları; kamu ve özel sektör olarak farklı

nitelikler taşımaktadır. Kamuda çalışan üyelerimizin mesleki

görevlerini yerine getirme ve özlük hakları açısından önemli

sorunları bulunmaktadır. Öte yandan özel sektörde ücretli çalışan

meslektaşlarımızın çoğunun sendikası ve iş güvencesi

bulunmamaktadır. Şubemizde meslek alanlarımızda karşılaşılan

sorunların çözülmesinde üyelerimize yardımcı olmak için, 28.

Dönemde oluşturduğumuz Hukuk Bürosunun faaliyetlerini genişleterek

devam ettireceğiz.

Özel sektörde ve kamudaki ücretli mühendislerin haklarının

korunması amacıyla her türlü çalışmayı yürüteceğiz. Demokratik

ve hukuki girişimlere destek olmaya devam edeceğiz.

6.2 EMEKLİ ÜYELERİMİZ

Emekli olan ve çalışmayan meslektaşlarımızın oda ile bağlarını

korumak ve deneyimlerinin topluma ve diğer meslektaşlarımıza

aktarılmasını sağlamak hedefimizdir. Emekli üyelerimizin şube

çalışmalarına daha fazla katılımı için uğraş vereceğiz.

İhtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak kurslar, sosyal etkinlikler,

sağlık danışmanlığı vb. çalışmalar yürüteceğiz. Emekli üyelerimizin,

ülkemizdeki emeklilerin sendikalaşma çalışmalarına

katılımlarını destekleyeceğiz. Emekliler için mücadele eden derneklerle

ilişki kuracağız.

6.3 KADIN ÜYELERİMİZ

Toplumun en küçük birimi olan aileden en geniş örgütlü kurumu

olan devlete kadar cinsiyet ayrımcılığı her düzeyde yaşanmakta

ve kadının ekonomik ve sosyal eşitlik problemleri varlığını korumaya

devam etmektedir.

Kapitalist düzen, kadını meta olarak görmekte ve erkek egemen

anlayışı temsil etmektedir. Cins ayrımcılığı aile içi yaşamda, eğitim

sürecinde ve çalışma hayatı içerisinde en baskıcı hali ile

kadınları etkilemektedir.

İstihdamda cins ayrımcılığı en geniş biçimde yaşanmakta, kadın

mühendisler için çalışmak önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

Bu cinsiyetçi yaklaşım kadının ezilmesine neden olmakta,

kadının çalışma yaşamındaki konumu gelişememektedir.

IMF ve Dünya Bankası‘nın yapısal uyarlama programlarının

 

getirdiği özelleştirmeler ve yoksulluğun yaygınlaşması ve derinleşmesi

sonucunda ilk önce işten atılanlar kadınlar olmaktadır.

Kayıt dışı çalışanların büyük çoğunluğunu yine kadınlar oluştururken,

yoksulluk ve işsizlik ilk önce kadınları vurmaktadır.

Cinsiyetçi iş ilanları veren, iş yerinde cins ayrımcılığı uygulayan

kurumlara karşı etkin mücadele edeceğiz. İşyerlerinde daha fazla

kadın mühendis çalıştırılması için çaba göstereceğiz. Kadına

yönelik mobbing , psikolojik ve cinsel tacizlerin karşısında olacağız.

Her alanda kadına yönelik pozitif ayrımcılığı savunacağız.

Tüm mühendislerin çalışmasını kolaylaştıran kreş vb. uygulamaların

yaygınlaştırılması için çaba göstereceğiz.

Oda çalışmalarımızda ve Oda yönetimlerinde kadın mühendislerin

daha etkin olması için hep birlikte mücadele edeceğiz.

TMMOB‘nin düzenlediği kadın etkinliklerine katılmak ve alınan

kararların uygulanması için çalışılacak Şube kadın komisyonu

faaliyetlerine destek verilecektir.

6.4 ÜCRETLİ MÜHENDİS ÜYELERİMİZ - MÜHENDİS ASGARİ

ÜCRETİ

Ücretli mühendisler diğer tüm emekçiler gibi düşük ücretler,

işsizlik, güvencesiz çalışma koşulları, düzensiz ve yoğun çalışma,

yasal hakların verilmemesi sorunlarını yaşamaktadırlar.

Mühendislerin mesleklerini geliştirememek, meslek alanlarının

dışındaki işleri yapmak, mesleki bilgi ve etiğe ters uygulamalara

zorlanmak gibi sorunları da bulunmaktadır.

Bu kapsamda;

• Mesleklerini yürütürken karşılaştıkları haksız uygulamalarda,

üyemizin yanında yer alacağız.

• Üyelerimizin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli mühendislere

yönelik olarak geçmişten bugüne artarak sürdürdüğümüz

komisyon çalışmalarını, hukuki çalışmaları sempozyum ve

kurultay çalışmalarını devam ettireceğiz.

• Üyelerimizin işyerlerinde yürütecekleri her türlü hak arama,

sendikalaşma vb. çalışmalarına destek vereceğiz. Bu konuda

özellikle TMMOB, KESK ve DİSK‘in ortak çalışma yapmasını

destekleyeceğiz.

• İşçi sınıfının bir parçası olan ücretli çalışan mühendislerin sendikalaşmasına

ve sendikalarda aktif görev almalarına destek

vereceğiz.

• Çalışma sürelerinin düşürülmesi, işsizlik sigortasının daha kapsamlı

ve işlevli hale getirilmesi için çaba göstereceğiz.

• Esnek üretim ve esnek istihdam modellerine karşı çıkıp, iş

güvenceli tam istihdama dayalı politikaların uygulanması için

çaba göstereceğiz.

• Sendikal hak ve yasalar, İş Yasası, Devlet Memurları Yasası ve

diğer ilgili yasaları uluslararası sözleşmelere uygun hale getirecek

düzenlemelerin yapılması için çaba göstereceğiz.

Mühendis Asgari Ücreti

Ülkemizde mühendislik 4 yıllık lisans eğitimi ile kazanılan bir

ünvandır. Aileler çocuklarını tümüyle paralı hale gelmiş eğitim

sistemi içinde büyük zorluklarla okutmaktadırlar. Genç mühendis

adayları ailelerinin ve kendilerinin yaşadığı zorlukların biteceği

umuduyla bir çok sıkıntıya katlanarak okullarını bitirmektedirler.

Ancak sıkıntılar mezuniyet sonrası da devam etmektedirler. Üniversitelerimizin

eşitsiz yapısı, ülkemizdeki işsizliğe yol açıcı politikalar

sonucunda genç mezunlar uzun süre işsiz kalmakta ya

mühendislik dışı işlere yönelmekte, ya da çok düşük ücretlerle

işe girmeye zorlanmaktadırlar. Doğru düzgün bir yaşam umudu

ileriye ertelenmektedir.

İster kendi işini kursun, ister ücretli çalışsın onca emeğin, yaşanılan

sıkıntıların sonunda ulaşılan konum bu sıkıntıları karşılamalıdır.

Aksi halde bilimsel ve teknik bilgiyi üretim süreçlerine ve

toplumsal yaşama taşıyan mühendisler yoğun bir sömürü altında

kalmakta ve mesleklerinden soğumaktadırlar.

Diğer yandan mühendislik bilgiye dayalı bir meslektir. Sürekli

kendini yenilemeyi, bilimsel ve teknolojik alandaki yenilikleri takip

etmeyi zorunlu kılar. Bu takip yapılamadığında zarar gören,

sadece giderek güncel bilgiden uzak kalan ve yaratıcılığını yitiren

mühendis değil, genel olarak toplumdur.

Mühendislerin kendi alanlarında bir asgari ücrete ihtiyaç duydukları

görülmektedir. Mühendisler için ülkemiz koşullarındaki

asgari ücret 4 yıllık eğitimi, mühendisliğin sürekliliği için gerekli

harcamaları da göz önünde bulundurmalıdır.

Halen MMO tarafından uygulanmakta olan Mühendis Asgari

Ücretinin, tüm mühendislere uygulanması ve ücret seviyesinin

alt sınırının insanca yaşama uygun (minimum yoksulluk sınırının

üstüne) bir düzeye çıkarılması için çaba göstereceğiz.

6.5 İŞSİZ ÜYELERİMİZ

MMO‘ya bağlı üye sayısı 78.000 olmuştur. MMO üyelerinin %25‘i

işsiz ya da mesleklerinin dışındaki bir alanda çalışmaktadır. Son

beş yılın ortalamasına baktığımızda yılda ortalama 5.000 yeni

meslektaşımız üniversitelerden mezun olarak aramıza katılıyor.

Mühendislerin toplumun diğer bireyleri gibi giderek yoksullaştığı

ülkemiz gerçeğidir. İşsizlik ya da meslek dışı bir işte çalışma da

bunun üzerine gelmektedir.

İşsizliğin doğal olduğu, işsizliğin kader olduğu yalanlarına karşı

çıkmak için, IMF‘nin, çokuluslu tekellerin ve yerli tekelci sermayenin,

emek düşmanı ekonomik, sosyal ve siyasal dayatmalarına

karşı çıkmak için, ülkemizin kaynaklarının yağmalanmasına,

insanımızın yoksullaştırılmasına karşı çıkmak için çabalarımızı

sürdüreceğiz.

• Şubemizde işsiz üyelere yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Üyelerimize iş bulma çabalarımızı, Oda ile üye arasında

sağlam bir örgütlülük bağı kurulması anlamında da değerlendireceğiz.

• İşsiz üyelerimizin, kurslara ve seminerlere ücretsiz katılımları

yönündeki çabalarımız devam edecek.

• İş başvurularında üyelere örnek teşkil edecek iş sözleşmeleri

hazırlanacak ve üyelerimize sunulacaktır.

• Üyelerimizin hak ve menfaatlerini korumak amacı ile iş sözleşme

örnekleri üye kayıtlarında muhafaza edilecektir.

6.6 ENDÜSTRİ - İŞLETME MÜHENDİSİ ÜYELERİMİZ

Makina Mühendisleri Odası, çok disiplinli bir odadır. Odamıza,

makina mühendisliğinin yanı sıra endüstri mühendisleri, işletme

mühendisleri, uçak, havacılık ve uzay mühendisleri de üyedirler.

Şubemizde 1100‘e yakın endüstri ve işletme mühendisi üyedir. Bu

gerçekten hareketle; Özellikle Endüstri İşletme Mühendislerine

yönelik çalışmaların daha nitelikli bir düzeye ulaştırılması için katılımcı

bir perspektif izleyeceğiz.

Şubemizde var olan Makina Mühendisliği Bilim Kuruluna ek olarak

Endüstri Mühendisliği Bilim Kurulu‘nun kurulmasını sağlayacağız.

Endüstri-İşletme Mühendisliği disiplininin meslek alanının doğru

ve gerçekçi biçimde düzenlenmesi, en önemli problem olarak

karşımızda durmaktadır. Bu anlamda, meslek alanımıza ilişkin

kongre ve sempozyumların düzenlenmesi için özel çaba harcayacağız.

Bu çalışmalar yürütülürken ilgili disiplinlerdeki üyelerimizin

aktif olmasını sağlayacak ve her türlü etkinliklerin ve taleplerin

gerçekleştirilmesi için çaba harcayacağız.

Oda Merkezi tarafından gerçekleştirilecek etkinliklerde etkin

katkı ve katılım sağlayacağız. Endüstri İşletme Mühendisliği

Kurultayı ve Öğrenci Üye Kurultayı gibi birincil amacı örgütlenme

olan etkinliklere endüstri mühendislerinin aktif katılımlarını sağlayacak,

yapılacak çalışmalara destek vereceğiz.

Endüstri Mühendisliği‘ne ilişkin sanayi, üniversiteler ve sektörel

kuruluşlar ile kurumsal ilişkileri süreklileştireceğiz. Endüstri

mühendisliği alanlarında, meslek içi eğitimler ile meslektaşın

gelişimine katkı sağlayacak alanlarda yeni eğitimler gerçekleştirilmesi

için çalışma yapacağız.

Şube çalışmalarımızda Odamız bünyesindeki farklı disiplinlerden

meslektaşlarımızla birlikte üretmeye özen göstereceğiz. Üye

ilişkileri çalışmalarını, meslek dalları göz önünde bulundurarak

şekillendireceğiz.

Oda ve şubemizin gücü oranında ve döneme ilişkin çalışmalara

bağlı ihtiyaçlar doğrultusunda endüstri mühendisi istihdamını

sağlayacağız.

Şube yönetim kurullarında, ilgili komisyonlarda ve tüm çalışmalarımızda

meslek dalı temsiliyetine özen göstereceğiz.

6.7 AKADEMİSYEN ÜYELERİMİZ

• Üniversitelerde görev yapan meslektaşlarımızla ilişkilerimizi

geliştirecek ve süreklileştirileceğiz

• Üniversitelerle İlişkiler Komisyonu kuracağız. Üniversitelerde çalışan

üyelerimizle ortak, kalıcı bir örgütlenme ve ilişki sağlayacağız.

• Oda olanakları çerçevesinde akademisyen üyelerimizin bilimsel

çalışmalarına destek vereceğiz.

• Asistanlar Derneği, Öğretim Elemanları Derneği vb. akademisyenlerin

üyesi olduğu derneklerle sürekli ilişki sağlayacak ve

ortak çalışmalar yürüteceğiz.

• Başta araştırma görevlileri olmak üzere, akademisyen üyelerimiz

üzerinde kurulan 50/d maddesi gibi anti demokratik uygulamalara

karşı üyelerimizin haklı mücadelesinin yanında yer alacağız.

 

6.8 SMM ÜYELERİMİZ

Serbest mühendislik ve müşavirlik hizmetleri yürüten üyeler arasında

haksız rekabetin önlemeye devam edeceğiz. Tüketicinin

korunmasını sağlamak üzere, mesleki denetimin kamusal bir

görev olarak Odamızın temel amaçlarından biri olduğu saptamasından

hareketle; toplumun güvenliği, sağlığı ve gönenci

bakımından gerekli olan yasal düzenlemelere ilişkin görüş ve

önerilerin oluşturulması, bu görüş ve önerilerin hayata geçirilmesi

için gerekli çalışmaları SMM üyelerimizle birlikte yürüteceğiz.

29.dönemde SMM üyelerimizle etkin ve sürekli ilişkiler sağlanması,

ilişkilerin daha ileri noktaya taşınması hedeflerimizdendir.

6.9 KOBİ ÜYELERİMİZ

Türkiye sanayi içinde KOBİ‘lerin önemli bir yeri bulunmaktadır.

KOBİ‘ler yatırım yapmakta zorlanmakta, verimli sanayi işletmesi

haline gelenler ise çok uluslu tekellerin eline geçmektedir.

Türkiye‘nin sanayileşememesi mühendislerin bilgi, beceri ve teknik

gelişme düzeyini önemli ölçüde etkilemekte, ekonomik olarak

gücünü düşürmektedir.

Uluslar arası sermayenin ülkemize yönelik saldırıları ve işbirlikçi

tekelci sermayenin bu saldırının bir parçası olması karşısında

yerli küçük işletmeler yok olmaya devam etmektedir. Odamızın

işveren üyelerinin birçoğunun sahibi olduğu KOBİ‘ler ayakta durmakta

zorlanmaktadırlar.

Yatırımların azalması, mevcut tesislerin teknolojilerini yenileyememesi,

AR-GE çalışmalarının yeterli olmaması, mühendisleri

bir teknisyen durumuna düşürmektedir. Ayrıca birçok işletmede

mühendis istihdamı azalmaktadır. Mühendisler meslek dışı alanlarda

çalıştırılmakta veya üretiminde egemen olan teknolojinin

basit kullanıcısı durumuna düşürülmektedirler. Sanayide yapısal

dönüşümler gerçekleşmeden ve yapısal dönüşümlere yol açacak

politikalar köklü olarak uygulanmadan, mühendislik eğitimi

çağdaş düzeye getirilmeden mühendislerin bu konumlarının

değiştirilmesi mümkün değildir.

Uluslararası kuruluşların dayattığı yeni liberal politikalar, Avrupa

Birliği‘ne adaylık sürecinin de baskısıyla tek seçenek olarak

sunulmaya devam edilmektedir. Bugüne kadar izlenen ve büyük

sermaye kesimlerinin kollanıp geliştirilmesine yönelik politikaların

yerine, ekonominin ve sanayinin halkımızın çıkarları doğrul-

tusunda planlanmasını savunan, mevcut politikaların gerçek

yüzünü sergilemeyi bir sorumluluk olarak kabul ediyoruz.

Ülke kaynakları emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından heba

edilmeden, KOBİ‘lerin üretimdeki fonksiyonları sürdürülmeli,

yeterli teşvikle küçük yerli işletmeler korunmalıdır.

6.10 ŞUBE ÇALIŞANI TEKNİK GÖREVLİ ÜYELERİMİZ

Teknik görevliler; şubemizin yaptığı tüm çalışmalarda, mesleğin

ve meslektaşın gelişimini sağlama, mesleki bilgi birikimimizin ve

örgütlü gücümüzün kamu yararı doğrultusunda kullanılması

amacıyla tam zamanlı emek harcayan, üyelerimizdir.

Teknik görevlilerimiz, şube çalışmalarına emekleriyle katkı

koyarken, aynı zamanda oda politikalarının belirlenmesi noktasında

söz söylemeli ve birlikte karar alma süreçlerine de etkin bir

şekilde katılmalıdır. Teknik görevlilerin karar alma süreçlerine

katılımlarının; odanın örgütsel ve kurumsal yapısını güçlendireceğini

ve odayla teknik görevliler arasında kopmaz bağların oluşmasını

sağlayacağını düşünmekteyiz. Bu düşünceden hareketle,

teknik görevlilerin karar alma süreçlerine katılımlarının mekanizmalarını

oluşturacak ve bu mekanizmaların etkin bir şekilde

işlemesini sağlayacağız.

Şube çalışmalarında görev alan teknik görevlilerimizin, örgütümüzde

ürettikleri hizmetin etkinliği teknik görevlilerimizin gelişiminden

geçmektedir. Bu amaçla mesleki gelişimi gözeten ve bilgiyi

güncel tutan, teknik görevlilerin ihtiyaçları doğrultusunda

hazırlanan planlı bir eğitim programı çerçevesinde; teknik görevlilerimizin

gerek örgüt içinde gerekse de dışarıda düzenlenen

bilimsel eğitim programlarına, kongre, sempozyum ve diğer

bilimsel etkinliklere katılımlarını sağlayacağız.

6.11 ÖĞRENCİ ÜYELERİMİZ

28. Dönemde yürüttüğümüz her Üniversitede ve bölümde bir

Öğrenci Komisyonu oluşturulmasını öngören örgütlenme modelini

sürdüreceğiz. Öğrencilere öncelikli olarak öğrenci komisyonları

aracılığı ile Oda çalışmalarını tanıtacak, staj olanakları sunacak

ve sorunlarına sahip çıkacağız.

28. Dönemde ziyaret ettiğimiz işyerlerinde, öğrenci üyelerimize

yönelik staj olanakları sağlamıştık. Staj sağlama çalışmamız, 29.

Dönemde de artarak devam edecektir.

Öğrenci üye yapma çalışmalarımızı sürdürecek, Öğrenci Üye

Komisyonumuzun Bülten, stand açma vb. çalışmalarını destekleyeceğiz.

Öğrencilerin akademik, demokratik üniversite mücadelesini

destekleyeceğiz.

7. SONUÇ OLARAK

Burada sunulan program bir çerçeve niteliğindedir. Çalışma

dönemi süresince gelişmelere bağlı olarak, programa yeni

hedefler eklenebilecek veya bazı hedefler diğerlerine göre öne

çıkabilecektir. Ayrıca bu programın yalnızca önümüzdeki iki yıllık

dönemin Çalışma Programı olarak kalmaması, her dönem zenginleştirilip-

geliştirilerek, ileriye taşınabilmesi dileğimizdir.

Bizler Demokrat Makina Mühendisleri;

Ülkemizin içinde bulunduğu böylesi bir süreçte TMMOB Makina

Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘ne, benzeri mesleki demokratik

kitle örgütlerine, onların örgütlü üyesine ve yöneticilerine

önemli görevler düştüğünün bilincindeyiz.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası; bir mesleki demokratik

kitle örgütü olup bağımsız, demokratik, laik bir Türkiye için

demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesinde yerini almıştır,

almaya devam edecektir.

Kitle örgütleri dinamik yapılardır. Yapıları gereği; kamu çıkarlarının

korunması, emekten, halktan, çevreden, üretimden, tüketicinin

korunmasından yana üyelerine ve halka karşı sorumluluğunu yerine

getirebilmesi, mesleki gelişimini sağlayabilmesi ancak örgütsel

bağımsızlığın korunmasıyla ve sürdürebilmesiyle mümkündür.

Odamız tüzüğü gereğince; ülke ve toplum yararları doğrultusunda,

yurt sanayisinin ulusal çıkarlara uygun yönde gerçekleştirilmesini,

yurdun doğal kaynaklarının verimli bir şekilde işletilmesini,

üretimin ve kalitenin arttırılmasını, ulusal bilim ve teknoloji

politikalarının oluşturulmasını, mesleğinin gelişmesini sağlamak

amacıyla gerekli inceleme ve araştırmaları yapmak ve önerilerde

bulunmakla görevlidir.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi; yurtseverlik

ve demokratlık temel ilkesi, demokratik merkeziyetçi çalışma

anlayışıyla sadece örgütlü üyesinden aldığı güçle ve örgütümüzün

kendi iç dinamikleri ve hukukuyla oluşturulan tüzük, yönetmelik,

gelenek ve ilkelere sahip çıkarak çalışmalarını sürdürecektir.

 Bu çalışma anlayışı doğrultusunda gerçekleştirilen etkinlikler

sonucu oluşturulan platformlarda; meslek-meslektaş sorunlarının

tartışıldığı, ülkenin temel sorunlarına ilişkin görüşlerin

oluşturulduğu, katılımcılığın sağlandığı çalışmalarını yürütmeye

devam edecektir.

Bizler; dün olduğu gibi yarın da, geçen dönemlerde olduğu gibi

gelecekte de;

• Üyesine değer veren ve onun sorunlarına sahip çıkan, çözüm

üreten çalışma tarzımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz.

• Şubemizde oluşturulan bilgi birikimi ve deneyimin diğer şubelerimize

ve üyelerimize aktarılması için gerekli çabayı göstereceğiz.

• Şube çalışmalarında tüm örgütü kucaklayan, katılımcılığı esas

alan bir hizmet anlayışını sürdüreceğiz.

• Şube Komisyonlarını; hedeflenen çalışmalara göre uzmanlık

komisyonları olarak oluşturacağız.

• Meslek alanlarımızla ilgili eğitim, belgelendirme, örgütlenme,

kanunlar, yönetmelikler, standartlar ve şartnameler konusunda,

çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

• Mesleki denetimin tarafsız, bağımsız ve kamu yararına çalışan

Meslek Odalarınca yapılmasını savunmaya devam edeceğiz.

• Çalışma yaşamını olumsuz yönde etkileyen işçi sağlığı ve iş

güvenliği ile ilgili yasa, tüzük ve yönetmeliklerin günümüz

koşullarına uygun olarak, TMMOB ve bağlı Odaların denetimini

arttırıcı yönde yeniden düzenlenmesi için çaba göstereceğiz.

• Akademik kadroların bilimsel görüş ve çalışmalarını geçen

dönem olduğu gibi bu dönemde de yapılacak etkinliklere yansıtarak

en verimli şekilde değerlendireceğiz.

• Özelleştirmelere ve işten çıkartmalara karşı çalışmalar yürüteceğiz.

"Kaynak yaratma" adı altında ülkemizin bağımsızlığı,

gelişmesi ve geleceği için stratejik önemi olan savunma, ulaştırma,

iletişim, enerji dağıtımı, madencilik, kentsel hizmetler,

tarım vb. sektörlerdeki liberal politikalara karşı duracağız.

• Demokratik Kitle Örgütleri, Sendikalar, Meslek Kuruluşları ve

yerel yönetimlerle var olan ilişkilerin güçlendirilmesi doğrultusundaki

çalışmalara devam edeceğiz.

• TMMOB‘nin ve İstanbul İKK‘nın gerçekleştireceği projelere aktif

destek vereceğiz.

• İstanbul Şubesinin TMMOB örgütlülüğü içindeki yerinin önemini

bilerek, DEMOKRAT yapısını koruma ve geliştirme konusunda

yoğun çaba sarf edeceğiz.

SON SÖZ, HER ZAMAN ÖRGÜTLÜ ÜYENİNDİR.

 

DEMOKRAT MAKİNA MÜHENDİSLERİ
YÖNETİM KURULU ADAYLARI

  

ASIL ADAYLAR

İLTER ÇELİK

HAYATİ CAN

EROL ALKIM ERDÖNMEZ

OSMAN SERTER

ORHAN ATİLLA

TURGUT BOZKURT

DEVRİM KANTAR

 

YEDEK ADAYLAR

BÜLENT ÖNTAŞ

ERTUĞRUL BİLİR

AYDIN GÜÇKIRAN

REMZİ ÇAKMAKLI

SELMA EROĞLU

AYŞE AYDIN

ARDA ARLI

 

DEMOKRAT MAKİNA MÜHENDİSLERİ

e-mail : demokratmuhendisler2010@gmail.com

web : www.demokratmuhendisler.org

Genel Kurul : 16 OCAK 2010 Cumartesi Saat 09.00 -17.00

Seçimler : 17 OCAK 2010 Pazar Saat 09.00 - 17.00

Yer : Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu

 

Dosyalar

MMO İSTANBUL ŞUBE 29. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI (301 KB) (12.02.2010 15:29:05)

PDF uzantılı Makale dosyalarını veya diğer Ek Dosyaları okuyabilmeniz için
Acrobat® Reader®'ın bilgisayarınızda yüklü olması gerekmektedir.
Acrobat® Reader® yüklemek için

İstanbul Şube Kaynaklı Yönetim Kurulu İçeriği »

12.02.2010 tarihinden itibaren 4670 defa okunmuştur.

 

ŞUBE İÇERİĞİ

ÇEVRE ANALİZLERİ YETERLİLİK BELGESİ
BİLGİ EDİNME BAŞVURUSU
SIKÇA SORULAN SORULAR
 

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
KATİP MUSTAFA ÇELEBİ MAH. İPEK SK. NO:9 34433 BEYOĞLU - İSTANBUL
TEL: (+90) 212 2529500 Dahili: 01   FAKS: (+90) 212 2498674
e-POSTA:

SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri