ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

06 Mayıs 2024 Pazartesi    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 TMMOB SANAYİ KONGRESİ 2009 GERÇEKLEŞTİRİLDİ

    Yayına Giriş Tarihi: 12.12.2009  Güncellenme Zamanı: 22.12.2009 12:17:05  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 22.12.2009 12:15:10

TMMOB adına Odamız tarafından 1963 yılından beri düzenlenen TMMOB Sanayi Kongrelerinin on yedincisi 11-12 Aralık 2009 tarihlerinde Ankara'da Milli Kütüphane Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

MMO, Dünya Ekonomik Krizi ve Türkiye Sanayinin Yeniden Yapılanması ana
temasıyla düzenlenen kongreye, planlamada model önerileri ile istihdam öncelikli ve bölgesel kalkınma konularında iki rapor sunuldu.
İki gün süren kongrenin açılış konuşmaları Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI tarafından yapıldı.

Kongremizi 2 gün boyunca kayıtlı toplam 650 delege izledi. Yine internet üzerinden toplam 4828 kişi iki gün boyunca kongreyi canlı olarak izleme imkanı buldu.

MMO ve TMMOB Başkanlarının açılış konuşmaları aşağıdadır.


MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın konuşması:


"Sayın Birlik Başkanım,
TMMOB‘ye Bağlı Odaların Sayın Başkan ve Yöneticileri,
Kamu Kurumlarının Sayın Yöneticileri,
Sayın Hocalarım, Sayın Katılımcılar, Sevgili Basın Mensupları,
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. On yedinci Sanayi Kongresine hoş geldiniz.
TMMOB adına geleneksel olarak iki yılda bir düzenlediğimiz sanayi kongreleri, her çalışma dönemimizdeki merkezi etkinliklerimizin doruğu niteliğindedir.
Bu kapsamda öğrenci üye kurultayından enerji, tesisat, iş güvenliği, uçak, uzay, havacılık ve endüstri mühendisliği, kaynak, bakım, makina imalat ve tasarımı, tıbbi cihaz teknolojileri, otomotiv ve krizin sanayi sektörlerine yönelik etkilerine dek 12 ilde 19 merkezi etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinliklerde sunulan bildiriler, paneller ve sonuç bildirileri kitaplaştırılıp ilgililer ve kamuoyunun kullanımına sunuldu.
Kamudan özel sektöre binlerce mühendis, meslek temsilcisi, akademisyen ve ilgiliyi buluşturan bu etkinliklerde oluşturulan görüşler ve sarf edilen emeğin ana amacı, bütün bölgeleri ve sektörleriyle birlikte ülkemizin sanayileşmesi, kalkınması, demokratikleşmesi; halkımızın mutlu, bilimsel teknik gerekler ve standartlara uygun, çağdaş bir yaşam sürmesidir.
Şimdi, bu etkinliklerin finali olan bu kongre ve burada bulunan herkesle birlikte, bu amacın gerçekleştirilmesinin çekirdeğine yöneleceğiz. Bu öncü dinamik, ülke, kamu, halk yararı ve refahına yönelik son derece ivedi bir gereksinim olan, ulusal sanayi stratejisi ve kalkınma politikalarıdır. İçinde bulunduğumuz konjonktür, bu yönde niteliksel bir katkı ve yaklaşımı bütün yakıcılığıyla güncelleyerek ivedi kılmaktadır.
Kongremiz dünya ve ülkemizi sarsan büyük bir kriz ortamında ve bu krizin ekonomik ve sosyal yaşamda açtığı derin tahribatların pazar ekonomisinin tahtını salladığı bir dönemde düzenlenmektedir.
Değerli Katılımcılar,
Her ne kadar kapitalizmin sınırsız azami kâr ve emperyalist siyasal egemenlik çabası sürecek ise de, görülmesi gereken gerçek, yalnızca neo liberal modelin değil, onu da içerir şekilde, gerçekte 300 yıllık bir modelin iflasının yaşanmakta olduğudur.
Gelişmiş kapitalist ülkelerin krizden çıkış için harcadığı 12 trilyon doları bulan kurtarma paketleriyle bile aşılamayan bu krizle, yolsuzluk, rüşvet, borsa ve tahvil piyasasındaki oyunlar ile dev tekellerin yönetim kadrolarının iç ettiği milyarlarca dolar ilk kez tüm açıklığıyla gözler önüne serildi.
Kapitalizm ve neoliberal politikalar tekrar ve bu kez daha kökten bir şekilde sorgulanmaya başlandı. Gelir dağılımının dünya ölçeğinde yarattığı uçurum, yoksulluğun boyutu ve işsizlik sorunu gündemin ilk sıralarına oturdu.
Bu bunalım, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde esasen sanayi sektörünü etkiledi. Üretim ve iç piyasalarda talep düştü, dış ticaret hacmi daraldı, işsizlik oranları büyüdü ve istihdam hacmi olabildiğince küçüldü.
Daha düne kadarki "tüketim kalıpları" ve "tüketim düzeyi" sürekli sorgulanır oldu. Bu koşullarda "başka bir dünya" oluşturma düşüncesi, "ütopya" olmaktan çıkıp, kitlelerin zihnine yerleşmeye başladı.
Kriz süreci ve sonrasında, başarılabilen ülkelerde, ekonominin tüm sektörleri yeniden planlanacak, yeni paradigmalar ve yaklaşımlar oluşacak. Buna daha önceden başlayan ülkeler bile vardır.
Kongremiz, Türkiye açısından böylesi bir misyonu somutlamak sorumluluğunu üstlenmiştir.
Değerli Katılımcılar,
Önceki kongrelerimizin bu bağlamlarda ülkemiz sanayi ve ekonomisinin eşitsiz, kırılgan ve kriz üretici yapısına defalarca dikkat çektiğini önemle belirtmek isterim.
2007 kongremizin ana teması bu nedenle, "Geçmişten Geleceğe Sanayileşme, Planlama ve Kalkınma, Türkiye İçin Model Önerileri" olarak belirlenmişti.
2009 kongresini de bu nedenle ve bu temanın devamı niteliğinde, "Dünya Ekonomik Krizi ve Türkiye Sanayinin Yeniden Yapılanması" başlığı altında örgütlemeyi kararlaştırdık.
Bu arada 2008 Ekim‘inde patlak veren kriz üzerine bu yılın Şubat ayında, "Sanayi Kongresi 2009‘a Doğru, Kriz ve Sanayi Sektörlerinin Durumu Sempozyumu"nu düzenledik.
Otomotiv, metal, makina imalat, tekstil, enerji, kimya, elektrik-elektronik, tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinin temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen bu sempozyumda, yaşadığımız sorunların, üretim ve yatırımı dışlayan, yerli kaynak kullanımını reddeden, üretim ve ihracatı ithalata bağımlı kılan, yüksek cari açık, yüksek dış borç ve sıcak para politikalarına dayalı, o pek övünülen "büyüme"yi döviz kuru ve finans hareketleri ile sağlayan ekonomi politikalarından kaynaklandığı bir kez daha teyit edildi.
Biz o sempozyumda saptanan sorunlarla yetinmedik. Oda olarak, toplam 22 alt sektörün sorunlarını irdeleyerek ve bu sorunları sektörel, bölgesel ve ulusal planlama, kalkınma süreçlerine bağlayan iki ayrı rapor düzenleyerek bu kongreye geldik.
Sizlere verilen dokümanlar arasında bulunan Türkiye Sanayinde Öncelikli Sektörler ve Bölgesel Kalkınma Yaklaşımı başlıklı rapor ile Türkiye‘de Kalkınma ve İstihdam Odaklı Sanayileşme İçin Planlama Önerileri başlıklı rapor, geçmişten bugüne sanayi politikalarını bütün boyutlarıyla irdelemekte ve son derece somut öneriler dile getirmektedir.
Sevgili Katılımcılar,
Bu noktada sanayimizin sorunları ve içinden geçtiği evrelere kısaca değinmek isterim. Zira sanayimiz on yıllardır iktidarlara, dünya ve ülke konjonktürüne, IMF, Dünya Bankası, Gümrük Birliği, Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü tarafından belirlenen politikalara bağlı olarak önemli dalgalanma ve krizlerin içinden geçmiştir. 1974, 1980, 1988, 1991, 1994, 1999, 2001 ve 2008 krizleri ve sürekli aşağı doğru dalgalanma üreten yapı, bu bağlamda değerlendirilmelidir.

1960-1980 yıllarını kapsayan ithal ikameci sanayileşme döneminde bir şekilde planlama/kalkınma bütünlüğü oluşturulmaya çalışılırken, sanayinin teşviki, korunması, finansmanı, kalkınma hızı ve istihdam parametreleri başat idi. Gümrük muafiyeti, yatırım indirimi, orta vadeli kredi verilmesi, imar kolaylıklarına yönelik teşvikler v.b. söz konusu idi.
Ancak kalkınma ve merkezi planlama parametrelerinin adım adım yok edildiği bir süreç de yaşandı. 24 Ocak 1980 kararları ve 1980 askeri darbesi ile başlayan bu dönemde sübvansiyonlar büyük ölçüde kaldırılmış, KİT yatırımları durdurulmuş, büyük ölçekli sanayi kuruluşları özelleştirilmiş, sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşanmış, Gümrük Birliği hedefleri doğrultusunda tüm sektörlerde korumacılık asgariye indirilmiş, Türkiye sanayisi eşitsiz koşullarda küresel rekabete açılmıştır.
Bu süreçte öz kaynaklardan çok ithal kaynaklar girdi olarak kullanılmış, küresel güçlerin dayattığı iş bölümü ile fason üretim ve taşeronlaşma egemen kılınmış, kaynak tahsisini sadece iç ve dış piyasalara ve borçlanmaya havale eden bir sanayi modeline geçilmiştir.
Ara malı ve yatırım malları üretiminde ve teknolojide dışa bağımlılığı esas alan bu modelle sanayi KOBİ‘leşmeye yönlendirilmiş; işgücü sömürüsü ucuz işgücü kullanımıyla yoğunlaşmış; düşük maliyet, düşük katma değer ve düşük teknolojili üretim ve ihracat yapısallaşmış ve ihracat yapısal olarak ithalata bağımlı kılınmıştır.
Sevgili Katılımcılar,
Bu politikaya bir "sanayi politikası" demek belki olanaklıdır ama burada asla "sanayileşme stratejisi" unsurları bulunmadığını özellikle belirtmek isterim. Tam tersine ülkemiz sanayi tesisleri özelleştirilmiş, yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş, temel göstergelerde durma ve gerileme yaşanmıştır.
Belirli bir refah seviyesinin tutturulması, sektörel önceliklerin başarıyla gerçekleştirilmesi, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi, işsizlik sorununun çözülmesi gibi temel parametreler, bu sanayi politikası ve topluma yutturulmaya çalışılan yaldızlı "strateji" yaklaşımlarının tamamen dışında bırakılmıştır.
Nitekim bugün sanayi sektörü, hizmet ve tarımdan sonra gelmekte ve yıllardır sanayi istihdamı % 20‘yi ancak bulmaktadır.
Ülke politikalarında sanayinin ikinci plana itilerek hizmet ve finans sektörlerinin desteklenmesi sonucu imalat sanayi yatırımlarının toplam yatırımlar içerisinde payında da ciddi düşüşler söz konusudur. Bu oran 1980 yılında yüzde 28,5 düzeyindeyken günümüzde yüzde 14‘lere kadar gerilemiştir.
Aynı dönemde sanayide yatırım yoğunluğunda da yüzde 32 seviyesinden yüzde 10‘lar seviyesine varan bir düşüş söz konusudur. Bir başka ifadeyle artık sanayici bile sanayiden elde ettiği geliri daha fazla rant getiren alanlarda değerlendirmektedir.
Diğer yandan acı bir gerçeğimize daha değinmek istiyorum. On yıllardır uygulanan yanlış bölgesel politikalar ile bölgesel eşitsizlik farkları arasındaki açı çok genişlemiştir.
2008‘de Marmara ve Ege Bölgeleri sanayi katma değerinin yüzde 75‘ini alırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri yalnızca yüzde 2,5 ile yetinmek zorunda kalmıştır.
Gerçekte bir bölgesel planlama ve bölgesel kalkınma politikası yoktur. Konu Bölge Kalkınma Ajansları üzerinden uluslararası sermayeye olanak tanınmasına havale edilmiştir. Bugünkü bölgesel ekonomik, politik ve sosyal tablonun bu gerçeklerle yakın bağları bulunmaktadır.

Değerli Katılımcılar,
Söz konusu politikaların biriktirdiği olumsuzluklar, özellikle 2001 krizi ve içinde bulunduğumuz büyük krizde iyice yüzeye çıkmış, dünya ölçeğindeki krizden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında gelmemize neden olmuştur.
Krizle birlikte birçok işyeri kapanmış, sadece bir yıl içerisinde bir buçuk milyon kişi işsiz kalmıştır. Sanayide işten çıkarılanların 750 bini bulduğu, toplam sanayi istihdamına göre oranın yüzde 18‘e ulaştığı belirlenmektedir.
Sanayide son bir yıllık üretim daralması yüzde 20‘yi bulmaktadır. Bazı alt sektörlerde küçülme oranı yüzde 40-45 seviyesindedir. İhracat düşüşü son bir yıl içinde yüzde 30‘a yaklaşmıştır. İthalat girdi oranı yüksek olan alt sektörlerde sorun daha da büyüktür. Fason üretime dayalı, ithalatla büyüyen ihracat modeli can çekişmektedir.
Dünyada kriz ile birlikte sosyal adaletçi programlara ve kamusal desteklere dair inanç ve yönelim artarken, ülkemizde krizin asli sorumlusu olan serbestleştirme politikalarında ısrarcı olunmakta, yeni zamlar, vergi artışları ve özelleştirmeler tek çözüm olarak dayatılmaktadır.
Bugün burada buluşan, sömürü iktisadına teslim olmayan Türkiye‘nin yüz akı iktisatçılar, akademisyenler, mühendis ve diğer mesleklerden bu ülke halkının en büyük beklentisi, söz konusu bunalım üreten tüm gerçeklere karşı, halkımızın yaşadığı sorunların çözümünü hedefleyen ekonomik, sosyal, kültürel, bölgesel ve ulusal bir kalkınma vizyonunun oluşturulmasıdır.
Kongremizin bu yönde, üretim, yatırım, istihdam, sektörel, bölgesel ve ulusal kalkınma politikalarına ciddi katkılar koyacağı inancıyla hepimize başarılar diliyorum.
Sözlerimi bitirirken, sunumlar yapacak değerli iktisatçı, akademisyen ve uzmanlar ile bütün katılımcılara, kongremizin gerçekleşmesinde emeği bulunan Düzenleme ve Yürütme Kurullarına, raporlarımızı ciddi sağlık sorunlarına karşı tamamlayan Kongre Yürütme Kurulu üyemiz Yavuz Bayülken, Cahit Kütük ve diğer çalışma arkadaşlarına, Kongre Sekreteri Emin Uysal ve Oda çalışanlarına Oda Yönetim Kurulu adına içtenlikle teşekkür ediyor; "başka bir dünya ve Türkiye" dileğiyle hepinizi saygı ve dostlukla selamlıyorum."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI‘nın konuşması:


"Değerli Bilim İnsanları,
Örgütümüzün Çeşitli Kademelerinde Görev Yapan Mesai Arkadaşlarım,
Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Konuklar,
Sevgili Arkadaşlar,
Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.
Konumuz ile ilgili konuşmamdan önce, öncelikle bir konuyu vurgulamak istiyorum.
İnsan odaklı bir mesleğin uygulayıcılarının yeri olan TMMOB‘nin çalışmaları ancak barışın olduğu, insanların barış içinde bir arada yaşama iradesinin gösterildiği zamanlarda anlamlı oluyor. Ülkemiz tüm sorunlarının yanında insanımızın katledildiği günler yaşıyor. Öldürülen 7 askerimizin, belediye otobüsünde yakılan genç kızımızın, Diyarbakır‘da öldürülen gencimizin acıları içimizi yakarken "boşuna bir uğraş içinde miyiz acaba?" diye kendimize de sormuyor değiliz. Bir takım merkezlerin insanımızı insanımıza kırdırdığı bu günlerde örgütümüz, inadına, özgürlük, eşitlik, barış diyecektir. İnadına bir arada yaşama iradesini hep birlikte gösterelim diyecektir.
Evet, ben öncelikle burada hepimizin buluşmasını sağlayan arkadaşlarıma, Yürütme Kurulumuza, Düzenleme Kurulumuza, görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına, uzmanlara, Makina Mühendisleri Odamızın Sevgili Yöneticilerine, Oda çalışanlarına, emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla yükümlüdür. Bu amaçla, TMMOB mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürür.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB yıllardır üzerine düşeni yapmış, yerel ve merkezi iktidarları, meslek alanları ile ilgili ve sürekli olarak, bugünkü gibi topladığı kongrelerin sonuç bildirileri ile uyarmıştır. Bu etkinliklerimizde bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. Bilgi bu etkinliklerimizde paylaşılıyor. Bizce paylaşılan bilgi en değerli bilgi oluyor. Görüşler, bilimin ve tekniğin ışığında çalışmalarını sürdüren TMMOB‘nin 50 yıllık birikiminin süzgecinden geçiriliyor ve sonuçları kamuoyuna duyuruluyor. Ama ne yazık ki, bu duyurulan sonuç bildirilerinde yazılanlar her zaman sadece yerel ve merkezi iktidarların "uyarılması" şeklinde oluyor. Bunu da burada belirtmiş olayım.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB ortamında Sanayi Kongreleri 1962, 1964, 1972, 1974, 1976 tarihlerinde Makina Mühendisleri Odası yürütücülüğünde gerçekleştirildi. Bir süre verilen aradan sonra; yine Makina Mühendisleri Odası yürütücülüğünde düzenli bir şekilde sürdürüldü.
1987‘de 1980 Sonrası Sanayinin Durumu, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye Sanayi,
1989‘da Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler, Sanayide Uygulamaları ve Etkileri,
1991‘de Bilim ve Teknolojideki Olağanüstü Gelişmeler ve Ekonomilerin Uluslararasılaşması Sürecinde Türkiye Sanayinin Konum ve Geleceğinin Saptanması,
1993‘de Türkiye‘nin Sanayi ve Teknoloji Politikaları ve Uluslararası Rekabet Hedefleri, 1995‘de Rant Ekonomisinden Üretim Ekonomisine,
1997‘de Toplu Bakış
1999‘da Küreselleşme ve Sanayileşme,
2001‘de Mühendisler ve Sanayileşme,
2003‘de Küreselleşme ve AB Süreçlerinin Ülke Sanayii ve Mühendislerine Etkileri,
2005‘de Sanayileşme, İstihdam, Refah,
2007‘de Geçmişten Geleceğe Sanayileşme, Planlama ve Kalkınma Türkiye İçin Model Önerileri.

başlıkları konulan sanayi kongrelerini düzenledik.
TMMOB ortamında 1962‘den bu yana düzenlenmekte olan ve bu kez on yedincisi düzenlenen bu Sanayi Kongremizin ana başlığı "Dünya Ekonomik Krizi ve Türkiye Sanayinin Yeniden Yapılanması, Planlamada Model Önerileri, İstihdam Öncelikli ve Bölgesel Kalkınma".
Sevgili Arkadaşlar,
Beklenen dünya ekonomik krizi bir süreden beri, gelişmiş kapitalist ülkelerden başlayarak az gelişmişlere doğru kayan bir yörüngede etkisini sürdürmektedir. Başlangıçta finansman piyasalarında patlayan ve kapitalizmin gerçek yüzünü tüm çıplaklığı ile sergileyen bu olağanüstü kriz, şimdi reel sektörün tamamında alevlerini yükseltmektedir.
ABD, İngiltere, Fransa, Almanya v.s. ülkelerde alınan tedbirler, kangren olmuş dokunun aspirinle tedavi edilmesi örneği, hastalığın tedavisini zamana yaymaktadır. Devlet müdahaleleri ile "piyasanın kendini tedavi edebileceği" savı tamamen çürütülmüştür. Neoliberal kuramlar şimdilik rafa kaldırılmakta, bir kez daha kapitalizmin "sınırsız kar ve egemenlik" unsurunu denetleyecek formüller aranmaktadır.
Türkiye bu süreçte krizin etkilerini algılamakta gecikmiş ve boyutunu bankaların ve finansman kurumlarının düzeyine indirgeyerek ele almıştır. Ekonomik dengelerin değişimi, döviz-faiz ikilemi, enflasyon, istihdam düzeyi, yatırımlar ve dış ticaret açığı ile ülkenin dış borçlarının durumu gündeme getirilerek önlemler tartışılmamıştır. Sanayi sektörünün üretim, yatırım, ihracat ve ithalatı ile istihdamı kapsam dışı bırakılmıştır. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan politikalar aynen uygulana gelmektedir.
İşte tam bu dönemde ekonomik krizin dünya ve Türkiye sanayi üzerindeki etkilerini ele alıp incelemek yaşamsal bir konu olmaktadır. 2007 Sanayi Kongresi‘nde ele alınan konular halen güncelliğini korumaktadır. Kalkınma, refah ve istihdam odaklı bir sanayi yapılanması, her zamankinden daha acil olarak ülkenin gündemindedir. Dünya konjonktürü de buna uygun koşulları içermektedir. Planlama politikası ve bu politika sonucunda sanayi sektörünün öncelikleri ortaya konulmalıdır. Destekler ve teşvikler hem sektörel hem de bölgesel düzeyde ele alınmalı, öncelikli sanayi alt sektörleri tartışmaya açılmalıdır.
Türkiye‘de sanayinin yeniden istihdam yaratabilir duruma getirilmesi, ara mallar üretimine ivedi geçilmesi, KOBİ‘lerin gerçekten Ar-Ge ve inovasyonla özgün ürüne yönelebilmesi, ithal girdilerin minimize edilerek daha yüksek katma değerli bir sektörel yapı değişimine gidilmesi ancak ülke çıkarlarından ve halktan yana bir planlama ile mümkün görünmektedir. Neoliberal pazar ekonomisi bir kez daha iflas etmiştir. Gelişmiş kapitalist ülkelerin yeniden toparlanıp sömürü ve baskı politikalarını azgelişmişlere dayatmadan, Türkiye siyasi erkin yenilenme ve dinamizmine dayalı planlı bir yeniden yapılanma politikasına öncelik vermelidir.
Sanayi Kongresi 2009 bu bağlamda ele alındığında önemli bir tartışma ve öneriler sunma platformuna dönüşecek ve kamuoyuna uygulanabilir tezler sunabilecektir.
Sevgili Arkadaşlar,
Oda Başkanımın sözlerine ilave olarak ve 2009 Sanayi Kongresi‘nin girişi olarak da 2007 Sanayi Kongresi sonuç bildirisinin bir kısmını bu noktada sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle söylemişiz:
- Ülkenin ekonomisini dışa bağımlı ve kırılgan hale getiren tam üyelik müzakere süreçleri tamamlanıncaya kadar, Gümrük Birliği anlaşması mutlaka askıya alınmalıdır.
- AB ile üyelik müzakere süreçlerinde siyasi ödünler verilmesi istenen ve Türkiye‘nin iç politikasına müdahale eden üye tavırları reddedilerek, müktesebat değişikliklerinin tüm sektör ve sivil toplum nezdinde tartışmaya açılması ile tüm sektörlerde ülke çıkarlarına yönelik politikalar oluşturulmalıdır.
- Bugün her şeyden önce ülke ekonomisi ve sanayinin planlaması zorunlu hale gelmiştir. Bu planlama, kamu yararına çalışanların gelir dağılımını düzeltecek, işsizliği ortadan kaldıracak, sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmayı sağlayacak, refahı kitlesel olarak yayacak ilke ve araçları kapsamaktadır. Burada yatırımlara ağırlık verilmelidir.
- Planlama ve kalkınma odaklı çalışmalar, tüm toplumsal mutabakatla, üniversite, sanayi ve meslek odaları ve sektör kuruluşlarını da kapsayan geniş bir platformda tartışılmalı, çözüm önerileri geliştirilmelidir.
- Sanayide üretimin organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinde yaygınlaştırılması ve KOBİ‘lere rasyonel bir işletme yapısı ve ölçek getirecek düzenlemelerin yapılması zorunludur. Bunun için öncelikle bir sanayi envanteri çıkarılmalı, sistematik bir veri tabanı kurularak sürekli güncelleştirilmelidir.
- Mühendislik alt yapısı, AR-GE ve teknolojik gelişmenin önemli bir planlama öğesi olarak alınması ve değerlendirilmesi, kamu yararı ön plana alınarak benimsenmelidir.
- Yukarıdaki tespit ve önerileri sağlayacak kamu yararına bir planlama, kalkınma ve istihdam odaklı gelişmelerin gerçekleşebilmesi demokrasinin tüm ilke ve kurumlarıyla egemen olduğu, insan hakları ve özgürlüklerinin tam anlamıyla uygulandığı bir ortamın oluşturulması ile sağlanabilmelidir. Bir diğer anlamda, demokrasi ile kalkınma birbirini reddeden değil, birbirini tamamlayan ve geliştiren durumlar olarak görülmelidir.
Planlama, sanayileşme ve kalkınmada halkçı, toplumcu bir model ve bağımsız bir siyasi irade ile bunu gerçekleştirmek olanaklıdır.
Bizler, üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülkede yaşamak istiyor ve bunun olanaklı olduğunu biliyoruz.
Sevgili Arkadaşlar,
Bitirirken şunları da söylemeliyim:
Emperyalizmin küresel krizinin yaşanmakta olduğu bu dönemde bu kongremizin önemli olduğunu ifade ediyorum. TMMOB‘nin sözü insana dairdir, yaşama dairdir ve aydınlık gelecek günlere dairdir. Siyasi karar vericilerin bunu bu şekilde algılamaları gerekmektedir. TMMOB insana dair görevlerini yapmaya devam edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum."

Açılış konuşmalarından sonra Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu küresel krizle ilgili bir çerçeve sunum yaptı.
İlk gün öğleden sonra ise üç oturum düzenlendi. Kriz sürecinde dünya ekonomisi ve yeni eğilimler oturumunda Prof. Dr. İzzettin Önder küresel krizde yeni güç dengeleri ve emperyalizm, Prof. Dr. Hacer Ansal ve Cumhur Ekinci finansal krizde teknolojinin rolü, Prof. Dr. İşaya Üşür de krizin bir dönüşüm olup olmadığı konularında sunum yaptılar.

Krizde Türkiye sanayinin durumu ve geleceği oturumunun ilkinde Prof. Dr. Aziz Konukman ve DPT‘den Rahmi Aşkın Türeli kriz sonrası uluslararası iş bölümü ve Türkiye sanayi, Prof. Dr. Nesrin Sungur ve Dr. Ercan Sarıdoğan krizin Türkiye imalat sanayi üzerine etkilerini ele aldılar.

Krizde Türkiye sanayisinin durumu ve geleceği oturumunun ikincisinde ise iktisatçı Mustafa Sönmez 2001 krizinden günümüze imalat sanayi yatırımlarının bölgesel analizini yaptı. Prof. Dr. Çağlar Güven ise yeniden planlı ekonomiye dönüş, üretim, yatırım ve finansman destekleri ile sanayileşme arasındaki ilişkileri irdeledi.

Kongrenin 12 Aralık Cumartesi günkü sabah oturumunda, MMO‘nun hazırladığı, Türkiye Sanayinde Öncelikli Sektörler ve Bölgesel Kalkınma Yaklaşımı ile Türkiye‘de Kalkınma ve İstihdam Odaklı Sanayileşme İçin Planlama Önerileri başlıklı araştırma raporlarının sunumunu, Sanayi Kongresi Yürütme Kurulu üyesi Yavuz Bayülken ile Cahit Kütükoğlu yaptı.

Araştırmanın ilkinde öncelikli sanayi sektörlerinin değerlendirilmesi için alt sektörlerin katma değeri, üretimi, istihdamı, ihracatı, ithalatı ve bulara ilişkin göstergeler ve rekabet oranları ortaya konuluyor. Alt sektörlerdeki tesislerin bölgesel dağılımının da çıkarıldığı araştırmada ‘öncelikli sektör‘ seçimine esas olabilecek kıyas ve göstergeler ortaya konuluyor ve sanayide bölgesel eşitsiz gelişme olgusu irdelenerek öneriler dile getiriliyor.
Araştırma raporlarının ikincisinde Türkiye‘de kalkınma ve planlama, planlı dönemlerden bugüne sanayi ve alt sektörlerdeki gelişme ve değişimler, teşvikler, sabit yatırımlar, yatırım yoğunluğu gibi değerler ile işgücüne katılım oranları, işsizliğin nitel, mesleksel, sektörel ve bölgesel dağılımları; kadın işgücü ve istihdamı, çocuk işgücünün kayıt dışı sektördeki durumu ve bölgesel eşitsizlikler incelenerek öneriler geliştiriliyor.

Cumartesi günü öğleden sonra ise iki oturum düzenlendi. Planlama Olgusu ve Türkiye Sanayinin Öyküsü oturumunda, Prof. Dr. Bilsay Kuruç tarafından 1961-1980 planlı dönem ve 1980-2008 planlı dönemden çıkışta Türkiye sanayisinin öyküsü sunuldu.

Kongre, sonuç bildirisine yönelik tartışma ve önerileri de kapsayan forum oturumu ile tamamlandı.

Güncellenme Zamanı: 22.12.2009 12:15:38
Güncellenme Zamanı: 22.12.2009 12:15:57
Güncellenme Zamanı: 22.12.2009 12:16:19

Tüm »

12.12.2009 tarihinden itibaren 2955 defa okunmuştur.

 
SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri