ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

25 Nisan 2024 Perşembe    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 TEKSTİL TEKNOLOJİLERİ VE TEKSTİL MAKİNALARI KONGRESİ GAZİANTEP'DE YAPILDI.

    Yayına Giriş Tarihi: 01.09.2008  Güncellenme Zamanı: 01.09.2008 15:47:29  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 01.09.2008 15:48:02

Tekstil Teknolojileri ve Tekstil Makinaları Sempozyumu TMMOB Makina Mühendisleri Odası ve TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası adına MMO Gaziantep Şube sekreteryalığında 11-12 Kasım 2005 tarihinde gerçekleştirildi.

 

Tekstil Teknolojileri ve Tekstil Makinaları Sempozyumu TMMOB Makina Mühendisleri Odası ve TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası adına MMO Gaziantep Şube sekreteryalığında 11-12 Kasım 2005 tarihinde gerçekleştirildi

Kongrenin açılış konuşmalarını sırasıyla Ali Peri(MMO Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı),Güngör Durur(Tekstil M.O Yönetim Kurulu Başkanı), Ali Ekber Çakar(MMO Genel Sekreteri) Mehmet Aslan(Gaziantep Ticaret Odası Başkanı),Necat Kocer(Gaziantep Sanai Odası Başkanı),İsmail Hakkı Özsabuncu(Gaziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı),Önder Budeyri(Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı),Fatma Şahin(Gaziantep Milletvekili),Gökhan Veli Kişroğlu(Gaziantep Milletvekili) yaptılar.

OYK Sekreter Üyemiz Ali Ekber ÇAKAR‘ın açılış konuşması yazının devamındadır.

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR‘ın
"Tekstil Teknolojileri ve Tekstil Makinaları Kongresi"ni
Açış Konuşması


Oda Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR, bugün Gaziantep‘te başlayan "Tekstil Teknolojileri ve Tekstil Makinaları Kongresi"nin açılışında yaptığı konuşmada önce Oda faaliyetleri ve diğer kongre, kurultay, sempozyum etkinlikleri hakkında bilgi verdikten sonra Odamızın tekstil sektörüne yönelik faaliyetlerinin tarihçesine değinerek, "Türkiye Birinci Tekstil Endüstrisi Kongresi 22-24 Mayıs 1967 tarihinde Odamız tarafından düzenlenmiştir. 1980‘li yıllardan sonra değişik tarihlerde beş ayrı Ulusal Tekstil Sempozyumu yine Odamız tarafından düzenlenmiştir" dedi.

Ali Ekber ÇAKAR, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bilindiği gibi tekstil makinaları, tekstil sanayinin kullandığı tekstil hammaddelerinin işlenmesi ve tekstil terbiyesi için kullanılan makinalardır. Tekstil teknolojisini, iplik, dokuma, örme ve konfeksiyon, kalite kontrol konuları oluşturmaktadır.

Türkiye‘de tekstil makinaları üretimine başlanan 1980‘li yıllar, bizzat tekstil makinaları sektörünü de etkileyen olumsuzluklarla doludur. Zira bu yıllarda gündeme gelen planlama, yatırım, üretim ve, sanayileşmeyi dışlayan politikaların yıkıcı sonuçları bugün ortaya çıkmaya başlamıştır.

Gelişmekte olan bir çok ülke, yapısal değişikliklerle sanayilerini yüksek katma değer, yüksek kalite ve yenilik-yoğun özel ürünlere kaydırmışlardır. Öne çıkan sektörlerden elde edilen kaynaklar teknolojik yatırımlara yöneltilmiştir. Türkiye ise, dünyanın önde gelen tekstil-konfeksiyon ihracatçılarından olmakla birlikte aynı zamanda da en büyük tekstil makinaları ithalatçısı konumundadır.

Teknolojide dışa bağımlılığın devam etmesi durumunda, göreli rekabet avantajlarının orta ve uzun dönemde sürmesi ve bir sıçrama yapması mümkün görülmemektedir.

Bu durumun uluslararası süreç ve gelişmelerle doğrudan bağları bulunmaktadır. Zira küreselleşme olgusu gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini her düzeyde etkilemektedir. Küreselleşme süreçlerinde yaşanan yoğunlaşma, uluslararası sermayenin önündeki ulusal engellerin kaldırılmasını beraberinde getirmiştir.

Küreselleşme süreciyle birlikte tekstil sektöründe küresel rekabet ve ticaret, fon ve sermaye hareketleri hacim ve yaygınlık olarak artmıştır. Aynı şekilde üretim süreçlerinin paylaşımı da artmış ve küresel yaygınlığa erişmiştir. Bu süreçte mal arzı ve talebi önemli miktarlarda gerçekleşmiş; küresel tedarik ağları yaygınlaşmış; iş süreçlerinin yönetimi sermaye açısından daha da etkin hale gelmiştir. Böylece uluslararası etkin güçler açısından pazar çeşitliliği sağlanmış; farklı erişim, dağıtım modelleri, satış kanalları, satış ortamları ve sistemleri ortaya çıkmıştır. Sektörler ve şirketler arası çeşitli stratejik işbirlikleri en ileri safhalarda yaşanmış; akıllı teknolojilerin kullanımı yaygınlaşmış; istihdamın ağırlığı üretimden servis sektörüne kaymış; tam zamanlı işlerden yarı zamanlı işlere geçilmiş, kontrat bazında çalışma ve esnek istihdam ile esnek üretim yaygınlaşmıştır. Yine bu süreçte birbirine entegre çok amaçlı ürünler doğmuştur.

Sevgili katılımcılar,

Tekstil sektöründe; 2005 yılında dünya dokuma ve giyim ticaretinin serbestleşmesiyle daha da artmış olan rekabetten en fazla etkilenmeye başlayan ve etkilenecek olan ülke, AB pazarına kotasız giriş dolayısıyla Türkiye‘dir.

Bu noktada Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği ile tekstil sanayimiz arasındaki ilişkilere bakmak gerekirse;

Gümrük Birliği ile AB‘de yeni pazar imkanları elde edeceği yanılsamasını yaşayan sanayimiz, geçen 10 yıl içerisinde 50 milyar ABD dolarından daha fazla değerde AB teknolojisi ve altyapısına yatırım yapmıştır. Ancak bu yatırımlar makro bir programa, planlama ve fizibiliteye dayanmadığı için ne yazık ki sonuç olumsuz olmuş, ölü yatırımlara dönüşmüştür. Bir çok alt dala aşırı yatırım yapılırken, bazı dallara ise hiç yatırım yapılmamış, ülkemiz ithal makina ile dolmuştur. Yine bu süreçte mühendislik ve eğitimli işgücü unsurları ihmal edilmiştir. Öte yandan AB‘nin pazara giriş politikası, ticaret dengesini ciddi derecede zarara uğratmıştır.

Türkiye, AB‘ye aday ülkeler arasında Gümrük Birliği‘ni gerçekleştiren tek ülke olarak istisnai bir duruma sahiptir. Üstelik Türkiye, AB‘nin gümrük birliğine girdiği tek büyük ülkedir. Yani Türkiye eşitsiz koşullarda Avrupa Birliği ile aynı ticaret politikasını uygulamaktadır.

Türk tekstil ve konfeksiyon sanayii, AB‘nin pazara giriş ve geniş açık pazar politikasının olumsuz etkilerinden büyük zarar görmüştür. 1996‘da Gümrük Birliği‘nin başlangıcından itibaren sınai mamuller için ortalama ithalat gümrük vergileri % 16‘dan % 5,4‘e indirilirken, tekstil ve konfeksiyonda bu vergiler ortalama % 27‘den % 6‘ya kadar düşürülmüştür. Türkiye, buna ilaveten, AB‘nin ithalat ve ticaret kurallarını uygulamak, dolayısıyla ithalatı kolaylaştırmak durumunda kalmıştır. Bu Türkiye ile ticaret yapan tüm ülkelerin yararına olmuştur.

Haksız ithalatın AB ve Türkiye‘de pazar payının sürekli olarak artması nedeniyle, Türkiye‘de tekstil ve konfeksiyon sektöründe milyonlara varan istihdam kaybı yaşanmakta, yüzlerce fabrika kapanmış bulunmaktadır.

Gümrük Birliği nedeniyle üçüncü ülkelere uygulanan basit menşe kuralları, sıfır veya sıfıra yakın gümrük tarifeleri, Türkiye‘yi sadece AB‘ye değil tüm üçüncü ülkelere karşı da çok açık bir pazar haline getirmiştir. Bu haksız rekabet karşısında yerli sanayi sürekli olarak gerilemekte, ekonomik krizi ve milyonlarca iş kaybını hızlandırmaktadır.

AB sürecinde ülkemizi ilgilendiren bir husus da, CE işareti konusudur. CE işareti zorunluluğu taşıyan bir makinanın AB üyesi ülkelere ve ilgili mevzuat uyumunu gerçekleştirmiş AB aday ülkelerine ihracatı gerçekleştirilemez durumdadır. Türkiye‘de, "Makina Emniyeti Yönetmeliği", "Elektromanyetik Uyumluluk Yönetmeliği", ve "Belirli Gerilim Sınırları Dahilinde Kullanılmak Üzere Tasarlanmış Elektrikli Teçhizat ile İlgili Yönetmeliğin" Resmi Gazete‘de yayımlanarak zorunlu uygulamaya girmesiyle bu yönetmelikler kapsamında üretim yapan sanayici ve ithalatçılar, CE İşareti taşımayan makinaları piyasaya arz edemeyeceklerdir.

Değerli katılımcılar,

Türkiye‘yi etkileyen diğer faktörler olarak, 1997 Uzak Doğu krizi, 1998 Rusya krizi, 2000-2001 finansal krizleri, 2001 Dünya Ticaret Merkezi krizi sıralanabilir.

Bütün bu gelişmelerle birlikte sektördeki dışa bağımlılık yüzlerce fabrikanın kapanmasını hızlandırmış; modern Avrupa teknolojileri ile gerçekleştirilmiş olan yatırımların büyük bir kısmı ne yazık ki silinmiştir.
Yine bu süreçte sanayi imalat indeksi % 50‘den fazla düşmüştür.
Bütün bu gelişmelere ve bizim gibi ulusal ekonomiler üzerindeki etkilerine ancak ve ancak bağımsız bir ekonominin dünya piyasalarıyla kişilikli ilişkisi temelinde direnilebilir ve ülkemiz lehine olan unsurlardan yararlanılabilirdi.. Ancak durum böyle olmamıştır.

Yukarıda dile getirdiğim gerçekleri, yatırımlarda 1986‘dan bu yana % 75 azalma yaşanması ile birlikte değerlendirdiğimizde tablonun ne kadar vahim olduğu anlaşılmaktadır.

Değerli katılımcılar,

1980 yılına kadar Türkiye‘de, kullanılan bütün tekstil makinaları ithal edilmekteydi. 1980‘li yıllardan başlayarak, Türkiye‘de tekstil makinaları üretimine başlanmıştır. Ancak yerli üretimin ihtiyacı karşılamaktan uzak olması yanı sıra, dokuma, iplik, baskı ve konfeksiyon makinaları gibi yüksek katma değeri bulunan makinalar ülkemizde üretilmemekte, ithalata yönelinmektedir. Ülkemizde makine imalat ve ihracatçısından çok ithalatçısı bulunmaktadır. Tekstil makinaları üretimindeki hammaddelerin % 70‘i ise yine ithalat yoluyla karşılanmaktadır.

Türk testil ve hazır giyimine yönelik talepteki artış nedeniyle, firmalar üretim hatlarını yüksek teknolojiye sahip makinalarla yenilemek istemekte ancak bunu gerçekleştirememektedirler.

2004 yılında, toplam makina ihracatının %2,7‘sini oluşturan tekstil makinaları ve ekipmanı ihracatımız 113.2 milyon dolar olarak gerçekleşirken 2002 yılında 1.650 milyon dolar olan tekstil makinaları ve ekipmanı ithalatı, 2003 yılında 2.316 milyon dolara yükselmiş, 2004 yılında ise 1.881 milyon dolara gerilemiştir.
Kapasite kullanım oranı ise 2002 yılından bu yana düşmektedir. 2005 Ağustos itibarıyla kapasite kullanımı % 80‘in altına inmiş durumdadır.

Sevgili katılımcılar,

Sektör; tekstil-konfeksiyon alt yapısı, rekabet deneyimi, hammadde ve malzeme zenginliği, küçük ölçekli işlere yatkınlık, ürün ve süreç çeşitliliğindeki zenginlik, teknolojiye ve modaya uyum becerisi, toplam üretimin ¾‘ünün 10 yaşından genç makine parkıyla gerçekleştiriliyor olması vb. avantajlara sahip olmakla birlikte önemli dezavantajlara da sahiptir.

Dile getirdiğim hususlar dışındaki dezavantajları da belirtmek gerekirse; öz kaynak yetersizliği, yüksek girdi maliyetleri, kayıt dışı ekonominim büyüklüğü, tekstil ve konfeksiyon sanayileri arasında gerekli sinerjinin bulunmayışı, AR-GE eksikliği üniversite sanayi ve meslek kuruluşları arasındaki diyalog zayıflığı, sektörle ilgili veri tabanı eksikliği, sektörel bilgilendirici ve yönlendirici ulusal strateji ve politika eksikliği, sektörle ilgili özel bilişim teknolojilerinin olmaması ve nihayet teknoloji üretememe, tekstil makinaları ve tekstil kimyası sanayilerinin zayıflığı, olarak sıralanabilir. Bu noktada, üretim düzeyindeki daralmanın yanı sıra yeni yatırımlara yönelmemenin bıraktığı boşluğun ihracat ile doldurulmaya çalışılması özel olarak dikkat etmemiz gereken bir husus olarak kaydedilmelidir.

Sevgili katılımcılar,

Küreselleşme sürecinin olumsuz etkilerine karşı durabilmek için, ülkemizin stratejik ön görüyle tüm alanlarda, tüm sektörlerde kendi ulusal politikalarını oluşturması gerektiğini belirterek konuşmamı burada tamamlamak istiyorum.

Bu Kongre ile Odamız, tekstil teknolojileri ve makinaları sektörünün sorunlarının tartışılmasını ve bir plan dahilinde atılması gereken adımların belirlenmesini hedeflemektedir. Etkinlikten çıkan görüş ve sonuçlar ilgililere ve kamuoyuna duyurulacaktır.

Oda Sekreteri, son olarak, Kongreye emeği geçenlere ve "Sayılarla Gaziantep-Kahramanmaraş Tekstil Sektöründe Mevcut Durum ve Beklentiler" konulu çalışmayı Oda adına gerçekleştiren Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlilerine teşekkür etti ve konuşmasını Kongrenin başarılı geçmesini dileyerek tamamladı.

Tüm »

01.09.2008 tarihinden itibaren 3103 defa okunmuştur.

 
SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri