Yıllardan beri hazırlıkları yapılan "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu", önceki hafta TBMM`de kabul edilerek Cumhurbaşkanının onayına sunulmuş, onayın ardından 30.06.2012 tarihli Resmi Gazete` de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği üzerine on yılı aşkın bir süredir kongreler düzenleyen, eğitim, periyodik kontrol, teknik ölçüm ve yayın faaliyetlerinde bulunan TMMOB Makina Mühendisleri Odası`nın İSG yasası üzerine yaptığı ön değerlendirme niteliğindeki tespitlerini kamuoyuna sunuyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa`sına İlişkin değerlendirmeler: Yasa çıkarılırken, kazaların tek nedeni İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin ayrı bir yasanın olmaması gibi hatalı bir algı yaratılmıştır. Oysa İş kazalarının nedeni, ayrı bir yasanın olmaması değildir. Ayrı bir yasa kazaları kendiliğinden önlemeyecektir. Kazaların asıl nedenleri, iş güvenliğini sağlayacak teşkilat yoksunluğu, iş sağlığı güvenliği kültürü, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliğine yaklaşımı ve denetimdeki yetersizliklerdir. Yasa, özü itibarı ile iş sağlığı ve güvenliğini piyasalaştırmaktadır. İşyerlerinde yerine getirilecek, mühendislik, hekimlik hizmetleri esas olarak piyasaya açılırken, eğitimler de anlaşılmaz biçimde sektör yaratma konusu yapılmıştır. Yasa hükümleri; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacak. İş kanunundan farklı olarak, kamu çalışanları da iş sağlığı güvenliği kapsamına alınmış olacak. Kapsam olumlu olmakla birlikte, kullanılacak araç, yöntem, iş ve işlemler sorunludur. Yasa, toplumun ve sosyal tarafların beklediği, çalışanların işyerindeki tehlikelerle karşılaşma ve onlara maruz kalma olasılığını en aza indirgemek için oluşturulacak örgütlenme, normlar, ve sürekli gözetimi mümkün kılan bir yapıda değildir. Yasada, böylesi bir yapının tarafları olan Devlet, işveren, çalışanlar ve sendikaları, iş güvenliği mühendisleri ve iş yeri hekimleri doğru kurgulanmamış, güvenlik kültürünün gelişimine ve sistemin tesisine güçlü bir temel oluşturulamamıştır. İş güvenliği ile görevli mühendisi, işyeri hekimi ve sendikaları yasanın içinde işlevine uygun ana unsurlar olarak değerlendirilmemiştir. . Yasada işveren ve iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunan TTK Hükümlerine göre kurulmuş şirketler muhatap alınmış ve ana unsur olarak görülmüştür. Yasa`nın bu hali ile iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleme konusunda bir sonuç alınması olanaksızdır. Yasa, bütünlüklü bir işçi sağlığı ve iş güvenliği ulusal politikasından yoksun bir içerikle hazırlanmıştır. Yasa yine tüm çalışanları kapsamamaktadır. Bakanlık yönetmelik düzenleme, para cezası tahsilatı ve birkaç konu dışında işlev üstlenmemiş, anayasal ve mutlaka gerekli olan kamusal denetim görevinden muaf tutulmuş; bütün sorumluluk iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve çalışanlara yüklenmiştir. Yasanın ruhu, sermaye kesimini kollamak ve devletin kamusal denetim yükümlülüklerinden uzaklaşmasıyla belirlenmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatını artık sermaye çıkarları ve yeni liberal politikalar belirlemektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları sorunu, sermayenin azami kâr hırsı ve çalışma yaşamına yönelik politikaların emek aleyhine oluşmasından dolayı artarak sürecektir. Küreselleşme ve yeni liberal serbestleştirme, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek istihdam politikaları ile kamu idari yapısı, personel rejimi ve kamusal denetim alanlarında gerçekleşen dönüşüm ve tasfiye sonucu bu alanda sayısız olumsuz gelişme ve olay yaşanacaktır. Bu Yasa ile İş Yasasının birçok hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Bunlar arasında "Ağır ve Tehlikeli İşler" kavramı ve işyerlerine işletme belgesi alınması zorunluluğu da bulunmaktadır. Ağır ve tehlikeli iş kavramının ortadan kaldırılması, çocukların, gençlerin, kadınların, korumasız olarak çalıştırılması anlamına gelecektir. İşletme belgesinin kaldırılması da, işyerlerinin daha az denetimi anlamına gelecektir. Daha az denetlemenin sonucu daha fazla kaza olacaktır. Yasa, Bakanlığı ve işverenleri sorumluluktan kurtarmakta, iş kazalarının sadece iş güvenliği uzmanları ile önleneceği gibi bir yaklaşım sergilemektedir. Bu doğru değildir, işverenler önlem almadıkça, işverenlerin önlem alıp almadığı denetlenmedikçe kazalar önlenemeyecektir.
Yasanın iş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarını önleyici bir yönü bulunmamaktadır. Yine de tek dileğimiz, tüzük, yönetmelik v.b. mevzuat çalışmalarında ilgili emek ve meslek kuruluşlarının görüşlerinin dikkate alınması ve tüm çalışanlar için sağlık ve güvenlik politikalarının oluşturulmasıdır. |