7 Şubat 2011 tarihinde Antalya Petrol Ofisi Dolum Tesisleri‘nde 23‘nolu ve yaklaşık 75 m3 etanhol bir tankta saat 14.45 sıralarında meydana gelen korkunç patlamada, 2 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden vatandaşlarımız için derin üzüntü duyuyor, ailelerine sabır diliyorum. Ankara Ostim‘de meydana gelen patlama ve bugün Antalya‘da yaşanan patlamanın ardından yine gündeme bu "iş cinayetleri", iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması ve yeterli denetimlerin yapılmamasının kaynaklandığını söylemek istiyorum. MMO olarak, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yıllardan beri ciddi uyarılarda bulunmaktayız, sürekli olarak çalışma yaşamı ile ilgili yapısal sorunlar ve yanlış uygulamalara işaret etmekteyiz. 2001 yılında Büyükşehir Belediye Meclisi‘nde Petrol Ofisi Dolum Tesisleri‘nin yer değişikliğinin yanlış olduğunu basın aracılığıyla paylaşmıştık. Bu tesislerin aynı sahil bandında iki kilometre ileri götürülmesi uygun değilken, ÇED raporu hazırlanmadan, yangın standartları değerlendirilmeden, terminal santralleri dikkate alınmadan yeri değiştirilmiştir. Sadece maliyeti baz alınarak yangından mal kaçırır gibi dolum tesislerinin Antalya Limanı‘na taşınmasının talihsiz bir karar olduğunu tam 10 yıl önce söylemiştik. İşte bu talihsizliği bugün yaşamını yitiren vatandaşlarımız ve aileleri yaşamaktadır. Buna benzer patlamalar, hava yakıt ve kıvılcım bir araya geldiğinde ancak meydana gelebilir. Patlama kenardaki silolara yayılsaydı o bölge bir facia yaşayabilirdi. Bu anlamda petrol dolum tesislerinin yerinin ne kadar yanlış bir yer olduğunu da ancak böyle üzüntü verici olaylarla görüyoruz. Buna benzer olaylar yaşanmadan yer seçimi konusunda uyarılarımızın dikkate alınması bugünkü kayıpların yaşanmasını engelleyebilirdi. İşyeri denetimleri ve dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği önlemleri Türkiye`deki sanayi işletmelerinin ancak yüzde 1,6`sında geçerlidir. 700-800 civarındaki iş müfettişlerinin sayısı çok yetersizdir. Çalışma yaşamıyla ilgili mevzuat yalnızca başlıca "sanayi ve ticaret" işlerini kapsamakta, tarım sektörünün tamamı, hizmet sektörünün bir bölümü ile KOBİ`lerin çok büyük bir bölümü kapsam dışında bırakılmaktadır. Özetle, 10 milyon kişiyi bulan kayıt dışı istihdamı teşvik eder tarzda bir ‘iş sağlığı ve güvenliği` politikası söz konusudur. Ankara`da ve dün Antalya‘da yaşanan patlamalar mevzuat ve denetim yetersizliğini göstermektedir. İş Yasası‘nın 78. maddesinde işyerlerinin kurulması aşamasında işyeri koşullarının iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uygun olmasını teşvik eden uygulama, 2008 yılında 5763 sayılı, "Torba Yasa" ile değiştirilmiş ve 04.12.2009 tarihli "İşletme Belgesi Alınması Hakkında Yönetmelik"le ortadan kaldırılmıştır. Böylece 50`den az işçi çalıştıran işyerlerinin İşletme Belgesi alması zorunluluğu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`nın (ÇSGB) işyerlerine yönelik denetimi ve yol göstericiliği yok edilmiştir. 15.08.2009 tarihli "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik" ise 50 ve üzerinde işçinin çalıştığı işyerlerinde geçerlidir. Ancak 09.12.2009 tarihli "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ" ile ana işverenleri, işyerlerini küçük parçalara ayırarak yükümlülüklerinden kurtarmaya yönelik bir düzenleme yapılmıştır. Odamız uzmanlık alanlarına giren konulardan biri olan basınçlı kaplar ve bu kapsamdaki endüstriyel oksijen tüpleri ile ilgili sorunlar, insan yaşamını hiçe sayan rantçı yaklaşımlar, yasal boşluklar ve ilgili meslek odaları tarafından yapılması gereken mesleki denetimlere engel oluşturulmasından kaynaklanmaktadır. Kâr güdüsüyle hareket edildiği için ilk tasarruf edilen konu periyodik denetimler olmaktadır. Bu tip yoğun risk barındıran işletmeler kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek odaları tarafından mutlaka denetime tabi tutulmalıdır. İşletme belgesi olmaması, yapılan işe uygun ruhsat olmaması, bodrum katta ağır ve tehlikeli işler yapılması, acil çıkışı bulunmayan imalathanelerin sağlıksız bir şekilde yan yana olması,işyerlerine yönelik "risk analizleri" yapılmaması ve denetlenmemesi, işyerlerinde çalışma koşullarının iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine uygun olmaması, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği ile Yanıcı Parlayıcı, Patlayıcı Madde İmal Edilmesi ve Depolanması ile ilgili Yönetmeliğe aykırı bir biçimde üretim, montaj, nakil ve depolama yapılması denetime ilişkin birçok kamu kurum ve kuruluşunun denetim görevlerini yerine getirmediğini göstermektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler ile çalışanları kuşatan bu sorunları aşmak; çalışma yaşamının insanca, iş güvenceli, örgütlü, toplu sözleşme ve grev hakları ve işçi ve iş sağlığı ve güvenliğine dayalı bir istihdamı esas alan, iş kazalarını en aza indirecek şekilde örgütlenmesi pekâlâ olanaklıdır. Ucuz işgücü ve ucuz maliyete dayalı esnek, güvencesiz çalışmanın artması, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, denetimlerin yetersizliği ve/veya yokluğu giderilmediği müddetçe ne yazık ki benzeri olaylar sürecektir. Oda olarak konusunda uzman makine mühendisi arkadaşlarımız olay yerinde gereken incelemeleri yapmaktadır. Bilirkişilerimizin sunacağı rapor ile sizlerle patlama ile ilgili ayrıntılı bilgileri paylaşacağım. |