ANA SAYFA İLETİŞİM BİLGİLERİ BAĞLANTILAR SİTE HARİTASI E-POSTA GİRİŞİ ÜYE GİRİŞİ TMMOB
eski.mmo.org.tr ENGLISH
AKM ML MK EKM

25 Nisan 2024 Perşembe    

EİM-MEDAK MİEM PBK

 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI'NIN DÜZENLEDİĞİ V. GAP VE SANAYİ KONGRESİ DİYARBAKIR'DA YAPILDI

    Yayına Giriş Tarihi: 01.09.2008  Güncellenme Zamanı: 01.09.2008 15:20:42  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 01.09.2008 15:21:18

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen ve üç gün süren V. GAP ve Sanayi Kongresi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonunda gerçekleştirildi.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen ve üç gün süren V. GAP ve Sanayi Kongresi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonunda gerçekleştirildi.
Üç gün süren Kongrede "GAP İlleri Sanayi Envanteri Araştırma Raporu" da açıklandı. Kongrede "GAP'ta Sanayileşme Politikaları" paneli ve "GAP Bölgesinde Sanayileşmenin Genel Nitelikleri ve Sektörel Analizi", "GAP Bölgesinde Sınai İstihdam ve Katma Değer", "GAP'ta Bölgesel Planlama, Kalkınma ve Nüfus Hareketleri", "GAP Bölgesinde Enerji, Çevre, Tarım ve Sulama Politikaları" ve "GAP Bölgesinin Ekonomi Politiği" başlıklı oturumlar da düzenlendi. Oturumlarda Makina Mühendisleri Odası, GAP Belediyeler Birliği, Yerel İşadamları Dernekleri, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, DPT, MPM, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği ve çok sayıda akademisyen ile Prof. Dr. İşaya ÜŞÜR, İktisatçı Mustafa SÖNMEZ, Prof. Dr. İzzettin ÖNDER Prof. Dr. Fuat ERCAN Doç. Dr. Tarık ŞENGÜL, Dr. Seyhan ERDOGDU ve Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu Sözcüsü Abdullah AYSU gibi tanınmış isimlerin sunacağı bildiriler önceden kitaplaştırılarak katılımcılara dağıtıldı. Kongrenin ardından yayımlanacak sonuç bildirgesi basın ve kamuoyuna ayrıca sunuldu.
Kongrenin açılış konuşmaları MMO Diyarbakır Şube Başkanı Hakan SUBAŞI, MMO Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR, TMMOB Başkanı Mehmet SOĞANCI, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet KAYA, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR ve Diyarbakır Milletvekili Kutbettin ARZU tarafından yapıldı.
Odamızın Diyarbakır Şube Başkanı Hakan SUBAŞI, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, kongrenin akışı hakkında bilgiler verdikten sonra "Kongremizde GAP Projesi bağlamında, bölgenin mevcut sanayi profili, sürdürebilirlik potansiyeli ve bölge ekonomisinde ve kalkınmasında önemli role sahip olan öncü sektörlerin yapısal analizi, alan araştırmasına dayalı olarak irdelenecektir. Bununla birlikte; bölgenin hammadde ve enerji kaynakları ile küreselleşme sürecinin bölgeye etkileri, sanayi sektörü kümesini oluşturan; araştırmacılar, işletmeciler, sektör temsilcilileri ve yöneticileri aynı platformda buluşturulmaya çalışıldı" dedi. SUBAŞI önceki kongrelerimizde yapılan tespitlere de değindi ve "Doğru kentleşmiş ve sanayileşmiş bir Güneydoğu Anadolu ve Türkiye dileği"nde bulundu.  
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Ekber ÇAKAR,  konuşmasında, "1999 yılından beri düzenlediğimiz kongrelerde önemli saptamalar dile getirildi, çözüm önerileri sunuldu. Bu kongrelerde saptadığımız sorunların hemen hepsi sürmektedir" dedi. ÇAKAR yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
KÜRESELLEŞME SÜRECİ VE EMPERYALİST POLİTİKALARIN GAP'A ETKİLERİ
"Başını ABD'nin çektiği emperyalist güçlerin orta ve uzun vadeli paylaşım politikalarında stratejik alanlara yayılmak, dünya enerji, petrol ve su kaynakları rezervlerini kontrol altında tutmak için savaş ve işgal politikalarına başvurduğu bilinmektedir. Küreselleşme olgusunun gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini her düzeyde etkilediği ve sanayi yatırımlarını azalttığı, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki zenginliklere özelleştirme uygulamaları sanayi, tarım, ormanlar, madenler, kamusal varlıklar ve kültürel mirasların talanı yoluyla el konulduğu, sanayisizleştirme politikalarının istihdamı da olumsuz bir şekilde etkilediği bir başka gerçektir.
GAP bu politikalardan doğrudan etkilenmekte,  Kalkınma Ajansları yoluyla tasfiye edilmeye çalışılmaktadır. Avrupa Birliği'ne yönelik "uyum yasaları" uyarınca, GAP İdaresi'nin ortadan kalkması ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi'nin görev süresinin 2007 yılı sonunda bitmesi ve ondan sonra aynı uyum yasaları gereğince bölgede kurulması planlanan 3 kalkınma ajansının devreye girmesi öngörülmüştür. Bu durumun GAP'ın proje birikiminin parçalanması ve uluslararası ekonomik etken ve çıkarlara açılması anlamına geleceği açıktır.
Bölgede yabancılara yapılan arazi satışları ile İsrail'in proje bölgesine ilgisinin, dikkat edilmesi gereken orta ve uzun vadeli bir olgu olarak ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir." 
GAP SAHİPSİZ BIRAKILMIŞTIR
"Kısacası proje sahipsiz bırakılmıştır, bitirilmesi için özel bütçe gerekmektedir. 
Bölge sanayisi ciddi bir gelişme sağlayamamış, toprak mülkiyeti küçük bir azınlığın elinde toplanmış olduğu gerçeği değişmemiş,  proje ile mevcut ulaşım politikalarının paralellik arz etmemiş,  GAP'ta enerji üretimi dışındaki hiçbir hedef tutturulamamıştır.
2005 yılı itibarıyla enerjide % 74, ulaşım ve haberleşmede % 38, imalatta % 40, sulamada % 13, tarımda % 21, turizmde % 27, kamu hizmetlerinde % 87, genel gerçekleşme oranında ise % 52 civarında adım atılmasının düşündürücüdür. Bu rakamlar büyük oranda bugün de geçerlidir.
Projenin tamamlanma yılının 2005'ten 2010'a ertelenmesine karşın, projenin tamamlanması için takriben 39 milyar YTL'lik bir kaynak gerektiği, bu kaynağın aktarılmadığı ve aktarılmayacağı mevcut göstergelerden anlaşılmaktadır. Daha 2005'lerde GAP İdaresi'nin mevcut ödeneklerle projenin ancak 19 yılda tamamlanabileceğini öngörmesi, GAP'a ilişkin kamuoyunun duyduğu kaygıları doğrulamaktadır. Her yıl ortalama 30 bin hektar alanın sulamaya açıldığı düşünüldüğünde, projenin 2010'da değil ancak 2040'larda bitirilebileceği anlaşılmaktadır.
Yanlış ve fazla sulama ile 30 bin hektarın kuruduğu ve bu durumun bölgede çölleşme, bataklık, tuzlanma, erozyon ve kanalizasyon tehdidi yaratmıştır.
Projenin tamamlanmaması, işsizliğin yüksek olduğu bölgede istihdamı olumsuz yönde etkilemekte,  GAP'ın istihdam yaratacağı iddiaları, projenin aksaması ve hızlı göç gerçeğinin altında ezilmektedir.
Bölgeye yatırım yapmadığı için özel sektöre yüklenip, devletin yatırım yükümlülüklerini askıya alması, planlamacı yaklaşıma ve projenin kurgusuna tamamen terstir."
GAP'A PROJEKSİYON TUTACAĞIZ
"Bu hususlar ve diğer bütün sorunları, zamanında dünyanın en büyük 8. projesi olan GAP'ın uğradığı akıbeti, kazanımlarımızı ve kaybettiklerimizi kongremiz bütün objektifliğiyle ortaya koyacaktır.
Kamu kurum ve kuruluşlarından uzmanlar ve değerli iktisatçı ve akademisyenlerimizle, alanlarında önemli yer tutan üretici kuruluşların ve iş çevrelerinin temsilcileriyle GAP projesini masaya yatıracağız. Uluslararası saldırı altında bitirilmek istenen GAP'a bir ön projeksiyon sunmayı, bölgenin geleceğine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
 "GAP'ı gaptırma" esprisini hepimiz biliriz. Fakat açıklıkla söylemeliyiz ki GAP'la birlikte ülkemiz de aynı durumdadır. Gerçekçi olmak, umutsuzluk ve karamsarlığa yer vermemek, yapıcı görüş ve önerilerimizi bir sistematik içinde dile getirmeye, yaymaya ve taleplerimizin yaşam bulması için mücadele etmeye devam etmek gerekmektedir.
Bu Kongre ile Odamız, tüm tarafları bir araya getirerek, ülkemizde GAP ve Sanayileşme ile ilgili sorunların tartışılmasını, bunların bir plan dahilinde organize edilmesini, böylece bölgesel eşitsizliklerin giderilerek ekonomik kalkınmanın sağlanması ve bir meslek odası olarak bu kapsamda görevlerinin açığa çıkarılmasını hedeflemektedir. Etkinlikten çıkan görüş ve sonuçların bir öneri ilgililere ve kamuoyuna duyurulması görevimizdir."
BARIŞ VE DEMOKRASİ SAHİPLENİLMELİ
"Ülkemiz ve bütün bölgelerimizin kalkınması, sanayinin gelişmesi, toplumsal refah ve huzurun sağlanması ve sosyal yaşamın yeniden düzenlenmesi, ancak barışçı, demokratik bir ortamda mümkündür.
Ancak ne yazık ki mevcut durumun emperyalist çevrelerin çıkarları doğrultusunda kışkırtılması da söz konusudur. Toplumu şoven yaklaşımlarla etnik kökenleri üzerinden birbirine düşman etmeye ve şiddet uygulamalarını meşrulaştırmaya yönelik gelişmeler karşısında, barışı, demokrasiyi her zamankinden daha fazla sahiplenmek durumundayız.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak, bir kez daha hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğe vurgu yapma gereğini duyuyor, ülkemizi bir iç savaş ortamına sürüklemeye yönelik girişimlere karşı sorunun çözümünün demokratikleşmeden geçtiğini bu kongre dolayısıyla bir kez daha ifade ediyoruz."
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI ise konuşmasının başında, güncel duruma değinerek özetle şöyle konuştu:
ÜLKEMİZE BARIŞ İKLİMİ GETİRİLMELİDİR
"Yıllardır ölümden, acıdan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmeyen çatışma, saldırı ve gerilimler son günlerde giderek tırmandırılmaktadır. Bu saldırılarda yaşamını kaybedenlerin acısını yüreğimizde hissediyor ve ailelerine başsağlığı diliyoruz. Bölgede barış, Türkiye‘de barış ve dünyada barışı savunan biz mühendis mimar ve şehir plancıları silahların konuştuğu yerde defalarca; barışın sesinin duyulamayacağını dile getirdik. Bir kez daha yineliyoruz ki; sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın ülkemizdeki barış içinde bir arada yaşama umuduna vurulan bir darbedir. Her türlü çözüm için öncelikle PKK koşulsuz silahları bırakmalıdır. Siyasi iktidarca bir arada kardeşçe yaşamı mümkün kılacak demokratik adımlar atılmalı, ülkemize barış iklimi getirilmelidir. TMMOB bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu konudaki duyarlılığını ve çabasını inatla sürdürecektir.
Evet, sevgili katılımcılar, bütün Türkiye'nin acılarının dinmesini dileyerek ve inadına ve her zaman yaptığımız barış çağrımızı burada bir kez daha yineleyerek sözlerime başlamak istiyorum."
MÜHENDİSLİK VE TOPLUMSAL SORUMLULUKLAR
TMMOB Başkanı Mehmet SOĞANCI, mühendislik ile toplumsal sorun ve sorumluluklar ile bunların arasındaki bağlara değindikten sonra TMMOB'nin kırmızıçizgileri ve sorumluluklarına ilişkin şunları söyledi:
 "Bu örgüt mesleki demokratik kitle örgütüdür. Bu örgüt demokrat ve yurtsever karakterdedir. Bu örgüt emekten ve halktan yanadır, antiemperyalisttir, yenidünya düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Bizi bağlayan bu sözlerdir. Yol haritamızın kenar çizgileri bunlardır ve bunlar bizim kırmızıçizgilerimizdir.
Toplumsal ve örgütsel sorumlulukların gereği sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede var olan bir meslek örgütü sorumluluğuyla TMMOB, karanlığa karşı aydınlığı, savaşa ve işgale karşı barışı, eşitsizliğe karşı adaleti, linç kültürüne karşı kardeşliği, sermayeye karşı emeği, baskıya ve zora karşı özgürlüğü savunmaya emek ve meslek örgütleriyle birlikte Türkiye demokrasi mücadelesinin en ön saflarında yer almaya, neo liberalizme, gericiliğe ve ırkçılığa karşı mücadele bayrağını yükseltmeye, insanımıza ve hepimize her zaman dayatılan "Kırk katır, kırk satır" ikilemine karşı başka bir dünya, başka bir Türkiye, bir yaşam mümkün demeğe, aydınlık bir Türkiye için sözünü söylemeye devam edecektir."
KÜRESLLEŞME SÜREÇLERİ, TÜRKİYE VE GAP
"Neden bunları söylemek durumundayız? Bunun yanıtını bulunduğumuz noktadan dünya ve Türkiye nasıl görünüyor? Sorusuna vereceğimiz cevapta bulabiliriz sanırım.
20‘nci yüzyılın son 20 yılından beri artık küreselleşme, entegrasyon ve globalleşme kelimeleri çok sıkça kullanır oldu. Kapitalist küreselleşmenin ideologları, artık dediler ki, 20‘nci yüzyılın son 20 yılından beri artık her şey küresel ilişkilerin bir parçası haline geldi. Dolayısıyla, farklı ideolojiler ortadan kalktı, farklı sınıf çatışmaları artık yok. Dünyanın bu aşamasında artık insanlarımıza barış, demokrasi, katılım, hoşgörü, üretim, birikim ve tüketim dolu, çevreye duyarlı küreselleşmiş bir yenidünya düzenine girdiği müjdelendi. Dünya artık endüstri toplumundan, bilgi toplumuna, iş gücü ağırlıklı teknolojiden yüksek teknolojiye, ulusal ekonomiden dünya ekonomisine, merkezi yönetimden yerel yönetime, kurumsal yardımdan kendi kendine yardıma, kısıtlı seçeneklerden çok çeşitli seçeneklere doğru hızlı bir değişim içinde olduğu vurgulandı. Bütün kelimeler insanın kulağına hoş gelen kelimelerdi.
Çok taraflı yatırım anlaşmaları, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Toplantıları, Avrupa Birliğinin bizatihi kendisi, NAFTA ve benzeri oluşumlarla küreselleşmenin, kapitalist küreselleşmenin pratikte örgütlenmeye başlandığı bir dönem yaşandı. Ancak, şimdi geldiğimiz noktada hepimiz biliyoruz ki, sermayenin küreselleşmesiyle, kapitalist küreselleşmeyle dünya halklarına barış, adalet, kardeşlik, özgürlük değil, aksine daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla açlık ve daha fazla savaş getirdi. Biz söylüyoruz ki, kapitalist küreselleşme bugün Orta Doğudadır, Irak‘tadır, kapitalist küreselleşme bugün Türkiye‘de kapitalist küreselleşmeye uyum adı altında emeğin aleyhine çıkartılan uyum yasalarındadır.
Küresel emperyalist sermaye, devletin sosyal nitelikli görevlerden arındırılması ve sermayenin önündeki engellerin kaldırılarak devletlerin yeniden yapılandırılmasını dayatmaktadır ve bu durum GAP projesini de etkilemektedir. 
 "Küreselleşme-yerelleşme" ve merkezi devlet yapılanmaları ile planlı merkezi ekonomilerin desantralizasyonu/merkezsizleştirilmesi şeklinde ifade edilebilecek olan bu süreç, bölgesel kalkınma dahil kalkınma ve planlama yaklaşımlarını dışlayıcı "uyum yasaları" eşliğinde ülkemize dayatılmıştır. Bunun doğrudan bir sonucu da entegre bir proje olan GAP'ın tamamen uluslararası güçler ve piyasa güçlerine terk edilmesi olacaktır.
9. Planda deniyor ki: "Küreselleşme süreci, yerel dinamikleri doğrudan etkileyerek, yerel ve bölgesel kalkınma açısından yeni şartlar ve fırsatlar ortaya çıkarmaktadır. Küresel rekabet koşulları altında kendileri birer rekabet birimine dönüşen şehirler ve bölgeler, dinamiklerini ve potansiyellerini değerlendiren uygun stratejiler çerçevesinde ve bütün kesimleri kalkınma sürecine katan iyi yönetişim modellerini hayata geçirerek daha hızlı bir gelişimi yakalama şansına sahip olmuştur."
"Küreselleşme, kent ve bölgelerin rekabeti, yönetişim ve sürdürülebilir kalkınma". Bu, günün dili oldu.
Biz, küreselleşme kimin, hangi güçlerin küreselleşmesidir biliyoruz. "Sürdürülebilir kalkınma" kavram veya deyişinin de, küreselleşme taraftarlarınca az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınma süreçlerini emperyalist bir içerikle denetlemelerinin demagojik bir aracı olduğunu da biliyoruz. Günümüzde kamu işletmeciliği ve hizmetlerinin tasfiyesi, "özelleştirme" ve "doğrudan yabancı yatırım"lar ile kamusal varlıklara yok pahasına el konulmakta, "bağımsız üst kurullara dayalı denetim" ve "yönetişim" uygulamaları ile ulus ötesi şirketler ve uluslararası finans sermayesinin doğrudan denetimi altına sokulmasına dayalı "yeni sömürgeleştirme" biçimleri geliştirilmektedir. Yönetişim de kamunun tasfiyesi ve piyasa lehine yönetsel biçimleri ifade için kullanılmaktadır. Bunu biliyoruz."
TÜRKİYE TARIMI VE GAP
"Tüm bunların GAP'a yansımasına baktığımızda şunları söylemek yanlış olmayacaktır:
GAP'ın esasen tarıma dayalı bir sanayi öngördüğünü unutmazsak, tarımdaki önemli değişimler bir kez daha ürkütücü olmaktadır. 1990'da tarımın Türkiye genelinde gelirdeki payı % 17 iken 2006'da % 9'a düşmesinin nedenlerini açıkça görme yükümlülüğümüz bulunmaktadır. Yine tarımda 2001 yılında Türkiye genelinde istihdam % 37 iken 2006'da % 27'ye düşmüştür.
Son dönemlerde gerek tarım kesimi bünyesinde gerçekleşen dönüşümler, gerekse iç ve dış ekonomik koşullarda meydana gelen değişiklikler, geleneksel tarım politikalarını etkisiz hale getirmiştir. Ülke genelinde uygulanan "Doğrudan Gelir Desteği (DGD)"ne dayalı tarım politikaları bir çözüm olamamıştır. Bölgede yoğun bir şekilde iç ve dış göçlerin yaşanması, köy boşaltmalar, et ve süt sanayindeki özelleştirmeler nedeniyle hayvancılıktaki gerileme had safhaya ulaşmıştır.
2002–2006 dönemi yatırımlarında Doğu ve Güneydoğu'ya ülke genelindeki genel yatırımlardan ancak % 9 pay düşmesi ve bölgenin en önemli sanayi kenti olan Gaziantep çıkıldığında ise GAP bölgesinin yatırımlardan ancak % 2,20 pay düşmesi çok hazindir.
Bölgede sermaye verimliliği artışının işgücü verimliliğinin artışından geride kalması da GAP açısından hayli düşündürücüdür.
GAP kapsamında bugüne kadar yapılması ve tamamlanması gereken arazilerin sulanması, tarım, hayvancılık, istihdam, eğitim, alt yapı, sağlık, çevre, kültür ve yerel hammaddeleri kullanabilecek sanayi yatırımları gibi entegre projenin bütününü oluşturan kısımlar planlananın çok gerisinde kalmıştır. Projenin 2010'a uzatıldığı ve bunun da gerçekleştirilemeyeceği düşünülürse; proje kapsamındaki hedeflerin bugünkü politikalarla gerçekleşme olasılığı bulunmamaktadır.
GAP bölgesi hidroelektrik potansiyeli ve üretimi ile ülke ihtiyacının % 25'i bölgeden karşılanırken elektrik kilowat/saat fiyatı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Bölge sanayisi enerji yetmezliğinden, altyapı eksikliğinden ve pahalı tarifeden dezavantajlı olarak etkilenmektedir. Bölgede kişi başına tüketilen enerji miktarı ise ülke ortalamasının altındadır. Öte yandan bölgedeki enerji kaybının nedeni, iletim hatlarının eski ve yetersiz olması ve alt yapı eksiliğidir.
Su politikalarının ülkemiz ve bölge açısından öneminin yanı sıra, uluslararası stratejiler açısından taşıdığı öneme karşın, sulamadaki başarısızlık bölgenin çok yönlü emperyal çıkar ve amaçların cirit attığı bir alan olmasına da neden olmaktadır."
TMMOB ÜLKEMİZİ, BÖLGEMİZİ VE GAP'I ELE GÜNE KAPTIRMAMAK İÇİN ÇABA SARFEDECEKTİR
"Bunlar ve detayları bu kongrede epeyce konuşulacaktır. Biliyorum. Ben bitirirken şunları da sizlerle paylaşmak istedim:
30 yılı aşan bir geçmişi bulunan ve başlangıçta sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik bir proje olan GAP'ın 1998 yılında entegre bir projeye dönüştürülmesinin hemen ardından 1999 yılından beri topladığımız GAP ve Sanayi Kongrelerinin saptadığı birçok sorun ve ürettiği birçok öneri vardır. Ne yazık ki iktidarlar bu çözüm önerilerine karşı günübirlik politikalar dışında herhangi bir adım atmayıp, küreselleşmeye uyum yasalarını ardı ardına çıkararak tarımdan sanayiye, bankacılığa dek dışa bağımlılığımızı artırdılar. Ama biz, kongrelerde dile getirdiğimiz saptama ve önerilerdeki meşruiyet ve isabetlilikten hareketle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugünkü kongrenin dayandığı zemin de burasıdır. TMMOB ülkemizi, bölgemizi ve GAP'ı ele güne bırakmamak, kaptırmamak için çaba sarf etmeye devam edecektir. 
Bölgenin kalkınması ekonomik ve sosyal açılardan planlanmalı ve kamu etkin bir şekilde devreye girmelidir. Bölgeye yönelik kamu harcamaları ciddi bir şekilde artırılmalıdır. Kamu iktisadi işletmeciliği yaşama geçirilmelidir. Kamu eliyle ivedilikle bir sanayileşme süreci başlatılmalıdır.
Geniş ve sulanabilir nitelikteki tarım arazileri yanında GAP bölgesi su kaynaklarının Orta Doğu'ya ulaşım açısından elverişli konumu, dikkatle izlenmeli ve bölge barışına hizmet edecek tarzda değerlendirilmelidir.
Toplumsal refah ve huzurun sağlanması ve sosyal yaşamın yeniden düzenlenmesi ancak barışçıl demokratik bir ortamda gerçekleşebilecektir. GAP projesine katılımcı bir boyut kazandırılması, bölge sanayisinin gelişmesi, bölgesel kalkınmanın sağlanması, toplumsal refah ve huzurun sağlanması ve sosyal yaşamın yeniden düzenlenmesi ancak barışçıl demokratik bir ortamda mümkündür. Dolayısıyla ülke demokrasisinin istikrarlı bir zemine oturması için yapısal reformlar gerçekleştirilmeli, silahlar susmalı, bölgenin özgün sorunlarına ilişkin insani, demokratik çözümler oluşturulmalıdır. Bölgede tüm olumsuz koşullar ortadan kaldırılmalı; Kürt sorunu ve bölgenin özgün sorunlarına insani, demokratik çerçevede çözümler üretilmelidir. TMMOB bunun gerçekleşmesindeki görev ve sorumluluklarının bilincindedir." 

Tüm »

01.09.2008 tarihinden itibaren 2911 defa okunmuştur.

 
SAYFA ÜSTÜ
ÖNCEKİ SAYFA

COPYRIGHT © 2024 TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
MEŞRUTİYET CADDESİ No:19 KAT:6-7-8 KIZILAY / ANKARA
TEL: 0850 495 0 666   FAKS:(+90) 312 417 86 21
E-POSTA:

Key İnternet Hizmetleri