Afet sonrasında, vatandaşlarımız mağduriyetlerinin giderilmesini isterken; uzmanlar da yasa dışı kontrolsüz gelişimin doğal tehditlerle iç içe yaşayan her yöremizin sorunu olduğunun ve plansız, çarpık, ranta dayalı bilimden, ilimden uzak yönetim politikalarının sürdürülmesi halinde her geçen gün etkisi daha da artacak afetlerin meydana gelmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederken Merkezi ve yerel yöneticilerimizde sorumluluklarını reddettiler, çelişkili ve eş güdümden uzak açıklamalarda bulundular. Plansız ve yasa dışı yapılaşma sonucu otaya çıkan sel felaketini insanlarımız canları ve malları ile öderken konu hakkında açıklama yapan yöneticilerimiz vatandaşı yeterli önlem almamakla suçlamışlar, felaketin asıl sorumlusunun çevrenin hoyratça kullanılmasının olduğunu belirterek bu acı olayın sorumluluğunu üstlenmekten kaçınmışlardır. Yöneticilerimiz sorumluluğunu inkâr ederken insanlarımız, uzun yıllardır yaşadığı yasa dışılığın, kontrolsüz gelişimin, alt yapı problemlerinin, denetimsizliğin faturasını bu kez onlarca canını sele teslim ederek ödedi. Tarım alanlarını, su havzalarını, ormanlarını yapılaşmaya feda ederek doğal yaşamı onarılamayacak derecede tahrip eden, dere yataklarındaki yasa dışı yapılanmaları meşrulaştıran, şehircilik disiplinini görmezden gelenler bu gün kendileri ret etsellerde büyük bir kent suçuna neden olmuşlardır. Doğal tehditlerin kaynağı her ne olursa olsun bir yerleşim alanı kendini savunamıyorsa ve savunamadığı gibi her geçen gün tedbir alacağına zafiyetini daha da arttırıyorsa, başta yöneticiler olmak üzere herkesin bu kötü gidişte bir rolü olduğu açıktır. Yıllardan beri gerek belediyelerimizin gerekse merkezi yönetimlerin, şehirlerin gelişimi konusunda almış oldukları kararların büyük bir kısmı uzmanları tarafından kabul edilemez olarak nitelenmiş; bu durum her defasında yöneticilerimiz tarafından akut muhalefet olarak algılanarak göz ardı edilmiştir. Ama uzmanların haklılığı bu gün en acı şekilde ortaya çıkarken, diğer yandan da yöneticilerimizin acil durumlar karşısındaki acizliğini, bu güne kadar işlenmiş olan kent suçlarının sonuçlarını ve doğa ile pazarlık yapılamayacağını göstermektedir. Planlamanın ve denetleme mekanizmalarının etkili kullanımı ile olumsuz sonuçları kontrol edilebilecek doğa olaylarının felakete dönüşmesinde engel olmaktan aciz kalan, son olarak yaşanan sel felaketinde insanlarımızın can ve mal kaybına neden olan korkunç tabloya teslim eden merkezi ve yerel yöneticilerimizi şiddetle kınıyoruz. Bu yaşananlardan çıkarılması gereken bir sonuçta; Trakya'mızı yeniden planlayıp bu planların da askıda olduğu ve kent meclislerinden onay beklendiği bu günlerde , kendi şehrini bile planlamaktan aciz, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne bağlı İMP nin Trakya'yı, daha büyük ölçekte de Marmara'yı nasıl planladığı da ayrı bir kara mizah örneği olarak karşımıza çıkmasıdır. Son noktada Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi olarak. Bütün Trakya'da yaşayan insanlarımızı, İl Genel Meclisi Üyelerimizi, Belediye Meclis Üyelerimizi; önlerine onay için gelecek revizyon planına oy verirken; konunun uzmanlarının görüş ve önerilerini dikkate alarak, bir kez daha düşünmeye, mevcut olan planımıza dolayısıyla da toprağımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz. Sel baskınları, depremler, toprak kaymaları, kazalar kader değildir. Doğa olaylarının afete dönüşmesi takdir-i ilahi değildir. Doğa olaylarının afete dönüşmesi engellenebilir bir olgudur. Yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın. Yeter ki öznesinde'' insan "olan politikalar uygulansın. TMMOB Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi olarak merkezi ve yerel yöneticileri yasayla kendine verilmiş olan görevlerini yapmaya ve vatandaşlarımızı da bu görevlerin yerine getirilip getirilmemesi konusunda takipçi olmaya davet ediyor, yaşanan sel felaketinde mağdur olan vatandaşlarımıza acil şifalar ve hayatını kaybedenler için baş sağlığı diliyoruz. MMO EDİRNEŞUBESİ YÖNETİM KURULU |